11-17-2009, 21:10 | #1 |
Eser KARAKAŞ "Onur Öymen ve Kılıçdaroğlu "
Emekli Büyükelçi Onur Öymen Dersim olayları için yeni bir inci daha döktürmüş.
Aleviler, dersimliler de Onur Öymen'in bu sözlerine tepki verdiler. Anlıyorum. Anlayamadığım CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sözlere verdiği tepki ve Onur Öymen'i istifaya çağırması. Edindiğim izlenim, daha doğrusu anlayabildiğim Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışının, Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i Dersim olayları ile ile ilgili değerlendirmeleri nedeniyle istifaya davet etmesi ilkesel bir tavrın değil kişisel bir kariyer kaygısının sonucu. Malum, Kemal Kılıçdaroğlu bölgenin adamı. Oysa, Kemal Kılıçdaroğlu'nun topluma vermek istediği imaj daha ilke adamı olma yönünde idi. Ama bu iş o kadar kolay değil anlaşılan. Kendine sosyal demokrat bir parti demek cüretini gösteren CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı'nın Dersim olaylarıyla ilgili açıklamaları bir felaket. Ama 1937 senesindeki bir faciaya kadar gitmeye de gerek yok, ortada çok daha kötüleri var. Türkiye iki buçuk sene kadar önce bir 27 Nisan muhtırası faciasıyla karşılaştı. Hem siyaseten, hem de hukuken kabul edilmesi, tartışılması dahi söz konusu olamayacak düzeysizliklerle, yanlışlarla dolu bu muhtıra metninin sonunda da bir tür yurttaşlık anlayışını kabul etmeyenlerin Cumhuriyet'in düşmanı oldukları ve daima öyle kalacakları yazılı idi. İç hukukta suçlu vatandaş ve düşman ayırımını dahi yapmaktan aciz ya da saplantılı bu metin böylece mesela DTP seçmenlerinin yaklaşık tümünü, liberal demokratların da önemli bir bölümünü düşman ilan etmiş idi. Bir yurttaşlık anlayışının kabul edilmemesinin neden suç olabileceğini de bu metni yazanlara sormak lazım. Ama askerin düşman ilan ettiği kesimleri ne yapmak istediği daha belirgin; askeri jargonda düşman imha edilmesi gereken bir unsur. Ve sosyal demokrat CHP'li Onur Öymen bakınız 28 Nisan 2007 günü bakın bu muhtırayla ilgili nasıl bir yorum yapmış. "Onur Öymen (CHP, 28 Nisan 2008): Genelkurmay'la aynı düşünüyoruz. Genelkurmay'ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. 'Ne mutlu Türk'üm diyene' kelimesini kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Laikliğe hakaret edeceksiniz ve sonra diyeceksiniz 'ben değiştim' ve bu ülkenin cumhurbaşkanı olacaksınız. Bunları söylediğinizde siz çocuk değildiniz. Türkiye'yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz. Genelkurmay`ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değil. Askerin ülkenin değerlerine sahip çıkması yadırganmamalı." CHP o gün, 28 Nisan 2007 günü Onur Öymen'i partiden ihraç etmeyerek, Genel Başkan Yardımcılığı'ndan almayarak Türkiye'de meşru siyaset yapma iddiasını bir kenara bırakmış, darbecilik pisliğinin, anti demokrasi, anti hukuk devleti hareketinin kuyruğuna takılmıştır. Hak ettiği cevabı da 22 Temmuz 2007 günü seçmenlerden almış, Baykal da üç gün balkona dahi çıkamamıştır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu o gün Onur Öymen'i istifaya davet etmeyerek bugün Öymen'e itiraz hakkını ve meşruiyetini siyaseten tümüyle yitirmiş bulunmaktadır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|