![]() |
#1 |
![]() 02/11/2009
Demokrat Parti ve Anavatan Partisi DP çatısı altında birleşti. Bu birleşmeyle birlikte, 12 Eylül Darbesi'nin ardından, 20 Mayıs 1983'te, rahmetli Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi’nin tüzel kişiliği de sona erdi. Her ne kadar ANAP Genel Başkanı Salih Uzun "Anavatan fidanlığında yetişmiş biri olarak ilan ediyorum. Anavatan bu kongrede tarih olmaya değil tarih yapmaya gelmiştir” dese de boş laf bunlar! Nedenine gelince, bu birleşme için uğraş verenlere ve daha önceki icraatlarına baktığımızda hazin bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Bugün Adnan Menderes’i ve Turgut Özal’ı sözüm ona sahiplenmeleri kötü ve gülünç bir siyasetten öteye gidemiyor. Birde ne yüzledir bilinmez Özal ve Demirel’in resimlerini yan yana koymuşlar. Peki, adama sormazlar mı? Vakti zamanında rahmetli Özal'ı Köşk'ten indirmek için var gücüyle çalışan, Bakanlar Kurulu kararnamelerinde imza yetkisini kaldırmak adına her yolu deneyip, bazı toplantılara katılmasını bile "imza yetkisi yoktur" gerekçesiyle engelleyen, onu ‘gaflet, delalet içinde bulunmakla’ suçlayan, “Çankaya tartışmalıdır. Yüzde 21.75 oyla gelinmiştir o makama’’ diyen DEMİREL değil miydi? Bugün bu Demirel DP’in başına Hüsamettin Cindoruk’u getirmek için elinden geleni yapmıştır. Bu duruma ilk karşı çıkanda rahmetli Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes olmuştur. Menderes, ''Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in siyaset ve partiler üstü konumundan vazgeçerek, Cindoruk'u desteklediğini'' söylemiş ve Cindoruk'un genel başkanlığıyla parti de ikinci emanetçilik döneminin başladığını, hukuken Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk olsa da fiili genel başkanın Süleyman Demirel olacağını belirtmişti. Aydın Menderes, “Esasen başta Demirel olmak üzere bugün DP'nin yönetiminde bulunan zevata itimadım olsaydı, 1987'de siyasi yasaklar kalktığı vakit onlarla beraber olurdum, olmadım” diyerek DP’den de istifa etmişti. (Mayıs 2009’da) Gelelim bu birleşmeyi destekleyen diğer bir isim Mesut Yılmaz’a… Yılmaz’ın 6 Haziran 1991’deki kongrede 3. genel başkan seçilmesi parti için sonun başlangıcı oldu. Anavatan Partisi git gide kuruluş amacı ve felsefesinden uzaklaştı. Rahmetli Özal bu nedenle Yılmaz’ı büyük bir hata olarak gördü. Özal’ın vefatının ardından sadece dört yıl geçmişti ki Mesut Yılmaz'ın yönetimindeki ANAP’ında katkılarıyla, İHL’nin orta kısımları kapatıldı. 28 Şubat Postmodern darbesi yaşandı. Özal'ın kardeşi Korkut Özal, ANAP'tan istifa etti. İstifa nedenini de ANAP’ta yapılanları ağabeyininin ilkelerine ihanet olarak açıklamıştı. ANAP’ın şimdiki Genel Başkanı Salih Uzun ise yıllarca ANAP Gençlik Kolları'nın başındaydı. Uzun, Mesut Yılmaz'ın en güvendiği isim! Şimdi bu isimler DP’de birleşse ne olur? Sadece lafta kalan Menderes ve Özal’ın misyonu ile ne yapılabilir? Bunca ihanetten sonra onlara kim inanır? Sonuçta 70’li yılların ideolojik ve politik yöntemlerini yeniden hayata geçirmeye çalışan bu isimlerle DP’den ne köy olur ne kasaba!
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|