09-29-2010, 20:41 | #1 |
Yeni dönemin şifreleri -Şamil TAYYAR
Bir süredir Kürt meselesinin çözümüne ilişkin gelişmeleri izliyoruz. Ciddi bir hareketlilik var. İçişleri Bakanı Beşir Atalay Erbil’e, MİT Müsteşarı Hakan Fidan Washington’a gitti. ABD’nin Irak’taki askeri birliklerin komutanı Lloyd Austin Ankara’ya geldi, Aysel Tuğluk İmralı’yı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Gül de New York ziyareti sırasında muhataplarıyla bu meseleyi görüşerek sürece dahil oldu.
Çıplak gözle baktığımızda, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin önemli bir aşamaya gelindiği izlenimi doğuyor. Gelişmelerin doğru okunabilmesi için fotoğrafın bütününe bakmak gerekir. Görünen o ki Kürt meselesine ilişkin çözüm arayışı, Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin daha kapsamlı bir projenin parçasıdır. Malum, Amerika, 2011 yılı sonuna kadar Irak’tan çekileceğini açıklamıştı. Giderken bölgesel sorunların asgari düzeye indiği istikrarlı bir yapı devretmeyi planlıyor. Hepimiz biliyoruz; Kürt, Şii ve Sünni olarak üçe parçalanmış, binlerce insanın öldüğü Irak’ta yeni bir sayfa açmak çok zordur. Hele böyle bir projeyi Türkiye’ye rağmen gerçekleştirmenin güçlüğü ortadadır. Türkiye denklemin içine girecekse, Amerika’ya PKK faturasını çıkaracaktır. ABD ve İsrail’e rağmen PKK’nın Kuzey Irak’ta Kandil keyfi sürmesi akla ve mantığa aykırıdır. Şu anda ABD için çözümü öncelikli olan Irak’ın durumudur, kolaylıkla PKK’yı gözden çıkarabilecek durumdadır. Onun için PKK’yı çözüme zorluyor. Bugün PKK ve BDP’nin bir anda “barışa daha yakınız” demesinin altında yatan realite, ABD’nin baskısıdır, gerisi sadece hikayedir. PKK’nın direnç göstermeden masaya tutuşmasının önemli bir nedeni ise silahlı iktidar devrini sona erdiren dünyanın yeni siyasi yörüngesidir. Yeni dünya düzeninde kan ve şiddet üzerinden çözüm menziline varmaları imkansızdır. Bu bağlamda, ABD ve PKK’nın nihai hedefleri arasında illiyet kurulabilir. Denklemin üçüncü ayağı Kuzey Irak’taki yerel yönetim de ABD’siz bu coğrafya da Türkiye gibi bir ağabeye yaslanmadan varlıklarını korumanın zorluğunu iyi biliyor. Onlar için esas olan, PKK’dan ziyade kendi ikballeridir. Buradaki önemli bir ayrıntı, İsrail’in pozisyonudur. Kandil’i keçi yollarına kadar tanıyan İsrail’in devre dışı bırakıldığı bir süreçte, barış ortamının tesisi güçtür. Provokatif eylemlerle süreç akamete uğratılmak istenebilir. Cumhurbaşkanı Gül’ü New York ziyareti sırasında İsrail Cumhurbaşkanıyla bir araya getirme girişimleri, iki eski dostu kazanmanın ötesinde yeni projenin başarı şansını arttırma ihtiyacındandır. Türkiye’nin pozisyonu ise bellidir. Terör belasından kurtulmak istiyor. Siyasi iktidar, 2011 Mayıs veya Haziran ayında yapılması muhtemel seçimden önce bu meselenin çözümünde ciddi mesafe almak niyetinde. 3 yıl önce 170 bin askeri bulunan, şimdi 49 bin 700 askerle Irak’ta varlığını sürdüren ABD de 2011 yılı yaz dönemi sonuna kadar çekilme projesini sonuçlandırmak istiyor. O nedenle, seçimden sonra atılacak adımlar ABD için gecikmiş hamleler olabilir. AK Parti için de bu takvim çok uygundur. 26 yıllık sorunu büyük ölçüde çözmüş bir iktidar olarak seçime giderse herhalde kimse tutamaz. Siyasi hesabı bir kenara bırakın, bu meseleyi çözen, tarihe geçer. 12 Eylül referandumuyla büyük moral bulan iktidar, önümüzdeki 6 aylık süreçte, tüm enerjisini bu meseleye ayıracak gibi gözüküyor. Uyum yasaları, Bütçe kanun tasarısı gibi zorunlu düzenlemeler dışında yeni bir anayasa paketi gibi enerji emici düzenlemelerin seçim sonrasına kalacağını sanıyorum. Eğer AK Parti ve CHP arasında sürpriz şekilde başörtüsüyle ilgili uzlaşma olursa, istisnai olarak sınırlı bir anayasa değişikliği parlamento gündemine getirilebilir. Ama çok zor bir ihtimal olarak görüyorum. Yeni yılın ilk günlerinden itibaren seçim atmosferi tümden kızışır, Türkiye seçime endekslenir. Özetle, seçime kadar Türkiye’nin görünen bir numaralı gündemi, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin girişimler olacaktır. Stargazete.com
Konu Ahmet Yasin tarafından (09-29-2010 Saat 20:54 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-30-2010, 12:50 | #2 |
Onun için PKK’yı çözüme zorluyor. Bugün PKK ve BDP’nin bir anda “barışa daha yakınız” demesinin altında yatan realite, ABD’nin baskısıdır, gerisi sadece hikayedir.
Ben de bu şekilde düşünüyorum. Seçimlere kadar kürt meselesinin çözümü hakkında partimiz ne ölcüde adım atacaktır onu kestiremiyorum. Acaba karşı taraf atılacak olan adımlar ile tatmin olmassa ABd nin kendilerine yapılan baskılar hala etkili olurda barışta sabit kalırlarmı ki. |
|
09-30-2010, 13:44 | #3 |
Çok doğru tespitler. Seçime kadar bu malum konuda doğru adımlar atılmasını temenni ediyorum. Bu hem ülkeye hem de iktidara büyük kazanç sağlar.
|
|
09-30-2010, 17:32 | #4 |
Geçmişe göre o kadar çok şeyler hızlı geliştiki insanın umutları bir kat artıyor.
|
|
09-30-2010, 20:35 | #5 |
Herkes artık birşeyler yapmanın zamanı geldiğinin farkında o yüzden herkes(im) kılıçını kuşanmış ve son kozlar oynanıyor.
Birçok aydınımızın ortak bir kanaati var eğer Ak parti Kürt sorunu çözerse tarihe geçer ve Türkiye Dünyanın büyük ülkeleri arasında yerini alır. Boynuzun kulağı geçmesini istemeyenler olacaktır o yüzden önümüzde stratejik düşünen bir düşman olacaktır.İsrail ile desteğini gizleme gereği duymadan açıklamalar yapan pkk Daha akıllı ve sinsi planlar yapıyor kanaatindeyim.özellikle 12 Eylül referandumunda Kürt halkının belli bir desteğini alması biraz daha cesaretlendirmiştir. Geç te olsa Türkiye Dünya siyasetindeki rolünü iyice hissetirmelidir.Artık buna ister eksen kayması değin isterseniz başka bişey artık Türkiye eskisi gibi olmayacak herkes bunu biliyor.Yeniden şekillenmek zorunda olan Dünya düzeninde Taraflar yeniden belirleniyor |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|