09-08-2009, 10:10 | #1 |
'Yandaş Yargı' kimin yandaşı? - Emre Aköz
'YANDAŞ YARGI' KİMİN YANDAŞI
Çok acayip bir dönemden geçiyoruz. Kimi uzmanlar yılların birikimini siyasete kurban edebiliyor. Örneğin, geçenlerde bir anayasa profesörü, "Yargı tarafsızlığı, hukuki bir kavram değildir" diyordu. Ölür müsün, öldürür müsün? Adalet Bakanı Sadullah Ergin, geçen haziranda Ankara Kızılcahamam'da yapılan toplantının sonuçlarını açıkladı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Noterler Birliği ve YÖK temsilcilerinin katıldığı toplantıda, Yargı Reformu Stratejisi belirlenmişti. Stratejinin ikinci maddesi şöyleydi: 'Yargının tarafsızlığının geliştirilmesi...' Maddenin içeriğinde ise Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiş olup, HSYK'nin 2006'da yargı mensuplarımıza tavsiye ettiği, 'Bangalore Yargı Etiği İlkeleri'nden söz ediliyordu. Yatıp kalkıp yargı bağımsızlığından söz edeceksin... "Peki tarafsızlık ne olacak" dendiğinde, kamuoyuna yalan söyleyeceksin: "Yargı tarafsızlığı hukuki bir kavram değildir." Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, dünkü konuşmasının metnine, 'yandaş yargı' diye bir tabir koymuş ama sonra okumamış. Halbuki var böyle bir durum: Bağımsızlığını gayet güzel kullanırken, tarafsız olmayan, siyasi ve ideolojik kararlar alan, bunun için de Anayasa'yı ve evrensel hukuku çiğneyen bir yandaş yargı kadrolaşması var. Bunlar kimin yandaşı, diye sormanıza gerek yok, bakmanız yeter: Hazır olda duruyorlar ya! Ergenekon'un Tablosu Üçüncü Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk, komutanlığın girişine kocaman bir tablo koydurmuş. Olayın sanatseverlikle alakası olduğunu düşünenlere acele etmemelerini öneririm. Çünkü eserin üslubundan ziyade, konusu önemli: Tablo Ergenekon efsanesini canlandırıyor. Malum davanın tüm hızıyla sürdüğü şu günlerde, komutanlığa kocaman bir Ergenekon tablosu asmak, akla ziyan sorulara yol açıyor elbette. Mesela küçük bir kız çocuğu, kameralar önünde, Org. Berk'e sarılarak, "Komutanım, siz Ergenekoncu olamazsınız, değil mi" dese, nasıl bir cevap alacak? Daha önce yazmıştım: Hava Kuvvetleri'nin bir tesisinde, Ergenekon tayfasının yaygınlaştırdığı bayrak dalgalanıyordu. Resmi bir alana, kanunlara aykırı o bayrağı dikmek, bilinçli bir tercih miydi? Yoksa "Piyasada bunu bulduk, bunu astık" türünden bir farkı fark etmeme hali mi vardı? Ergenekon tablosu da benzeri bir şuur sorgusunu hak ediyor. Bildiğiniz gibi, Ergenekon efsanesinin kendisi bir efsanedir! Yani safsatadır. Ne Osmanlı'da vardı bu öykü, ne de Selçuklu döneminde... Osmanlı/Türk kültüründe böyle bir efsane yoktur. Hikaye Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) tarafından icat edilmiştir. Velhasıl tam bir uydurmadır. Nasıl Deniz Baykal'ın 'Şeyh Edebali'nin nasihatleri' diye millete yutturmaya kalkıştığı sözler, romancı Tarık Buğra'nın kurgusu ise... Ergenekon efsanesi de Yakup Kadri'nin kaleminden çıkmadır. Yani efsane dahi değildir. Atatürk'ün 'En hakiki yol gösterici bilimdir' lafını şiar edindiklerini iddia edenlerin, bu yaptıkları karşısında gözyaşlarımız süzülüyor... Ağlamaktan mı, gülmekten mi; artık ona siz karar verin. SABAH
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|