AK Gençliğin Buluşma Noktası

Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-30-2010, 12:39   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Arrow Türk basınının ideolojik kodları! 28 Şubat'a alkış tutan zihniyetin iktidarı!
Türk basınının ideolojik kodları! 28 Şubat'a alkış tutan zihniyetin iktidarı!



TUTKUN AKBAŞ YAZDI

Medya Gündem
30/03/2010

Türk medyasındaki “ideolojik duruş”dan da söz etmezsek bugünkü yapıyı net anlayamayız. Basında etkin pek çok ismin geçmişlerinde aynı ideolojik yapılardan geldiğini görürüz. Hepsinin harcı “solculuk”tur. Mazilerinde çoğunluğu hızlı birer solcu olan isimlerin muhafazakarlıkla da sorunları vardır. Türk basınının zaman zaman “İslam cahili” diye eleştirilmesi de bundandır.

Dünyalarında muhafazakar sisteme dair o kadar az bilgi vardır ki, zaten muhafazakarlığı da gericilik olarak görürler. Ateizme/Allahsızlığa inanan bir zihin dünyasında dindarlığı ve dindarları kafalarında yok sayan bu anlayış, Ak Parti iktidarıyla birlikte daha da şaşkına dönmüştür. 28 Şubat’ta muhafazakarlara karşı yürütülen “cadı avının” psikolojik temelinde de bu zihniyet etkili olmuştur.

O denli ki demokrat olduğunu savunanlar bile muhafazakarlığa tahammülsüzlüklerinden, antidemokratik uygulamalara ses çıkarmayı bırakın, reva bile görmüşlerdir. Dindarlık ve dindarlar konusunda o kadar bir cehalet vardır ki, şeriat/irtica korkusu ve paranoyası zihin dünyalarına yön verir. Türk basınının sicili de işte bu hastalıklı zihniyeti ortaya koyan pek çok icraatla doludur. O kafa İran’da ev partilerinde bir araya gelip eğlenen insanları haber yapmak için ekip gönderir. Kafa şöyle işler: “İran’da şeriat vardır, yasaklar sözkonusudur. Birileri de bu yasağa direniyorlar. O halde onların özgürlük mücadelesini öne çıkaralım.” Ya da Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye gelmiş turist kadınların başını açmış hallerini hemen birinci sayfasına taşır. Medyaya yön veren zihin dünyası hep bu zıtlıkların ve çelişkilerin arayışı içindedir.

Dolayısıyla medyanın yıllardır kendi iç örgütlenmesinde muhafazakar/dindarların önünün açıldığı vaki olmadı. Muhafazakarlığa öyle bir tahammülsüzlük vardı ki, ikinci sınıf insan olarak görülürdü. Dolayısıyla yazan, çizen, entellektüel bir dindar zaten hiç olamazdı! İdeolojik olarak da bu istenmezdi.

Ama 2002 yılından sonra yani Ak Parti’nin iktidarıyla birlikte Türk basınının zihin dünyasında da bir deprem yaşandı. Tüm klişeleri altüst oldu. Ötekileştirilenler merkezdeydi ve medya bu sürece nasıl uyum sağlayacaktı? Takunyalı diye suçladığı muhafazakar gazeteciler artık vitrine çıkıyordu. Roller değişiyor, iktidar sarsılıyordu.

Başörtüsü ile türban arasında sıkışmış, muhafazakar kadınları tanımlarken bile yanlış kavramlarla ötekileştirmeye koşullanmış basının sadece Türkiye’de değil dünyadaki muhafazakarlaşmayı anlayabilmesi mümkün değildi. O kafa yapısını Ertuğrul Özkök modeli gayet iyi anlatıyor. 2002 yılından sonra ezilen, itilenlerin merkeze oturmasıyla Özkök anneannesinin başı kapalı fotoğraflarını köşesinde yayınlayarak, bu kez muhafazakarlara ayar çekmeye başladı. “Zararsızlar”, “zararlılar” diye insanları kategorize etmeye başladı.

İşte o kafa bugün merkez medyaya yön veriyor. Başörtülü bir yazarın ya da muhabirin hala Doğan grubunun kapısından girmemiş olması bunun en iyi göstergesi. Önyargı ve ideolojik katılık başörtülü bir yazarın “kaleden içeri girmesini” kaldıramıyor, “kalenin düşmesi” gibi bir paranoya yaratıyor o zihinlerde.

Önyargı ve cehalet o kadar ileri ki, lisede namaz kılan öğrenci avı gerçekleştirip bunu “işte yasak, işte şeriat” diye manşetine çektiriveriyor. Milliyet gazetesinin birkaç yıl önce yaptığı bu haber medyanın ideolojisini yansıtması açısından da önemli bir örnek. Oray Eğin mesela… Akşam gazetesindeki bir yazısında gazeteci Gürkan Zengin için namaz kılıyor diye hakkında neler söylemedi. 15 Şubat 2007 tarihli yazısında Zengin’i gösteriş için namaz kılmakla itham etti.

Yaşanmış bir örnek verelim. 28 Şubat postmodern darbesiyle Erbakan iktidardan düştüğü gün Milliyet gazetesi binasında katlardan alkışlar kopmuştur. Sevinç gözyaşları dökülmüştür. Bugün özellikle “yandaşlık” üzerinden yeni gerilim yaratanlar o kafa yapısını taşıyan gazetecilerdir. İstemedikleri bir iktidar gitti diye nerdeyse göbek atmadıkları kalmıştır.

İşte demokrasi medyanın neresinde diye sorarken bu kafa yapısını işaret etmeye çalışıyoruz. Böyle hastalıklı bir bakış açısıyla Türk basınının Türkiye’nin siyasi meselelerine katkısı da ancak bu kadar olur. Anayasa değişikliği tartışmalarında bir kez daha görüldü ki, kafa yine aynı işliyor. “Öteki”, “öcü” mantığı yine devreye giriyor. Türkiye’nin acil anayasa değişikliği yapması lazım, Ak Parti yaptı diye adı “Ak Parti Anayasası”
oluveriyor bu yazarlar için.

Türk basınının temel sorunlarından biri budur. Muhafazakarlığı anlayamayan, bilgisiz ve önyargılı gazeteciler ordusunun kuşatması sözkonusudur. Ve her tartışmada o önyargılı kafanın devreye giriyor olması gerçekten vahim, statükonun aşılabilmesi için de ciddi bir engeldir. Ne yazık ki kafalar değişime de kapalıdır ve empatiyi bırakın, gazetecik merakıyla bile olsa muhafazakarlığı anlama konusunda hiç kimsenin zerre kadar bir çabası yoktur.


Türk basınının artık demode ve geri kalmış statükocu zihniyetinin temsilcilerine gelirsek şimdi de. Bugün Ak Parti iktidarının sona ermesi için “gizli yemin etmiş” koro gibi hareket ediyor bu isimler. Ertuğrul Özkök bu koronun şefi. Ve bu koroda açıktan yer alan ne kadar isim varsa hepsi de Özkök’le ilişkili. Mesele şu: Ak Parti eleştirilemez mi? Elbette eleştirilir. Ama Özkök ve adamlarının derdinin Türkiye’de işlerin iyi gitmesi için “özgür basının” gerektirdiği tavrı göstermek olmadığı artık tartışmaya değmez bir gerçeklik.


Yine Ak Parti dağılsın, iktidardan gitsin diye mücadele veren isimlerin çoğunluğunun Doğan Medya Grubu’nda mevzilenmiş olması hiç de tesadüf değil. Bu isimlerden biri de Mehmet Yakup Yılmaz. 28 Şubat döneminin etkin bir aktörü de olan Yılmaz, Aydın Doğan’ın “genel yayın yönetmeni” kontenjanından “beslediği” isimlerden de biri.
Ertuğrul Özkök’ün jenerasyonundan olan Mehmet Yakup Yılmaz da Türk medyasında etkin bir güç dengesi oldu. Pek çok ismi medyaya sokan, önünü açan da bir isim. Türk medyasında güç kazanmış her bir ismin yaptığı gibi örgütlenme, sahne kurma konusunda o da bu stratejiyi uyguladı bugüne kadar.


Bugün basında öne çıkan, ya da sesi çok çıkan isimlerin kariyer öykülerinde hep Mehmet Yakup Yılmaz adı vardır. Yılmaz statükonun muhafazası için de en az Ertuğrul Özkök kadar çaba sergilemektedir.


YARIN DEVAM EDECEK…

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-30-2010, 12:47   #2
Kullanıcı Adı
Akl-ı Selim
Standart
basın özgürlüğü bugün yok diyenler aslında ideolojilerin siyaset ve siyasetçilerin hegemonyasında ezilmiş durumdalar ama yine çığırtkanlıktan geri kalmıyorlar.

Nedir onları böylesi bir durumda bunu yapabilme gayretine sevk eden saik
Bunu konuşmak isterim...........aslında elde ettikleri çok da fazla bir maddiyat yok ama zannediyorum bizler davamızda bu kaadar cesur yürekli olamadık mı dersiniz.Yeni yeni bu şuur gerçekleşiyor gibi.......
İyi yoldayız hasılı kelam.
Akl-ı Selim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-30-2010, 15:42   #3
Kullanıcı Adı
menes
Standart
Günümüzde basında hala eski günlerin özleminde olanlar var.28 Şubattaki etkin rollerini arayanlar var.''Biz nasıl hükümet deviremeyiz?'' diye kendilerine kızanlar var.
Ama şunu bilmeliler ki, artık devir eski devir değil.Biliyoruz kendileri gibi düşünmeyen insanları yazıp-çizerken görünce sinirleniyorlar.Kusura bakmasınlar,tahammül etmesini öğrenicekler.Eğer demokrasi istiyorsak, fikir özgürlüğünden bahsediyorsak bunları kabul edecekler.
Derlerse ki, bizim demokrasimiz farklı, sadece bizim düşüncemize oy verirseniz bu ülkede demokrasi olur, bizim istemediğimiz seçilirse biz her yolu deneyerek indiririz, o zaman 2002 ve 2007'yi hatırlayın.
menes isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-30-2010, 19:30   #4
Kullanıcı Adı
Hakan Özkan
Standart
Alıntı:
menes Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Günümüzde basında hala eski günlerin özleminde olanlar var.28 Şubattaki etkin rollerini arayanlar var.''Biz nasıl hükümet deviremeyiz?'' diye kendilerine kızanlar var.
Ama şunu bilmeliler ki, artık devir eski devir değil.Biliyoruz kendileri gibi düşünmeyen insanları yazıp-çizerken görünce sinirleniyorlar.Kusura bakmasınlar,tahammül etmesini öğrenicekler.Eğer demokrasi istiyorsak, fikir özgürlüğünden bahsediyorsak bunları kabul edecekler.
Derlerse ki, bizim demokrasimiz farklı, sadece bizim düşüncemize oy verirseniz bu ülkede demokrasi olur, bizim istemediğimiz seçilirse biz her yolu deneyerek indiririz, o zaman 2002 ve 2007'yi hatırlayın.
Tezgahlarında malzeme bitti sahtekar tezgahtarların .
Hakan Özkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-31-2010, 14:00   #5
Kullanıcı Adı
.:Ay_Yıldız:.
Standart
Demokrasi,Atatürk,laiklik gibi kavramların savunucusunu kendi ilan eden,Şekilci Oligarşizm anlayışının basın kolu.
.:Ay_Yıldız:. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
28 şubat, alkış, ideolojik kodlar, masumiyet müzesi, medya, türk basını


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım