AK Gençliğin Buluşma Noktası
♥ Oku Beni Ey Kitap! ♥ AK Parti Forum Farkıyla ! Belirlenmiş bir kitabın üyeler tarafından okunduğu, yorumlandığı ve bilgi akışının sağlandığı bir bölümdür.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-07-2010, 01:35   #1
Kullanıcı Adı
sudaduran
Thumbs up KARARGAH [Mehmet BARANSU]
Karargah
Mehmet Baransu
Karargah - Mehmet Baransu Kitap Tanıtımı




Türkiye son iki yıldır onun yazdığı haberleri konuştu. Balyoz, Kafes, Albay Dursun Çiçek'in ‘Islak İmza'lı; AKP ve Fethullah Gülen'i Bitirme Planı, Dağlıca Baskını, Cumhuriyet Çalışma Grubu, Kontra-Gerilla Örgütlenmesi, Gayri Nizam Harp Planı'nda yapılan ince değişiklik ve daha niceleri…

“Pimi Çekilmiş El Bombası” haberiyle; 2009 Yılı Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü alan Mehmet Baransu, ilk defa yayımlanacak bilgi ve belgelerle kaleme aldığı “KARARGAH” ile gündem değiştirecek.

Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ arasında yapılan “gizli” görüşmeler, Askeri Savcılığın Albay Dursun Çiçek soruşturmasını kapatmasıyla ilgili çarpıcı yeni bilgiler, Lahika Planı'nın perde arkasında yaşananlar, Balyoz Darbe Planı'nın yayımlanmamış belgeleri yalnızca bu kitapta yer alıyor.

“KARARGAH”da Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın tarihindeki puslu gerçekleri hayretler içerisinde görecek, yıllardır oynanan karanlık oyunların labirentlerinde dolaşacaksınız. Türk siyasi hayatında sahnelenenlerle, perde arkasında yaşananların hiç de örtüşmediğini hayretle fark edecek, TSK içinde halkına ve ordusuna düşman cuntacıları tanıyacaksınız

__________________:

 


Konu sudaduran tarafından (06-07-2010 Saat 01:38 ) değiştirilmiştir..
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-07-2010, 01:39   #2
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-07-2010, 01:40   #3
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart
BARANSU: BEN DE BİLİYORUM İLKER BAŞBUĞ DA
29 / 03 / 2010 17:51, Pazartesi
“AKP ve Gülen’i bitirme planı”nın gerçek olduğundan çok emin olduğunu belirten Taraf muhabiri Mehmet Baransu, bunu İlker Başbuğ'un da çok iyi bildiğini iddia etti. Baransu'nun Başbuğ'a bir sorusu ve bir de talebi var.


Ersin Çelik'in röportajı

Mehmet Baransu... Taraf gazetesinin ülkeyi derinden sarsan haberlerinin bir çoğuna imza atan isim.
"Genelkurmay'ın Türkiye'yi biçimlendirme planı", "Dağlıca saldırısında TSK ihmali olduğu iddiası", "AKP ve Güleni bitirme planı", "Genelkurmayın yeni Kontrgerilla planı", "Üsteğmeni dağda unuttullar", "Ergenekon'un temel belgesi", "O
Mehmet Baransu; Başbuğ – Osman Paksüt görüşmesi, Balyoz darbe planı, Dursun Çiçek imzalı “AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme” Planı, Kafes planı, Dağlıca baskını, Kontra-Gerilla Örgütlenmesi, Gayri Nizam Harp Planı’nda yapılan ince değişiklik ve daha birçok olayı yeni belgeleriyle Karargah’ta yorumluyor.
Mart 2010 - Karakutu Yayınları
dört er böyle öldü: Pimini çekip bombayı verdi", “Parola Adi, işaret Başbakan” ve "Koç da andıçlandı" şeklindeki bu başlıklar, Mehmet Baransu'nun, gündemin başköşesine konan haberlerinden bazılarına ait...
Elazığ'da üsteğmenin, pimi çekilmiş el bombasını bir askerin eline verip askerimizin şehit olmasını ortaya çıkaran haberiyle Sedat Simavi ödülüne layık görülen Mehmet Baransu, son iki yıl içerisinde TSK kaynaklı önemli gelişmeleri gün yüzüne çıkaran haberlerini "Karargah" isimli kitabında toparladı.
Gündemi aylardan beri işgal eden "AKP ve Gülen'i bitirme planı" haberi ekseninde gelişen olayların ana gündemi olan ıslak imza meselesine, kitabında çok daha farklı bir boyut kazandıran Baransu, Dursun Çiçek'in aynı tutanakta kullandığı farklı imzaları kitabında belgesiyle yayınlıyor.
“AKP ve Gülen’i bitirme planı”nın gerçek olduğuna ve altındaki imzayı Dursun Çiçek’in attığından çok emin olduğunu belirten Baransu, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da tüm bunları bildiğini söylüyor.

Başbuğ’un emri kimin verdiğini de bildiğini öne süren ve kendisine bu soruyu yönelten Mehmet Baransu’nun hedefinde ise Genelkurmay Başkanı’yla röportaj yapan gazeteciler var; “Ben onlar için "emir subayı" diyorum...”

Başbu- Paksüt görüşmesini ortaya çıkaran haberinden sonra Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'in, "Hükümet yanlısı gazeteden sığ bir kampanya Ankara'da acemice psikolojik savaş" şeklindeki ifadeler kullandığını belirten Baransu, Yetkin için ağır ifadeler kullandı.
Tecribeli gazeteci Fikret Bila’nın da kendisine çizilen sınırlar içerisinde İlker Başbuğ’a sorular yöneltebildiğini ifade eden Mehmet Baransu, “Keşke Başbuğ bana röportaj verse de gazeteci nasıl soru sorar kullanışlı gazetecilere göstersem. Başbuğ da karşısında uzun bir aradan sonra gerçek bir gazeteci görür.” diyor…
İşte o röportaj...

"EMRİ KİMİN VERDİĞİNİ BİLİYOR"

Kitapta, son dönemde TSK'nın muhatap olduğu tartışmalı birçok konuyu derinlemesine irdelemişsin. Ama ben en kötüsünden gireceğim ya denildiği gibi, Dursun Çiçek'in imzasız çok profesyonelce taklit edildiyse...
Bunun gerçek olduğunu biliyorum. Hiç aklımın ucundan bile geçmez. İlker Başbuğ da gerçek olduğunu biliyor. Emri kimin verdiğini de biliyorum. Başbuğ da en az benim kadar emri kimin verdiğini biliyor.
Haber 7’yi ziyaret eden Mehmet Baransu, yayın yönetmenimiz Ünal Tanık’ın da katılıdığı söyleşide, kitabını anlattı ve soruları cevapladı... Böylesine kesin konuşmanın dayanağı nedir?
Bu kadar kendine çok güvenen bir isim tutup imza değiştirecek, fotokopi ve tutanağa başka bir imza atacak, yarım saat arayla imzasını değiştirecek. Evindeki tutanağa farklı farklı imzalar atacak. Bakın İlker Başbuğ'un "kağıt parçası" açıklaması var. Deniz Baykal grup toplantısında "Belgenin orijinali yok. Belgenin orijinali bulunursa onun kime ait olduğu bulunurmuş" o gün bunu dediler. Belgenin orijinali bulundu. Askeri savcılık inceledi. "İmza Çiçek'in" dedi. O yetmedi üç tane Adli Tıp uzmanı araştırma yaptı. Sonra Adli Tıbbın en üst kurulu onay verdi sonra da 11 kişiden yedisi onayladı. Çekimser kalan 4 kişinin üzerinde ne tür baskılar olduğu da konuşuluyor...

Dursun Çiçek imzalı belge eline nasıl geçti. Yayın öncesinde nasıl bir araştırma yaptın?
4 Haziran'da belgenin bulunduğu avukatlık bürosuna operasyon düzenlenmişti. Sonra bu belgenin fotokopisi elime geçti. Ankara'daki kaynaklarımla görüştüm. İçeriğini okudum. Bir tanesi belgeden haberdar olduğunu söyledi.
Bir anlamda askeri kaynaklarına doğrulatmışsın belgeyi...
Evet. Askeri kaynaklara belgeyi doğrulattım. Haberi yayımladıktan üç gün sonra emekli bir orgeneralle yaptığım görüşmeyi de yazmıştım. Hatta olayın ciddiyetini anlasınlar diye bazı detayları da verdim. Şahsıyla ilgili. O orgeneral belgenin Ocak ayında hazırlandığını ve kendisinin de Şubat ayında haberdar olduğunu söylemişti.
"SIZDIRMALAR BANA ÖZEL DEĞİL"

"Haber kaynakların" ya da "içeriden bilgi sızdıranlar" diyelim. Nasıl bir ilişkin var?
Sızdırma olayı bana özel değil. Ben yazabildiğim için bana geliyor. Herhangi özel bir ilişkim yok. Bazılarıyla geçmişe dayanan ilişkim var. 12 yıl önce yolsuzluklarla ilgili haber yapmıştım ve bunların bir bölümünü askerler inceledi. Oradan gelen bir tanışıklık da var. Bir de TSK içinde yolsuzluk ve hukuksuzlukla ilgili belge ve bilgisi olanların temas kurmak için ilk aklına gelen kişi benim. Gazete olarak da Taraf gazetesi.
İşlenen bir suçun deşifre edilmesinin sorgulanmasını insanlar anlayamıyor. TSK'nın böyle bir telaşa düşmesinin sebebi nedir sence?
Halının altındaki tüm pisliklerin ortaya çıkmasından korkuyorlar. İnsanların yüzüne bakamazlar çünkü. Kurum o kadar çürümüş ki. Şöyle bir şey söyleyeyim; yolsuzluk, hırsızlık, hukuksuzluk ve yasa dışı olaylar o kadar yoğun halde ki bu tarz sızmalarında yoğun olması normal. Bence sızmalar çok da yoğun değil. Yani denizde damla... Yolsuzluklarla karşılaştırdığım zaman. Bakın askere sivil yargı yolu niye istemiyor biliyor musunuz?
"TSK'DAKİ İHALE YOLSUZLUKLARI ORTAYA ÇIKACAK"

Kol kırılıp yen içinde kalmama meselesi mi?
Hem öyle, hem de çok daha başka bir sebebi var. İrtica ile mücadele eylem planı ya da lahikadan dolayı sivil mahkemede yargılanmak değildi mesele. Eğer askere sivil yargı yolu açılırsa, bütün birliklerin, bütün il ve ilçelerdeki eğitim komutanlıklarında yapılan ihalelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlüğe askeri mahkemeler değil sivil mahkemeler bakacak. Çünkü sivil ve asker ortak suç işlemiş olacaklardı. O zaman bakın bakalım orada kim yolsuzluk yapıyor nasıl trilyonluk ihaleler veriliyor... Erlere yedirilmeyen yemekleri nasıl yedirildi göstermişler bunlar çıkacaktı ortaya. Teneke gemilere verilen trilyonlar, fahiş fiyata yapılan binalar. Bakın hiç savunma sanayine girmedim. Sivil yargının önüne çok insan çıkacağı için askere sivil yargı yolunu kapadılar. Sebep Ergenekon operasyonları değildi. Anayasa Mahkemesi’yle de yoğun temas kurup, bu yasayı iptal ettirdiler.
Bunlar çok ağır iddialar...
Bakın tank diyorsunuz yolsuzluk ortaya çıkıyor. Uçak ihalesi diyorsunuz yine aynı, silah alımı da öyle. Sadece kantin yolsuzlukları kamuoyunu sarsar.
MURAT YETKİN ACEMİ SAVAŞÇI
Murat Yetkin (Radikal Gazetesi Ankara temsilcisi) Osman Paksüt - Başbuğ görüşmesini haber yaptığım dönemde, utanmadan "Hükümet yanlısı gazeteden sığ bir kampanya Ankara'da acemice psikolojik savaş" şeklinde bir haber yaptı ve gazetesi de bunu manşetten gördü. Paksüt-Başbuğ görüşmesi haberimi eleştiriyordu. Gerekçe olarak da, "Başbuğ siyasi konulara girmez. Yalnızca askeri konuları konuşur. Başbuğu ben çok iyi tanıyorum. Eğer ki Paksüt Başbuğ ile görüşecekse ailevi meseleleri görüşmüştür. Siyasi konulara girmemiştir. Ak Parti davasıyla kapatma davasıyla ilgili değildir" dedi. Haziran 2008'de yazdı bunları.

Şimdi Murat Yetkin bana söylesin; son 15 gün içinde Başbuğ siyasi konularla ilgili hiç susmadı. Devamlı açıklama yapıyor. Başbuğ son iki yıldır göreve geldikten sonra ne zaman askeri konularla ilgili konuştu. Hep siyasi mesajlar vermedi mi? Hani Başbuğ siyasi konularla ilgili gazetecilerle konuşmuyordu? Çok demokratik bir adamdı. Hani sen çok iyi tanıyordun onu? Bende şimdi diyorum ki; Murat Yetkin Kullanışlı medya yanlısı bir gazetede çalışan “sığ” analiz yapan bir adamdır. Acemice psikolojik operasyon yapan bir savaşçıdır. Ben Galatasaraylıyım. Bizim çok ünlü bir sloganımız var. Gerçekleri tarih yazar, tarihi de GALATASARAY. Şunu unutmayalım, Gerçekleri tarih yazar, tarihi de arşivler yazar.
Başbuğ geçenlerde bir madde hatırlattı "gazetecileri mahkemeye veririz" diye...
Bence o konulara hiç girmesin. At üst ilişkisiyle gazetecileri korkutmaya çalışmasın. O hesap veremeyeceği şeylerle karşılaşabilir. Önce Dursun Çiçek olayının hesabını versin. Emir kim verdi diye kendisine soruyorum..

Medyanın içinde sana olan bakış açısı nasıl. Geçenlerde Uğur Dündar ve Ertuğrul Özkök'e sitemin oldun. Senin için ajan gazeteci diyenler bile var...
Nasıl bir bakış açısı olduğunu hiç merak etmiyorum. İsteyen istediğini söyler benim hiç umurumda değil. Ajan gazeteci şunu yapar; Ortada bir gerçek vardır. Bunu karartır. Eğer ortada hukuksuz bir şey varsa ve bunu ortaya çıkartıyorsanız buna ajanlık denilmez, dürüst ve cesur gazetecilik denir. Ajan gazeteci bazı yerlere bilgi sızdırır. Ben bilgi alıp yazıyorum. Neysem oyum. Kamuoyu önündeyim. Ajan gazetecilik karargaha girip gazetecileri ispiyonlamaz. Ben karargaha, İlker Başbuğ’a meslektaşlarıyla ilgili ispiyonculuk yapan üst düzey gazeteciler biliyorum. Ajanlık odur. Gerçekleri yazmaz ajanlık değil, namuslu, dürüst gazeteciliktir.
"EMİR SUBAYI GAZETECİLER"

Bu gönderme askerle iç-dışlı olan gazetecilere mi?
Ben onlar için "emir subayı" diyorum... Adam benim haberime bir şeyler eklemek yerine haberimi karartmaya çalışıyor. Dört tane Ankara temsilcisi utanmadan karargaha gidiyor herhangi bir konuyla ilgili, sanki Genelkurmay'dan araştırıp çok özel bilgiler elde etmişler gibi yazı yazıyorlar aynı gün köşelerinde. Tek kalemden, tek torna tefsiye atölyesinden çıkmış yazılar kaleme alıyorlar. Utanmadan da bunu araştırıp, soruşturmuş gibi yapıyorlar. Çıkıp da hiç biri, "Biz Genelkurmay'a gittik, şu bilgiler bize verildi" demiyorlar. Sanki çok bilgi sahibiymişler gibi yorum yapıyorlar. Gidip emir alıyorlar, emirleri köşelerinde yazıyorlar ve insan önüne çıkamayacakları için de araştırıp, soruşturarak bilgi aldıkları gibi yazı yazıyorlar. Ama dördünün yazısı da aynı cümlelerde oluşunca ortaya gerçek çıkıyor.
Bunlar meslektaşlarınızla ilgili çok ciddi iddialar değil mi? "Emir subaylığı" falan…
Bakın gazeteci sorduklarının yanı sıra soramadıklarından da sorumludur. Yoksa gazetecikten başka bir şey yapmış olur. Fikret Bila, Genelkurmay Başkanıyla röportaj yaptı. Başbuğ devam eden yargılamalar üzerine açıklama yapıyor. Bila, "Efendim siyasi konulara giriyorsunuz. Mahkemeyi yönlendiriyorsunuz" demiyor, diyemiyor. Daha vahimi var.
Nedir daha vahim olan?
Başbuğ, diyor ki biz Dursun Çicek’i görevden almadık çünkü hakkında henüz soruşturma yapılıyor. Kovuşturmaya geçilmedi. Bila şu soruyu soramıyor. Kayseri'de tutuklanan bir albay var. Olay kovuşturma aşamasında, yargılama devam ediyor. (“Adam öldürmeye azmettirmek ve silahlı örgüt üyesi olmak” suçundan tutuklanan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz) Erzincan'da orgeneral kovuşturma geçiriyor. Hakkındaki iddianame hazırlandı. (3. Ordu Komutanı Saldıray Berk) Fikret Bila çok ünlü ve yılların gazetecisi. Bu komutanların neden görevden alınmadığını Başbuğ'a sormuyor oysa. Madem Başbuğ Bey, kovuşturmaya geçen olaylarla ilgili görevden almadan bahsediyor, bu isimleri neden görevden almadı. Toplum Başbuğ’un konuşmasından rahatsız ama ben çok memnunum.
Neden?
Başbuğ, konuştukça ortada olana tiyatronun perde arkasında yaşananları toplum artık görüyor. Başbuğ farkında değil ama perde arkasında yaşanan olaylarla ilgili satır arlarında topluma bilgi veriyor. Toplum da bunları görüyor. Ben memnunun çünkü yazdıklarımıza inanmak istemeyenler bile Başbuğ konuşça bazı gerçekleri görüyorlar. Çiçek’le ilgili açıklama yaparken, Çiçek’i aslında nasıl hukuksuz bir şekilde koruduklarını topluma anlatıyor ama farkında değil.
BAŞBUĞ RÖPORTAJ VERSİN DE NASIL SORU SORULUR GÖRSÜNLER
Sen Başbuğ ile röportaj yapmak istedin mi?
İki kez aradım kendisini. İki ay önce aradım notumu bıraktım. Trabzon konuşmasından sonra aradım. Karargaha not bırakıp, "Başbuğ beni hedef gösterdi. Kendisi ile röportaj yapmak istiyorum. Sormak istediğim sorularım var" diye komutana iletilmesini istedim. Not aldık komutana ileteceğiz dediler ama bana dönüş olmadı. Döneceklerini de zannetmiyorum. Keşke Başbuğ, röportaj verse de gazeteci nasıl soru sorar kullanışlı gazetecilere göstersem. Başbuğ da karşısında uzun bir aradan sonra gerçek bir gazeteci görür.
Peki çıkacak haberlerdeki iddialar için TSK'dan görüş istiyor musun?
Yeri geldi mi istiyorum. Bana diyorlar ki "Sen haberi yazıyorsun, fakat karşı tarafın görüşünü almıyorsun." Karşı taraf bana dönmüyor ki görüş alayım. Bazen aramam. Belgeli bir haberse neden arayayım? Mesela pimi çekilmiş el bombası haberi için neden arayayım. Ben arayacağım, öğrenecekler. Daha haber çıkmadan açıklama yaparlar; "Efendim işte pimini çekmiş bizde onu cezalandırdık". Çünkü ben onlara hatalarını örtmeleri için bir fırsat vermiş olurum. Çok eminsen bazı konularda aramazsın.
Taraf yazarı Lale Kemal geçenlerde bir yazısında ordu içindeki "tarafçı subayların" da atılan bazı başlık ve manşetlerden rahatsız olduğunu yazdı. Haberlerin TSK içindeki etkisi hakkında bilgi sahibi olabiliyor musun?
Gazetenin okur kitlesi çok çeşitli. Herkes her an gazetedeki haber veya başlıktan mutlu olmayabilir. Bu bütün gazeteler için aslında geçerli. Etki olayına gelince, Karargahtakilerin morallerinin bozuk olduğu, sinirlendikleri haberleri geliyor zaman zaman bana. İrticayle eylem planıyla ilgili olarak, bir komutanın, "bunun gibi yüz tane plan var ama Taraf bir tanesini buldu" demiş mesela...
NÖBET TUTARKEN TEDİRGİNLİK YAŞADIM
Kitabında, Başbuğ-Paksüt ve Lahika haberlerinde imza atmamanın sebebi olarak iki ay sonra askere gitmeni göstermişsin. Onun öncesinde ise Dağlıca baskınıyla ilgili çok konuşulan imzalı haberlerin oldu. Taraf'tan Mehmet Baransu olarak nasıl askerlik yaptın?
Kısa dönem askerlik yaptım Çanakkale'de. Haberlerimden dolayı sivil mahkemeye çok ifade ve bilgi verdim. Birliğimde bir gece beni sorgulamaya kalktılar. Ankara'dan bir tanıdığım aradı, "Seni sorgulayacaklar böyle bir duyumum var. Ciddi bir duyum dikkatli ol" dedi. Bunun üzerine eşimi, ailemi ve gazeteyi aradım ve "Böyle böyle bir durum var. Benden 12 saatte bir haber almaya çalışın. 24 saat içerisinde benden haber alamazsanız, bilin ki ben sorgudayım ya da başka bir yerdeyim."diye uyardım. Aynı günün gecesi sorgulandım. İki kişi sorguladı. Kendilerini tanımıyorum. Biraz küfürleştik başka şeyler oldu filan. Onlara "Beni sorgulayacağınızı biliyordum Ankara'dan haber geldi. Bana haber veren, beni kimin sorguladığını da bulur. Rütbeniz nedir filan bilmiyorum. Ailemin, gazetenin haberi var. Eğer sabah yediye kadar benden haber almazlarsa Çanakkale komutanlığının önünde bütün dünya, basın, herkes olur" dedim. Bunu üzerine her şey değişti. Sorgulamayı gerçekleştiremediler...
Bunun dışında başka bir şeyle karşılaştın mı?
Hayır yok. Ben kendi birlik komutanlarımdan çok memnundum. Ama bu sorgu olayından sonra gece nöbetlerinde tedirginlik yaşıyordum. Şehrin arka tarafı gece zifiri karanlık, ormanlık alan. En az birliğe 3-4 kilometre... O sorgudan sonra ister istemez tedirginlik yaşadım. Ama nöbetimi de aksatmadan tuttum.
Tehditler alıyor musun?
Almıyor değilim. Yapacak da bir şey yok. Her meslekte böyle tehdit alan insanlar olur.
Haberlerinden dolayı açılmış kaç dava var?
40'ın üzerinde. Gizli belge yayınlamaktan on yılla yargılanıyorum. Böyle iki tane davam var. İrtica ile Mücadele Eylem Planına dair 301 ile ilgili yargılandım. "Kovuşturmaya gerek yoktur" kararı çıktı.
Kitapta yine Genelkurmay'ın dava açacağını söylediği haberler için hiç bir işlem yapmamasına değiniyorsun. Genelkurmay Başkanlığı “Taraf ve Mehmet Baransu yargı önünde hesap verecek, hesap soracağız” şeklinde hep açıklama yapıyor ama görüyoruz ki seni ve gazeteni mahkemeye vermemiş.
Evet beni mahkemeye vermediler. Genelkurmay Başkanlığı haberlerimden sonra açıklama yapıp, "yargı önünde hesap soracağız" diyor ama mahkemeye gidemiyor. Çünkü yazdıklarımızın doğru olduğunu kendisi de biliyor. Yapmak istedikleri sadece kamuoyuna mahkemeye vereceğiz şeklinde açıklama yapıp, kamuoyunda bak, mahkemeye gidiyorlar, kendilerine güvenleri tam, haber kesinlikle yalan algısını oluşturmak. Kullanışlı gazeteciler de buna çanak oluyorlar. Ama hiç biri fikri takip yapıp, mahkemeye verilip verilmediğimi araştırmıyor. İşlerine de gelmez zaten, yazsalar onlara emir verenler onları paralar.
ADİ BAŞBAKAN'I ERLERE DE DOĞRULATTIM
"Adi Başbakan" haberi tam da parola işaretin kullanılacağı gün yayınlandı. Oysa bir aylık çizelgeydi bu. Haber elinde kaç gün bekledi?
İki gün. Ama sadece nöbet çizelgesine bağlı kalmadım. Hatta o birlikten iki erle de görüştüm. Geçmiş günler için "bu bu parola ve işaretleri kullandınız mı?" diye sordum. Onlardan da teyit ettim.
Olay astsubayın üzerine patladı... Başbuğ çok büyütülmemesini söyledi. Senin kanaatin ne doğrultuda?
İstediği kadar "büyütülmesin" desin. Zaten yeterince büyüdü. Astsubay bir liste hazırlıyor, albay okumadan imzalıyor, ondan da tümamirale bilgi gidiyor. O da mı hiç bakmıyor. Biz yarın bir gün bunlarla savaşa girsek, ya da bir masada görüşmede olsalar askeri bir imza atsalar. Ne olacak? Buna gülerler. Sadece kendilerini kandırırlar. İlker Başbuğ kendisi bile inanmadıktan sonra kimseyi inandıramaz. Sadece bunun astsubayın işi olmadığını kendi de biliyor.
Bundan sonrası için neler planlıyorsun?
Kitabımı yazdım.2500 sayfa yazdım. Bunu 500'e indirdim. İlticayla mücadele eylem planı en az 2000 sayfaydı. Belgeyle ilgili çok detaylı bilgiler var. Askeri savcılığın olayı nasıl kapattığıyla ilgili tüm belgeler var. Askerin yaptığı soruşturmanın tamamı var kitapta. Belgeleriyle.
Şamil Tayyar yazdığı kitap yüzünden ceza aldı ve yargılandı. Senin bir çekincen var mı?
Hayır yok. Çünkü Şamil Tayyar gizlilik ihlalinden yargılandı. Karargah'ta gizliliği ihlal eden bir durum yok. İddianameleri olan, medyada da geniş çerçevede yer almış bilgi ve belgeler bunlar. Belki kişisel dava açılabilir. Ama gizlilik ihlali bakımından açılamaz. Onun içinde ben böyle bir dava beklemiyorum.


Haber 7
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-07-2010, 01:41   #4
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart





Müyesser YILDIZ

İrtica Eylem Planı’nı hazırladığı iddiasıyla aylardır hakkında çeşitli yayın ve spekülasyonlar yapılan Kurmay Albay Dursun Çiçek, kelimenin tam anlamıyla “hukuk rekoruna” koşuyor.



Çiçek’in şimdi de, kendisiyle ilgili olayın “perde arkasının” anlatıldığı iddia edilen “Karargâh” adlı kitap ve bu kitabın yazarı Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu hakkında dava açmaya hazırlandığı öğrenildi.


Söz konusu belgeyi ortaya çıkardığı söylenen Mehmet Baransu, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”yla ilgili yaşananların perde arkasını “Karargah” adlı bir kitapta topladı. Geçen hafta piyasaya çıkan kitapta, 12 Haziran’da başlayıp, 24 Haziran’da son bulan Askeri Savcılık’ın soruşturmasına ilişkin tüm belgelerin yer aldığı belirtildi. Kitapta ön plana çıkartılan unsur ise ise Çiçek’in “imzası”yla ilgili bölüm oldu. Baransu, belgenin fotokopisinin Taraf’ta yayınlandığı gün Çiçek’in, evinde yapılan aramadan sonra hazırlanan tutanağa iki farklı imza attığını, bu imzaların daha sonra bir şekilde “değiştirildiğini” öne sürdü.


Baransu’nun bu kitabı ve kitapta yer alan iddialardan, basında yer alan haberler üzerine haberdar olan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, avukatlarından “Karargâh”ı incelemelerini, bundan sonra da özellikle soruşturmanın gizliliğinin ihlâli söz konusuysa dava açılması yoluna gidilmesini istediği bildirildi. Çiçek’in, “yarım saat arayla iki farklı imza attığı” iddiasını ise kesin bir dille reddettiği öğrenildi.


Adli Tıp Kurumu Başkanı da Sırada


Kurmay Albay Dursun Çiçek, daha önce “imza”sıyla ilgili olarak, “bilimsel ve etik kurullara aykırı olarak rapor hazırlandığı ve soruşturmanın gizliliğinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu hakkında dava açmıştı.


Jandarma Kriminal’in raporu ve İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın parmak izi araştırmasına izin vermemesinin ardından Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce’nin birçok gazeteye demeç verip, çeşitli değerlendirmelerde bulunması da Çiçek’in hukukçularını harekete geçirdi. İnce’nin Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemelerin safhalarını en ince detayına kadar anlatmasının, soruşturmanın gizliliğini ihlâl olduğu öne sürüldü.


Kurmay Albay Dursun Çiçek, Haziran ayından bu yana 4 Ergenekon Savcısı ve hakkında tutuklama kararı veren 2 Hakim’in yanı sıra TRT dahil 8 televizyon kanalı, ulusal yayın yapan 4 gazetenin genel yayın yönetmeni, çok sayıda köşe yazarı, RTÜK ve Adli Tıp Kurumu ile “faili meçhul” ihbarcı subay hakkında suç duyurusunda bulunup, tazminat davaları açtı. Çiçek’in tazminat davası açtığı köşe yazarları şunlar: Ahmet Altan, Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Mehmet Baransu.


Çiçek, “yazılarında kişilik haklarına saldırdıkları” gerekçesiyle de, Nazlı Ilıcak, Yasemin Çongar, Ahmet Kekeç, Eser Karakaş, Şamil Tayyar, Hasan Karakaya ve Sedat Laçiner’e tekzip gönderip, haklarında yasal işlem yapılmasını istedi.
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-07-2010, 01:43   #5
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart
Mehmet Baransu'ya 10 yıl hapis, Karargah kitabı hakkında soruşturma
Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na 3 Ekim 2008'de yapılan ve 17 askerin şehit olduğu baskının ardından "Aktütün Sırları" ve "Genelkurmay'da dakika dakika yaşananlar" başlıklı haberlerden dolayı yargılanan Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu hakkında Cumhuriyet savcısı " Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Cumhuriyet savcısı Mustafa Çavuşoğlu esas hakkındaki mütalaasını dün açıkladı. Çavuşoğlu, Baransu'nun Taraf Gazetesi'nde 13 Nisan 2009'da "Aktütün Sırları" ve "Genelkurmay'da dakika dakika yaşananlar" başlıklı haberlerinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından tutulan ve ceride raporu denilen anlık kayıtları yayınladığı belirtti. Genelkurmay Başkanlığı tarafından bahse konu ceride kayıtlarının "gizli, gizlilik dereceli, gizlilik derecesi kaldırılmamış veya değiştirilmemiş kapsamdaki bilgi ve belgelerden olduğu"nun mahkemeye bildirildiğini belirten savcı Çavuşoğlu, Mehmet Baransu'nun TCK'nın 329/1 maddesi gereğince " Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçunu işlediğini belirterek 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Taraf muhabiri Baransu, daha önce mahkemeye verdiği yazılı savunmasında suçlamaları kabul etmediğini belirtip şunları söyledi: "Raporlarda baskın anında Genelkurmayda saat saat ne yaşandığını yazdım. Baskın sonrası Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapmış ve Bayraktepe'nin teröristlerin eline geçmediğini açıklamıştı. Ayrıca Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un olayı duyar duymaz Muğla'dan Ankara'ya döndüğünü açıklamışlardı. Ancak ceride raporlarında kaybolan malzemelerin listesi vardı ve Bayraktepe'nin ele geçirildiği görülüyordu. Başbuğ'un da Ankara'ya hemen dönmediği, tatiline devam ettiği ve 12 saat sonra Karargah'a geldiği belirtiliyordu. Ben yapılan bu açıklamalardaki çelişkileri ortaya koymak için bu haberi yaptım."
Baransu savunmasında ayrıca, baskından sonra dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız'ın tüm basın mensuplarını karargaha çağırıp, basın toplantısı düzenlediğini, Aktütün karakoluyla ilgili devletin gizli krokilerinin basın toplantısında açıkladığını, bunların da canlı yayınla kamuoyuna aktarıldığını söyledi. Krokilerin bir gün sonra tüm gazetelerde de yer aldığını belirten Baransu, kendisinin devletin gizli belgelerin yayınlamadığını, asıl yayınlayanın Başbuğ'un emriyle Orgeneral Iğsız olduğunu iddia etti. Baransu, yargılanması gerekenlerin Başbuğ ve Iğsız başta olmak üzere karargahtaki tüm yetkililer olduğunu, yanında onları da görmek istediğini belirtip, bu isimler hakkında mahkemeye suç duyurusunda bulundu.
Baransu'nun yazılı bu isteğine rağmen, savcı kendisi hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep etti. Duruşma Mehmet Baransu ve avukatı Ergin Cinmen'in esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmalarını yapmaları için 6 Ekim'e ertelendi.
Belgeleri teslim etti, soruşturma açıldı. Şimdi de gizliliği ihlalden hakkında soruşturma açıldı
Taraf muhabiri Mehmet Baransu'ya yazdığı Karargah kitabında Balyoz darbe planıyla ilgili belgelere yer verdiği nedeniyle soruşturma açıldı. Gizliliği ihlal ve adil yargılamayı etkilemek suçundan Baransu dün Sultanahmet adliyesinde Cumhuriyet Savcısı İsmail Onaran'a ifade verdi. Baransu savunmasında, iddiaları kabul etmeyip, soruşturma açılmadan önce kendisinin Balyoz darbe planıyla ilgili haberi yaptığını, Beşiktaş Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı ve 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın kedisinden belgeleri alıp soruşturma açtığını belirtti. Soruşturma açılmadan haber yaptığını ve soruşturmanın da kendisinin teslim ettiği belgeler üzerine açıldığını belirtip, kitaptaki konuların kendisi tarafından daha önce kamuoyuna duyurulduğunu belirtip, ortada gizliliğin olmadığını söyledi. Baransu, adil yargılamayı etkileme suçunu da kabul etmeyip, yargıya yardımcı olduğunu, kendisine gelen belgeleri savcılığa teslim ettiğini söyledi.
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-07-2010, 01:44   #6
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart
Karargah
<img height="8">
Mehmet BARANSU
<img height="5">
Yayınevi Karakutu Yayınları ( Araştırma-İnceleme Dizisi )Kapak Resim Hüseyin ÖZKANBaskı 1 - İstanbul, Mart 2010 Sert Kapak, Kitap Kağıdı, 544 Sayfa Fiyat 24,00 TL


indirimli fiyatı görmek için sepete ekle tuşuna basınız




KARARGAH’A GİRMEYE HAZIRMISINIZ?
Türkiye son iki yıldır onun yazdığı haberleri konuştu. Balyoz, Kafes, Albay Dursun Çiçek’in ‘Islak İmza’lı; AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı, Dağlıca Baskını, Cumhuriyet Çalışma Grubu, Kontra-Gerilla Örgütlenmesi, Gayri Nizam Harp Planı’nda yapılan ince değişiklik ve daha niceleri…
“Pimi Çekilmiş El Bombası” haberiyle; 2009 Yılı Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü alan Mehmet Baransu, ilk defa yayımlanacak bilgi ve belgelerle kaleme aldığı “KARARGAH” ile gündem değiştirecek.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ arasında yapılan “gizli” görüşmeler, Askeri Savcılığın Albay Dursun Çiçek soruşturmasını kapatmasıyla ilgili çarpıcı yeni bilgiler, Lahika Planı’nın perde arkasında yaşananlar, Balyoz Darbe Planı’nın yayımlanmamış belgeleri yalnızca bu kitapta yer alıyor.
“KARARGAH”da Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihindeki puslu gerçekleri hayretler içerisinde görecek, yıllardır oynanan karanlık oyunların labirentlerinde dolaşacaksınız. Türk siyasi hayatında sahnelenenlerle, perde arkasında yaşananların hiç de örtüşmediğini hayretle fark edecek, TSK içinde halkına ve ordusuna düşman cuntacıları tanıyacaksınız.

Ürün Detayı
Barkod : 9786051200040
ISBN :
Ebat : 13,5 cm x 21 cm
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-07-2010, 01:45   #7
Kullanıcı Adı
sudaduran
Standart
Mehmet Baransu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara
Mehmet Baransu (d. Ardahan), Kürt gazeteci. Hâlen Taraf gazetesi muhabirliği yapmaktadır.
Iğdır'lı bir aileye mensup olan Baransu,[1] lise öğrenimini Erzurum'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni kazandı ve İstanbul'a geldi. Mesleğe Akşam gazetesinde stajyer olarak başladı.[1] Okul döneminde okulun ajansında ve 32. Gün programında da bir süre çalıştı.[2] Daha sonra Aksiyon dergisine geçti ve 1997-2000 yılları arasında burada çalıştı.[1][3] 212 basın kadrosunu yapmadığı için Aksiyon'dan mahkemelik olarak ayrıldı.[1] Marmara Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Baransu, "Amerika'da çocuk cinayetleri ve medya" konulu tezini hazırlamak için ABD'ye gitti. Tezini tamamlamak dil eğitimi almak için ABD'de üç buçuk yıl kalan Baransu, Türkiye'ye döndükten sonra kısa bir süre Hürriyet’te çalıştı.[3]
Daha sonra yeni kurulan Taraf gazetesine geçti.[4] Burada yaptığı haberler nedeniyle hakkında soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlamasıyla pek çok dava açıldı.[5] Taraf'ta "Genelkurmay`ın Türkiye`yi biçimlendirme planı", "Dağlıca saldırısında TSK ihmali olduğu iddiası", "AKP ve Gülen'i bitirme planı", "Genelkurmay'ın yeni Kontrgerilla planı", "Medya patronu - Ergenekon işbirliği", "Ergenekon'un temel belgesi", "Ölüm helikopterinde 139 defa arandı" gibi Türkiye'nin gündemine oturan haberler yaptı. Yaptığı "Ölüm helikopterinde 139 defa arandı" haberinin doğru olmadığı anlaşılınca, gazetenin başyazarı Ahmet Altan köşesinde suçlanan NTV'den özür diledi. "O Dört Er Böyle Öldü: Pimini Çekip Bombayı Verdi" başlıklı haberi nedeniyle 2009 Sedat Simavi Gazetecilik Ödülüne layık görüldü.[6]
Kaynakça [değiştir]

  1. ^ a b c d Alçı, Nagehan (21 Aralık 2009). Çölaşan’ın Minik Kuş’u yok muydu. Akşam. 24 Ocak 2010 tarihinde erişilmiştir.
  2. ^ 'Orduya düşman değilim'. Porttakal.com (16 Aralık 2009). 24 Ocak 2010 tarihinde erişilmiştir.
  3. ^ a b Mehmet Baransu ABD'de 4 yıl ne yaptı?. Odatv (18 Haziran 2009). 4 Ağustos 2009 tarihinde erişilmiştir.
  4. ^ Biçer, Birol (30 Temmuz 2009). "Genelkurmay'ın Başını Ağrıtan Gazeteci". Aktüel 196. 4 Ağustos 2009 tarihinde erişildi.
  5. ^ ‘Olmayan davadan suçlanıyorum’. Taraf (6 Mart 2009). 24 Ocak 2010 tarihinde erişilmiştir.
  6. ^ Taraf Muhabiri Mehmet Baransu'ya Sedat Simavi Ödülü. Bianet (4 Aralık 2009). 24 Ocak 2010 tarihinde erişilmiştir.
sudaduran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi