10-24-2009, 23:34 | #1 |
Demokratik, Sivil, Çağdaş bir YARGI reformu için Referandum yapılsın
ANAYASA MAHKEMESİ'nin YASADIŞI BAŞÖRTÜSÜ kararı ve YARGI DARBESİ AKparti ve riyakar mhp 411 gibi rekor oy ile başörtülü öğrencilerin üniversiteye gitmelerine imkan tanımıştı ama CHP;ETÖ şüphelisi OSMAN PAKSÜT'ün üye olduğu ANAYASA MAHKEMESİ'ne yasanın iptal edilmesi için başvurmuştu. Anayasa “nın 148. maddesine göre Yüksek Mahkeme yasa değişiklikleri ve Anayasa değişkiliklerini sadece “usul ve şekil yönünden denetler” hükmünü getiriyor. Mahkeme”nin bu kararıyla 148. maddeyi çiğnediği bildiriliyor. Yukarıda belirtilen madde'ye göre AYM üye'lerinin şekil yönünden incelemesi gerekirken esas'tan inceleyerek HUKUK katliamına imza attığı görülüyor. Anayasa manihkemesi'n TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİS'ine yaptığı YARGISAL DARBESİ ile meclis'in yasama yetkisi elinden alınmış ve meşru bir yapısı kalmamıştır. ANAYASA MAHKEMESİ'nin cumhurbaşkanlığı sürecini tıkayan ve hukuk'a aykırı olan 367 kararı ETÖ şüphelisi Sabih kanatoğlu delisi'nin ortaya attığı iddia'nın ANAYASA MAHKEMESİ tarafından geçerlilik kazanması yine tarihe hukuk skandalı olarak geçmiştir.Yüksek Mahkeme,367 yorumundan sonra bu kez Anayasa'nın hiçbir maddesinde geçmeyen 'uzlaşma' şartını getirdi. Anayasa'nın cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen 102. maddesinin birinci fıkrasındaki "Cumhurbaşkanı, TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir." ifadesinin karar yeter sayısı değil, toplantı yeter sayısı anlamına geldiği ileri sürüldü. Anayasa'nın 367 kararı hukuka aykırı Anayasa hukuku profesörü Ergun Özbudun:367 kararı, Anayasa'nın sözel yorumuna da, amaçsal yorumuna da, tarihsel yorumuna da aykırı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç'ın '367 şartı kaosa neden olur' görüşüne katılıyorum. Meclis'teki 3'te 1 azınlık kendi adayını dayatmaya çalışacaktır. Bir tıkanma tehlikesi getirecektir. Tıkanma da kaos getirir. Karar cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ileride kilitlenmesine, azınlığın çoğunluk üzerinde veto hakkı kullanmasına yol açacak nitelikte. Anayasa Mahkemesi, 367 kararıyla 3 ve 4. turlarda cumhurbaşkanının salt çoğunlukla seçilmesi imkanını da pratikte ortadan kaldırmakla kendisini Anayasa koyucu mevkiine yerleştirmiştir. Meclis, Anayasa'nın 102. maddesine atfın dışında başkaca bir içtüzük faaliyetinde bulunmamıştır. Mahkemenin gerekçeli kararıyla, uzlaşma bir Anayasa kuralı haline getirilmiştir. Savcı ferhat sarıkaya'nın HSYK tarafından görevden alınması Şemdinli İddianamesi'ni hazırlayan Başsavcı Ferhat Sarıkaya'nın, HSYK tarafından görevinden alınması keza hukuka olan güveni zedelemiştir. HSYK üyesi'nin;Yargı'yı etkileme ve yönlendirme suçlaması ile gözaltına alınan ERGENEKON ÜYESİ ile kent otel'de buluşması http://www.samanyoluhaber.com/h_3134...m---video.html ANAYASA MAHKEMESİ üyesi OSMAN PAKSÜT'ün AKparti kapatılması görüşmelerini eşi ve ETÖ sanığı turhan çömez'e sızdırması ! Toplumun yargı'ya güvenmesi,hesap verebilir olması,ideolojik kararlardan uzak,tarafsız ve bağımsız olması için Demokratik reformun işleme konulması gerekir.AKparti hükümeti;EVRENSEL standartlarda MODERN bir yargı düzenlemesini referanduma sunarak,halkımızı kamplara ayıran ve travmalara sürükleyen üst düzey DANIŞTAY ve ANAYASA MAHKEMESİ'nin üyelerinin bu reformu iptal etmesinin önüne geçerek,Türkiye'nin gerçek sahiplerinin MİLLET olduğunu göstermelidir.
Konu rıfat gökalp tarafından (10-25-2009 Saat 02:49 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-25-2009, 22:28 | #2 |
Benim ve belki bir çok ak parti seçmeninin ak partiden heyecanla beklediği bir reformdur.Her konuda her şeye engel olan 82 anayasasından kurtulma vakti gelmiştir.Tekrar gündeme gelmesi için gereken 1 yıllık süre de dolmuştur.Ancak şöyle bir seçenek daha var; 330 ile cumhurbaşkanının önüne anayasa paketi getirilebilir fakat cumhurbaşkanı onaylayamaz sadece referanduma gönderebilir.Veto ederse 367 zorunludur.bu sefer onaylamak ya da referanduma göndermek zorundadır.Yani şu aşamada anayasa reformu gerçekleşebilir...
|
|
10-31-2009, 02:04 | #3 |
Mustafa Ünal Yargıda büyük reforma doğru [email protected] Adalet Bakanı Sadullah Ergin önce Bakanlar Kurulu'na bilgi verdi, sonra kamuoyuna açıkladı. Çerçevesi ilgili kuruluşların katkısıyla belirlenen 'eylem planı' yargıda köklü değişiklikler öngörüyor. Reform taslağı sadece HSYK yönüyle öne çıktı ama bununla sınırlı değil, çok geniş kapsamlı. Mahkemelerde Kürtçe ve Arapça bilen tercümanlardan hukuk fakültelerinin eğitim sürelerine değin uzanıyor. Mahkeme salonlarının görüntüsü de evrensel standartlara kavuşacak; hâkim, savcı ve avukatların yerleri kademeli olarak yeniden düzenlenecek. Kısa vadede olmasa bile Anayasa Mahkemesi'nde yapısal değişiklikler de hedefler arasında. Ergin, 'Reform çalışmalarının günlük tartışmalarla ilgisi yok, tamamen Avrupa sürecinin gereği.' dedi. Demek istediği, reformu HSYK krizi tetiklemedi. Çalışmalar önceden başladı çünkü.Yargı reformu sadece bir Avrupa ödevi değil, aynı zamanda bir ihtiyaç. Türk yargı sistemi son dönemde büyük aşama kaydetse de hâlâ evrensel standartları tam yakalamış değil. Avrupa'nın yanı sıra toplumun da reform talebi var. Yaz aylarına damgasını vuran HSYK tartışmalarını hatırlayın... Kimi HSYK üyeleri kamuoyunun yakından takip ettiği Ergenekon ve KCK gibi hassas davaların hâkim ve savcılarını değiştirmeye kalktı. Eğer toplumun duyarlılığı olmasaydı sonuç farklı olabilirdi. HSYK'nın yapısına ilişkin yeni düzenleme reform taslağının en çok ses getiren bölümlerinden... Kurulun üye sayısı artarken kaynağı da çeşitlenecek. Sadece yüksek yargı değil Cumhurbaşkanı, Parlamento ve 12 bin hâkim ve savcı da üye seçecek. Adalet Bakanlığı'nın yargı mensupları üzerindeki inisiyatifleri HSYK'ya geçecek. Bakanlığın yargı üzerindeki etkisi öteden beri tartışma konusudur. Bazı çevreler kurulda bakan ve müsteşarın varlığının siyasallaşmaya neden olduğu gerekçesiyle itiraz eder durur. İtirazın nedeni de siyasal aslında. Somutlaştırarak söyleyecek olursak bakanlık koltuğunda Sadullah Ergin değil de CHP'li Önder Sav oturuyor olsaydı siyasallaşmadan söz edilmeyecekti. Reform taslağında bakanlık, yetkilerinin büyük bölümünü HSYK'ya devrediyor. Denge bakanlığın lehine değil, aleyhine değişiyor. Kurulda bakan ve müsteşarın varlığı ise devam edecek. 'Neden?' sorusuna Ergin 'Parlamenter demokrasinin gereği' diye cevap veriyor. Sadece Ergin değil, eski bakanlardan Hikmet Sami Türk'ün görüşü de bu doğrultuda. Ergin, Avrupa ülkelerindeki örnekleri sıralarken Fransa ve İtalya'yı sayıyor. Reform taslağında yer alan birçok düzenleme Anayasa değişikliği gerektiriyor. Reformlar için AK Parti hükümetinin kararlı olması tek başına yetmiyor, muhalefetin desteğini de alması şart. Anayasa değişikliği için 367 oy gerekli. CHP veya MHP, HSYK'nın yapısını değiştirecek yargı reformuna oy verir mi? Bugünün siyasi iklimine bakarak söylersek çok zor... Eğer ileriye doğru siyasetin havası değişir, sıcak rüzgârlar eserse, belki mutabakat mümkün. O da ufukta görünmüyor. Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi için geriye referandum seçeneği kalıyor. Eğer sandık halkın önüne konulursa yargı reformu kahir ekseriyetle kabul edilir. AK Parti iktidarı referandumu göze alır mı? Bu yarının sorusu, cevabı şekillenirken konjonktürün de etkisi olur. Son bir not, Avrupa Birliği reform taslağıyla yakından ilgili... Haber duyulur duyulmaz bakanlıktan çalışmayla ilgili bilgi istendi. İlerleme raporuna yansıması olası. Türkiye yargı reformunu keşke başarabilse... |
|
10-31-2009, 02:07 | #4 |
HSYK BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞECEK Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 'Yargı Reformu Stratejisi Eylem Planı'nı anlattı. AKTİFHABER Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dün İstanbul’da bir grup gazete yöneticisi ve köşe yazarıyla bir araya gelerek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yapılması tasarlanan değişikliğe ilişkin taslağın ayrıntılarını açıkladı. Ergin, taslağın toplumda mümkün olduğunca geniş bir şekilde tartışılmasını arzuladıklarını belirterek, bu çerçevede hazırlık çalışmasını CHP, MHP ve DTP’ye de götüreceklerini bildirdi. “Bu taslak olmazsa olmaz değil, müzakereye açığız” diyen Bakan Ergin’in yaptığı açıklamaların satır başları şöyle: ÜYELERİ KİM SEÇECEK: Ergin’in açıklamasına göre, yeni düzende HSYK’nın üyeleri başlıca 4 kaynaktan gelecek. 1) HÜKÜMET: Adalet Bakanı yine başkan kalırken, bakanlık müsteşarı kurul üyeliğine yeni modelde de devam edecek. 2) CUMHURBAŞKANI: Bir grup üye cumhurbaşkanı tarafından avukatlar, üst düzey yöneticiler arasından seçilecek. 3) TBMM: Bazı üyeler hukukçu öğretim üyeleri arasından TBMM tarafından seçilecek. 4) YARGI: A) Yargıtay, B) Danıştay genel kurulları seçtikleri üyeleri HSYK’ya gönderirken, C) ilk kez birinci sınıf adli yargı hâkim ve savcıların kendi aralarından seçecekleri üyeler ile D) yine ilk kez birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilecek üyeler de HSYK üyesi olacak. GENİŞ TEMSİL SAĞLANDI: Bakan, yapılan düzenlemenin Batı’daki örneklerle ve ayrıca 1961 Anayasası ile getirilen modelle uyumlu olduğunu hatırlattı, “Böylelikle HSYK’nın geniş temsile dayanması ve demokratik meşruiyeti de taşıması yolundaki beklentileri karşılamış bulunuyoruz” dedi. Ayrıca