AK Gençliğin Buluşma Noktası
Araştırmalar Araştırılmış yada araştırılmasını istediğiniz konular buraya.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-29-2010, 14:59   #1
Kullanıcı Adı
SSS
Standart Kur'an'da ŞİRK Sebepleri










Ulûhiyyetin özelliklerinden birini bağımsız olarak, bir başkasına tanıyan herkes, Kur’an nazarında müşriktir. Kur’an, şirkin tanrılarını ‘ yok olanlar, ölüler ‘ diye niteliyerek hiçlik derecesine indirmiş, onlar için ‘ dolaşan kuru isimler ‘ olmaktan öte bir gerçeklik vermemiş, kısaca;

  • Delilleri ile müşrikleri her taraftan kuşatmış, onların saklanacağı hiçbir delik bırakmamış,

  • Tanrılarının bir çekirdek kabuğuna bile, gerçekte sahip çıkamayacaklarını,

  • Hatta bir sineğin zararını bile önleyemeyeceklerini,
Kafalarına vurmuştur. Şirke hiç yer bırakmadıktan sonra zavallı müşriğin acı durumunu kendine özel İfadesi ile şöyle belirtmiştir:

'' Her kim Allah’a şirk koşarsa, sanki o gökten düşüyor da kendisini kuşlar kapışıyor, veya rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor. ‘ ( 22 / 31 )

Kur’an şirk sebeplerini dört ana grupta toplamaktadır:

---- Müşriklerle ilgili sebepler
---- Dış etkenler
----Resul ve müminlerle ilgili bahaneler
---- Putlarda düşünülen özellikler.

Müşriklerle İlgili Sebepler


Sıra No:.....S E B E P L E R.........................................Kur'an'da Kaç Defa Geçtiği

1..........................DÜŞÜNMEMEK........................................ .................................................. ........10
.......................................Akıl etmemek........................................... .................................................. ....................4
.......................................Zan ve tahmine uymak............................................. .................................................. .4
.......................................Peşin hüküm............................................. .................................................. .....................2

2........................KİBİR............................................. .................................................. ...........................6

3........................ALLAH’I BİR YARATIĞA BENZETME.......................................... .................5

4........................BİLGİSİZLİK....................................... .................................................. .................3

5........................ŞÜPHECİLİK........................................ .................................................. .................3

6........................HEVÂ VE HEVES............................................. .................................................. .....2


T O P L A M .................................................. ............. 29


Bir çok durumda müşrikler, düşünmemek ve akıllarını çalıştırmamakla nitelenirler.

" ( ...) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, artık onlar akıl edemezler. " ( 2 / 171 )

Müşriklerin düşünmeyişleri, akıl yürütmemeleri, inanç konusunda sadece bir zan ve bir şeye dayanmayan tahminden öteye geçememelerini doğurur.

" Onların çoğu zanna uyuyorlar. Halbuki zan, gerçek karşısında hiçbir şey ifade etmez. " ( 10 / 36 )

Küfür ve şirkin ilimsiz ve delilsiz olduğu Kur’an’da bildirilmekte ve Alah ile beraber başka bir tanrı koyanlar için şöyle ifade edilmektedir:


" Bilmeyenlerdir. ( 27 / 61 ) Kıt düşünceli olanlardır. " ( 27 / 62 )


Müşrikler, gelenek bahanesi ile terk edemedikleri şirke şüphe bahanesi bulmuşlardır.


" Ey Salih ! Sen, bundan önce aramızda ümit bağlanan bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına bizi tapmaktan men mi ediyorsun ? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden tam bir şüphe içindeyiz. " ( 11 / 62 )

Küfür ve şirkin ilimsiz ve delilsiz olduğu Kur’an’da bildirilmekte ve Alah ile beraber başka bir tanrı koyanlar için şöyle ifade edilmektedir:


" Bilmeyenlerdir. ( 27 / 61 ) Kıt düşünceli olanlardır. " ( 27 / 62 )

" Ey Salih ! Sen, bundan önce aramızda ümit bağlanan bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına bizi tapmaktan men mi ediyorsun ? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden tam bir şüphe içindeyiz. " ( 11 / 62 )

Uydurma tanrıların ortaya çıkış sebeplerinden biri de insanların, Allah’ı kendileri veya öbür yaratıklarla karşılaştırmış olmalarıdır. Müşriğin hayal gücü; Allah’ı, insanların özelliklerinin ileri derecesini haiz bir varlık olarak şekillendirir.
Araya sokulan uydurma tanrılar, yarı tanrılar, yardımcılar ve bağımsız şefaatçilerle, O’ nun kemalini tamamlayacaklarını veya uzaklığını yakınlaştıracaklarını, yahut gazap ve intikamını hafifleteceklerini zannetmişlerdir.

" Ne o ! tanrıları bir tek tanrı mı yapmış, doğrusu şaşılacak şey !


Kur’an, bundan da öte nefis hevasının ( kötü ve zararlı arzularının ) tanrılaştırılmasından da bahseder:


" Baksana, şu hevâsını tanrı edinene ! " ( 25 / 43 )


Hükümranlık, saltanat, dünyada güçlü olmak, refah içinde yaşamak da insanı şirk ve küfre götürebilmektedir. Firavun, Musa’ya:

" Mısır hükümranlığı ve ülkemde akan bu ırmaklar benim değil mi, görmüyor musunuz. ? " ( 43 / 51 )
" Alemlerin Rabbi de ne imiş ! " ( 26 / 23 )


Dış Etkenler


Sıra No:.....S E B E P L E R.....................................Kur'an'da Kaç Defa Geçtiği

1.............TAKLİT............................................ .............18
......................Gelenek..................... ...............................................12
......................Görenek..................... ................................................6

2.............ŞEYTANIN ALDATMASI................................8

3.............CEBR ( ZORLAMA )........................................5

4.............BASKI............................... ..............................3

5.............REFAH............................... .............................3

T O P L A M .................................................. .............37

Geçmişleri taklit etmek, şirkin tarihi sebebi sayılabilir. Kur’an’ın ısrarlı hücumlarına hedef olan zihniyetlerden bir de bu olmuştur.


" (...) Ya babaları bir şey akıl edemeyen, ve doğru yolda olmayan kimse idiyseler ? "
( 2 / 170 )


Çevreyi taklit ( görenek ) sebebi ile şirke düşmeye ise, İsrail oğullarının, komşu müşriklere bakarak etkilenmelerini örnek verebiliriz.

" Ey Musa ! Onların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap. " ( 7 / 138 )

Hüküm ve otorite sahiplerinin fiili baskılarışirkin devamının sebeplerinden birini teşkil eder. Firavun Hz. Musa’ya:

" Benden başkasını tanrı edinirsen, elbette seni zindanlık ederim. " ( 26 / 29 )

Refah ve lüks içinde yaşayış, bazan insanları Allah’tan uzaklaştırabilmektedir. Şükürsüz refah sahipleri azarak, Allah’ın kulu olduğunu unutur; içinde bulunduğu nimetleri kendi gücü ile elde ettiği zannına kapılır.


" (...) Allah’ın önceleri, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi ? " ( 28 / 78 )


İnsanlara her türlü kötülüğü telkin eden Şeytan, şirke de sebep olur.


" (...) Şeytan yaptıklarını kendilerine güzel göstermiş ve onları yoldan saptırmıştır. " ( 27 / 24 )

Müşrikler, şirkin doğruluğunu gösterecek bir delil bulamayınca zorlama bir izahabaş vururlar.


" Müşrikler: ‘ Allah dileseydi, ne biz ne de atalarımız şirk koşmaz, hiçbir şeyi haram kılmazdık ’ diyecekler; onlardan öncekiler de, Bizim azabımızı tadıncaya kadar böyle demişlerdi. " ( 6 / 148 )

Resul Ve Müminlerle İlgili Bahaneler


Müşrikler, tevhid inancını benimsemeyip şirkte kalmalarına sebep olarak resuller ile onlara inanan insanlarda aşağıda belirtilen özellikler bulunduğunu ileri sürerler.


Sııa No:.....İLERİ SÜRÜLEN BAHANELER......................................... ............................Kur'an'da Kaç Defa Geçtiği

1..................RESULÜN İNSAN OLMASI............................................ .................................................. ....9

2..................MAKAMA DÜŞKÜNLÜK......................................... .................................................. ............4

3..................MÜMİNLERİN SADE OLUŞLARI.......................................... ..............................................4

4..................SINAVCI DÜŞÜNCE TARZI............................................. .................................................. ..3

5..................RESULÜN MADDİ YÖNDEN ZAYIF OLMASI............................................ .....................2

6..................RESULÜN DÜNYA İLE İLGİLİ BİR AMACI OLDUĞUNU ZANNETMEK...................2

T o p l a m .................................................. .......................................... .................................................. ....24


Resulün insan olması müşriklerin en belirgin itirazlarından birini teşkil eder. Buna Kur’an’ın verdiği cevap :


" Biz, onu melek kılsaydık bile, bir insan şeklinde yapardık, düştükleri şüpheye onları yine düşürmüş olurduk. " ( 6 / 9 )

Müşriklere göre, Allah resulünü, dünya bakımından, önemli mevki sahipleri olanlar arasından seçmelidir. Ve Kur’an’ın cevabı:


" Allah risaletini vereceği kimseyi daha iyi bilir. " ( 6 / 124 )


Resullere iman edenlerin sade insanlar olmaları da , kibirli, görünüşe önem veren ruhu maddeleşmiş müşriklerin nefretine yol açar.


" Hep düşük kimseler sana bağlanmışken, biz mi sana inanacağız derler. "
( 26 / 111 )

Putlarda Düşünülen Özellikler


Sıra No....Ö Z E L L İ K L E R................................Kur'an'daKaç Defa Geçtiği

1 ............ŞEFAATÇİLİK....................................... .................5

2.............AŞIRI SAYGI............................................. .............4

3..............ZARARLARINDAN KORKMAK............................3

4..............SEVGİ............................................. ......................2

TOPLAM .................................................. .........................14


Bazı müşrikler, Allah katında kendilerine şefaatetsinlerdiye putlara bağlanırlar. Şefaatin amacı, dünyada felaketlerden esirgenmeleri ve mutlu bir hayat sürmeleridir.


" Allah’tan başkalarını dost edinenler derler ki : ‘ Onlara sırf bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. " ( 39 / 3 )


Bir varlığa saygıda ileri gitmek, zamanla onu tanrılaştırmaya yol açabilir. İbadet edilecek derecede yüceltilen şahsiyetler, Allah katında makbul ve aslında böyle yüceltilmekten kaçan kimselerde olabilirler. Hıristiyanların Hz. İsa ile Meryem’e, ( 5 / 116 ) yahudilerin Üzeyir’e ( 9 / 130 ), her iki dinin mensuplarının da din büyüklerine ( 9 / 131 ) , keza müşriklerin meleklere, ( 34 / 40 ) saygıda ileri gitmeleri onlara Allah’a mahsus özellikleri vermekle sonuçlanmıştır.

Müşrikler taptıkları şeylerin kendilerine zarar verebileceğini düşünüyor ve onlara kulluk ediyorlardı. Hz. Hûd’a şöyle diyorlardı:


" Tanrılarımızdan biri seni çarpmıştır demekten başka bir şey söyleyemeyiz. " ( 11 / 54 )


Herhangi bir şeye karşı aşırı sevgi onu putlaştırmaya götürebilir.


" (...) Siz dünya hayatında, Allah’tan başka sevgili putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde ise birbirinizi inkar edecek, birbirinize lanet edeceksiniz ( ... ) " ( 29 / 25 )


Herhangi bir şeyi, Allah’ı sever gibi sevip, onun arzularına emirlerine ve yasaklarına itaat etmek, Allah’a denkler tutmak demektir Allah sevgisinin en yüksek sevgi olması esastır. İnsanlar tarafından böyle bir sevgi ile tanrı payesi verilen denkler, o kadar çeşitlidir ki bir taş, bir maden parçasından, bir ot,bir ağaç veya hayvandan tut, ta gök cisimlerine, ruhlara, meleklere kadar çıkar.

Sonradan 39 sırada nüzul olan, yani Allah’tan inen ve Kur’an’ın 7. sırasındaki A’râf suresinde şirke kesin ve yoğun hücum başlar:


" Allah’tan başka Velî ( koruyucu, dost ) edinilmemesi " emredilir. ( 7 / 3 ) Çünki;

" Allah’tan başka tapılanlar, ölüm sırasında hiçbir şey yapamaz, kaybolup giderler. " ( 7 / 37 )

İsrail oğullarının buzağıyı tanrı edinmeleri olayı anlatılır. Bu işin cahillere özel bir davranış olduğu belirtilir. Onun yol göstermediği, konuşmaktan bil aciz olduğu belirtilir. ( 7 / 148 )


Bu uzun surenin sonlarına doğru putlara hücum şiddet kazanır.


" Kendileri yaratılmış olup bir şeyleri yaratamayan şeyleri mi ortak koşuyorlar ? Oysa onlar ( putlar ) ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımı olur. Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; çağırmanız da susmanız da onlar için birdir. Allah’tan başka taptıklarınız da sizin gibi kullardır. Eğer doğru sözlü iseniz onları çağırın da size gelsinler bakalım. Onların yürüyecek ayakları mı var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da görecek gözleri mi var, veya işitecek kulakları mı var ? De ki : O taptıklarınızı çağırın, hadi bana tuzak kurun, göz açtırmayın. Çünkü benim Velî’m ( koruyucum ) Kitabı indiren Allah’tır. O iyileri dost edinir. Ondan başka taptıklarınız kendi kendilerine yardım edemezler ki size yardım etsinler. Onları doğru yola çağırırsanız duymazlar, sana baktıklarını görürsün, oysa görmezler. " ( 7 / 191 – 198 )

Sonra da şirkin en yaygın şekli olan Allah’ı bir yaratığa benzetmek. O’nun eş ve çocuğuolduğunu zannetme inanışı reddedilir. ( 72 / 3 ve 7 ayet ) Allah zarar vermek isterse, müşriklerin sahte tanrılarından bekledikleri - aslına olmayan - şefaatlerinin hiçbir fayda vermediği ve onları kurtarmadığı vurgulanır. ( 36 / 23 – 24 )


Şirkle mücadelenin devamında;

  • Ortak koşulanların insanların duasını işitemedikleri karşılık veremeyecekleri, ( 34 / 14 ve 4 ayette )
  • Putlardan korkulamayacağı ( 6 / 80 )
  • İbadete konu edilmiş melekler güneş gibi çeşitli varlıklara tapılamayacağı ( 34 / 40 – 41 , 37 / 149 – 157 , 27 / 24 v. b. ) kesin olarak belirtilir.
Şirk Tanrılarını Ret sebepleri

Sıra No:..M E S A J.........................................Kur'an'd a Kaç Defa Geçtiği

1...........YARATICIYA AİT ÖZEL FİİLLERİ YAPAMAZLAR.......37
......................Yaratamazlar................ ..............................13
......................Şefaat edemezler......................................... ..8
......................Rızıklandıramazlar.......... .................................5
..........................Duaya karşılık veremezler...................................5
......................Diriltemezler............... .................................2
......................Hüküm yetkileri yoktur......................................2
......................Gaybı bilmezler......................................... .....2
......................Hidayet edemezler......................................... ..1

2............CANLILARIN ÖZELLİKLERİNDEN MAHRUMDURLAR......29

3............GERÇEK VARLIKLARI YOKTUR.............................28

4............ACİZDİRLER........................................ ........28

5............DELİLE DAYANMAZLAR....................................11

6............ŞEFAAT EDEMEZLER .......................................8

7............BÜYÜK FELAKET SONRASINDA KAYBOLURLAR............7

8............İNSAN ELİYLE YAPILMIŞ CANSIZ ŞEYLERDİR............6

9............KENDİLERİNE TAPANLARI SAVUNAMAZLAR..............4

T O P L A M .................................................. ..........158



Batıl Tanrı Figürleri

Kur’an şirkin her çeşidini ortadan kaldırmak için gelmiştir. Yoksa yalnızca, ortaya çıktığı bölgede bir takım isimler verilen Menat, Hubel gibi putları hedef almış değildir. İnsanlık dünyasında tanrılaştırılmaları yaygın olantüm varlıklara hücum etmiştir. Kur’an’da bahsi geçen sahte tanrı tipleri arasında, Arabistan’da rastlanmayanların da bulunması Kur’an’ın evrenselliğinin bir göstergesidir. Bu tipler şöyle sınıflandırılabilir:

HAYAT SAHİBİ VARLIKLAR

İnsanlarca görülmeyen varlıklar
.........Hayırlılar - İyi olanlar ( Melekler, kısmen cinler )
.................Şerliler - Kötü olanlar ( Şeytanlar, kısmen cinler )

İnsanlar
........Tanrı oğlu ve kızı ( İsâ, Üzeyir )
................Sahibe ( Tanrıça )
................Hükümdar tanrı ( Firavun )

Hayvanlar
........Buzağı
................Kartal,

CANSIZLAR
...............Tabiat varlıkları
...............Güneş
..............Ay
...............Yıldızlar ( Şi’râ )
..............Ba’l
.............Ağaç ( el – Uzzâ )
.............Kaya ( Lât, Menat )

İnsan eliyle yapılanlar
.............Esnâm, evsân – putlar ( vedd, Yagûs )
.............Ensâb – soylar, nesepler

SOYUT ( DÜŞÜNSEL ) VARLIKLAR
.............Hevâ-yı nefs ( Nefsin kötü arzuları )
.............Şari’ ( Helal, haram kılma yetkisi )
.............Dehr (Evrenin varlığının süresi )
.............Seneviyye ( İyilik ve kötülük ilahları olarak iki tanrıya tapma inancı )

Cahiliye arapları melekleri tanrının evlatları - bilhassa kız çocukları - olarak tasavvur ediyorlar ve onlara ibadet ediyorlardı. Tanrıyı yaratılmışlara - özellikle insanlara benzetiyor ve Onun da neslinin olacağını sanıyorlardı.
Kur’an Allah’ın çocuk doğurmasını, veya edinmesini, dolayısıyla meleklerin onun evlatları olacağı iddiasını, keza meleklere cinsiyet verilmesini reddeder.
Cahiliye Arapları cinlerede ibadet ediyorlardı, cinleri Allah’ın yardımcılar veya danışmanları olarak görüyorlardı.


" Cinleri – O yaratmışken – müşrikler, Allah’a ortak yaptılar. Körü körüne O’na oğullar ve kızlar uydurdular. Hâşâ O, onların vasıflandırmalarından Yücedir. " ( 6 / 100 )


Kur’an, sahibe adı altında evrenin yaratıcısını zevce ( eş ) edinmekten tenzih eder. ( uzak sayar )

Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi o devirde Araplarda, da Tanrıya, çocuk isnat etmek yaygın bir inançtı Aşağıdaki gibi bir çok ayette Allah’a eş edinme ve çocuk isnat etme inanışları reddedilmiştir.


" O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Zevcesi olmadan nasıl çocuğu olabilir ? (...) " ( 6 / 101 )


Kur’an, tanrılaştırılan varlıklar arasında, Hz. İsa’nın annesi Meryem’ide sayar.

" Meryem oğlu Mesih, sadece resuldür, - ondan önce de resuller geçmiştir – Onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi. (...) " ( 5 / 75 )

Kur’an, Hıristiyanlar müşriklerle bir tutmamış, aslında Müslümanlarla aynı Allah’a inandıklarını, ancak inançlarına şirk unsurlarını katmakla, gerçek tevhiddden uzaklaşıp küfre ve şirke düştüklerini bildirmiştir. Taşkınlıkla Hz. İsa’ya olan sevgilerini, tapınmaya dönüştürmemelerini; daha önceki sapık toplumlara tabi olarak tevhidi, şirke bulaştırmaktan vazgeçmelerini istemiştir. Teslisi - üçlemeyi - ( Baba , Oğul , Ruhul kudus reddetmiş, küfür saymıştır. Kur’an’ın, Teslisi reddetmesi, Hıristiyanların üç tanrıdan meydana gelen bir inanca sahip olduklarını söylemesi anlamına gelmez. Allah’ın resul olarak gönderdiği seçkin bir kulunu, Tanrı ile aynı cevherden sayarak, Onu Allah’ın özelliklerine katıştırmanın, bunu da anlaşılmaz bir üçleme formülü ile ifade etmelerinin,şirk olduğunu söylediğini gösterir.
Kur’an’ın bir ayetinde Yahudilerin Üzeyr hakkında ‘’ Allah’ın oğlu ‘tabirini kullandıklarını öğreniyoruz ve cevabını da aynı ayette izliyoruz.


" Yahudiler ’ Üzeyr Allah’ın oğludur’, dediler ; Hıristiyanlar, Mesih Allah’ın oğludur ‘ dediler. Bu daha önce küfredenlerin sözlerine benzeterek, ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah yok edesiceler ! Nasıl da uyduruyorlar. " ( 9 / 31 )

İnsanlık tarihinde en yaygın aşırı saygı ve tapınmaya hedef olan sahte tanrılar olarak hükümdarlığı görüyoruz. Kur’an’da bu tip tanrı örneği olarak Firavun’u ( Hz. Musa’nın muhatabı olan Firavun ) görüyoruz. Kendisini tanrı olarak ilan etmek cüretkarlığı onda en ileri devreye varmıştır. Halkını toplayarak:


" Sizin en yüce rabbiniz benim dedi " ( 79 / 24 )


Hz. Musa’ya da şöyle demişti :

" Benden başkasını tanrı edinirsen, elbette seni zindanlık ederim. " ( 26 / 29 )

Dinler tarihi, hayvanların insanlar tarafından n kutsallaştırılmasının çok örneklerini vermektedir. Kur’an, İsrail oğulları dolayısıyla yalnız buzağıya tapınmaktan bahsetmektedir. Allah, İsrail oğullarını, Hz. Musa aracılığı ile tevhide eriştirdiği halde ve Hz. Musa aralarında iken, altın buzağı heykeli yaparak ona tapmağa dönmüşlerdir.

" O buzağının kendilerine söz söylemediğini ve yol da göstermediğini görmediler mi ? Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler. " ( 7 / 148 )

Nuh kavminin, sonra da Arapların taptığı hayvanlar arasında Nesr diye isimlendirilen kartal kuşu da vardır.

Tabiattaki bir çok varlık arasında, belki de en geniş ölçüde tapınmaya konu edileni güneştir. Mısır’da Ra güneş tanrısı idi. Hindistan’da Cermenler ‘de ve Romalılar da güneşe taparlardı. Sümerler güneş, ay zühre gibi yıldızların tanrılaşan ruhlar olduğuna inanırlardı. Güney Arabistan’da yaşayanlar da açık bir şekilde güneşe, aya ve yıldızlara tapmışlardı.
Kur’an Sebe halkının güneşe tapmalarını belirterek, bu ibadetin sapıklık olduğunu söyler. Bir ayette de bütün insanlara mutlak şunu ilan eder.:

" Gece ile gündüz, gece ile ay Allah’ın varlığının belgelerindendir. Güneş ve aya secde etmeyin; eğer Allah’a kulluk etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin. " ( 41 / 37 )
Es-Şi’râ isimli yıldıza bazı araplar tarafından tapıldığı bilinmektedir. Allah aşağıdaki ayette böyle şeylere tapmanın geçersiz olduğunu bildirmektedir.

" Doğrusu Şi’râ yıldızının da Rabbi O’ dur. " ( 53 / 49 )

Ba’l ismi verilen puta tapan Sami dillerinin çoğunda bulunan Ba’l kelimesi genel olarak üstünlük anlamını içermekte idi. Hz.İlyas kavmine :

" Sakınmaz mısınız ?, en güzel Yaratanı, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakıp da Ba’l e mi taparsınız ? demişti.


El-Lât, Taif’ te bulunuyordu. Koruyucu tanrı idi. Dört köşe bir kaya parçasından ibaret idi. Üzerine bir bina yapmışlardı. Kâbe gibi, bir örtü ile örtülürdü. Diğer putlar ise el-Uzzâ ve Menâtgibi isim taşıyorlardı. Bu isimlerin Allah’ın isimleri olan el- Azîz, el-Mennân kelimelerden zamanla dönüştürüldüğü düşünülmektedir.

El-Uzzâ, Kureyş’in en büyük putu ve koruyucu tanrısı idi. Menât,büyük bir taş idi. Onun kader tanrısı olduğu söylenmekte idi. Bunların dışında insan eliyle yapılmış putlar olarak Kur’an’da Evsân (tapılan taş ) ve Esnâm ( altın gümüş veya ağaçtan yapılan heykeller ) isimleri anılmaktadır.

İnsanın kötü ve şiddetli arzularıını , yani hevâyı tanrılaştırması eylemi son zaman dilimine kadar gelmiştir.


" Baksana hevâsını tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah’ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseye ! Onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir ? İbret almaz mısınız ? " ( 45 / 23 )

Bazı çağdaş filozoflar ‘’ Allah’ı kabul etmenin insanın yok olması ve ölümü ‘’ anlamına geldiğini öne sürmüşler ve Allah’ı inkara yönelmişlerdir. Yeni zamanlar, hevâyı tanrılaştıran akımların bir çoğuna şahit olmuştur. Allah’tan kurtulmak isteyen bu arzu düşkünleri başka tanrılar aramaktan da kurtulamamışlardır. ‘’ Biz Tanrıyı öldürdük diyen Nietsche, üstün insanı ( supermann ) tanrılaştırıyordu. Marks’da böyle yapmaktadır. İnkarcı Sartre: ‘’ İnsan, esas itibarı ile tanrı olmak arzusudur ‘’ sözü ile, hevâ tanrısının, iman dünyasındaki insanlık için ne büyük bir tehlike teşkil ettiğini dile getirmiştir.


Ed-Dehr aslında, evrenin varlığının başlangıcından sonuna kadar olan müddete denir. Müşrikler dehrin etkin bir kudret olduğuna inanmışlardır.

" Dediler ki : ‘ Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr helak eder’. Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zannederler. " ( 24 / 145 )

Şâri, insanlar için bazı şeyleri helâl, bazı şeyleri haram kılma yetkisini haiz olan demektir. Kur’an’a göre, yarattığı kullar üzerinde helâl ve haram kılma yetkisi, yalnız Allah’ındır. O’ndan başkasına bu özelliği tanımakla, o kavramlar tanrılaştırılmış sayılır.


" Yoksa, Allah’ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara geçerli kılacak ortakları mı vardı ? ( ... ) " ( 42 / 21 )

Seneviyye ismi verilen ‘ iyilik ve kötülük ilahları olarak iki tanrıya tapma inancı Mecusilerde bulunuyordu. Kur’an şu ayetle bu inancı geçersiz kılmıştır:

" Allah, ‘ iki tanrı edinmeyin, O ancak bir tek Allah’tır. Yalnız benden korkun ‘ dedi. " ( 16 / 51 )

NOT: Bu yazının hazırlanmasında Prof.Dr. Suat Yıidırım'ın KUR'AN'DA ULÛHİYYET isimli eserinden faydalanılmıştır

 


Konu SSS tarafından (03-29-2010 Saat 23:13 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Düzenleme
SSS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-29-2010, 19:03   #2
Kullanıcı Adı
SSS
Standart
*****
SSS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta