![]() |
#1 |
![]() Tunus'ta Kemalizm'in çöküşü
Başlığa bakarak ne alakası var demeyin... Doğrudan alakası var... İmparatorluk dağıldıktan sonra onun coğrafyasında sömürgeleşmeyen tek ülkenin Türkiye olduğunu biliyoruz. Milli Mücadele sürecinde M. Kemal Paşa ve arkadaşları meşruiyet fikriyle hareket ettiler. Belki de tarihte eşine bir daha rastlanmayacak bir olayı başardılar. Milletin egemenliğine dayalı bir "milli devlet" kuracak süreç bütünüyle "Meclis" tarafından yönetildi. Peki, sonra ne oldu? Milletin egemenliği fikrinden neden uzaklaşıldı? Aslında çok iyi bilindiği gibi, milletin egemenliğini sürdürmenin yolu demokrasiden geçmekteydi fakat milli mücadeleyi gerçekleştiren kadro, demokrasiye geçişte ciddi sorunlar yaşamaktan kurtulamadı. Çünkü temelde demokrasi, farklılaşmış bir toplumsal yapıyı, çoğulculuğu yaşatacak sosyal ve ekonomik ilişkileri gerektiriyordu. Tunus'ta Burgiba'yla başlayan dönem aslında sömürgecilik karşıtı bir hareketin, nasıl bir bürokratik diktatörlüğe dönüştüğünü ortaya koymaktadır. İnsanın aklına sömürgecilik devam etseydi, sömürge yönetimi yerli halka karşı "devrim" adı altında bu kadar zalimane, baskıcı olabilir miydi, yerli halkın değerlerine savaş açabilir miydi gibi soruları getirmektedir. Jakobenizmin ruhu Her nedense bazı çevrelerde Kemalizm'in araçsal bir ideoloji haline getirilmesinin üzerinde durulmaz. Atatürk'ün prestijine, milli mücadelenin heyecanı katılarak oluşturulmaya çalışılan "yapay ideoloji", belli bir zümrenin kendi hayat tarzını topluma zorla benimsetmek üzere kullanıldı. Oysa açıktır ki, Kemalist ideoloji bütünüyle Atatürk'ün ve Kurtuluş Savaşı'nın dayandığı Kuva-i Milliye ruhuna ve onun meşruiyet anlayışına karşıt bir dünya görüşünü yansıtmaktadır. Burada kişilerden ziyade süreçlere ve yapılara bakmak durumu anlamak açısından daha aydınlatıcı olabilir. İsmet Paşa'nın tek parti yönetiminin otoriteryan baskıcı yapısının sembolü haline getirilmesinin, bir anlamda dönemin toplumsal ilişkiler düzeninde, devletin bütün iktidarını kullanan bürokrasiyi sınırlandıracak bir aktörün veya aktörler kadrosunun bulunmayışıyla bağlantısını da düşünmek gerekir. Türkiye, Kemalist ideolojinin biçimlendirdiği otoriter, baskıcı tek parti yönetiminin cenderesinden ancak 2. Dünya Savaşı sonrası konjonktürün sunduğu imkânları kullanarak, çok partili rejime geçerek çıkmayı başarmıştır. Konjonktürün yanında Türkiye'nin tarihsel tecrübesinin "Meşrutiyet"e uzanan, meşruti bir rejim arayışının yarattığı siyasal kültürü ihmal etmemek gerekir. Bunun için biz "Birinci Meclis"in demokratik ruhundan uzaklaşılmasını her fırsatta eleştiririz. Bunun bile kolay olmadığını esas itibarıyla Demokrat Parti'nin kurulmasına ve örgütlenmesine yönelik tasarılarda mevcut siyasal rejimin ideolojik ve politik karakterini sürdürecek, onu teminat altına alacak arayışların da bulunduğu bilinmektedir. Kapılar özgürlüğe açılıyor! Demokrasi öyle bir rejimdir ki, bütün bu tasarıları tarihin çöp sepetine atacak hareketliliği yaratmıştır.1950 sonrası Bayar ve Menderes'le başlayan süreç, sadece siyasal hayatımızı değil toplumun yapısını değiştirecek ekonomik ve sosyal yeniliklere yol açacaktır. Dün Habib Burgiba'nın başlattığı siyasal rejim , "Kemalist model"den ne kadar az ya da çok esinlenirse esinlensin, ona benzemektedir. Devlet başta din olmak üzere, her alanda halkın bütün tercihlerine müdahale etmiş, ceberut bir bürokratik baskı rejimi kurmuştur. Bu jakobenizmin, diğer Ortadoğu ülkelerinde örneklerine sıkça rastlamak mümkündür. Zeynel Bin Ali 23 yıldır bu baskıyı her türlü özgürlüğü yok eden kanlı diktatörlüğü sürdürmekteydi. Yolun sonuna gelinmiştir, bugün Tunus'ta yaşananlar yarın Mısır'da Cezayir'de Libya'da Suriye ve benzerlerinde yaşanacaktır. Onlar bizim 1950 baharımızı yeni yaşamaya başlamışlardır. Kemalist otoriterizmin model olması, tarihsel olarak ömrünü doldurmuştur. Türkiye bütün Asya ve Ortadoğu için demokratikleşmenin modelidir artık... Bugün.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() asrın dinamizmi yıkacak kemalizmi !!!
(kadir mısıroğlu) |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() İnşallah bakalım görebilecek miyiz o günleri...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Bu şu demek oluyor öyleyse, Arap dünyasında ki yönetim tarzı ile ülkemizdeki Kemalist sistem ile ayakta duran devlet anlayışı birmi, bence bizim kemalistler yavaş yavaş muhafazakar iktidarlar tarafından normale dönmeye başladı yoksa kemalistlerin etkisi hala etkin ve zorbalıkları ile devam etseydi mutlaka bizim halkımızda buna benzer bir tarz ile darbe yaparlardı.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() .....
Konu İntifada tarafından (01-23-2011 Saat 22:06 ) değiştirilmiştir.. Sebep: bulamadım :) |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|