09-26-2009, 21:26 | #1 |
Nuh GÖNÜLTAŞ "Türkiye'de askerlik ilkokulda başlıyor!"
Türkiye'de askerlik süresi çok uzun. Hem çok uzun hem de profesyonel olmayan bir durum söz konusu. Genç erkekler hayatlarının en güzel çağında askere alınıyor, sonra bunlardan bazıları ot yoluyor, bazıları mıntıka temizliği yapıyor. Tuvaletleri temizleyenler de var. Kimileri de komutanlarına posta oluyor!
Buna askerlik, "vatan hizmeti" deniliyor! Askerlik hem uzun hem de "Her Türk asker doğduğu için" olmalı, zaten askerlik okul hayatı ile birlikte başlıyor. Önceki gün bir vesile ile bir okul açılışındaydım. Öğrenciler önce asker gibi sıraya dizildiler. Sonra rahat hazır ol komutları... İstiklal Marşı, arkasından andımız! Türk'üm, doğruyum, çalışkanım... Okul açılışları bile "ideolojik devlet" tanımına uygun biçimde yapılıyor. Okul açılışında değil de bir askeri törendeymiş gibi hissediyorsunuz. Unutuyordum, saygı duruşu da söz konusu. Okulların açıldığı perşembe günü aynı zamanda İlköğretim Haftası'ymış. Çocuklar şiir okudular. "Okullarımız açıldı Göklerde bayrağımız Dudaklarda marşımız Dillerde andımız Yaşasın okulumuz." "Türk'üm doğruyum çalışkanım." "Ne mutlu Türk'üm diyene." Rahat, hazır ol... "İlköğretim Haftası ulus olma bilincidir." Küçücük bir çocuğun ağzından bu sözü duymak ne kadar da garip duygular oluşturuyor insanda. Ulus olma bilincinin İlköğretim Haftası ile ilişkisini ben kuramadım doğrusu. Ama birileri kuruyor bu ilişkiyi ve küçücük çocuklara ilkokula başladıkları andan itibaren böyle şeyleri tekrarlatıp duruyorlar. Bir garip durum daha var okullarda. Adına "Milli güvenlik" denilen bir ders var. 12 Eylül'den sonra girdi müfredata... Bu dersleri rütbeli subaylar veriyor. Albaylar, binbaşılar vs. okullara gidiyorlar ve çocuklarımıza "Milli güvenlik" dersi veriyorlar. Ben lisedeyken dersimize bir denizci subay gelirdi. Göbekli birisiydi. Derse girerken arkadaşlarımızdan birisi, erkekliğe özenen kızlardan birisi her zaman askerde komutan gelirken verilen "Dikkat" komutunu verirdi. Hep birlikte ayağa fırlar, o subaydan korkardık. Sınıfta çıt çıkmazdı. Sonradan öğrendik, 12 Eylül'ün sıcak günleri olduğundan belki de bu "Milli güvenlik" hocası okul müdürünü de kendi emri altına almış. Okulda her şey ondan sorulur olmuş. Bizim okul, sabahları liselerin, öğleden sonra ortaokulların ders yaptığı bir okuldu. Bir 29 Ekim günü okulda tören vardı. Bizler, sabahçı olan liselilerin çoğu nasıl olsa ortaokullar törene gelirler, biz arada kaynarız diye düşünmüştük. Meğer liselilerin çoğu böyle düşünmüş. Ortaokullar törende, liseliler yok... Ertesi gün okul müdürü bize "Sizin milli duygularınızdan şüphe ediyorum, hepinizi disiplin kuruluna sevk ediyorum" diye bağırıyordu. Milli güvenlik hocası da oradaydı. Mikrofonu müdürden aldı ve "Olmaz öyle şey, ben bu çocukların milli duygularından şüphe etmiyorum" dedi ve hakimiyetin kendisinde olduğunu göstererek konuyu kapattı. Bu öğrenciler açısından iyi bir örnek tabii. Ama bu iyi örnek okullarda "Milli güvenlik" derslerinin subaylar tarafından verilmesini gerektirmez. Diyeceğim o ki, ya bu ders kaldırılsın ya da askerler yerine daha sivil kişiler öğretmen olarak istihdam edilsin! General Pamukoğlu ilk seçimde iktidarmış! Son 32. Gün'de Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile emekli General Osman Pamukoğlu'nun tartışmasını izleyeceğimiz duyurulmuştu. Fakat Kütahyalı isabetli bir karar vererek Pamukoğlu'nun karşısına çıkmadı. Pamukoğlu'nun karşısında Doğu Ergil vardı. Doğu Ergil ile Osman Pamukoğlu arasında son derece gergin ve terbiye sınırlarını aşan tartışmalar oldu. Bu tartışmada Pamukoğlu'nun sözlerinden "Güneydoğu'da bulunan asker, polis, korucu toplam 400 bin güvenlik görevlisinin neden dağdaki 5 bin eşkıya ile 25 yıldır baş edemediği" anlaşıldı. Pamukoğlu'nun karşısındakileri aşağılayıcı tavırları, "Sen kimsin" ifadeleri, konuşurken yüzünde oluşan kızarıklık ve keskin sözler Doğu Ergil'e "Siz hezeyan içindesiniz" dedirtti. Gece 3'e kadar süren bu tartışmadan sonra ben de anladım ki eğer Pamukoğlu metotları ile terörle mücadele devam ederse eşkıya daha yıllarca dağda kalır. Bir de karar aldım: Bundan sonra içinde Osman Pamukoğlu geçen hiçbir programı izleyip zamanımı boşa harcamayacağım! bugün
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-26-2009, 23:19 | #2 |
Disiplin kelime itibarıyla katıda gelse özelliklede bizim Türk toplumumuzda vazgeçemeyeceğimiz ,çocuklukdan itibaren onların çevre ile uyumlarını sağlama adına uygulamamız gereken yöntemlerden biridir.çocuklar bu sayede çevreye olan hareketlerinde daha kontrollü olacak.hepimizin aile yapısında buna rastlanır.örneğin ben babamın karşısında bir kez bacak bacak üstüne atmaya kalkıştım bana öyle bir bakış yaptı ki bacaklarım düğüm oldu sandım.ve bir daha da böyle bir harekete kalkışmadım.Öğretmenlerimi gördüğümde hala karşılarında saygı ile eğilirim.
Disipline edilmesi gereken bir milletiz.Öyle diyorum çünkü yapı itibarı ile çabuk da şımarabilen bir millet olduğumuz için.Ayrıca Ataerkil bir toplumuz ki Türk töresinin başlarında gelir. Çok şükür oldukca uğraşmalarına rağmen bu özelliğimiz hala bozulmadı. Avrupa daha fazla zevk uğruna eroini boynundan alıp da yarı baygın yerlerde sürünen evlatlarını gördükce bizleri kıskançlıkla izliyorlar. Okullarını da görüyoruz zamanında verdikleri ve şimdi önüne geçemedikleri serbestliklerin karşılığını her türlü sapıksal ilişki, cinayet vs.olarak geri alıyor. Her kurumun kendine göre kuralları vardır. Sanatın ,sporun ,okulun ,askeriyenin,dinin yaşantımızın ,ailenin ,hayatımız boyunca karşı karşıya kalacağımız daha bir çok şeyin .Bunların dışına çıktığımız vakit ipin ucunu kaçırmaya başladığımız andır. Onun için okullarda andımızla ,ne mutlu Türküm diyenlerle uğraşılacağına çok kuvvetli disiplin ve aile yapımıza rağmen neden esrar,tütün ve içki içme yaşının ilkokul çağlarına kadar düşmüş ya da aile disiplininin yara alıp da boşvermişliğin sonucu olan biz gençlerin sevgili cinayetlerinin yavaş yavaş neden çoğaldığını düşünüp onların hesabını yapsınlar. Kimsenin bizim disiplin yapımızı bozmaya hakkı yoktur. Konu Saltuk Buğra Han tarafından (09-26-2009 Saat 23:32 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|