09-29-2009, 17:15 | #1 |
Başbakan’ın kafasındaki gazete…
BARIŞ YARKADAŞ
[email protected] İktidardaki yedinci yılına yaklaşan AKP hükümeti, medya tarihimizde eşine az rastlanır bir baskı politikası uyguluyor. AKP aleyhine yazan ve yazması muhtemel olan tüm kişi ve kurumlar zapt-u rapt altına alınıyor. AKP’yi eleştiren ya da ‘’eleştirmeye cüret eden’’ medya organları önce maliye, ardından da bürokrasi tarafından cendere altına alınıyor. Bunlara bir de ‘’mahkeme’’ler eklenince, gazetecilik yapılamaz bir hal alıyor. Türkiye’nin nefes borusu iktidar eliyle tıkanıyor. Doğan Medya Grubu’nun başına getirilenler, anlattıklarımızın en somut örneği. Daha düne kadar AKP’yi açıkça savunan ve destek veren Doğan Grubu, ‘’İktidarın alternatifi yok’’ söylemini Türkiye’ye kabul ettirdi. Doğan Grubu kurmaylarının AKP’yi desteklemek için uydurdukları bu söz, hükümetteki partinin konumunu daha da güçlendirdi. AKP’den hoşnut olmayan kesimler, medyanın diline taktığı söylemin esiri oldu. Milyonlarca kişi, ‘’İyi ama; iktidarın alternatifi yok ki’’ diye konuşmaya başladı. Ve bu söylem, sonunda o denli yerleşti ki; AKP adeta ‘’alternatifi olmayan’’ bir konuma yerleştirildi. Bugün bu söylemin acısını en çok Doğan Medya Grubu çekiyor. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hayranı yazarlarının dolaşıma soktuğu söylemin esiri haline getirilen Doğan Medya Grubu, Maliye eliyle verilen cezalarla ‘’tam biat’’a zorlanıyor. Doğan Grubu gazetelerinin, türbana ve gericiliğe övgüleri de AKP tarafından yeterli görülmüyor. Oysa ki; Doğan Grubu, türban için ne çok övgü dizmişti. AKP’nin yolsuzlukları gazeteleri tarafından görülmemişti. Erdoğan ve Gül, ‘’demokrasi havarisi’’ ilan edilmişti. Ancak bunların hiç biri; AKP ve Erdoğan’a yetmiyor. Erdoğan, Hürriyet’i Yeni Şafak, Milliyet’i Türkiye, Star’ı Kanal 7, CNN Türk’ü STV Haber olarak görmek istiyor. Arada sırada çıkan ‘’muhalif’’ seslere dahi tahammül edemiyor. Bu yüzden, hem yandaş, hem de ‘henüz yandaş olmamış’ medyaya çeki düzen verilmesi için ‘’Medya Koordinatörü’’ atanıyor. Bu koordinatör, medyada hangi haberin nasıl verileceğini dikte ediyor. Yandaş olmayan medyaya, ‘’uygun bir dille’’ partinin görüşü aktarılıyor. Başbakan Erdoğan, gazete ve TV’lerin ortadan kaldırılamayacağını bildiği için, onları istediği şekle sokmaya çalışıyor. Erdoğan’ın kafasındaki gazete, Enver Ören’in Türkiye’si aslında… Öyle ki; Başbakan’a yakınlığıyla bilinen ve medya koordinatörü olarak görev yapan bir ‘’gazeteci’’ AKP’nin yayın organlarından birinde “301. madde Türkiye’ye yakışmıyor’’ diye yazdığında, ilk tepki hemen gelmişti… Erdoğan, yakınındaki gazeteciye ‘’Demokrasicilik oynama. Bu işler sana mı kaldı, ben böyle gazete istiyorum’’ diyerek Türkiye’yi gösterdi. ‘’Gazeteci’’ mesajı aldı ve ondan sonra bir daha böyle ‘’netameli’’ konulara girmedi. Doğan Grubu’na yönelik ceza, yukarıdaki örneğin önümüzdeki günlerde tüm gazetecileri bekleyen bir ‘’yakın tehlike’’ olduğunu gösteriyor. AKP zihniyeti için ‘’gazete’, onları öven ‘’propaganda bülteni’’ anlamına geliyor. Bu yüzden Bekir Coşkun’a, Melih Aşık’a, Nedim Şener’e, Yalçın Bayer’e, Mustafa Mutlu’ya tahammül edemiyor, ‘’tasfiye edilmesi’’ için baskı yapıyorlar. AKP bunu başardığı taktirde, muhalif sesleri susturacak, yandaş medyanın reklam pastasını büyütecek ve gazete okurlarının kendi ideolojileri çerçevesinde dönüşümünü sağlamaya çalışacak. Önümüzdeki süreç, internet medyası açısından da çeşitli sıkıntıların habercisi. Türkiye’nin vicdanı olmayı başaran Gerçek Gündem.com da iktidarın ‘’dolaylı ve dolaysız’’ baskılarıyla karşı karşıya… Geride bıraktığımız ay, reklam ajansımızla durum değerlendirmesi yaptık. Ajansımız, ‘’Yayın politikanızı değiştirmediğiniz sürece reklam alamayız’’ dedi. Bizden istenen ‘’daha çok magazin’’ haberi koymamız. Gerçek Gündem.com’un yayın politikasının Çankaya’dan Başbakanlık’a dek ‘’büyük rahatsızlık’’ yarattığını biliyoruz. Sürekli açılan davalar bunun en somut göstergesi… Yolsuzluk, hırsızlık, yağma ve talanı deşifre eden haberlerimiz ‘’yakından’’ izleniyor. Bu yakın ‘’ilgi’’ reklamveren tarafından da bilindiği için, sayfalarımızda ‘’birçok sitede yayımlanan’’ reklamları görmeniz mümkün olmuyor. Cumhurbaşkanlığı da bizden ilgisini esirgemiyor. Şu ana dek, Çankaya’nın şikayeti yüzünden defalarca ifade verdim. Daha dün Haber Müdürümüz Kemal Yavuzel yine Çankaya’nın bir şikayeti üzerine savcılığa çağırıldı. Savcı, Yavuzel’in ifadesini yeterli görmemiş olacak ki; benim de gelmemi istemiş. Dün öğleden sonra bir kez daha ifade vermek üzere adliyenin yolunu tuttum. Demem o ki; AKP ve AKP zihniyetinin temsilcileri, gazetecilik yapmayı olanaksız hale getirmeye çalışıyor. Önümüzdeki süreçte, Gerçek Gündem.com gibi ‘’medya adacıkları’’na daha büyük görevler düşüyor. Bu adacıkların yaşayıp yaşamaması, tamamen okurlara bağlı. Okurlar ‘’haber alma hakkı’’na sahip çıkarsa, adacıklar batmaz. Yok eğer sahip çıkılmazsa, yapacak hiçbir şey kalmaz. Gazeteci, davaya, mahkemeye, maliyeye direnir, rüşvete teslim olmaz. Ama bunlar onu ayakta tutmaya yetmez. Gazetecinin direnci kırılırsa, AKP kafasındaki Türkiye’yi işte o zaman rahatlıkla yaratabilir. Bu da özgürlüğümüzün sonu demektir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-29-2009, 17:35 | #2 |
Sayın yazar kusura bakmayasın yalan yanlış yazınca 'yazar','gazeteci' olunmuyor!Tıpkı seninde örneğinde olduğu gibi.AK Partinin programını açıp okuma zahmetinde bulunursan,Partimizin Basın ve Yayın hakındaki görüşlerini net bir biçmde okursun!Lakin amacınız üzüm yemek olmayıp,Bağcıyı dövmek ise bin dereden su getirir öyle yazarsınız..Öyle bir medya düşününki,vergi kaçakçılığı had safhada,Borsada yapılan manipülasyonların haddı hesabı yapılmıyor,ayrıca bu yetmiyormuş gibi birde 'yalan''yanlış'bir yayın akışı izlesin!O zaman kusura bakmasınlar AK Parti hükümeti bir telefonla iş halletirilen ezik bir hükümet değildir!!!Ülke ve millet menfaatine ters ne var ise AK Parti onun karşısında duracak vakkurluğu gösterebilmektedir!!!
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|