12-12-2009, 09:33 | #1 |
Mehmet ALTAN "Şiddet kazandı... "
DTP neden kapatıldı? “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği anlaşıldığından”... Bunu yasaklayan ne? Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleriyle... 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103. maddeleri... *** Ama... Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 153. maddesi de, Anayasa Mahkemesi’nin “iptal kararlarını gerekçesiz açıklayacağını” kesin hükme bağlıyor... Ama Mahkeme, Anayasa’nın amir hükmüne rağmen, DTP’nin kapatıldığını gerekçe olmadan açıklıyor... Anayasa maddesini çiğnedi diye parti kapatan Anayasa Mahkemesi de açıkça Anayasa’yı çiğniyor... Böyle bir ülkede “hukuk devletinden” ne kadar söz edilebilir? *** Ayrıca... Avrupa Komisyonu... Venedik Komisyonu... Eğer bir ülkenin anayasasında, “devletiyle ve milletiyle bölünmez bir bütün” kavramı var ise, o ülkenin “demokrasiye” geçemeyeceğini söyler... Neden mi? Çünkü devleti gibi düşünen bir millet, “temel hak ve özgürlüklerini” kullanamıyor, çoğulcu bir yapıdan yararlanamıyor, birey devletten bağımsız düşünemiyor, hareket edemiyor anlamına geliyor... *** Başka bir şey daha var... İtalya’da... “Devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğe” karşı olan “Kuzey Birliği” koalisyon ortağı... Kısacası demokrasilerde “şiddet” dışlanır... Ama millet asla ve asla devlet gibi düşünmeye mecbur edilemez... Çünkü “temel hak ve özgürlükler” bununla bağdaşmaz... Neyse bunları geçiyorum... Çünkü AB ile müzakere sürecinde olsak da, demokratik iklimden öylesine uzağız ki... *** Demek ki... Buralarda geçerli olan başka... Geçerli olan ne? Hiç kuşkusuz siyaset... O halde... DTP’nin kapatılmasını siyaseten irdeleyelim... *** DTP’nin kapatılmasını en çok isteyen hiç şüphesiz başta yedi askeri şehit ederek “barış” istemediğini açıkça ortaya koyan PKK olmak üzere tüm “savaş lobisi” oldu. Bakın... En provokatif konuşmalar, kendini adeta PKK’lı sayanlar tarafından yapıldı. Ama sonuç olarak, iddianamede yer almasa da, Emine Ayna kaldı, ömrünü parlamentoda geçiren ve barışa çok daha yakın olan Ahmet Türk gitti... Şiddet lobisi açısından bu da önemli bir kazanç doğrusu... *** PKK ne istiyor? Parlamenter rejimin çare olmamasını... PKK ne istiyor? Silahın mutlak egemenliğini... PKK ne istiyor? Kürt Sorunu konusunda “tek adres” olmayı... PKK ne istiyor? Silahsız ve külahsız hiç bir şeyin hallolmayacağına tüm kitlenin inanmasını... Sanki hepsi de oldu gibi... *** Türk siyaset kurumu, Güneydoğu seçmeni Meclis’e girmesin diye yüzde on barajı gibi yeryüzünde olmayan bir engeli oluştururken, şimdi DTP’nin şutlanmasıyla Güneydoğu ile siyasal bir zeminde demokratik bir ilişki kurma imkânı da kaybedilmiş bulunmakta... Ayrıca... Demokratik zemini tek meşru yol olarak tercih eden ama oyunu DTP’ye veren seçmen de açıkta kalmış durumda... Acaba zor yol tercih edilemez miydi? Yani partinin “demokrat” nitelikteki unsurlarını kazanmak, şiddet yanlılarını güçsüzleştirmek sağlanamaz mıydı? Belli ki... Uzun, zahmetli ve güç bir yoldu bunu yapmak... *** Topluca... Soğukkanlılıkla... Belirli bir mesafeden... Bu “kapatma” olayına bakınca... Sonuç... Türkiye’de “savaşa” mı daha yarar sağlar, “barışa” mı hizmet eder? Tokat olayı ile statükonun kanlı yedek lastiği gibi hareket edeceğini maskesini atarak gösteren PKK’nın tek hedefi meşru zeminlerde siyaset yapılacağını engellemek ve bu partiyi kapattırmak değil miydi? İşte oldu... *** Siyaset kaybedince, şiddet kazanır... Umarım DTP’yi kapatmak, fiilen PKK’yı açık tutmak anlamına gelmez...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|