07-14-2010, 15:09 | #1 |
Salih TUNA "Hangi köşe yazarı 'hayır'cıların önde gideni?"
Benim gibi hayatı boyunca iflah olmaz bir "hayır"cı için "evet" demek gerçekten çok zor! "Hayır"ın en azından fonetik bir hülyası var. "Evet" nedir ki? Baştan aşağı "muhafazakarlığı" çağrıştıran bir ifade! "Muhafazakarlık" hakkında konuşmanın yeri değil ama şu kadarını söyleyeyim: Mekke aristokrasisinin gelenek görenekleri uğruna hayatını feda eden Ebu Cehil yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük "muhafazakarı" değil miydi? Ne kadar yaşlansak da "deli yürek" hep isyan etmek, direnmek ister. Ben öyle bilirim ki; direnmenin ilk rüknü de "hayır" demektir. Monarşiye... Otokrasiye... Oligarşiye... Statükoya... Faşizme... Lafzen de olsa "hayır" demekle başlar direnmek! "Kelime-i tevhid" bile "Lâ" ile başlar. "Lâ" reddetmektir, hayır demektir; Allah'tan başka bütün ilahlara. İtiraf ediyorum: Kanımıza işleyen "isyan" ateşinin bir ifadesi mesabesindeki "hayır"a meftun biri olarak "evet" demek çok ağrıma gidiyor. Ama... Neylersin ki (bugün) zarf başka mazruf başka! Yani, referandumda "evet" demek, "12 Eylül Cuntası"nın anayasasına "hayır" demektir. Anlayacağınız roller değişti: Bugün "evet" demek "jüristokrasi"ye "hayır" demektir. "Evet" demek, temel hak ve özgürlüklerin üzerindeki cuntacı vesayete "hayır" demektir. Hulasa... Dün cuntacıların dayattığı anayasaya "hayır" demek, bugün "evet" demeye tekabül ediyor. Dolayısıyla... "Demokrasi, hak ve özgürlükler için" hayır diyeceğini açıklayan Kılıçdaroğlu büyük ayıp ediyor. Hayır yani, anayasa değişikliğinin demokrasi hak ve özgürlükleri genişlettiğini, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu Başkan Yardımcısı Swoboda görüyor da, Kılıçdaroğlu görmüyor mu? Görüyor da neden böyle gündüz gözüyle tersyüz ediyor? Hele "İşçiyi, köylüyü, alın terini ezen bu anayasa paketine 'hayır' diyeceğiz" demek ne oluyor? Köylünün işçinin alın teriyle anayasanın ne alakası var? Böyle saçma sapan tezvirat olur mu? "Anayasanın evlenmeme ne faydası var abi; ben 'hayır' diyeceğim..." diyen bizim müzmin bekar Şinasi'nin mantığından ne farkı var bunun? ("Anayasa bu Şinasi, 'pezo' değil..." dedim de sustu hıyar!) Peki "hayırcıların önde gideni"ne ne demeli? Elin solcusu, CHP demokrat olmak istiyorsa, sosyal demokrat değerlere sahip bu paketi desteklemeli, "evet" demelidir diyor da, solculuk deyince mangalda kül bırakmayan "ablacığıma" ne oluyor? Yazık, çok yazık! İnsan düşer de, böyle kabak gibi düşer mi? Eskiden eveler geveler; usturuplu olmaya özen gösterirdi. Mesela, "askeri vesayet"i uluorta savunmazdı da, "sivil dikta"ya dikkatimizi çekerdi. Tıpkı... tıpkı... tıpkı... Mavi Marmara gemisinde dokuz şehit verdiğimiz günün ertesi, "Antisemitizmi konuşamıyoruz; korkuyorum" dediği gibi. Bu konularda o kadar mahirdi ki, "demokratik açılım"a direkt karşı çıkmazdı da, "Her şeyi konuşalım" masuniyeti altında, Kürtlerin ayrı devlet kurmak istediklerini ihsas ederdi. Nasıl mı? Baykal'ın Erdoğan hakkındaki, "Seni Hikmetyar yetiştirdi bizi Atatürk" sözünün ciddi bir muhasebesini yapalım dediği gibi. Mahut sözün muhasebesini yapmakla Erdoğan'ın; "Her şeyi konuşalım" demekle de "demokratik açılım"ın mahkum edileceği belliydi. Nitekim, "Her şeyi konuşalım" durumundan vazife çıkaran Ertuğrul Beyciğim "Ayrılmayı konuşalım"a ulaşmış, oradan da dünkü yazısındaki gibi işi "racon" kesmeye kadar vardırmıştır. Demem o ki; benim güzel "ablacığım" eskiden; "açık sözlülük" kamuflajı altında müthiş "karartmalar" yapardı. Hiçbir zaman "iki kere iki dört" düzeyinde ortalık yere düşmezdi. "Hayır" diyecekmiş! Başkası olsa Allah daha beter etsin derdim; geçmiş günlerin hatırına dilim varmıyor! Kısmen değiştirmelere karşıymış da bilmem ne! Yahu sen daha demokratikleşmenin bu kadarına "evet" diyemiyorsun kimi yiyorsun?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|