01-11-2010, 20:49 | #1 |
D.Mehmet Doğan "Çingeneler roman oldu..."
Çingeneler dünyaya yayılmış farklı bir topluluk. Onların menşei hakkında değişik iddialar var. Hind’den veya Mısır’dan geldikleri söyleniyor. (Kıpti, batılılar Mısır’a Egypt diyorlar, ingilizcede Çingene Gypsies) İspanya’da çingenelere Gitan, İtalya’da Zingari deniliyor.
Sözlüklerimiz son yıllara kadar “Romen” veya “Roman” kelimesinin Çingene demek olduğunu yazmıyordu. Bu isim nereden geldi, nasıl değişti? Bu otantik bir adlandırma mı? Bazı iştikak kitaplarına göre, kelime Çingenece. Çingene, Kıpti, elekçi, kalaycı... türkçede eşanlamlı kelimeler. 1990’lı yıllarda bir günlük gazete, bizim Büyük Türkçe Sözlüğü okuyucularına armağan etmişti. İşte o günlerde, bir sabah çalıştığım kurumda sekreter Balıkesir’den ismini bilmediğim bir kişinin beni aradığını söyledi. Sözlük’le ilgili konuşmak istediğini öğrenince, görüşmeyi kabul ettim. Balıkesirli vatandaşımız, Rumeli’den göç etmiş, kendi tabiri ile “müslüman bir Çingene” imiş. Konuşmasından göçebe olmadığı, şehirli olarak itibarlı bir mevkii bulunduğu anlaşılıyordu. Derdi Sözlük’te çingenelerle ilgili olumsuz ifadelerin yer almasıydı. Müslüman bir Çingene olarak dindar bir şahsiyetin sözlüğünde çingenelerle ilgili olumsuz ifadeler kullanılmasından rahatsız olmuştu. Ona sözlüğü yazmadığımı, derlediğimi söyledim. Yani, kelimelerin muhtevasını, olumlu veya olumsuz yönlerini benim belirlemediğimi izah etmeye çalıştım. Okuyucum yine de çok fazla ikna olmadı. Hatta ona, kendimin Türk ve Oğuz olduğumu sandığımı, buna rağmen sözlüğün Oğuz maddesine, Oğuz’un saf ve bön manasını da yazdığımı belirttim. Çingene kelimesinin olumsuz anlamlarından kaçmak için Romen veya Roman kelimesi önplana çıkarılmış olabilir mi? Muhtemelen bu değişimin arkasında böyle bir psikoloji de vardır. Fakat, kelimelerin değişmesi, bazan istenilen sonucu vermiyor. Manisa’nın Selendi ilçesinde yılbaşı gecesi cereyan eden olaylar, çingenelerin bu kasabadan çıkarılması ile sonuçlandı. Bunun Türkiye’de çok fazla benzeri olan bir vak’a olmadığını söyleyebiliriz. Irkçılığın mucidi olan batılılar son zamanlara kadar, çingenelere de ırkçı yüzlerini gösterdiler. Elbette çingenelerin farklı hayat tarzlarının, göçebeliklerinin, şehir hayatına uyumsuz tavırlarının bunda rol oynadığını düşünebiliriz. Şehir hayatına geçen bir çingenenin artık göçebelik alışkanlıklarını terk etmemesi pek düşünülemez. Fakat, icra ettikleri sanatlar değişmemişse, aynı zamanda çalgıcılık gibi meslekleri de sürdürüyorlarsa, kolayca farklı bir durumda bulunmaları, grup halinde yaşamaları mümkün oluyor. Dikkatimi çeken, hiç bir gazetenin Selendi’deki olayları anlatırken Çingene kelimesini kullanmamasıydı. Öyle sanıyorum ki, ülkenin birçok yerinde bu kelime bilinmiyor ve çingeneler yine Çingene olarak anılıyor. Halk kitleleri, Roman kelimesinin çingene demek olduğunu öğrenirken, çok fazla dikkatli olmayanlar Roman diye bilmedikleri bir etnik topluluğun problem çıkardığı için başına bu işlerin geldiğini düşünüyor olabilir. Yahya Kemal, Milli Mücadele sırasında yaptığı Bulgaristan seyahatinin ardından burada Osmanlı mirasına çingenelerin sahip çıktığını anlatır. Denilebilir ki, bilhassa Rumelide çingeneler şehir hayatına karışarak toplumun bir parçası olmuşlar ve din beraberliği onların olumsuz çingenelik vasıflarını ortadan kaldırmıştır. Son olaylar karşısında çingeneler romanlaştı, sonuç yine değişmedi mi demeliyiz?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|