08-06-2010, 02:28 | #1 |
Ardan Zentürk - Madımak'tan Dörtyol'a
Ardan Zentürk
Madımak'tan Dörtyol'a (E) Koramiral Atilla Kıyat’ı önemle izliyorum. TV ekranlarında söyledikleri, bir dönemin aydınlatılması açısından çok ciddi iddialar taşıyor. HABERTÜRK’te yayınlanan Sansürsüz programında söyledikleri özenle not edilmeli:” 1990’la 2000 yılları arasında yapılanlar bir devlet politikası olmasına rağmen bölgede ülkesine karşı kin kusan bir neslin yetişmesine sebep olmuştur. Hukuk dışı uygulamalar olmuştur. Bugün Ergenekon’da faili meçhul cinayetlerden dolayı suçlanan ve içeride olan kimseler vardır; Ama ben devamlı söylüyorum. Bu arkadaşlar o zaman (şimdi albay bunlar) üsteğmendi, yüzbaşıydı. (...) Şimdi ben de diyorum ki, lütfen 94’ün, 95’in, 93’ün, 96’nın, 97’nin başbakanları, cumhurbaşkanları, genelkurmay başkanları, OHAL valileri... Yatağınızda nasıl rahat uyursunuz!” Budur... (E) Koramiral Kıyat, tarihî bir gerçeğin arka sokaklarında yürümeyi tercih etmektedir ve iyi yapmaktadır. 1993... Madımak 1993’ü anlamadan, 2010 Türkiye’sini anlamamız mümkün değildir. “Kürt sorununda” önemli arayışlar içinde olan dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “soru işaretleriyle dolu ölümü”, Süleyman Demirel’in Çankaya, “siyaset stajyeri” Tansu Çiller’in ise başbakanlık makamına geçişleri ve Madımak!.. Sivas’ın orta yerinde, özenle hazırlandığı sonradan çok iyi anlaşılan Madımak katliamı, “derin devlet” dediğimiz mekanizmanın, “stajyer bayan başbakana” bir “hoşgeldin seremonisidir!” Kendini bir anda Türkiye’nin idaresinin başında bulan bir başbakan, karşılaştığı şiddet karşısında, en yakınındaki “güvenlik bürokrasisine” teslim olmuş, sonu, “polis devleti” arayışlarına kadar uzanan, hatta, “özel tim” adı altında “yarı-askerî güçlerin” oluşturulduğu bir dönem başlamıştır. “Çiller’in kadrosu” olarak değerlendirilen ekiple, “Susurluk skandalı” isimlerinin aynı olması bir tesadüf olabilir mi? Veya, (E)Koramiral Kıyat’ın altını çizdiği gibi, “yüzlerce faili meçhulün” yaşanması, “kumarhane imparatorları” ile, “Kürt işadamları”nın veya “eroin mafyasının önde gelen isimlerinin”belli bir plân dahilinde “ortadan kaldırıldığı”, yerine ise “tosunların” geçtiği dönem... 2010... Dörtyol Tesadüfe bakın... Hatay’ın Dörtyol ilçesinde yaşanılan gelişmenin perde arkasından ne tür kokular çıkıyor? PKK tarafından kaçırılan ve salıverilen MHP İlçe Başkanı (!) kavramıyla da tanışmış oluyoruz. Yaşanılan kışkırtmaların “derinliği” belli ki Madımak katliamının ötesinde plânlanmış, ama çok şükür, millet deneyimli, bir-kaç işsiz güçsüzün dışında dolduruşa gelen yok... Eroin parası Türkiye’nin “derin devleti” olarak nitelenen Ergenekon yapılanmasıyla bölücü terör örgütü PKK’nın “karanlık işbirliği” özellikle Reşadiye ve Dörtyol olaylarından sonra netleşen bir görüntü sergiliyor. Bunun siyasi boyutunu incelediğinizde, her iki unsurun da “demokrasi düşmanı” olmaları ortak paydadır. Ama ben son sözü burada özetlemek durumundayım: Afganistan kaynaklı, eroin ticaretinin rotası, bu rotada yer alanlar ve yaşanılan işbirlikleri tam olarak anlaşılmadan Türkiye’nin bu denklemi çözmesi çok zor görünmektedir. Eroin Afganistan’dan yola çıkıyor, İran üzerinden Türkiye, Türkiye’den de Balkanlar üzerinden Avrupa pazarına gidiyor. Sadece üzerimizden geçen “eroin yolunun” cirosunun yıllık 12.5 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Eğer... Türkiye, Susurluk Skandalı sonrasında ortaya çıkan ilişkiler ağını tam olarak çözebilseydi, derin devletini besleyen eroin parasının dağıtım şemasına da ulaşabilecekti... Tabii oradan, bugün herkesi şaşırtan Ergenekon-PKK ilişkilerinin gerçek şifrelerine varacaktı... O zaman ıskaladık... Şimdi bence, tam zamanıdır... Star 05.08.2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|