![]() |
#1 |
![]() Genelkurmay Başkanlığı, Balyoz Planı ile ilgili ilk açıklamasından geri adım attı. "Akredite gazetecilere" özel bir bilgilendirme toplantısı yaparak, Balyoz Darbe Planı'na açık kapı bıraktı.
Planların ve imha raporlarının yok edildiği, dolayısıyla iddiaların doğruluğunu araştıramadıklarını söylemiş "üst düzey komutanlar..." Anlaşılan Taraf gazetesi elindeki belge ve isimleri, ses kayıtlarını açıklayınca ve özel yetkili savcılar soruşturma açınca temkinli bir dili tercih etmek zorunda kaldılar. İşin başında yapmaları gerekeni sona bıraktılar. Olsun zararın neresinden dönülse kârdır... Balyoz Darbe Planı'nı dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün öğrenip tasfiye ettiği biliniyor. Chronicle dergisi, 2007'de yayınlanan sekizinci sayısında bazı detaylara yer veriyor. Gazetemizin manşetinde bunları ayrıntılı okuyabilirsiniz. Özkök, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın emrindeki birlikleri dağıtarak, onu sembolik komutana çeviriyor. Emrinde devletin ordusu olmayınca yapacağı bir şey de kalmıyor. Zaten ilk şûrada da emekli ediliyor. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, işte bu dönemde suikasttan korunmak için sefer tası ile yemeğini iki ay beraberinde götürüyor. Sağlıklı olduğunu, Hava ve Deniz kuvvetlerinin tamamen kontrolünde olduğunu göstermek için F-16 ile uçuyor, denizaltıyla dalıyor... Orgeneral Doğan'ın darbe hazırlıkları içinde olduğu bilgisi Oramiral Özden Örnek ve gazeteci Mustafa Balbay'ın günlüklerinde de yer alıyor. Konulara ilgili sıradan insanın bile bildiği bu gerçekleri, Genelkurmay'ın tecrübeli komutanlarının bilmemesi düşünülemez. Bunlar "plan seminerinde dış düşmana karşı hazırlanmış tatbikat oyunları" demek yerine, bütün bu bilgileri soruşturup öyle açıklama yapmaları daha doğru olmaz mıydı? Fatih Camii'nde Cuma namazı kılan halkı katletmek planı ile dış düşmanın ne alakası var? Diyelim bu bir seminer, kayıtları yok edildi. Gözlemci raporları da mı yok edildi? Peki bu seminere katılan subaylar hayatta değil mi? Hatta çoğu vazifelerinin başında değil mi? Gözlemci raporlarını yazanlar görevde ya da hayatta değil mi? Niçin canlı tanıklara sormadınız? MİT'e niçin sormadınız? Hadi hiçbiri olmadı. Darbeyi tasfiye eden isme, Hilmi Paşa'ya neden sormadınız? Hadi ondan da vazgeçelim, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a da mı sormadınız? Malum, bütün bu planlar yapılırken ve Orgeneral Özkök darbeyi tasfiye ederken, İlker Paşa Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görev yapıyordu. Bütün bunları bilmemesine hatta yaşanmasına şahitlik etmemesine imkân yok. Anlamadığım şu ki; Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubukçu da dâhil, karargâhın önde gelen komutanları bu "akıl ve vicdan dışı" planları araştırmak yerine yok saymayı neden tercih ediyorlar?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|