![]() |
#11 |
![]() ...
Motordan, elleri kelepçeli, çıkarılıyor; ve doğru maruf başsavcının bulunduğu, idare binalarından birindeki odaya götürülür. Burada, 45 dakika kadar, elleri daima kelepçeli, bir koltukta (resmi neşredildi) bekleyiş veya bekletiliş... Şahitlerimiz, daima vazife icabı, orada, koridor kısmında ve dikkatlerini içeriye sızdırabilmiş vaziyette... Bu 45 dakika içinde, malûm Başsavcı, onu konuşturmak için elinden ne gelirse yapıyor. Fakat tek cevap alamıyor. Mahut resimde görüldüğü gibi, parmak uçları birbirine dayalı iki elinin boşluğunu kalb şeklinde belirten, manevî çopta dalgın ve ezgin Menderes, öyle bir ruh hâleti içindedir ki, halini hiçbir kimseye emanet edemiyor, susuyor. Orada kendisine beyaz gömleği giydiriyorlar, ellerini arkasından kelepçeletiyorlar ve yürütüyorlar. Yine tek kelime yok... Sağında ve solunda birer gardiyan... Şahitlerimiz ise ona en yakın vaziyette... O sırada biri, kendisini sürükler gibi bir hareket yapıyor.... Kelimesi kelimesine duyulan sözü: - Dokunmayın!! Ben kendim giderim! Her zamanki zarif giyinişi ve yürüyüşü içinde, sehpaya doğru gayet metanetli yürüyor. İki taraf, iki saf asker... kara, hava, deniz, jandarma karışık... O sırada bir an duruyor. Ufuklara doğru son bakış... Gözlerini çepçevre, daire şeklindeki son dünya mesafeleri etrafında gezdiriyor. Ve hafifçe göğüs geçiriyor. Yine tek kelime yok... Sehpa... Üsküdarlı Kemal adlı cellâd, hazır, tarihî avını kollamakta... Masaya ve oradan masanın üstündeki iskemleye çıkış... Yine bazı sual ve sepetler... Yine tek cevap yok... Ismarlama hocaların, göstermelik şiveleriyle din telkinleri... Aynen duyulan sözü: - Dur! Cellât devam ediyor... Tekrarlanan söz: - Sana dur diyorum! Bir dakika! Ve Menderes'in dudakları, yalnız kendi gönül kulağına ve Allaha hitap ederek kıpırdamaya başlıyor. Bir, belki iki veya üç dakika okuyor. Ne okuduğu belli değildir; okuduğunun tek kelimesi duyulmamıştır. Fakat Allahına yöneldiği besbelli... Biraz evvel din ölçülerinin dış cephesine göre kahramanca öldüğünü belirttiğimiz Zorlu'ya nisbetle Menderes, aynı din ölçülerinin iç plânında taçlanmış, tam bir ulviyet ve teslimiyet içindedir. Tamam... Havada sallanmakta... Fena takılmış ipin tesiriyle biraz uzunca süren can çekişme... Hava erlerinden birkaçı bayılıyor. <<- Hava açıktı ve ortalıkta tek bir kuş yoktu. Tam da Adnan Beyin can verdiği anda, darağacının üstünde, küçücük, binlerce, sayısız kuş peydahlandı. Manzarayı görür görmez, dehşetimden yere düşecek gibi oldum>> Siz artık bu müşahedeye, ister tabii ve dış sebeplere bağlı, isterse manevi ve iç hikmetlere ilişkin bir hâdise gözü ile bakınız! Cinnet Müstatilli / Necip Fazıl Şu ân okuyorum... Ağlıyorum... Konu NûN tarafından (11-18-2009 Saat 00:34 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda |
Konuyu Toplam 17 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 17 Misafir) | |
|
|