AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bugün ve Sabah "Bugün" ve "Sabah" Gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-21-2010, 18:55   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Toktamış ATEŞ "Döneklik..."
"Bugün Gazetesi"nde yazmaya başlayalı 3 seneyi geçti.
İlk yılda; bir önceki binada pek sevgili arkadaşım Can Aksın bana bir büro ayarlamıştı. Ama orada çalışmak kısmet olmadı. Zira "o üniversite-bu üniversite" derken; üçüncü bir çalışma mekânı fazla olacaktı. Ve bu yüzden yazılarımı dışarıda kaleme alarak bir biçimde gazeteye ulaştırıyorum.

Daha önce yazdığım gazete Cağaloğlu'nda idi. Orada bir odam vardı ve iletişimi oradan sağlardım. Sabahları (hele güzel havalarda); önce gazeteye gider, sabah kahvemi orada içer ve oradan da üniversiteye geçerdim. Her yazdığım yazıyla ilgili ciddi değerlendirmeler gelirdi. Şimdiki gazeteme gidemediğim için bu türden "feed back"ten yoksunum. Zaman zaman; "acaba beni hiç okumuyorlar mı" diye düşünmüyorum desem yalan ama bazı yazdıklarıma dair yoğun değerlendirmeler oluyor.

Geçtiğimiz hafta; "döneklik" üzerine yazdığım yazı bunun ilginç bir örneği. İstanbul Üniversitesi'ndeki e-mail'imi pek kullanmıyorum. ([email protected]) fakat Bilgi Üniversitesi'nde sürekli kullandığım e- mail'ime ([email protected]) çok sayıda mesaj geldi.

Demek ki; "tepkisizlik" kimseyi rahatsız etmemekten geliyormuş. "Fincancı katırlarını ürkütünce" inanılmaz bir "feed back" ortaya çıktı.

x x x

Aslında o yazımda kimseyi rahatsız etmeyeceğimi düşünüyordum. Zira "ben bu konularda oldukça tutucuyumdur ama; değişimin erdemine inanırım" demiştim. Sadece; ufak tefek çıkarlar karşılığında insanların "dönmesine" ya da inanç ve düşüncelerini bir yana bırakıp inanmadıkları şeyleri dile getirenlere takılmıştım.

İnsanlar elbette değişir. Yeni şeyler okur ve öğrenirler. Altyapılarında gelişme olur. Ve bunun sonunda bir "değişme" ortaya çıkar. Fakat bazen de; insanlar menfaatleri gereği kendini değişmiş sayarlar. İşin kötüsü bu türden "değişenler" müthiş fanatik olurlar ve herhalde eski "durumlarını" ve "konumlarını" rasyonalize etmek için; yeni "konumları" ve düşünceleri konusunda "mangalda kül bırakmazlar..."

Çok değerli iktisatçı bir arkadaşım bu konularda esip gürleyenlerle dalga geçer ve "I am a dönek" diyerek; tam anlamıyla kara mizah yapardı.

Ama anlayana...

x x x

Bana gelen en yoğun eleştiri; "sen de dönmedin mi..." biçiminde oldu. Aslında bunlara yanıt vermeye değmez ama; gene de ilk ve son defa bu konuyu ele almak istiyorum.

Ben elbette "dönmedim..."

"Yarın"ın garantisi yok ama; düşüncelerimle, inançlarımla, yaşam biçimimle, değerler sistemimle; "dün" ne idiysem "bugün" de oyum. Kimilerinin gözünde farklı bir konumda olmanın nedeni; benim "dönmüş" olmam ya da düşüncelerimi değiştirmiş olmam değil; benim gibi düşünen çok saygıdeğer kimi isimlerle birlikte "hoşgörü ortamı" oluşturma konusundaki gayretlerimdir.

Öğrenciliğimiz sırasında; Hukuk Fakültesi'nde okuyan (artık nasıl okumaksa...) Mustafa adında bir "ağabeyimiz" vardı. Gırtlağına kadar siyasetçiliğe ve cemiyetçiliğe gömülmüştü. Kimileri (ne anlama geldiğini bilmediğim) "Çat Mustafa" derlerdi. Kimileri de sürekli papyon kravat taktığından ötürü "Papyon Mustafa" derlerdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde on yılı geçen eğitim süresinde diplomasını alamayınca; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş ve memleketi olan Adana'ya dönmüştü. Aslında tatsız tuzsuz bir şeyler duydum ama umarım yanlıştır. Ve Mustafa sağlıklı ve mutlu bir biçimde yaşamını sürdürmektedir.

Mustafa'nın ilginç bir saptaması vardı. "Siyasette ünlü olmak isteyen İsmet Paşa'ya çatar; cemiyetçilikte ünlü olmak isteyen bana çatar" derdi.

Daha sonraki yıllarda ilginç bir şey çıktı. Ne denli "hızlı" ve "samimi" Atatürkçü olduğunu göstermek isteyenler de bana çatmaya başladılar.

Fakat işin ilginç bir yanı bunların önemli bir bölümünün Atatürkçülüğü benden öğrenmeleri ve hatta bir bölümüyle bu konuda önceleri sıkı tartışmalara girmem idi.

Ne diyelim insanlık hali...

x X x

Özellikle muhafazakâr bir gazeteciyle (aynı zamanda eski bir öğrencim idi) yaptığımız bir barış çağrısı ve bunu izleyen kısa bir televizyon programı sonrasında çok değerli bir ödül almam ve bu ödül toplantısında çekilen fotoğraflar; benim "döndüğümün" karinesi sayıldı.

Oysaki böyle bir şey asla olmamıştı.

İnsan öylesine yakın kişilerce "hançerleniyor" ki; inanmakta çok güçlük çekiyorum. Örneğin askeri okullarda ders verdiği ve askeri müzede yöneticilik yaptığı için kendini "subay" sayan bir fen bilimleri öğretmeni; bizim yanımızda doktorasını tamamladıktan sonra buna İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Devrim Tarihi" dersi buldum.

Üç beş kuruş kazansın istedim.

Olayı şöyle anlatıyor: Sayın Bedrettin Dalan buna ne iş yaptığını sormuş. Bilgi Üniversitesi'nde ders verdiğini duyunca "Oradakiler 2. Cumhuriyet" demiş ve Yeditepe'ye geçmiş.

Başka "vukuatları" da var ama yerim kalmadı. Bu yapılanlar "döneklikten" öte "utanmazlık..."




Bugün

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi