AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-08-2009, 21:13   #1
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Arrow TSK'daki gizli yapılanmayı deşifre etti ! NATO’nun gizli ordusu :Ergenekon-GLADİO






TSK'DAKİ GİZLİ YAPIYI DEŞİFRE ETTİ




Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Ümit Sayın,
'kapalı celsede' verdiği ifadede davanın seyrini etkileyecek itiraflarda bulundu



  • Sayın, aralarında eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un da bulunduğu bazı isimlerin kendisine TSK içerisindeki cuntacı yapılanma ve sivil uzantılarından bahsettiklerini anlattı. 'Etkin pişmanlık yasası'ndan faydalanmak için davada gizli tanık olduğunu açıklayan Ümit Sayın, Eruygur'un ADD'nin başına geçmesinin de cuntanın planının bir parçası olduğunu söyledi. Tolon'un, kendisine ordu içinde bir yapılanma olduğunu ve gidişata 'dur' diyeceğini aktardığını belirten Sayın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eruygur'la 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, o da bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. 'Bu yapılanmanın sivil kanadında görev almam konusunda' teklifte bulundu. Kabul etmedim." Gizli tanık 'Anadolu'nun kendisi olduğunu kabul eden Ümit Sayın, Eruygur'un ADD, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ve TESAV'la birlikte çalıştıklarını kendisine anlattığını kaydetti.



  • Sayın, adının 'Ergenekon' olduğunu bilmediği TSK ile irtibatlı bu yapılanmanın, düzenli olarak gizli toplantılar yaptığını vurguladı. Ümit Sayın, "Konuştuğum komutanlar, Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin bu gidişe bir "dur" diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil..." dedi.


GİZLİ TOPLANTILAR YAPILIYORDU



  • Ümit Sayın, askerî okuldaki öğrencileri vasıtasıyla ve gittiği konferanslar nedeniyle tanıştığı komutanlar tarafından kendisine TSK içerisinde gizli bir yapılanma olduğunun söylendiğini anlattı. Adının 'Ergenekon' olduğunu bilmediği bu örgütlenmenin, sivil toplum örgütleriyle koordineli olarak çalıştığını ve düzenli olarak gizli toplantılar yapıldığını söyledi. Sayın, "Konuştuğum komutanlar Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin bu gidişe bir 'dur' diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil...'' dedi. Önceden Genelkurmay Psikolojik Harp Dairesi başkanı olan Tümgeneral Can Teler ile yaptığı konuşmayı da mahkemede anlattı: "Bana 'komutanların birtakım görüşmeler yaptığını, askeriye içinde birtakım toplantılar yapıldığını, özel telefonlar kullanıldığını' söyledi. 'Askeriye içinde bir hareket olduğunu, bu gidişe 'dur' denileceğini' belirtti.''



  • 2006 yılında Merkez Orduevi'nde emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile de görüştüğünü açıklayarak şunları anlattı: "Bana ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğundan, bu yapılanmanın gidişata 'dur' diyeceğinden bahsetti. Beni Şener Eruygur ile tanıştırdı. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. Konuştuğum diğer komutanlar bana görev üstlenmem konusunda bir şey söylemedi. Sadece Eruygur, 'Sivil kanadında yer alır mısın?' dedi. Ben de alamayacağımı söyledim."


  • Genelkurmay İstihbarat'ından emekli Tümgeneral Alaattin Parmaksız'ın da Genelkurmay İstihbarat'ının bu konudan haberi olduğunu söylediğini belirtti. Mehmet Zekeriya Öztürk ve emekli Tümgeneral Reha Taşkesen'in de bu örgütlenmeden söz ettiğini anlattı.

ÇYDD, ÇEV ve ADD SİVİL KANATTA GÖREVLİ



Sivil uzantıları da bulunan gizli yapılanmadan ilk 2004 yılında haberi olduğunu, bu yapılanmanın sivil uzantıları olduğunu ise Şener Eruygur'dan 2006 yılında duyduğunu ifade eden Sayın, "Eruygur ve Hüseyin Kıvrıkoğlu askeriyedeki yapılanmanın sivil bağlantısından söz ettiler. 2 ya da 3 komutan sivil toplum örgütleriyle bağlantısından söz etti. Bu sivil toplum örgütleri arasında Çağdaş Eğitim Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile TESAV var.'' diye konuştu.


Eruygur'un ADD'nin başına geçmesi cuntanın projesiydi



  • Koğuş arkadaşı olan, tutuklu sanık Emin Gürses'in kilisede Sevgi Erenerol ile yaptıkları bir toplantıya ilişkin bilgiler de veren Ümit Sayın, "Erenerol, Emin Gürses'e, Şener Eruygur'un da başında olduğu bir yapılanma ve örgütlenmeden bahsetmiş. Şener Paşa'nın TSK'nın, sivil toplum örgütleriyle koordinasyonunu sağlamak için ADD'nin başına geçeceğini söylemiş.'' diye konuştu. Sayın, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, ek ifadesini 'etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için verdiğini' söyledi.


    İfadesini kendi iradesi ile verdiğini belirten Sayın, en büyük baskıyı 'itirafçı olma' diye ablasından gördüğünü anlattı
    . Tutuklu sanıklar Mehmet Demirtaş ile Oktay Yıldırım arasında yapılan bir konuşmaya da kapı arkasından şahit olduğunu belirten Sayın, "Hangisi söylüyordu tam olarak hatırlamıyorum ama bombalardan bahsediyorlardı. Kendilerinin olduğu ortaya çıkarsa fena olacağını söylüyorlardı. Oktay Yıldırım ise seri numaralarının farklı olduğunu belirterek, 'Korkma, bir şey olmaz!' diyordu. Ben içeri girince sustular." iddiasında bulundu.



Üst yapıyı, Encümen-i Daniş olarak anlatmış




  • Ümit Sayın, tutuksuz sanıklardan Kemal Alemdaroğlu ile 2004 yılında rektörlük binasında yaptıkları konuşmayı da anlattı:

    "Bana bu yapılanmadan söz etti. Sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olduğunu söyledi. 'Görev alır mısın?' dedi. Katılamayacağımı söyledim. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile de 2005 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde görüştük. Bana en ayrıntılısını da Hüseyin Kıvrıkoğlu anlattı. Örgütlenmenin 'Encümen-i Daniş' olduğunu, toplandıklarını söyledi. Encümen-i Daniş içerisinde büyükelçiler, komutanlar ve devletin üst kademesindeki insanların bulunduğunu, görevi sırasında da böyle toplantılar yapıldığını belirtti.''


Başka komutanlarla yaptığı görüşmelerde de 'gidişata dur' demek için toplantılar yapıldığını söylediklerini ifade etti. Ümit Sayın, "Konuşmalar sırasında Ergenekon adı hiç geçmedi. Bu örgütlenmenin Ergenekon olup olmadığını bilmiyordum. Bir örgütlenme olduğunu, sivil toplum kuruluşlarıyla, Encümen-i Daniş ile koordineli olarak toplantılar yapıldığını biliyorum. Ama ben bu örgütün üyesi değilim. Ergenekon adını basından duydum.'' diye konuştu.
Ana dava iddianamesi ile ikinci dava iddianamesini okuduktan sonra ordu içerisinde bir yapılanma olduğu kanaatine vardığını belirten Sayın, "Gerek Özden Örnek'in günlükleri, gerekse diğer deliller, TSK içerisinde bir örgütlenme olduğunu gösteriyor. Zaten ikinci dava darbe üzerine açılmış.'' şeklinde konuştu.

Hüseyin Kıvrıkoğlu, hakkında çıkan iddialar üzerine Hürriyet'e konuşmuştu. 'O toplantıları Gül'e bildirdik' manşetiyle verilen haberde, Encümen-i Daniş toplantılarıyla ilgili açıklamalar yer aldı. Kıvrıkoğlu, ayda iki kez gerçekleştirilen söz konusu toplantılarda, dünya meselelerini tartıştıklarını, başbakan olduğu dönem Abdullah Gül'e bildirdiklerini anlattı. '1 Numara' olduğu yönündeki iddiaları yalanladı, Ergenekon'un adını operasyondan sonra öğrendiğini ifade etti.


Gizli tanık itirafı: 'Anadolu' benim




  • Ümit Sayın, bu davanın gizli tanıkları arasında yer aldığını, basın organlarında çıkınca da kendi isteği üzerine duruşmalardan muaf tutulduğunu belirtti. Savcı Pekgüzel'in kendisinden ele geçirilen dijital verilerin şifrelerini istemesi üzerine Sayın, dijital verilerin 2000 yılında ABD'deyken oluşturulduğunu, şifrelerini hatırlamadığını kaydetti. Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde kendisi ve ailesinin can güvenliği ile ilgili endişesi olduğunu söylediği hatırlatılan Sayın, "Eğer böyle bir örgüt varsa TSK hakkında böyle konuşarak can güvenliğimi tehlikeye soktuğumu düşünüyorum.'' diye konuştu.

    Savcının "Bu konuları neden size anlatıyorlardı?'' sorusu üzerine, "Görüşmelerimizde konu hep Türkiye'nin geldiği duruma varıyordu. İnsanlara güven sağlayan bir yapım var. Bu nedenle bana anlatıyorlardı." dedi. Duruşma sırasında Sayın'a heyet tarafından dosyadaki gizli tanık "Anadolu" olarak alınan ifadesi, okuması için verildi. Ümit Sayın'a öğleden sonraki oturumda bu ifadesine ilişkin sorular yöneltildi.

Ergün Poyraz JİTEM'in elemanı



  • Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu sanık Ümit Sayın'ın, gizli tanık olarak verdiği ifadesi okundu. Sayın ifadesinde, 'JİTEM'in Ergün Poyraz için çalıştığı' şeklinde bir bölüm olduğunu belirterek düzeltme yapmak istediğini söyledi. Sayın, "Orada söylemek istediğim Ergün Poyraz'ın JİTEM ile birlikte çalıştığıdır." dedi.

    Bu anlattıklarının kendisine nakledilenler olduğunu, kendisinin bizzat duymadığını savunan Sayın, "Örgütün içinde olduğum anlamı çıkıyor. Ben bu örgütün, yapılanmanın içine hiç girmedim.'' diye konuştu. Davanın Kasım 2008'de görülen duruşmasında Ergün Poyraz, aynı davanın sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'den koruma istediğini açıklamıştı. Aynı duruşmada, savcı Nihat Taşkın, "Hikmet Çiçek'ten elde edilen notlarda Jandarma İstihbarat'tan para aldığınız yazıyor. Siz almadığınızı, Çiçek'te çıkan belgelerde imza olmadığını söylüyorsunuz. Sizden neredeyse arşiv oluşturacak derecede gizli askerî belge elde edildi. Bunları kimden aldınız?" sorusuna Poyraz, "Kimseden gizli belge almadım." diyerek cevap vermişti. Tutuklu sanık Ümit Sayın'ın beyanlarının alınmasının ardından, diğer tutuklu ve tutuksuz sanıklar duruşma salonuna alındı. Duruşma, Başkan Şengün tarafından Sayın'ın bugünkü beyanlarının diğer sanıklara okunmasıyla sürdü.

Emin Gürses'ten tehdit: Biraz sonra koğuşa geleceksin



Duruşmanın ilerleyen saatlerinde Ümit Sayın'ın açıklamalarına ilişkin diğer sanık ve avukatların beyanları da alındı. Duruşmada, Sayın'ın, diğer sanıkların yokluğundaki oturumda anlattıklarının kağıda yapılan dökümü, diğer sanıklara mahkeme heyetince okundu. Bunun ardından söz alan tutuklu sanık Emin Gürses, Savcı Zekeriya Öz'ün gizli tanık olarak ifadesini aldığı sırada Sayın'a "221 etkin pişmanlık hükmü, 221'e girmezsen 35 sene yatarsın.'' şeklinde beyanda bulunduğunu savundu. Sayın ile aynı koğuşta kalan Gürses'in "Öz, 'Emin Hoca'nın burnunu biraz sürteyim' dedi mi?'' şeklindeki sorusuna, "Yok." cevabını verdi. Gürses'in "Bak burada öyle söylüyorsun. Sonra koğuşa geleceksin.'' şeklinde konuşması üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün müdahale ederek, "Bu ne demek?'' dedi. Gürses, "21,5 aydır aynı koğuşta kalıyorum. Tüm ihtiyaçlarını ben görüyorum. Zekeriya Öz bunu açıkça tehdit etti. Bunu bu duruma mahkeme getirdi. Sorgu sırasında, iddianame ve basında okuduklarından kendisi söylemiş gibi tutanağa yazıldığını anlattı. Sayın'ın durumu ortada. Açlık grevi tutuyor, intihar edeceğim diyor. Onun için tahliye istiyorum.'' dedi. Sanıklar ve avukatların sorularının tamamlanmasının ardından Başkan Şengün, duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.
Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi olmakla suçlanan Oktay Yıldırım, Sayın'a "Bombalarla ilgili bahsettiğiniz konuşmada tam olarak duyduğunuz nedir?'' diye sordu. Sayın, konuşmanın Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım arasında geçtiğini belirterek, "Hangisi söylüyordu tam hatırlamıyorum; ama bombalardan bahsediyorlardı. Biri bombaların ortaya çıkmasının, Danıştay bombaları olduğunun duyulmasının tehlike yaratacağını söylüyordu. Diğeri de seri numaralarının farklı olduğunu söylüyordu. Bunu söyleyen sanırım Oktay Yıldırım'dı. Ben içeri girince sustular.'' dedi. Sayın, sık sigara içtiğini, sigara için dışarıya çıktığında kapının arkasından bunu duyduğunu ifade etti.


Savcılar, Öcalan'ın dosyasını inceleyecek



  • Terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın dava dosyası, Ergenekon davası kapsamında incelenmek üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Edinilen bilgiye göre, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi doğrultusunda, bölücübaşı Abdullah Öcalan'a ilişkin dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesine karar verdi. Dava dosyası, dün, özel bir kurye ile İstanbul'a gönderildi. Dava dosyasının incelendikten sonra yeniden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderileceği öğrenildi.
AKTİFHABER

 


Konu rıfat gökalp tarafından (12-08-2009 Saat 21:19 ) değiştirilmiştir..
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-08-2009, 21:17   #2
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart


NATO’nun gizli orduları: Gladio ve Ergenekon


NATO’nun Almanya, Fransa İspanya, Portekiz, Hollanda, Belçika, Danimarka, Norveç, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de Gizli Orduları vardı...




Italya’da 3 Ağustos 1990 tarihinde, dönemin Başbakanı Giulio Andreotti, şifre adı Gladio (Kılıç sözcüğünün Latincesi) olan bir gizli ordunun varlığını açıkladı.


Başbakan’ın, İtalya Senato Alt Komisyonunda yaptığı açıklamalar İtalyan toplumunu kökünden sarstı... Andreotti, bu gizli Gladio Ordusu’nun Savunma Bakanlığı içinde, Askeri İstihbarat Kuruluşu SMSI’nın şemsiyesi altında görev yaptığını söyledi.


Askeri İstihbarat Kuruluşu SMSI’nın eski Başkanı, General Vito Micelli, Andreotti’nin bu sırları açıklamasına inanamadığını söyledi:


‘Ben, bu olağanüstü gizli örgütün varlığını açıklamamak için hapis yattım. Andreotti ne yaptı? Tuttu bütün bu sırları Parlementoya anlattı!


İtalyan İstihbarat Örgütünce 1959 yılında hazırlanan bir belgeye göre,
‘gizli orduların’ bi başka deyişle
‘geride kalanlar birliği’ (The Stay Behind Group) nin iki amacı vardı:


1. Sovyet işgali sonrası ülkede direnişi örgütleyip başlatmak.

2. ‘Acil durumlarda’ ülke içinde
operasyonlar düzenlemek!


Acil durumu, İtalyan İstihbarat Örgütü, her geçen gün gücü artan İtalyan Komünist ve Sosyalist Partilerle mücadele olarak algıladı. Bu gizli ordu, teröristlere silah,bomba verdi... Suçu İtalyan soluna yükledi. Bu cinayetleri işleyenleri de polisten kaçırdı, onları korudu...


Vincenzo Vinciguerra, sağcı terörist, Andreotti’nin her şeyi Parlementoya açıklamasını sağlayan Yargıç Felice Casson’a, şöyle ifade vermişti:


‘Sivillere saldırmak zorundasınız... Halka.... çoluk, çocuk, kadın, erkek ayırımı yapmadan. Nedeni çok basit. Halk, bombalar patlayıp silahlar atıldıkça, devlete dönecek... Kurtar bizi, diyecek. Daha geniş güvenlik önlemleri al!’
İtalyan Senatosu, 2000 yılında sonlandırdığı soruşturmada, şöyle bir açıklama yapmıştı:’ Suikastler, bombalamalar, askeri darbeler, İtalyan devlet yapısının içinde yuvalanmış kişilerce gerçekleştirildi. Bunların ABD İstihbarat Birimleriyle iç içe çalıştıklarıysa ortaya çıkarılmıştır.’


Şu ana kadar sadece Italyan, İsviçre ve Belçika Parlementolarında, bu ‘ulusal gizli orduların’ ortaya çıkarılması amacıyla soruşturma komisyonları kuruldu ve aylar hatta yıllar süren araştırmalardan sonra, bu soruşturmaların raporları halka açıklandı. Ancak ‘NATO’nun Gizli Orduları, Almanya, Fransa İspanya, Portekiz, Hollanda, Lüksemburg, Belçika, Danimarka, Norveç, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de de kuruldu.’ Bunların eş güdümünü (koordinasyonunu), adına Müttefik Gizli Komite (Allied Clandestine Committee-ACC), Gizli Planlama Komitesi (Clandestine Planning Committee CPC) denen kuruluşlar yürüttü. Ve bu ‘gizli ordulara şifre adları’ verildi. Danimarka’da Absalon, İsviçre’de P26, Norveç’te ROC, Belçika’da SDRA8... Kimi ülkelerde bu örgütler hiçbir zaman eyleme geçmezken, kimi ülkelerde terörün kaynağını oluşturdu, iktidarları değiştirdi.


‘Türkiye’de Kontr-Gerilla, hem iç terör hem işkence olaylarını yürüttü. Yunanistan’da LOK (Koyun Postu), Sosyalistlerin iktidara gelmesine engel olmak için 1967 askeri darbesini gerçekleştirdi. İspanya’da, Faşist Diktatör Franko’ya destek verirken gizli ordu, Almanya’da 1980 Münih terör olaylarıını hem tasarladı hem uyguladı.’


Avrupa Parlementosu, sorunla ilgili karar tasarısında şunları söylemek zorunda kaldı: ‘
Avrupa Topluluğuna üye birçok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı eylem örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Dahası, kırk yıldır bu örgütlerin demokratik denetimden kurtulduğu ve ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır...’


Zamanında adına kontgerilla ya da özel harp dairesi denen, bugünse Ergenekon olarak bilinen bu örgütün, Türk demokrasisinin var olabilmesi için açığa çıkarılması gereğini herkesin anlaması ve kabul etmesi gerek. Bu işin Tayyip Erdoğan’la, Ahmet’le, Mehmet’le ilgisi falan yok.. Bu iş çok ciddidir... Ta ellili yıllardan bu yana, Türkiye’de faili mechul cinayetlerin, bombaların, sözde sağ-sol çatışmalarının artık aydınlanması gerekmiyor mu? Gerekmiyorsa, bunu açık açık söyleyin, biz de lay lay loma devam edelim!!


(
Kaynak: Center for Security Studies-Zurich; NATO’s Secret Armies, yazan Dr Danielle Ganser, Centre de recherche sur la mondialisation)
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi