01-31-2011, 23:26 | #1 |
Yılmaz Dik Duruşu Bilmez
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi ve İçişleri Eski Bakanı Oğuzhan Asiltürk'ten Mesut Yılmaz'a cevap.
Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında, 'Erbakan 28 Şubat sürecinde dik dursaydı, 28 Şubat yaşanmazdı' sözüne Ajans5 aracılığı ile cevap veren Asiltürk, 'Mesut Yılmaz dik durmak nedir bilemez' dedi. 28 Şubat sürecinde yaşananları Ajans5.com'a anlatan Asiltürk, Erbakan'ın sağlık durumu hakkında da bilgi verdi. Dönemin İçişleri Bakanı Akşener Erbakan'a ne dedi? 28 Şubat kararlarını kim hazırladı? Mesut Yılmaz ne yapmak istiyor? Saadet Partisi'nin son durumu ne? Efendim Öncelikle Milli Görüş Camiasının merak ettiği soruyu sormak istiyorum. Erbakan Hoca’nın sağlık durumu nasıl? Erbakan Hocamızın sağlık durumu şuan iyi. Sadece Erbakan’ın fazla çalışmasından dolayı bir sıkıntı yaşıyor. Maalesef hastaneden çıktığında da dinlenmek nedir bilmiyor ve koşturuyor. Dolayısı ile doktorları hastanede kalmasının uygun olduğunu ifade etti. Fakat Erbakan hastane de de çalışmasına devam ediyor. Raporlarını alıyor, Başkanlık divanını topluyor. Erbakan Hoca’nın inancı onu bir an bile boş vakit geçirmemeye zorluyor. İnşaallah birkaç gün içerisinde de hastane den çıkıp seçim çalışmalarına devam edecek. Erbakan Hoca’nın seçim meydanlarına farklı hava katacağını ve seçim atmosferini Türkiye’de farklı bir havaya sokacağına inanıyoruz. Ve Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Efendim Erbakan Hoca’dan bahsetmişken Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz bir açıklamasında, ‘Erbakan dik dursaydı 28 Şubat olmazdı.’dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz.. Mesut Yılmaz’ın bu açıklaması tamamen gerçek dışıdır. Aslında daha farklı şeyler söylenebilir ama biz bunu kendimize yakıştırmadığımız için bununla yetiniyoruz. 28 Şubat’ta yaşananlar gün gibi ortadadır. Erbakan’ın verdiği mücadeleye herkes hayrandır. Erbakan 4 saat dinleyip, 4 saatte bu yapılanların yanlışlığı ile ilgili açıklamalarda bulunmuştur. Erbakan’a sunulan maddelere karşı Erbakan Türkiye’nin ‘Demokratik, Laik bir Hukuk devleti olduğunu hatırlatmış ve Siz bu maddelerin demokratikliğini atacaksınız, hukuk tarafını atacaksınız. Bir noktaya odaklanacaksınız, buradan bakacaksınız derseniz bu olmaz. Bu maddelerin anayasaya uygunluğunu MGK Genel sekreteri incelesin karar versin dedi. Mesut Yılmaz bunu dinledi bilir. Ama nedense ısrarla bu gibi şeyler söylüyor. Bizimle hiçbir şekilde aynı şekilde düşünce ve inançta olması söz konusu değil. O kendi inancına göre bunları söylüyor. Bu yaşanan hadiseden sonra Cumhurbaşkanı dedi ki MGK’nın bunu inceleme imkânı yok. Hükümette bunları inceleyecek kadrolar var. E ne yapacağız o zaman? Sonra Mesut Yılmaz bilir ki MGK Kararları bağlayıcı kararlar değildir. Geçmişte Özal zamanında da birçok hükümet zamanında da bu kararlar uygulanmamıştır. Yani MGK da alınan kararlar uygulanır bir karar diye uygulamaya konamaz. Bilmez mi Mesut Yılmaz bilir ama yinede böyle konuşur. Dik durmak… Bundan daha dik nasıl durulur? MGK olarak teklif edilen kararların araştırılması lazım denir dik durmak böyle olur. Demirel Hükümete havale etti o kararları. MGK kararları istişari kararlardır. Bunu Mesut Yılmaz’da bilir. MGK Kararları bak bunlar bizim görüşümüzdür istersen uygulayabilirsin niteliğinde kararlardır. Bütün bu tekliflerin ki o teklifler ABD Dışişleri bakanlığının hazırladığı, sonradan İngilizce metinleri bize ulaşan tekliflerdir. Oradan hazırlanmış, burada MGK kararları olarak çıksın isteniyor. Tabi bunları incelemek için hükümete gönderiliyor. Hayır, hükümete gönderin diyemez. Çünkü kabul etse de etmese de hükümete gitmesi lazım. MGK’da karar kabul edilmez. Çünkü karar kabul edilirse uygulanması lazım. Uygulama merci hükümettir. Yani bu kadar mantık dışı bir şeyi nasıl söylüyor Sayın Yılmaz hayret ediyorum. İşte MGK Kararları işte böyle gönderildi. Erbakan Hoca’da bütün bakanlara bu kararları inceleyin dedi. Bakanlarda bu kararları inceleyip bunların hiç biri anayasaya uygun değil değip uygulamadılar. Yani bu o kadar açık bir şey ki. İşte onun için Erbakan düşürülmek istendi. Tabi bakıyorlar ki Erbakan dirayetli bir insan. Onu böyle karşınıza alıp ta bir şeye, doğru olmayan, insan haklarına aykırı bir şeye yönlendirmek mümkün değil. Nasıl yapalım? Öyleyse bu hükümeti düşürelim dediler. Ve Ortağımızın Önce 20-30 Milletvikilini sonra bu sayı 50 oldu. Ortağımızın 50 milletvekili baskı altına alınarak korkutuldu. Yassı adaya gidersiniz diye tehdit edildi. Ne yassı adaya götürebilir kimse, ne de başka bir şey yapabilir. Geçti o dönemler. Ama vekiller böyle korkutulunca hükümetten desteğini çekerek hükümeti düşürdüler. Ancak Erbakan gibi dirayetli bir insan orada da mertçe bir tavır sergiledi. Bütün milletvekillerine bir şey imzalattı. Sayın Çillere seçime gitme kararı aldığımız için Biz protokol gereği başbakanlığı Sayın Çillere devretmek istiyoruz. Bu konu da da Sayın Çiller’in kuracağı hükümeti destekliyoruz. Dolayısı ile ben hükümetten çekiliyorum ve Sayın Çiller’i destekliyorum. Hem olgun, hem meselelere hâkim, hem de kararlılık ve bu kadar dik duracak bir tavır görülmemiştir. Erbakan’ı tenkit edenlerin bunun binde biri kadar dik durması yeterli olacaktı ama olamadılar. Bunun üzerine istifaları alan Demirel bir gün dahi beklemeden hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a verdi. Mesut Yılmaz’a verildiği için, Bu yanlışlığın içerisinde kendisi bulunduğu için şimdi bu tip açıklamalar yaparak kendini temizlemek istiyor ben doğrusu bu tutumu ayıp karşılıyorum. Yılmaz Zararlarını ben yaşadım diyor. Hesapta olmayan bir başbakanlık elde etti. Nasıl bir zararla karşılaşmış olabilir? İşte bundan büyük zarar olur mu? Bir insanı başbakan yaptınız daha büyük ne zarar olabilir. Bu mantıkla da böyle söylenir. Zarar yaşamışta ne olmuş? Başbakan olmuş. 28 Şubat’ta ABD nasıl bir rol oynadı? 28 Şubat’ı hazırlayan ABD’dir. Amerikan Dışişleri Bakanlığından hazırlandı bu 28 Şubat’ta Erbakan’ın önüne konan maddeler. ABD Birçok büyükelçiliklere bunları gönderdi. Askerin kullanılması da bu kararların içinde var. Erbakan’da bunları daha sonra açıkladı. Katıldığı televizyon kanallarında bunları ifa de etti. Efendim biz biliyoruz ki Milli Görüş Hareketi askeriye ile ilgili her zaman olumlu ve müspet açıklamalar yapıyor. Sayın Erbakan ve Kurmayları asker hakkında hep olumlu konuşuyor. Askeriye’den yenen bir darbe sonucu Erbakan Hoca yasaklandı, siz yasaklandınız. Askeriyeye bakış açınız tam olarak nedir? Doğrusu Askeriye’nin kendi yaptığı bir şey değil bu. Ama belli şekilde, belli başlı kişilerin uygulamasıdır. Askerde emir komuta vardır. Üst kademedeki bir takım kişileri etkilerseniz buna askeriye diyemezsiniz. Aşağıdakiler ne derse desin. Kabul etsin etmesin hiç önemi yoktur. İşte bu etkiler yapıldı, bir avuç insan bu kanaate gelince bütün asker sanki bunu yapmış gibi oluyor. Askerler hakkında ki kanaatimiz dün neyse bugün de o. Neden? Bu Peygamber efendimizden gelen bir şey. Yani buraya Peygamber ocağı denir. Neden? Eğer bir insan hayatını vatanı için veriyorsa bu takdir edilir. Bu görevde olan insanlar takdir edilir. Aralarından hatalı olan yanlış olan olmaz mı olur. İşte gördük. Ama onlar var diye Askeriye diyoruz, O kötü niyetli insanlar var diye askeriyeye bakış açımız değişmez. Dün neyse bugün de odur. Asker yine aynı askerdir. Yine sağlamdır. Ama üst kademedeki komutanlardan bir kısmı yanlışlık yaparsa işte bu tasvip edilmeyen meseleler ortaya çıkıyor. 28 Şubat’la ilgili yaşanan süreçte siz tehdit aldınız mı? Size de baskılar geldi mi? Bakın çok açık ve samimi konuşuyorum. Bize hiçbir tehdit yapılamadı. Çünkü tehdit tehditten korkana yapılır. Yani bize söylemesinin bizim üzerimizde hiçbir etkisinin olmayacağını biliyorlardı. Bizim milletvekillerimize dokunamadılar. Ama ortağımızın vekillerini bir takım ikna odalarında, çeşitli otellerde, tehdit ettiler. Ama bize kimse bir şey diyemedi. Neden? Çünkü söylediği şeyler bize tesir etmez ki. İşte dik durmak budur. Sayın Yılmaz bunu anlayamaz bile. Erbakan’ın dik durması işte bu dik durmadır. Bize en ufak bir teklifte bile bulunmaya gelemediler. İşte hükümeti destekleyen bir partinin bu kadar milletvekili ayrılırsa bu hükümet düşecek. Çiller Hanımefendi geldi dedi ki bir gensoru verilse bizim bu arkadaşlarımız hükümete güvenoyu vermeyecek ve hükümet düşecek. Ne yapalım? Seçime gidelim. Hoca da uygun gördü. Seçime gidelim, demin söylediğim gibi Vekillerin hepsine imzalar atılıp Cumhurbaşkanının önüne koyuldu. Seçime giderken Çiller Başbakan olacak. Çünkü biz bir koalisyon hükümetiyiz. Koalisyonun büyük ortağı biziz. Onlarda koalisyonun ortağı. Öyleyse bu değişiklik olacak. Koyduk Demirel’in önüne. Olanların hepsi çok makul, doğru, bütün dünyada olması gereken şeylerdir. Ama eğer Cumhurbaşkanı önyargılı olursa, Diğer partiler belli ön yargılara sahip olursa, bu demokrasi yürüyemez. Yani biz sağlam durduk, bütün gücümüzle direndik. En büyük delili de MGK’da oldu. 4 saat tenkitlere karşı Hoca, 4 saat cevap verdi. Meral Akşener İçişleri Bakanıydı. Sonradan Erbakan hocaya gelip, ‘Hocam size hayran oldum. Yani o kadar insanın rahatsız olup sıkılacağı, bir baskı ortamı yaşayacağı yerde siz dik durdunuz.’ Dedi. Erbakan burada dik durdu. Bazı kimseler derler ki Hoca yumruğu vursaydı çekilseydi. Bu sözleri söyleyenler bir devlet adamının hangi vasıfta olduğunu bilmeyen insanlardır. Allah size bir görev vermiş. Başbakanlık görevini Cenab-ı Allah nasip etmiş. Orada kabadayılıkla yumruğu vurup çekilirsen ceza görürsün. Niye? Sen bir sorumluluk yüklenmiş bir insansın, burada mücadele edeceksin. Tabanını kaydırır, o sorumluluğu elinden alırlarsa, sorumluluğun düşerse o zaman vebaliniz olmaz. Hatta benim bu konuşmamı daha çok bizim insanlarımız dinleyeceği için Bunu tarihte Kuran-ı Kerim'de Yunus (a.s) kıssasında okusunlar da görsünler ne olacağını. Yunus (a.s) topluluğa hakka yönelmelerini Cenab-ı Allah'ın emirlerine uymalarını ne kadar telkin ettiyse de topluluk uymuyor. Peygamberlere Allah'ın verdiği özel, bizde olmayan vasıflar vardır. O nurla topluluğa cezanın geleceğini görüyor Yunus (a.s) . Ve terk edip gidiyor. Yumruğu vurup gitme işi gibi bir şey. Allah ceza veriyor. Çünkü sonuna kadar mücadele edeceksiniz siz. Bırakıp kaçmak erkeklik mertlik değildir. Bunlar ne anlar mertlikten dik durmaktan. Mertlik, dik durmak bütün bu güçlüklere karşı mücadele etmektir. Sizin elinizden bu imkan alınırsa sizin sorumluluğunuz olmaz. Hoca bunu yaptı, bırakıp kaçmadı, direndi. Nitekim yunus (a.s) için Cenab-ı Allah onu bağışladığını ifade ediyor. Balığın karnında Allah'a irticası ile tekrar Peygamber olarak gönderiliyor. Allah size bir topluluğun idaresini nasip etmişse, öyle birisi höt dedi diye bırakıp kaçarsanız sürünmüş olursunuz. Hoca bu örnek davranışı göstermiştir Allah kendisinden razı olsun. Liderlikten bahsettik. Bugün kü liderlere devlet adamlarına baktığımızda, birbirlerine karşı, sokaktaki insanın kullanmadığı hakaretler, kelimeler kullanıyorlar. O dönemi ve bugün kü siyasilerin durumunu inceleyecek olursak, halkın önünde bu kadar ağır kelimeler kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kime sorarsanız sorun, aklı başında bir insansa eğer bunu normal karşılayamaz. Yani fikir mücadelesi olabilir ama AKP ile CHP arasında ki fikir mücadelesi değildir. Bu mahalle kavgası gibi bir şeydir. Bu çok ayıptır, seviyenin gittikçe düşmesine sebep oluyor. Yanlış bir şeydir. Karşınızdaki insan sizle aynı fikirde olmayabilir. Siz onun yanlışlığını ortaya koyabilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Topluma gidersiniz , 'Kardeşim benim fikrim şu, benim karşımdaki muhaliflerin şu fikirlerini kabul etmiyorum' derseniz size oy verirler iktidar olursunuz. Kavgaya ne gerek var? Acizliktir kavganın gerçek sebebi. Kendisine inanan, güvenen bir insan fikirlerini ortaya koyduğu zaman toplumda etki yaptığını bilir ona göre de kendinden emindir. Ama CHP genel başkanı ve CHP'li bir takım idareciler aşırı hakaret ediyorlar. Bu yanlıştır. Tabi altta kalmıyor Tayyip Bey'de. Onlar kadar değil ama O'da cevap veriyor. Netice de ne çıkıyor? İyi kavga edenleri seçmiyor millet. Bu memleketin meselelerine sahip olanları seçiyor. Ama çaresiz kaldığı içinde şu gelmesin bu gelsin diyor. Milleti ondan kurtardık Allah'a şükür. Şimdi Saadet Partisi var. Geçmişte de Saadet Partisi bunu en zor şartlarda çözmüş, ekonominin Cente muhtaç olduğu dönemde, Erbakan Hoca basiretiyle bu meseleleri düze çıkarmış bir insandır. Şimdi de aynı yolda yürüyoruz. Ümit ediyorum ki eğer meclise girersek, bu karşılıklı kavgayla bir yere ulaşma düşüncesi kesilir. Ve biz çok önemli bir görev yaparız. Bir çok şeyi AKP iktidarı yapamıyor çünkü engelleniyoruz diyor. Bizim kişilerle derdimiz yok. Ortaya konulan memleketin yararına olan her şeyi destekleriz. Aslında bilseler var ya AKP'liler bütün güçleriyle bizlere çalışırlar. Çünkü kendileri güçlenecek biz meclise girdiğimiz zaman. Ama ümit ediyorum ki bunu AKP'nin kendisinden önce millet takdir ederek mecliste hizmet imkanımız doğacak. Başbakan sizin tabirinizle masaya yumruğunu vurdu. Bir daha da Davos'a gelmem dedi. Fakat biz bu röportajı yaparken, iki bakan hükümeti temsilen şu anda Davos'ta. Bu tavrı ve şimdi Davos'a katılmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çok açık bir şey. Bu bir tiyatrodur. Öyle yapması lazım ki kaybettiği prestijini toparlasın. Hatta Başbakan İsrail'e hakaret etti dediler, katilliği iyi bilirsiniz. Hakikaten bu hakarettir. Arkasından İsrail'de Başbakana güvenmeye dair yazılar çıktı. Bunun ne için olduğunu biz anlıyoruz diyor. Zaten o iş yapıldıktan, Türkiye'ye geldikten sonra İsrail uçakları Konya hava üssünden Türkiye semalarında eğitim uçuşları yapıyordu. Sonra aynı uçaklar gitti Gazze'yi bombaladı. Öyle yumruk vurup, sonra katilliğine yardımcı olursan ne olacağı belli. Madem katil diyorsun, neden o katilleri sen eğitiyorsun Türkiye'de. O zaman ortak oluyorsun. Niye orda söylüyorsun? Öyle söylemesi lazım ki halk kendisine yönelsin, oy versin. Ondan sonra Davos'a gitmezmiş, ben gitmem ama iki tane bakanımı gönderirim. Ama insanları uzun süre aldatamazsınız. Bu seçimlerde ümit ediyorum k, gerçekleri gören insanlar, bize yöneleceklerdir. Seçimlere nasıl hazırlanıyorsunuz? Teşkilatların durumu nedir? Seçimlere çok ciddi hazırlanıyoruz. Mesela geçen hafta sonunda ve ondan bir hafta önce bütün ilçeler dolaşıldı, tamamına yakını. Toplantılar yapıldı çok büyükte ilgi görüyoruz. Toplantıya katılan insanlar çözümün Saadet Partisi'nde olduğuna inanarak ordan ayrılıyorlar. Bizim söylediğimiz iddia değil. Geçmişte hepsini yaptık. Aynı şekilde Türkiye'yi düze çıkarırız. Bunun da yolu var. Batının her emrine boyun eğilerek yapılacak bir şey değildir. Aşırı kapitalist düzenle de yürümez. Faizleri yavaş yavaş sıfıra indirmek lazım. Biz bunu yaparız. Erbakan Hoca usta geldi çıraklar çekilsin tabirini kullanıyor. Bu seçimde de Saadet Partisi iktidar olursa, Erbakan başbakan olursa, emekliler,işçiler,memurlar aynı zamlarla karşılaşacak mı? Şimdi Türkiye zengin bir ülke gerçekten ve üretimi de var. Ama bu elde edilen nema azınlıkta bir gruba gidiyor. Büyük çoğunluk ondan fakire dönüşüyor. Bunun çözümü çok basit, onların hakkına tecavüz etmek değil, haksız aldıkları parayı bu tarafa yönlendirdiniz mi hallolur. Erbakan hükümetinde de böyle oldu. Biz para basmadık gökten de altın yağmadı. Herkes memnun oldu, herkes rahat etti. Türkiye'de ki faiz sadece bizim faizlerimize gitmiyor. Dünya siyonizmine de gidiyor. Faizi ortadan kaldırırsanız olur. Zor değil, hayali de değil. Havuz sistemi budur işte. Sayın Çiller bize karşı çıkmıştı buradan para toplanmaz diye. Sonra bir de baktılar ki yani çok büyük mevla toplandı. Öyle olunca kimse faizden para almayacak buradan alacak dendi. Faiz sıfıra da düşebilir. Erbakanı namaz kıldığı için, oruç tuttuğu için düşman tavırla indirmediler. Bu meseleden dolayı indirdiler. Erbakan başta kalırsa siyonizm bitecek, kapitalist düzen iflas edecek diye korktular. Kimse bize siz kötüsünüz demiyor, ahlaksızsınız demiyor. Sizin inançlarınız dolayısıyla bizm menfaatlerimize aykırı hakaret ediyorsunuz biz sizi istemiyoruz diyorlar. Esas mesele halkın görmesi. Bu televizyonlar, gazeteler böyle aleyhte haberler yaparken görme işi engelleniyor. Onun için çok çalışmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Her hafta sonunda bütün Türkiye'de bu çalışmayı yapıyoruz. Erbakan Hoca 85 yaşında. Şu an Saadet Partisi genel başkanı. Kurmayları aktif bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Sizde yaşınıza rağmen koşturuyorsunuz. Azminizin ve kararlığınızın sebebi nedir. Neden dinlenmek istemiyorsunuz? Bunu Erbakan Hoca bir misalle anlatıyor. Siz Eyüp Hz.'lerini bilir misiniz diyor. 90 yaşında 6 çocuğuyla hakkın hakim olması, Bizans'ın zulmünün yerine adil insan hakkına dayalı bir düzenin kurulması için geldi burada surların dibinde canını verdi. Yaşlandın bir köşe de otur diye bir şeyi kabul edemem diyor. O kabul etmiyor bizde etmiyoruz çalışıyoruz. Biz çalışırken çok genç bir kadroyla çalışıyoruz. Bizim başkanlık divanı heyetimiz bütün partilerden daha genç. O gayretleri gösteriyorlar. İstanbul'a geldiğim zaman iki tane genel başkan yardımcısıyla bu çalışmaları sürdürdük. Hepsi benden 20 yaş küçük. Aynı çalışmayı yapıyoruz. Bunun için yaşlılık ihtiyarlık diye bir şey olmaz. Çalışıp çalışmamak vardır. Erbakan Hoca2da takatının son noktasına kadar bu çalışmaya kendini adamış bir insan. Bu çalışmaya teşekkür edilir, niye tenkit ediyorsun. Son olarak camiaya söylemek istedikleriniz? Erbakan Hoca geldikten sonra herkes koşturmaya, daha gayretli çalışmaya başladı bunu görüyoruz. Bu kardeşlerimizin bu çalışmalarını seçim sonucunda Allah'ın izniyle büyük bir başarı kazanacaklarının göstergesi olarak görüyorum. Ve çalışmalarının artarak devam etmesini talep ediyorum. Hepsine hakikaten gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum, Allah razı olsun diyorum. Bizde teşekkür ederiz bize vakit ayırdığınız için. Ajans5.com ve okurlarımızın adına teşekkür ederiz Allah razı olsun Bende teşekkür ediyorum size.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|