getirilen düzenlemeyle, disiplin suçlarıyla ilgili HSYK kararları için yargı yolu açılıyor. İdari kararlarda ise HSYK’nın genel kuruluna itiraz edilebiliyor. ÜYE SAYISI BELLİ DEĞİL: Ergin, hangi gruba kaç üye kontenjanı ayrılacağı konusunda rakamlara girmekten, ayrıca toplam üye sayısını telaffuz etmekten kaçındı. Bakan, üye sayısının ve bunların gruplara göre dağılımının daha sonra yapılacak görüşmelerde belirlenebileceğini söyledi. Bununla birlikte varsayımlardan söz ederken 21 kişilik bir örnek telaffuz etmesi dikkat çekti. SALT ÇOĞUNLUK YARGI MENSUPLARINDA: Kurulun tam sayısı belli olmasa da kesinlik taşıyan bir nokta, salt çoğunluğun mutlak yargı içinden seçimle gelen üyelerde kalacağının bakan tarafından belirtilmesi oldu. Bakanlık çevrelerinde yine varsayım olarak üçte iki-üçte bir dağılımına atıf yapılıyor. Bu durumda bakan ve müsteşar ile cumhurbaşkanı ve TBMM kontenjanlarından gelen üyelerin toplamının azınlıkta kalması gerekiyor. TBMM’DEKİ SEÇİM NİTELİKLİ OY MU? Önem taşıyan bir nokta, TBMM’den gelen üyelerin salt çoğunlukla mı, yoksa nitelikli oyla mı seçileceği. Üçte iki çoğunluk gibi nitelikli oy aranması TBMM’de iktidarla muhalefetin uzlaşmalarını zorunlu kılıyor. Avrupa Yargıçlar Konseyi raporlarında da parlamentodan üye gönderilmesi halinde, bu üyelerin nitelikli oyla seçilmesi isteniyor. Adalet Bakanı Ergin, seçimin hangi esasla yapılacağı yolundaki soruya “Bu konuda verilmiş bir karar yok. Bu konuşulabilir” dedi. PLANI REVİZE EDEBİLİRİZ: Bakanın bu çerçevede planın müzakere yoluyla değişikliğe açık olduğunu vurgulaması da dikkat çekti. Bakan, “Sunduğumuz plan bir tabu değildir. Gelecek öneriler çerçevesinde revize edilebilir. Bunlar olmazsa olmazlar değil. Bunlar tartışma içinde olgunlaştırılabilecek parametrelerdir” ifadelerini kullandı. DİYALOG İSTEDİ: Ergin, dünkü açıklamaları sırasında sıkça diyalog gereğine atıf yaptı ve reform paketinin geçirilebilmesi için toplumun geniş kesimlerinin dahil olduğu bir tartışmanın yapılabilmesinin önemini vurguladı, “Ancak tartışarak sonuç alabiliriz, birbirimizi köprüde tutarak değil. Uygun zeminlerde tartışmayı başarmalıyız” diye konuştu. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR: Bakan, bir soru üzerine HSYK taslağının hayata geçirilebilmesi için anayasa değişikliğinin zorunlu olduğunu hatırlattı. Bu durumda referandumsuz anayasa değişikliği için 367 oy gerekiyor. AKP’nin 338 milletvekili olduğu için muhakkak CHP ya da MHP’den birinin desteğini yanına çekmesi şart. Bakan, bu çerçevede taslağı CHP, MHP ve DTP’ye götüreceklerini açıkladı. REFERANDUMA GİDEBİLİR Mİ? Destek için gerekli 367 sayısını tutturamazsa, hükümetin anayasa değişikliğini en az 330 oyla geçirip ardından referanduma götürme seçeneği de bulunuyor. Bakan, dün “CHP ya da MHP’nin desteğini alamazsanız değişikliği referanduma götürür müsünüz?”sorusuna “Muhataplarımıza konuyu götürmeden referandumu konuşmak doğru olmaz. Önce onların tutumunu öğrenelim. Sonra duruma bakarız” yanıtını verdi. AB BAŞLIĞI AÇILMASI İÇİN GEREKLİ: Ergin, HSYK’daki değişiklikleri de içeren yargı reformu taslağının İngilizceye çevrilerek AB Komisyonu’na gönderildiğini bildirdi. AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinde kapatılması gereken 35 başlıktan biri olan yargı faslının müzakereye açılabilmesi için yolsuzlukla mücadele stratejisinin belirlenmesi gibi bir dizi adımla birlikte yargı reformu taslağının da taahhüt edilmesi gerekiyordu. Ergin, “Başlığın açılabilmesi için önemli bir eşiği geride bırakmış bulunuyoruz. Bu reform AB süreci bakımından çok önemli” dedi. TEFTİŞ YETKİSİ HSYK’YA: Mevcut sistemde Türkiye’nin aldığı en önemli eleştiri, hâkim ve savcıların teftişinin HSYK değil Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından yapılmasıydı. Yeni sistemde hâkim ve savcıların denetimi bakanlıktan alınarak doğrudan HSYK’ya veriliyor. Bu durumda mevcut uygulamada bir yargıç hakkında soruşturma açılabilmesi için bakanın onayı gerekirken, yeni sistemde kurul doğrudan kendisi yetkili oluyor. Ayrıca, mevcut uygulamada HSYK kararlarına itiraz yolu kapalı. Taslak ise disiplin suçlarıyla ilgili kararlarda yargıya itiraz yolunu açıyor. Ancak tayin, terfi gibi idari kararlara itiraz yalnızca HSYK Genel Kurulu’na yapılabilecek. Eleştirilerin odak noktası: Adalet Bakanı yine başkan Hükümet, Adalet Bakanı’nın HSYK üyeliğinden çekilmesi yolunda Avrupa’dan gelen talepleri karşılıksız bırakarak, taslakta bu konuda geri adım atmadı. Türkiye’nin HSYK konusunda Avrupa’dan aldığı en önemli eleştiri Adalet Bakanı’nın kurula başkanlık etmesi. İlginçtir ki, bakanın dün gazetecilere dağıttığı bazı metinlerde de bu konudaki eleştiri ve beklentiler açıkça gün ışığına çıktı. AB’nin Türkiye ile ilgili ilerleme raporlarında bu husus her seferinde vurgulanıyor. Ergin’in dün gazetecilere dağıttığı bilgi notunda, AB Komisyonu 2008 ilerleme raporundaki “yargının bağımsızlığı konusunda HSYK’nın oluşumunda bir gelişme kaydedilmemiştir” ifadesi aynen yer aldı. Bakan, aynı zamanda AB Komisyonu’nun 2008 İstişari Ziyaret Raporu’nu da açıkladı. Bu raporda da “bakanın kuruldan çıkarılması ve kurulun başkanlığının Adalet Bakanlığı Müsteşarı’na devredilmesi” isteniyor. Bakanın dağıttığı bir başka rapor özeti de Avrupa Yargıçlar Konseyi’nin 2007 tarihli görüşü oldu. Bu görüşte de “yargı kurullarının yürütme erklerinden bağımsız ve onların kontrolüne tabi olmadan çalışması gerektiği” vurgulanıyor. Konu rıfat gökalp tarafından (10-31-2009 Saat 02:12 ) değiştirilmiştir.. |
|
10-31-2009, 02:18 | #5 |
NAZLI ILICAK-SABAH
VESAYET ve YARGI Dün, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısının değiştirilmesi teşebbüsünün, geniş bir tabana açılma iradesini yansıttığından söz ettim. Üyelerin bir bölümünün TBMM tarafından seçilmesi, bir kısmının da Yargıtay'ın gösterdiği adaylar arasından değil de, doğrudan cumhurbaşkanının tercihine göre belirlenmesi, ayrıca, Yargıtay ve Danıştay üyesi olmayan 12 bin hâkim ve savcının da, üye seçiminde etkili olması, bu çabaların bir parçası. Anayasa Mahkemesi için de, benzer çalışmalar mevcut. Bu konuda, Doç. Serap Yazıcı'nın "Demokratikleşme Sürecinde Türkiye" kitabını tavsiye ederim. Kısa bir alıntı yapalım: "1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesi'ni bir vesayet organı olarak tasarlamış değildir. Ancak, Mahkeme, hukuka uygunluk denetimi yapmak yerine, yerindelik denetimi anlamına gelen pek çok karar vererek, gerçek bir vesayet organına dönüşmüştür... 1982 Anayasası'nın siyasal demokrasiyi değil, vesayetçiliği teşvik eden bir ruhla kaleme alınmış olması, bu gelişmede önemli bir faktördür. Diğer faktör ise, Anayasa Mahkemesi'nin kompozisyonunun belirlenmesine ilişkin yöntemdir. Mahkemenin bütün üyeleri cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir. Bu durum, bir yandan Yüksek Mahkeme'nin demokratik meşruiyetini zayıflatmış, bir yandan da mahkemenin üye kompozisyonunu, cumhurbaşkanlarının siyasal tercihlerine bağımlı hale getirmiştir." Serap Yazıcı başka ülkelerden örnekler veriyor: Fransa'da, 9 kişiden oluşan Anayasa Konseyi'nin 3 üyesi cumhurbaşkanı, geri kalan 6 üyesi ise, her iki Meclis'in başkanlarınca seçilmektedir. Almanya'da, 16 üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi'nin 8 üyesini Bundestag (Birinci Meclis), 8 üyesini ise Bundesrat (İkinci Meclis) seçmektedir. İtalya'da, Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden 5'i hükûmetçe, 5'i yargı organınca, 5'i ise parlamentonun ortak toplantısında belirleniyor. İspanya'da, 12 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin 4'ünü Kongre, 4'ünü Senato, 2'sini Yargı, 2'sini de hükûmet seçiyor. *** Tabii hem HSYK, hem de Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değişmesi, anayasadaki ilgili maddelerin yeniden düzenlenmesini gerektiriyor. Bir uzlaşma sağlanabilecek mi? Bunu TBMM açılınca göreceğiz. |
|
11-16-2009, 02:02 | #6 |
ERGENEKON sanıkları,HSYK,DANIŞTAY ve ANAYASA mahkemesi üyeleri; KENT OTEL'de toplantı yaparak YARGI'ya adam kazandırma ve yönlendirmede bulunuyor
yüksek yargı'nın meşru bir tarafı kalmamıştır |
|
11-17-2009, 15:22 | #7 |
Evet, görünmez prangalar vurulmuş bürokrasimize, bukalemun virüslerini doldurmuşlar en hayati kurumlara. Hiçbirinin ne gözünün yaşına ne manşetine bakmadan en kısa sürede yargı reformu ve temizlik yapılmalıdır.
|
|
11-17-2009, 15:39 | #8 |
Harika bir çalışma tebrik ederim kardeşim. Sivil bir anayasa yı bu milletin kabul edeceğini düşünmüyorum , birçok vatandaşımız sivil dendiği vakit şeriatın geleceğine inanıyor maalesef, bindirilmiş kıtalar topluma vesvese vermek için eminim elindeki kartel anlayış ile büyük bir çalışma yapar, halk tabanında hala böyle bir harekete sıcak bakacak yoğun bir kitle olduğunuda düşünmüyorum olsa bunun farkına varan iktidar zaman kaybetmeden bu referandumu halka sunardı.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|