08-05-2010, 10:56 | #1 |
Hüseyin Yılmaz - "Evet!" Demek Haysiyet ve İz'an Borcumdur!
Hüseyin Yılmaz
"Evet!" demek haysiyet ve iz'an borcumdur! 12 Eylül'de Anayasa paketine "Evet!" demek, haysiyet ve iz'an borcumdur; vatanperverliğimi târihin şuuruna tescil ettirmek, gelecek nesillerin ittiham yüklü bakışları altında demokrasi ve hürriyet sahnesine başı dik çıkma "berât"imdir. Şurası muhakkak ki, 1920'li yıllarda Ankara'da boy atan zihniyet, millete rağmendir. Çünkü milletin bütün değerlerini ret, inançlarını tahrib ve târihini inkâr üzerine kuruludur. İnşâ safhasının muhalif ve muarız gücü, doğrudan millettir. Onun için devlet terörünün şeni vâsıtaları İstiklâl Mahkemeleri kurulur, onun için bebelere ağlama yasağı getiren Takrir-i Sükûn zemini ihdas edilir, onun için Ankara zihniyetine yönelen itirazlar büyük isyanlar gibi gösterilip dehşetli katliamlarla bastırılırlar. Tenkilin son halkası Dersim katliamının insanlık târihinde emsâli nâdirdir... Ankara'nın milletin aslî unsurlarına düşmanlığı, bir dayatmanın neticesi değil, Jön Türkler'den beri Batılıperest olarak yetişen şuursuz bir kitlenin yakaladığı ilk fırsattaki gönüllü tavrıdır. Zirâ bu şuursuz kitleye göre, İslâmiyet bedevi Araplar'ın bin dört yüz yıl öncesinde kalmış geri ve bağnaz inancıdır ve Batı dünyası karşısındaki geri kalmışlığımızın yegâne âmilidir. Ondan izler taşıyan her ne varsa onun için tahrib edilmiştir. Selâtin câmilerini alenen yıkmayışlarına bâzen çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Zirâ içlerindeki düşmanlık ve şuursuzluk bu kadarına da müsaittir; bir asırlık yakın geçmiş, hükmün açık delilidir. Çünkü mîmarîden çok daha mukaddes, çok daha hayatî müesseseleri tahrib etmekte zerre kadar tereddüt gösterilmemiştir. Millete rağmen vücut bulan Ankara inşâsını ayakta tutacak payandaları kaç sefer tekrarladım, bilmiyorum ama bin defa tekrarlasam yeridir: Ordu, yargı, CHP, bürokrasi, üniversite, basın ve Batıperest aydın... Bu memleketin insanlarına Ortaçağ zulümlerinden daha şiddetli ve daha dehşetli zulümleri yaşatan darbeleri yapan ordu, bu memleketteki problemlerin en büyük âmilidir. Darbelerle memleketin ekonomisi tahrib edilmiş, düşünce gücü yok edilmiş, milletin teşebbüs kabiliyeti dumura uğratılmıştır. Batı ile aramızdaki uçurumun bir türlü kapanmayışında darbelerin sebebiyet verdiği ekonomik ve içtimâî çöküntü birinci sıra rolü oynar... Ordunun hemen arkasında yer alan ikinci sıra zinde güç yargının kepazelikleri saymakla bitmez: İstiklâl Mahkemeleri'nin başlattığı kelle avcılığı Yassıada'da tarihin en dehşetli zulümlerinden birine inkılâb eder. Bu dehşetli zulüm ve yüz karasının cellâdı, adâlet cübbesi giyinmiş yargıdır. Başbakan ve bakanları ağlatan 12 Eylül sonrası idamlar, Yargı-Asker işbirliğinin en çarpıcı örnekleridir. CHP'nin Anayasa değişikliğine "evet" demesi çok şaşırtıcı olurdu; sebeb-i vücudunu inkâr gibi... CHP'den böyle bir tavrı beklemek, CHP hakkında doğru hiçbir bilgiye, hiçbir fikre sahip olmamaktır. CHP'nin ıslâha kabiliyeti yoktur, olmayacaktır. Habis icraatlarının bedelini, millet tarafından iktidar yüzü gösterilmeyerek ödemeye mahkûmdur. O ismi ve o gömleği taşıyan hiçbir müessese ıslah-ı nefs liyâkati gösteremez; tövbe kapısı onlar için kapalıdır. Ve memleketi bir iç savaşın eşiğine sürükleyen Kürt meselesi, hakikati halde Ankara meselesidir. Firâvunvarî bir inat ve ısrarla Kürtler'i yok sayan ideolojiye kutsiyet atfedip icrasına çalışmak, bu aşılması güç meseleye hayat suyu taşımaktır. Diyarbakır hapishanesinde yükselen çığlık ve iniltiler, söndürülen hayatlar, mahvedilen ruhlar Türkiye'nin kâbusu olmuşsa yegâne sebebi Ankara istibdadını devam ettirmek için ordunun yaptığı darbelerdir; darbelerle korunmasına çalışılan zihniyettir. 12 Eylül Anayasası oylamasında sandık başında bir riski göze alarak "Hayır sandığı hangisi?" diye sormuştum, yüksek sesle... Bu 12 Eylül'de de büyük bir keyifle ve geleceğe dair bütün ümitlerimi koruyarak "Evet!" diyeceğim... İnancım odur ki, millet de "Evet!" diyecektir. Bugün 27.07.2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-05-2010, 11:12 | #2 |
Darbelerle memleketin ekonomisi tahrib edilmiş, düşünce gücü yok edilmiş, milletin teşebbüs kabiliyeti dumura uğratılmıştır. Batı ile aramızdaki uçurumun bir türlü kapanmayışında darbelerin sebebiyet verdiği ekonomik ve içtimâî çöküntü birinci sıra rolü oynar...
Sabah akşam devrim devrim diye yanıp tutuşan zümrelerin bu cümle karşısında vicdanları rahatsız olmuyorsa daha ne denilebilir ki. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|