![]() |
#1 |
![]() Vakit gazetesi, Deniz Baykal’ın özel görüntülerini yayınladı. Medya, üzerine atladı. “Yayınlamak ayıptır” diye söze başlayan birçok köşe yazarı, “ama...” diye devam ederek utanmadan bu iğrençliği siyasete alet etmeye kalktılar.
Deniz Baykal’ın bir CHP milletvekiliyle birlikte göründüğü iddia edilen, internette yayınlanan yatakodası görüntüleri gündeme damgasını vurdu. Medyada günlerdir bu konu hemen herkes tarafından tartışılıyor. Ancak yazılanlara bakıldığında, medyanın ne büyük bir ikiyüzlülük ve riyakarlık içerisinde olduğu ortaya çıkıyor. Herkes görüntülerin yayınlanmasını tasvip etmez görünürken, birçokları hemen arkasından bu durumdan siyasi sonuçlar çıkarmaya soyunuyor. İlk ahlaksızlık görüntülerin yayınlanmasında İşin tüm diğer taraflarını bir kenara bırakıp medyaya baktığımızda, ilk ahlaksızlık olarak böylesi görüntülerin haberleştirilmesinde görülüyor. Bilindiği üzere habervaktim.com sitesi, görüntüleri Cuma gecesi yayınlamış, kısa süre sonra ise haberi kaldırmıştı. Elbette bu haber, görüntülerin tüm kamuoyuna duyurulmasına yetti. Vakit’in tepkileri Habervaktim.com, Vakit gazetesinin internetteki ücretsiz sitesi. Vakit gazetesi çevresi, videoyu yayınlamalarının ardından verdikleri tepkilerle, böylesi bir olay karşısında takınılacak bir tavrın temsilcisi oldular. Öncelikle, Vakit videoyu haberleştirmiş olma vebalinden kendisini kurtarmaya çalıştı. Habervaktim.com’un Vakit’in sitesi olmadığı, hafif tabirle komik bir bahaneydi. Bir başkası, videoyu kendilerinin değil, Metacafe.com sitesinin yayınladığı idi. Metacafe, Youtube benzeri, isteyenin istediğini yükleyebildiği bir video paylaşım sitesi; bir haber sitesi değil. Dolayısıyla bu gerçek bile, videoyu ilk haberleştirenin Vakit olduğu gerçeğini ele veriyor. Habervaktim.com adına Fatih Akkaya, Vakit adınaysa Abdurrahman Dilipak, videonun nasıl yayınlandığına dair, söz konusu videonun sitenin gece nöbetçi editörünün önüne geldiği, onun “anlık gazeteci refleksiyle” videoyu yayınladığı, site yönetiminin kısa süre sonra videoyu yayından kaldırma kararı aldığı açıklamasını yaptılar. Açıklamaya göre birileri videoyu Metacafe’ye yüklemiş, ardından da 60 kadar internet sitesine mail atarak videoyu haber vermişlerdi. Oysa Ankara’da emniyet görevlilerinin ifadesini aldıkları Habervaktim.com sitesinin sahibi Murat D., görüntüleri “internette dolaşırken tesadüfen Metacafe isimli bir sitede bulduğunu” söyledi. Dahası, habervaktim, videoyu ilk haberleştirdiği sırada “özel haber” ibaresiyle yayınlamış, haberde “habervaktim’in ele geçirdiği video kaydında” demişti. “Biz yapmadık, ama...” Önemli olan, Vakit’in dahi bir kişinin bir başka kişiyle özel görüntülerinin yayınlanmasını sahiplenememesiydi. Ancak, yayınlanmasını ayıpladıkları videoyu siyasi amaçlarla kullanmaktan geri durmadılar. Vakit yazarları derhal Baykal’ı aşağılayarak “istifa” seslerini yükseltirken, Ali Karahasanoğlu Pazartesi günkü köşesinde “özel hayat vs. Hikayelerini bırakın” diyip Anayasa değişikliğini de görüntüler sayesinde garantiye alma çabasına şimdiden girişerek, “Bu vekiller mi dava açacak?” diye soruyordu. Üstelik Vakit yazarlarının sadece bu görüntüleri siyasi amaçlarla kullanmak değil, siyaseti tamamen bu şekilde “mücadele edilen” bir alan haline getirmek istedikleri de anlaşılıyor. Dilipak, “Birileri başörtülüleri fişlerken, birileri de çıplakları fişliyormuş demek ki.. Eee. Etme bulma dünyası, ava giden avlanıyor bazen.. Bu iş, öyle ‘özel hayat’ bahanesi ile geçiştirilemeyecek kadar önemli..” diye yazıyor. Akıllara AKP Milletvekili Avni Doğan’ın “Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu” sözlerini getiren bu tavır, bu kampın siyasetin, düşünce ve programların, öneri ve alternatiflerin, toplumsal olanın değil, kasetler ve fişlerin, gizli dinlemeler ve kapalı kapı toplantılarının, dolap ve düzmecenin, özel olanın hakimiyetinde yürümesini istediğini gösteriyor. “Zaten melekler fişliyor, gözlüyor” İki kişinin özel görüntülerinin siyasi bir amaca hizmet etmesi gerektiğini düşünenler, siyasetin böylesi bir dönüşümünü ya bilinçli olarak istiyor, ya da farkında olmadan körüklüyorlar. Dilipak, bu kampın aldığı tavrın mantıki sonucunu şu sözlerle yazdı: “Allah'tan korkmuyorlar madem, kuldan utansınlar.. Kiramen katibin fişliyor. Sadece yaptıklarınızı değil, aklınızdan geçenler, niyetleriniz de dahil. O dini bilen kimi geri zekalılar, birilerinin telefonlarını dinlemesinden korkuyorlar.. Gaybe inananlar bilsinler ki, izleniyor, dinleniyor ve fişleniyorsunuz. Günahlarınızı da, sevaplarınızı da kaydeden birileri var. Melekler her ikisini de kaydediyor.” Engin Ardıç örneği Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, 9 Mayıs tarihli yazısında bir diğer kampın örneğini sergiliyordu. Kaseti izlemediğini “Adamın özel hayatı, bana ne?” diyerek vurgulayan Ardıç, kasedin yayınlanmasının “aşağılık ve iğrenç bir olay” olduğunu belirttikten sonra, “Peki de, fırsat bu fırsattır diyerek bundan yarar sağlamaya çalışan ‘Baykal muhaliflerine’ ne demeli?” diye soruyordu. Baykal’a istifa çağrısı yapan köşe yazarlarına “Bu kadar mı düşecektiniz muhteremler? Bu kadar mı çaresiz kaldınız?” diye seslenen Ardıç, “Baykal elbette gitsin, ama asla böyle değil. Bu yoldan değil. Bu şekilde değil. Kasedi çekenler ve yayınlayanlar en ağır şekilde cezalandırılsın, Allah sizi de bildiği gibi yapsın” diye yazdı. “Görmeyelim” dediler, döndüler Medyanın birçok ismi, öncelikle yapılanı, gizli çekimle alınmış özel görüntülerin yayınlanmasını tasvip etmeyen sözler söyleyip, ardından “Baykal istifa etsin” benzeri siyasi mesajlar vermeye başladılar. Niyetleri her ne olursa olsun, yapılan büyük bir ikiyüzlülüktü. Ahmet Hakan, 8 Mayıs’taki yazısında “pusucu”ya, “karanlık el”e verilecek en güzel yanıtın “malzemeyi görmeyerek, dikkate almayarak ve yorum yapmayarak” verilebileceğini yazdı. Hakan, ertesi günkü yazısında ise “‘Mağdur’, öyle dört başı mamur bir rezaletin içinde yakalanmış ki... Yapacak hiçbir şey yoktur” diyerek, Baykal’ı istifaya çağırdı. Görüntülerin kullanılmasını baştan benimseyenler de var. Yalçın Bayer, Baykal’ı istifaya davet ederken, Mehmet Çağçağ’ın Habertürk’te büyük ahlaksızlığı pas geçip, Baykal’la dalga geçerek çizdiği karikatürünü anımsatarak “Bir kadın ile bir erkek yatakta: Kadın: Diyelim ki, ilişkimiz ortaya çıktı? Baykal: Merak etme Anayasa Mahkemesi'ne götürürüm” diye yazdı. Vatan gazetesinden Mustafa Mutlu, “Olay gerçekten iğrenç” dediği yazısında “Ama görüntülere yüz binlerce kişi ulaştı” diyor ve “Şu saatte yapılması gereken tek şey var:O da Deniz Baykal’ın ve Nesrin Baytok’un bu görüntülerin düzmece olduğu kanıtlanıncaya kadar hemen tüm görevlerinden ve milletvekilliğinden istifa etmeleri” diye yazıyordu. Reha Muhtar ise adeta suça ortak olurcasına “Bu kasetten dolayı Deniz Baykal’ın istifa etmesi doğru değil diyen gazetecilerin büyük çoğunluğu, “kasetteki tipten günahları” işlemeye meğillidirler” diye yazdı. Ruhat Mengi, özel yaşamlara ait sır alanlarının yayınlanmasının insan haklarına aykırı olduğunu söyledikten sonra “Ama doğrusu bu herhalde ‘hiçbir toplumsal yaptırımın olmayacağı’ anlamına da gelmez” dedi ve “Partisine ve ülkesine saygısı, sevgisi varsa bunu zaman geçirmeden yapmalıdır. Hâlâ ‘gitmem’ diyorsa söyleyecek tek şey var; pes!” sözleriyle Baykal’ı istifaya davet etti. Güngör Mengi’nin ilk gün “Son görev çağrısı…” başlığıyla Baykal’ı istifaya davet ettiği yazısında, “yaşadığımız ortamın çirkefliğinin” örneği olarak böyle görüntülerin gizlice çekilip yayınlanmasını değil, Baykal’ın “yaptıklarını” gösteriyordu. Mengi ikinci gün “Haydi Baykal düşünme!” başlığı attı, üçüncü gün ise “İstifa oyun mu?” başlığı atarak Baykal’ın aslında geri dönmek için “kusursuz bir plan” yaptığını iddia edip bunu bozma çağrısı yaptı. Hürriyet’ten Tufan Türenç, “Kuşkusuz iki insanın özel yaşamının gizli kamerayla belirlenip afişe edilmesi rezil bir davranıştır. İnsanlığa sığmayan bir alçaklıktır” dedikten sonra, “Yapılacak tek şey var, istifa etmek” dedi. Fatih Altaylı ve Fatih Çekirge de istifa çağrısı bulunanlar arasında yer aldılar. Ortada bir suç mu var? Yeni Şafak’tan Salih Tuna, “bir ‘gerçeğin’ elde ediliş yöntemi, o ‘gerçeğe’ mündemiçtir. Malum ‘bilgiye’ itibar edenler, nihayetinde o ‘bilginin’ elde ediliş yöntemini de meşrulaştırıyorlar demektir” diyerek, yukarıda örneğini veremediğimiz birçok ismin de dahil olduğu “Ama…”cı kampın sıkıntısını dile getiriyordu. Fakat Tuna, yapılanı Hüseyin Üzmez’e yapılanlarla karşılaştırdı. Benzer şekilde “Papazlar hakkındakileri de yazıyorsunuz ama” örneği de verildi. Oysa çocuk tacizi, bir suç. Diğeriyse özel hayatın röntgenlenmesi. Bazı köşe yazarlarının tavırları, siyasetin bu röntgencilikle, düzen kurup elde edilecek özel bilgiler, görüntüler, ses kayıtlarıyla mücadele edilecek bir alan haline gelmesini körüklüyor. Alınan görüntülere “rezillik” diyenler, hemen ardından görüntüleri kullanmak konusundaki hevesleriyle başka bir rezilliğin taşıyıcıları oluyor. http://haber.sol.org.tr/medya/engin-...r-haberi-28100
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Baykal bu sonu haketti..
Vakit gazetesi bu olaydan sonraki başlıkları ile islami hassasiyetleri katletmiştir. Böyle kirli olaylar zaten kirli dünyalarda bir şekilde afişe olur. İslami hassasiyetlere dikkat eden Vakit gazetesinin bu olaydan nemalanması yakışık almadı. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
2- Nemalanma derken neyi kastediyorsunuz? Açık yazarsanız biz de görüş bildiririz. Ama şu haliyel yazınız çok yuvarlak olmuş. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Vakit gazetesi muhafazakar olan bizleri temsil ediyor. Mahremiyete dayalı bu tür şeylere karşı çok daha uygun başlıklar kullanabilir. Benim düşüncem böyle. Hem islamı temsilen gazetecilik sergiyeceksin hemde islama uygun olmayan olayları ortaya serer iken kusurlu davranacaksın olmaz böyle. Vakit gazetesinin yayın kültürünü duruşunu bana anlatma ben gayet iyi biliyorum. Son zamanlarda haksız olarak bir cezaya captırıldı bu durumdan dolayı fevri davranarak başlıkları islami cizgiden kayabiliyor meramım budur ötesi de yok. Son olarak ben üyeyim siz sorumlu üyesiniz benim seviyem düşmüş olsa bile siz soğukkanlığınızı koruyarak yola devem etmek zorundasınız . Aklınızın bir köşesinde bulunsun bu önerim.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
![]() ![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Ben size gayet net adam gibi iki soru sordum. kökleriniz felan ne demek? ayıp ediyorsunuz. Varsa cevabınız yazarsınız yoksa susarsınız. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Bak benim adıma düşünmekten vazgeç ufaktan gayret etsen ne demek istediğimi anlarsın.. Dediğim dedik tavırların yorumlarında çok sıkıcı buna dikkat et. Vakit gazetesinin ana başlıklarından söz ediyorum ben kaseti sızdırması veya ona ön ayak olması ağzımdan çıkmadı. Doğrularında ifade edilmesinde bir ahenk olması gerekir. Bak mesela sen doğruları söylesen bile üslubsuzluğundan insanın inanası gelmiyor. Doğru şeyler doğru şekilde temsil edilirse kadir kıymte biner. Beni yalnış anlamaktan vazgeç olurmu.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Kardeş kullanmadığınız veya lügatınızda olmayan kelimelere karşı bu denli hoyratlığınız nedendir. Bizim ülvi dini köklerimiz vardır herkes gibi bunlara sahip cıkmamız lazım , neden alındınız ki buna anlamış değilim.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|