AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kitaplar ve Dergiler Kitaplar ve Dergi içerikleri, değerlendirme ve tavsiyeler.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-18-2009, 12:52   #1
Kullanıcı Adı
Sevban
Standart ..Murat Menteş / Dublörün Dilemması..


Murat Menteş'in ezik kalplere kroşe attığı kitaptır. Yumruk gibi, değdiği an yere yığılıyorsunuz. Kurgusu muhafazakâr edebiyatta görülmemiş derecede olgun ve profesyonel. İçerdiği espriler ve cümleler kesinlikle sıradan değil. "Asla dakik olmadım ve sırf bu yüzden uzadıkça uzayan dostluklarım var." diyebilen bir adamdan söz ederken, pek tabiki gardımızı almak gerek. Guy Ritchie'nin Lock, Stock And Two Smoking Barrels(Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana) adlı olağanüstü filmini hatrıma getirdim hep okurken. Onunla aynı ince mizahı taşıyor Dublörün Dilemması. Bir nebze de Snatch diyebiliriz.

Ayrıca üzüldüğüm bir nokta var ki; Yavuz Turgul kitabı beyaz perdeye taşıyacaktı ama nedendir bilmem proje iptal oldu. Oysa Turgul'un elinde dilemmasını bile çözerdi dublör. Nasiptir ne diyelim ama hayli üzüldüğüm bir haberdi bu.

Ayrıca kitaptan bihaber kitabevi görevlilerinin kitabın adını verince "dublörün dil elması, dublörün dilenmesi" gibi tekrarlara girmesi pek gülümsetti beni zamanında

Hoş bir tanıtımdı Kariha, ellerine sağlık.



Bu ülkede profiterol tatlısı neden az satılır hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. İnsanlar bu tatlının adını telaffuz edemeyip, yanlış söyleme utancını hesaba kattıkları için garsondan istemeye çekinirler.



Dolayısıyla da o güzelim tattan mahrum olurlar. Genç yazar Murat Menteş'in romanı Dublörün Dilemması'nın adı da profiterol gibi söylenmesi zor. Hadi siz söylemeye söylediniz, bakalım tezgahtar doğru anlayacak mı? "Dublörün dil elması mı demiştiniz?" diye sizi yere iki seksen uzatması bir yana, ardından "Boksörün nesi demiştiniz?" diye hamle üzerine hamle yapıp harap vücudunuzu nakavt etmesi işten bile değil. Ancak siz yine de bu harikulade kitabı tatmayı ihmal etmeyin. Macera, espri, polisiye, dil oyunları, mübalağa, dumur, teşbih... Tekmili birden bu kitapta!


Kitabında kelimelerle oyun oynayarak, fırlama ifadelere başvurarak can sıkıntını mı gidermeye çalışıyorsun Murat?

Ben aslında 'kelime oyunu' tabirinden hoşlanmıyorum. Kelimeler nimettir, nimetle oyun olmaz.

Edebiyatın oyun olduğunu savunan da sensin...

Edebiyatın oyun olması, kelimelerin oyuncak olduğu anlamına gelmez. Benim kelimelerin ne kadar hareketli, işlek, enerjik olduğunu gösterme çabamdan doğan bir izlenim bu. Kelimelerin gücünden mümkün olduğunca faydalanmaya çalıştım. Çinliler der ki, "Kitap koltuğunun altında taşıyacağın bir bahçedir." O bahçede hangi ağaca ne kadar tırmanabildiğin, daldan dala ne kadar atlayabildiğin, hangi çiçeğe uzandığın önemli.

Kitabına macera romanı diyorsun. 'Cenin biyografisi' kadar kısa cümlelerle roman olur mu?

Uzun cümleler bir güven doğurabilir, asalet takviye edebilir; kısa cümleler ise metnin performansını, hızını artırabiliyor. Bizde mesela Mustafa Kutlu'nun cümleleri gittikçe kısalmıştır son kitaplarında. Nihat Genç ve Hakan Albayrak da kısa cümlelerle yazar. Bir bakıma bu kitapta kısa cümleleri tanıdım. Arada bazı cümleler uzamış da olabilir. (Gülüşmeler)

Mıymıy kahramanlardan hoşlanmadığın gibi ekşını da seviyorsun Murat...

İtirafta bulunayım: Hareketsiz ve yavaş giden bir hikaye anlatmanın üstesinden gelebilecek bir yazar değilim. Ayrıca birtakım olayları birbirine bağlayarak ana olayın etrafında konu etmenin de yazar için bir tür olgunluk sınavı olduğunu düşünüyorum. Hitchcock "Kendi hayatımdan daha sıkıcı bir film seyretmek istemiyorum." der. Ben de derim ki, kendi hayatımdan daha sıkıcı bir romanı neden okuyayım, yazayım?

İnternette forward ederek bile ulaşılamayacak bir sürü bilgi barındırıyor kitabın. Bu kadar malumatfuruşluğa da pes doğrusu! Çekmecelerin kısa notlar ve gazete-dergi parçalarıyla dolu olmalı...

Bilgisayarımda sayfalarca notlar var. Kitap ayraçlarının arkalarına da notlar alıyorum yıllardır. Bir roman üzerine düşünürken, haberlere, broşürlere, esprilere, telefonlara... Alıcı gözüyle bakıyor insan.

"Romanda hareket, berekettir" diyorsun, ama Bargain Body de "Ceset ne kadar cansız olursa o kadar iyi." diyor. Hareketli romanında da cesetler sinematografik bir şekilde uçuşup duruyor.

O kadar da ceset yok ya. Dublörün Dilemması'ndaki şiddetin, daha ziyade anlatımdan kaynaklandığı fikrindeyim. Sinemadaki gibi değil.

Nasıl değil? Onun için mi kitabından her söz açan, yeni izleyip çıktıkları bir sinema filmini anlatır gibi konuşuyor?

Dublorün Dilemması'nın tastamam bir film olabileceği zannediliyor. İnsanlar kitaplardan çok filmlerle ilgilendikleri, imgelemleri film replikleri ve sahneleriyle dolu olduğu için öyle sanıyorlar. Eskiden 'hayatım roman' ya da 'roman gibi' derlerdi, şimdi 'film gibi' diyorlar. Halbuki sinema, edebiyatın ırmaklarından kendi değirmenine çok su taşıdı. Hâlâ öyle. I Robot ve Spielberg'in Dünyalar Savaşı gibi filmler bile edebiyat uyarlamaları.

Peki öyleyse şu an neden yönetmen Yavuz Turgul'la görüşüyorsun?

Yavuz Turgul, Türk sinemasının üstatlarından. Dublörün Dilemması'nı film yapma önerisinde bulundu. Şu günlerde, bunun nasıl olabileceği hususunda görüşüyoruz.

Sen blöfçü bir yazarsın! Kaosa Mütevazı Bir Katkı ve Aynalı Barikatlar kitabında anlattığın hikayeler, şahıslar ve alıntıların çoğu uydurma çünkü. Son kitabında yazdıklarına nasıl güvenelim?

(Gülüyor) Onlar anlattığımın yönünü bozan şeyler değildi. Buradaki alıntılar arasında evet bazı blöfler var, fakat fitne çıkarmıyorum yani. Okur lehine bir yaklaşım, en fazla bir şaka ya da işin cilvesi bunlar.

Türkiye'de okur yazar arasında var olan güven sorununun köküne kibrit suyu döküyorsun yani!

(Gülüşmeler) Hayır canım olur mu öyle şey. Güven problemi, yazarın blöfçülüğünden değil, yazar unvanı kazanmış kimselerin söylemlerinden kaynaklanıyor. Yakın dönemde Murathan Mungan "Ortaçağda yaşasaydım ben de dine inanırdım, ama bu çağda..." filan, Ahmet Ümit de "Dinin saçmalığı anlaşıldığında insanlar ruhsal doyumu sanata müracaat ederek tatmin edecekler." dedi.

Orhan Pamuk da "Benim maneviyatım edebiyattır." demişti.

Evet, okurla yazar arasındaki güven problemini doğuran, bu laflar. Bu söylem yazarın bulunduğu inanç veya inançsızlık bölgesini işaretlemekle kalmıyor, "Bu zavallı okurlar da hâlâ Müslümanlığa itibar ediyorlar" gibi bir yere de yöneliyor. Oysa Müslümanlık, bizim birbirimizi anlamamızın temelidir.

Roman kahramanlarının Müslüman olmalarına mı güveniyorsun bunu söylerken?

(Gülüşmeler) Neden olmasın? Ben insanların Müslümanlıklarını koruma titizliğine itibar ederim. Müslümanlık çok şahane bir hayat telakkisi. Olgunluğumuzun ve zarafetimizin belirleyicisi.

Roman yazara iktidar mı sağlıyor?

Son zamanlarda birçokları şansını romanda denemeye çalışıyor. Artık herkes 15 dakikalığına iktidar olmak istiyor. TV'deki yarışmalar, Kurtlar Vadisi bu yüzden çok ilgi görüyor.

Teşbihte hata olmaz madem, sen hasta mısın diye sorayım. Her cümlen neden teşbih teşbih ilerliyor, bu bir hata değil mi?

(Gülüşmeler) Doğru. Romanımda teşbih patlaması kadar mübalağa izdihamı da var. İkisi de edebiyat sanatlarındandır. "Teşbihte hata olmaz" aslında şu demek: Teşbihte hata olmamalı, teşbih hata kaldırmaz. Ben de teşbihte hata yapmamaya çalıştım. Fakat teşbihten kaçmadım, niye kaçayım?

Bu kadar güzel bir kitap neden şu ana kadar iki baskı yaptı dersin Murat?

Üçüncü baskısı yakında yapılacak... Bir yazarın üne kavuşması çoğunlukla yanlış anlaşılmaya bağlıdır. Bunu Borges söylüyor. Bir de bu kadarı yeter be Salih Zengin. Meşhur olup şımarmaktan korkarım.

Neden?

Hemen ardından budalalık tehlikesi gelir de ondan.

Bu ülkede profiterol tatlısı neden az satılır hiç düşündün mü Menteş? Ben düşündüm. İnsanlar bu tatlının adını telaffuz edemedikleri için, yanlış söyleme utancıyla garsondan isteyemezler. 'Dublörün Dilemması' da telaffuzu zor bir isim, istemesi zor!

(Kahkahalar) Çok doğru. Adı böyleyse içi nasıldır?!

Kitabın üzerindeki fotoğrafta elinde silah tutan üç arkadaşın var, bir gazetenin seri ilan sayfasının önünde duruyorlar. İlanlardan para aldın mı?

(Gülüşmeler) Hayır. Kapaktaki adamlar benim sevdiğim edebiyatçı dostlarım. Ellerindeki tabancaları ise bir oyuncakçıdan tanesi 2 milyona almıştım. Çok gerçek duruyor ama değil mi?

Çocukken sihirbaz ve boksör, gençliğinde ise yazar olmak istemişsin. Peki orta yaşını geçince ne olmayı düşlüyorsun Murat Menteş?

(Gülüyor) Orta yaşı geçmek herkese nasip olan bir şey de değil. Yazar kalabilmeyi planlıyorum. İyi yazmak için ne gerekiyor?

"Alnınızdan ter yerine kan damlayana kadar boş bir kağıda bakın" demiş Gene Fowler. Formül bu. Mark Twain de "Yazmanın zor olduğunu en çok düşünen kesim yazarlardır." der.

Kitap okumayan bir halka roman yazmak nasıl bir duygu peki?

Türk halkı kitap okumuyor, çünkü gerçekten ne okuyacağı konusunda fikir sahibi değil. Bu aynı zamanda siyasi bir ayıp ve kayıptır. Çinliler, "Kitap bir bahçedir" diyor ya. O bahçede define var.

Kitabından ve uyandırdığı etkiden memnun musun?

"Kitabım çok iyi, ben de süperim, alın okuyun, koşun" filan demek bize yakışmaz. Delikanlıyı bozar. (Gülüşmeler)

KAHRAMANIM HAYDAR BAYDAR GERÇEK ÇIKTI:

"Haydar Baydar diye bir isim uydurdum. Avrupa'ya cinayet turnesine çıkan silahlı bir katil kitapta. Gizli ajan Habip Hobo, bir asansörde Haydar Baydar'ın ağzına silah dayayıp kafasını patlatıyor. Bu bölümü yazdıktan birkaç gün sonra Laleli'de bir otel yandı. İki kişi öldü. Biri İran uyruklu bir adamdı, diğerinin adı Haydar Baydar! Bu beni epeyce sarstı. Adını değiştirsem mi acaba diye düşündüm. Allah'tan kimse Laleli'de yanan adamın ismini hatırlamıyordu. Böyle yani." ZAMAN

H. SALİH ZEN

 

Sevban isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-18-2009, 15:49   #2
Kullanıcı Adı
dilemma
Standart
Harika bir kitap kesinlikle
Kapağı da muhteşem..
İlanlar süper:D
dilemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-18-2009, 16:32   #3
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart
Evet baya güzel bir kataba benziyor arşivime ekleyeceğim inşallah..Teşekkürler kardeşim
Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-18-2009, 16:42   #4
Kullanıcı Adı
dilemma
Standart
Nuh Tufan karakteri.. O çocuk gerçek yaa.. Arkadaşımdı benim..
Yıllar sonra okuyunca aaa bu .... dedim Evet evet kesin O idi..
dilemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi