AK Gençliğin Buluşma Noktası
Siyaset Siyaset haberleri bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-02-2010, 08:44   #1
Kullanıcı Adı
sudaduran
Smile Erbakan'dan Numan Kurtulmuş'a:Zeki Müren Gibi Muhalefetle İktidar Olunmaz
Erbakan'dan Numan Kurtulmuş'a:Zeki Müren Gibi Muhalefetle İktidar Olunmaz

Aktif Haber internet sitesinin haberine göre Erbakan Saadet Partililere hitaben yaptığı konuşmada bu yapılan muhalefet biçimi ile iktidara gelmelerinin mümkün olmayacağını anlattı. Haberde yer verildiğine göre Erbakan şu sözleri sarf etti: Zeki Müren askere gitmiş biliyorsunuz. Müren’in yaptığı gibi ‘kahrol düşman’ diye atarsan el bombası ayağının dibinde patlar. Saadet’i iktidara getiremeyiz.”

Hiç kuşkusuz ki Erbakan bu sözleri Numan Kurtulmuş’un çıtkırıldım omurgasız muhalefeti için sarf etmiştir. Çünkü Saadet Partisi’nin Genel Başkanı olarak siyaset yapma ve muhalefet etme anlayışına o damgasını vuruyor. Tabii olarak Erbakan’ın eleştirileri dolaylı da olsa ona yöneliktir. Bu başka türlü izah edilemez.

Gerçekten de Numan Kurtulmuş kibarlık budalası bir muhalefet biçimi sergiliyor. Siyasette bunca sert rüzgârların estirildiği bir tartışma ikliminde o kadar düşük profilli bir muhalefet sergiliyor ki adeta meltem gibi okşuyor, Zeki Müren gibi kıvırıyor. Bu tür bir kemiksiz, omurgasız siyasetle belki kimse sizden kırılmaz, herkesin hoşuna gidersiniz ama asla destek ve oy alamazsınız.

Siyasette de savaş kuralları geçerlidir. Zaten siyaset savaşın kansız şeklidir. Hatta siyasette de bazen kişiler ipe gidebiliyor. Bu yüzden siyasetçi her şeyden önce bir kere azimli, kararlı, ısrarlı, dirençli, tahammüllü ve elbette ki hırslı olmalıdır. Söylemleri belirgin, eylemleri etkili olmalı, eleştirileri ses getirmeli, yaptığı muhalefet iktidarı sarsmalı, çıkışları taraftarlarını coşturup ayağa kaldırmalıdır.

Oysa Numan Kurtulmuş hiç kimseyi hedefine koymamakta, suya sabuna dokunmamakta, hiçbir lideri ve partiyi açıkça eleştirmemektedir. Bu yüzden de Saadet Partisi herhangi bir ciddi siyasi iddiası olmayan, adeta kanarya sevenler derneği türü bir kuruluş görünümünü vermektedir. Bu tür partilerin iktidar alternatifi olmaları şöyle dursun siyaset arenasında varlığı bile hissedilmez.

Esasen Numan Kurtulmuş ittifakla tek aday gösterilip kongrede oybirliği ile seçildiği halde genel başkanlığa getirileli beri Fark var Saadet var sloganını öne çıkarmasına karşın sürekli bu farkı Erbakan ve Millî Görüş karşısında ortaya koymak için bütün performansını harcamaktadır.

Bu yüzden Erbakan karşısında son derece saygısız, küstah ve kaba tavırlar sergilerken başka partilerin liderlerine karşı oldukça nazik ve kibar davranmaya özen göstermektedir. Bugüne kadarki siyasi söylemlerinde de sadece Millî Görüş’e karşı farkını ortaya koymaya çalışıp adeta 40 yıllık mazisi ile bir hesaplaşma içerisinde hareket etmektedir.

Bu da bir yerlerde Numan Kurtulmuş’a biçilen misyonun ne olduğu konusunda akla her türlü olumsuz düşünce ve komployu ister istemez getirmektedir. Çünkü Erbakan ve Millî Görüş karşısında şahin, başkaları karşısında güvercin gibi olmasının bir temel nedeni olmalıdır.

Zaten daha yeni kongrelerini yapmış bulunan İstanbul ve Ankara il başkanlarını görevden alıp diğer teşkilatlara yönelik de bir değişim ve dönüşüm süreci başlatması icraatlarının da içe dönük olduğunu göstermektedir. Söylemleri ve eylemleri içe dönük olan bir siyasi partinin genel başkanını da başkaları niçin eleştirsin? Haliyle eleştiriler de içeriden yöneltilecektir.

Erbakan, bugüne kadar genel başkanlığa getirileli aradan geçen 14 aylık süre boyunca asla Numan Kurtulmuş’a ima ile bile bir eleştiri yöneltmedi. Onun bütün göndermelerine, sataşmalarına, kalleşçe üstü kapalı saldırılarına, tavır koymalarına, hoyratça imalarına hiçbir şekilde karşılık vermedi.

Demek ki artık verdiği mühlet sona erdi ve Erbakan da karşılık verip yüklenmeye başladı. Erbakan işe kara mizahla başladığına göre şenlik var demektir. Numan Kurtulmuş ve destekleyen şürekâsının göreceği günleri var. Erbakan onları üç beş fırça darbesiyle palyaçoya çevirir alimallah.

Erbakan Numan Kurtulmuş’un saldırılarına ve Millî Görüş’e açık ihanetine sürgit seyirci kalıp müdahalede daha fazla gecikemezdi zaten. Çünkü ülke fevkalade önemli bir genel seçime gidiyor ve Saadet Partisi 29 Mart 2009 Yerel Seçiminde uğradığı gibi bir hezimet daha yaşamayı kaldıramaz.

Kaldı ki Numan Kurtulmuş İstanbul ve Ankara il başkanlarını görevden alıp kongrelerini yeniden yaptırmakla bir olağanüstü kongre sürecini fiilen başlatmış bulunuyor. Bir liderin ittifakla aday gösterilip oy birliği ile seçildiği bir genel kongrenin üzerinden henüz 14 ay geçmişken olağanüstü genel kongre için harekete geçmiş olması bindiği dalı kesmekten öte bir anlam taşımaz.

Anlaşılan o ki Erbakan bu süreci hızlandıracak bir yaklaşım içine girmiş bulunuyor. Zaten artık Erbakan’ın Zeki Müren yakıştırması ile başlattığı bir yıpratma sürecinde genel kongreye gitmeden seçime girmesi halinde Numan Kurtulmuş’un alacağı sonuç hezimetten başka bir şey olamaz. Yani bizzat başlattığı olağanüstü genel kongre sürecini bundan böyle istese de geriye alamaz.

Artık kılıçlar çekilmiş bulunuyor, galip gelen genel seçime hiçbir gölge ve handikap altında değil yalın halde ve bağımsız iradesi ile girecek. Olağanüstü genel kongreyi Numan Kurtulmuş kazanırsa genel seçimi de kazanmak zorundadır. Erbakan’ın destek verdiği liste kazanırsa onlar genel seçimi kazanmak zorundadırlar. Çünkü marifet kongre kazanmada değil seçim kazanmada.

Bu durumda kaçınılmaz olarak Erbakan’ın Numan Kurtulmuş’a karşı veliahdını çıkarması da kaçınılmaz olacaktır. Esasen Erbakan’ın veliahdını çıkarması için en uygun zaman ve şartlar hazır durumdadır. Bugünkünden daha uygun bir zaman ve şartlar söz konusu olamaz.

Çünkü eğer Erbakan, Recai Kutan görevde iken veliahdını seçtirip Saadet Partisi başına getirseydi bu gölgeli ve parıltısız bir görevlendirme olurdu. Ecevit’in Zeki Sezer’i DSP’nin başına getirmesi gibi nahoş ve antidemokratik bir tasarruf olurdu. Ama şimdi artık çok farklı bir durum söz konusudur.

Numan Kurtulmuş Erbakan’a rağmen dayatma sonucu ve fakat ittifakla aday gösterilip oybirliği ile seçildikten sonra bir büyük seçime girmiş ve oldukça başarısız bir sonuç almıştır. Dahası Erbakan ve Millî Görüş’e karşı adeta bayrak açarak meydan okumuştur. Üstelik bu minval üzere bizzat başlattığı olağanüstü genel kongre süreci de geri dönülmez şekilde kaçınılmaz olmuştur.

Bu şartlarda Erbakan’ın olağanüstü genel kongreyi kazanıp veliahdını Saadet Partisi Genel Başkanı seçtirmesi halinde bu çok parlak bir zafer ve hak edilmiş layıkıyla bir görevlendirme olacaktır. Hiç kimse de Erbakan’ın vesayeti, antidemokratik bir yaklaşım diye kem küm edip laf edemez.

Artık ondan sonra Erbakan Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’ni gönül huzuru ile emin ellere tevdi etmiş olacak ve kimsenin de diyecek başka bir sözü kalmayacaktır. Oysa Numan Kurtulmuş böyle şerefli bir yoldan Saadet Partisi Genel Başkanlığına getirilmedi!

Çünkü uzun yıllar bir kenarda sus pus olup sessiz sedasız bekletildi. Sonunda Erbakan’ın veliahdı, baba dostu ve ısrarcı olduğu tek aday gibi yakıştırmalarla aday gösterildi. İttifakla tek aday olarak ilan edilip oy birliği ile seçildiği kongreye kadar hiçbir siyasi mücadele içine girmedi, farklı görüş ve düşüncelerini dile getirmedi. Açıkçası bileğinin hakkı ile bir liderlik yarışını göze alamadı.

Genel başkan seçildikten sonra ise sergilediği daha önceki tavrını aniden değiştirip agresif bir tutum içine girerek Erbakan ve Millî Görüş karşısında bir hesaplaşma süreci başlattı. Oysa artık bu bir hesaplaşma olamazdı. Çünkü hesaplaşma ancak adaylık sürecinde ve kongre öncesinde olabilirdi. Bu yaptığına ise ancak köprüden geçinceye kadar müdahane, kalleşlik, ihanet ve komplo denilebilirdi.

Numan Kurtulmuş, Erbakan ve Millî Görüş karşısında şerefli bir siyasi mücadele yöntemini göze alamadığı için hile, entrika ve takiye ile amacına ulaşma yolunu seçti. Sonra da yeni bir anlayış, yeni bir yaklaşım, yeni bir süreç, yeni bir söylem, yeni bir paradigma… Gibi çıkışlarının hiçbir değeri olamazdı. Zaten girdiği ilk seçimde de boyunun ölçüsü ortaya çıktı.

Şimdi olağanüstü genel kongreyi Numan Kurtulmuş kazansa bile bu şerefli bir başarı, gerçek bir zafer olmayacaktır. Yaptığı ihanetin, kalleşliğin ve sürdürdüğü hile ve entrikaların bir sonucu olarak değerlendirilecektir.

Ama Erbakan’ın bu kongreyi kazanıp veliahdını Saadet Partisi Genel başkanı yapması halinde ise bu çok şerefli, gölgesiz, net, berrak, billur gibi bir başarı ve muhteşem bir zafer olacaktır.

Açıkçası Numan Kurtulmuş’tan her şey geçti, o artık umutsuz vaka!


aktif haber

 

sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-02-2010, 12:49   #2
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
zeki müren gibi olmaz diyorsunuz ama ceza gibi aykırı müziklerle de olmuyor sayın hocam bunuda denemiştiniz..bir de metalica deneyiniz derim...
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi