01-23-2010, 14:49 | #1 |
Ahmet KEKEÇ "Bu gazeteciler kum torbası olarak mı hizmet verecek?"
Hadi kabul edelim... Bu bir “savaş planı”dır, bir seminer çalışmasıdır... Her ordu böyle çalışmalar yapar. Muhtemel ve muhayyel savaş tehlikesine karşı “öngörülebilir” senaryolar yazar. Kabul... Peki, “camilerin bombalanması” da nerden çıktı? Bu bir savaş planıysa, savaş durumunda bazı birliklerin içeriye kaydırılması da nerden çıktı? Bu birlikler “içeri”de ne gibi bir görev ifa edeceklerdi? Bu bir savaş planıysa, “çakma irtica gösterileri”, askeri müzenin gerici güçlere “yağmalattırılması”, halkın galeyana getirilmesi de nerden çıktı? Bu bir savaş planıysa, “keşif, tahrip ve tahrik timleri” de nerden çıktı? Niçin savaş planınızda, savaşılacak unsurlara ait bilgiler göremiyoruz da, Fatih Camii ve Beyazıt Camii’nin krokileriyle karşılaşıyoruz? Keşif, tahrip ve tahrik timleri bir savaşta ne iş yapar? Nereleri keşfe çıkar, hangi hedefleri tahrip eder, hangi unsurlar arasında nifak çıkarır? Fatih ve Beyazıt semtlerine konuşlandıracağınız bu timlerle hangi savaşı kazanacaktınız? Bu bir savaş planıysa, özel üniversitelerin kapatılması da nerden çıktı? El Kaide ve PKK bombalarından medet ummak da nerden çıktı? İstanbul’a çökmek de nerden çıktı? Hangi ülkenin ordusu, hazırladığı savaş planında, mafya ağızla, bilmem hangi bölgeye “çöküleceğini” yazar? Bu bir savaş planıysa, niçin “düşman” ilan edilen ülkenin Selanik’ine, Kavala’sına değil de, öz ülkenin İstanbul’una çöküyorsunuz? Bu bir savaş planıysa, “tutuklanacak gazeteciler” listesi de nerden çıktı? Hangi cürümlerinin karşılığı olarak bu akıbeti reva gördünüz? “Yararlanılacak gaze teciler” listesi de nerden çıktı? Hangi davranışlarıyla bu taltifi hak kazandılar? Ertuğrul Özkök, bir savaşta ne işinize yarayacak, hangi hizmeti görecek? Mehmet Yakup Yılmaz ve Ruşen Çakır hangi stratejik işi görecek? Kum torbası olarak yararlanmayacağınıza göre, Fatih Altaylı, Ümit Zileli, Emre Kongar, Özdemir İnce, Süheyl Batum, Fatih Çekirge, Haluk Şahin, Sabahattin Önkibar hangi hizmete koşulacak? Bu isimleri de töhmet altında bıraktığınızın farkında mısınız? Bu bir savaş planıysa, ekonomik işlere el atmak da nerden çıktı? Savaş planında “özelleştirmeler”in işi ne? IMF’nin işi ne? Bankaların, şirketlerin, sermaye gruplarının işi ne? Para hareketlerinin işi ne? Savaş planında, “Sevr’i hortlatan AB’den vazgeçilecek, ılımlı İslam’a geçit verilmeyecek, ivedilikle nerden buldun yasası çıkarılacak, borsa denetim altına alınacak, ekonomide 1922 şartlarına dönülecek, zorunlu eğitim süresi 11 yıla çıkarılacak, Atatürk’ün aşındırılmasına izin verilmeyecek, 1923 zindeliğine ulaşılması esas alınacak” cümlelerinin işi ne? Ulaşmak istediğiniz 1923’te Hilafet’in henüz yürürlükte olduğunu biliyor muydunuz? Diyelim ki öyledir... Diyelim ki, bu bir savaş planıdır... Hangi ülkenin ordusu, hazırladığı savaş planında hükümet yıkıp hükümet kurmaktan, Başbakan atamaktan, HSYK’yı “etkin” hale getirmekten, “esaslı bir yargı sistemi” oluşturmaktan söz eder? Böyle savaş planı nerde görülmüş? Savaş planı hazırlıyorsunuz, ama daha çok Merkez Bankası ve Darphane’ye atayacağınız subayların “taşıması gereken nitelikler”den söz ediyorsunuz... Bir de buna inanmamızı bekliyorsunuz...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-23-2010, 14:54 | #2 |
mızrak çuvala sığmıyor artık.bunun sonucu ya demokratik bir ülke yada askeri bir darbe ile sonuçlanacaktır.rabbim bu ülkeye verdiği vazifeyi hakkıyla yerine getirmeyi nasip eylesin..
|
|
01-23-2010, 15:07 | #3 | |
Alıntı:
Bir darbe olursa bu ülke alimALLAH bir daha düzelemez. ALLAH'ın hakkı üçtür derler. Bir Adnan MENDERES İki Turgut ÖZAL Üç Recep Tayyip ERDOĞAN. Bence bu bizim son şansımızdır. Adem abi sana katılıyorum.Ya cuntacılar kökten temizlenecek. Bir italya gibi çökerteceğiz derin devletimizi. Ya da.... Battı balık yan gider. Yandı gülüm keten helva. |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|