![]() |
#1 |
![]() Yeni Başlayanlar İçin Sezai KARAKOÇ
İslam/Türk dünyasının yaşayan en önemli düşünürü olan Sezai Karakoç, fikir ve sanatta “Diriliş Akımı”nın kurucusu olarak tanınıyor. 1933 Diyarbakır/Ergani doğumlu olan Karakoç, 1950-55 arası Ankara Siyasal Bilgiler’de okuduğu yıllarda Osman Yüksel Serdengeçti’yle ve İslam davasını sanat ve yayın dünyasında temsil eden üstadı Necip Fazıl Kısakürek’le yakından tanıştı. Fikir ve sanat eserlerinde, “geleneğin yeniden üretilmesi” sorunsalını da aşarak, Mevlanalar, Yunuslar çağından Şeyh Galip’e uzanan İslam klasiklerinin altın zincirinin günümüzdeki temsilcisi oldu. İslam Milletinin ve İslam Medeniyeti’nin Dirilişi davasını savundu. Eleştirmenler, edebiyat tarihçileri ve akademisyenler Karakoç’un, Türkiye’de 1950’lerden; özellikle 1960’tan sonra üretilen dikkate değer bütün sanat ve düşünce eserleri üzerinde belirgin bir etkisinin bulunduğunu vurguluyorlar. İlk sayısını Nisan 1960’ta çıkardığı ve yayınını aralıklarla otuz üç yıl boyunca sürdürdüğü Diriliş Dergisi çevresinde çok sayıda genç aydının; fikir ve sanat adamının yetişmesine öncülük etti. Edebiyat, Mavera, Yedi İklim, Yönelişler, İkindiyazıları, Kayıtlar, İpek Dili, Hece ve Kaşgar gibi dergiler etrafında toplanan farklı kuşaklardan yazarların büyük çoğunluğu, Büyük Doğu-Diriliş dergileriyle şekillenen dünya görüşü bağlamında eserler verdiler. Eleştirmenler, Karakoç’u hiç okumamış olanların üzerinde bile, O’nun dolaylı tesirinin bulunabileceğini kabul ediyorlar. 2000 yılında bir Divan Yirminci yüzyılda, modern Türk şiiri denilince akla gelen birinci isim hiç şüphesiz üstad Sezai Karakoç’tur. Karakoç’un, Monna Rosaadlı ünlü kitabı da dahil, daha önce çıkmış dokuz şiir kitabının tümü bir arada 2000 yılında yayımlandı. Üstadın “Gün Doğmadan” adını verdiği yedi yüz sayfalık kitabı, sürekli yeni baskılar yapan, çıktığı günden beri en çok okunan, hakkında en çok yazılan bir şaheser olma özelliği taşıyor. Eser, köklü şiir geleneğimizin muazzam divanlarının da günümüzdeki bir temsilcisi durumundadır. Aylık edebiyat, kültür, sanat dergisi Yedi İklim’in Gün Doğmadan’ı ve Sezai Karakoç’un şiirini konu edindiği özel sayısında (Eylül 2000), Mücahit Koca şöyle diyordu: “Gün Doğmadan şiirler toplamı olan kitap, aslında bir “Divan”dır. Divan, gelenekte şairlerin gazel, kaside vb. gibi bütün şiirlerini topladığı bir kitapsa da, günümüzde Mehmet Âkif Ersoy’un bütün şiirlerinin toplandığı Safahat ile Necip Fazıl Kısakürek’in Esselâm isimli mesnevîsinin dışındaki bütün şiirlerini topladığı Çile isimli şiir kitabı da bir bakıma “Divan” değil midir?...Nasıl kitap Safahat ve Çile’den sonra bir silsile gibi gelmişse, şair de bir silsile gibi gelmiş, milletten, devlet ve medeniyetten yana olanları sevince boğmuştur.” Önce ne okumalı? Külliyatı 60 kitabı geçen Karakoç’un herhangi bir eserini daha önce okumamış genç okurlar için yararlı olacağını düşündüğüm bir teklifte bulunmak istiyorum. Bediüzzaman Said Nursi’lerden, Mehmet Akif’lerden Necip Fazıl Kısakürek’e uzanan “dava”nın çağdaş bir mirasçısı; öncü bir mütefekkir ve dava adamı olarak üstad Sezai Karakoç’un önce düşünce eserleri bir bütün halinde okunup özümsenmeli, sonra şiire geçilmelidir. Yeni başlayanlar için Diriliş Neslinin Amentüsü veya İslamın Dirilişi adlı eserlerden biri ile başlayıp İslâm, İnsanlığın Dirilişi, Yitik Cennet ve Sütun ile devam etmeyi önerebiliriz. Toplum, devlet, devlet kurumları ve siyasetle doğrudan ilgili konulara öncelik tanıyanlar ise Fizik Ötesi Açıdan Ufuklar ve Daha Ötesi ile (üç cilt), Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı (iki cilt) ve “Çıkış Yolu” adlı ilk kez 1995-2003 arası basılan eserlerden başlayabilirler. Hemen belirtelim ki Sezai Karakoç, yazdıkları arasında seçme yapılacak sıradan bir yazar değil, eseri bir bütün olarak dikkatle özümsenmesi gereken, yüzyılda bir etrafına parıltılı ışığından saçarak geçen büyük yıldızlar gibi çağımızda aramızdan geçmekte olan büyük bir mütefekkir / sanatçıdır. Diriliş Akımı hakkında Sezai Karakoç, eserleriyle ülkemizin bilhassa fikir ve sanat hayatını derinden etkilemiş, bu alanda hâlen Diriliş Akımı adıyla anılan fikir ve sanat akımının kurucusu olmuştur. Edebiyat tarihçisi Ahmet Kabaklı, “20. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eserinde, “Mehmet Âkif, Yahya Kemâl ve Necip Fazıl ile bağlantılı olsa bile Sezai Karakoç’un düşünce adamı, şair ve yazar olarak bunlardan farklı, daha yeni ve esaslı bir yönelim içinde olduğunu, yeni bir akımın kurucusu olduğunu” vurguluyor ve bu akıma Yeni İslamcı Akım adını veriyor. Kabaklı, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Âkif İnan, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören, Ebubekir Eroğlu, İsmail Kıllıoğlu, Turan Koç, Arif Ay, Cahit Koytak, Mustafa Miyasoğlu ve daha başka isimleri de akımın mensuplarından sayıyor ve eserlerinden örneklere yer veriyor. Adı geçen kitapta büyük oranda yararlı bilgiler yer almakla birlikte Sezai Karakoç’un öncüsü olduğu akımın doğru adı Diriliş Akımı veya sadece Diriliş’tir. Sezai Karakoç hakkında yazılmış kitaplarda ve kendisiyle ilgili özel sayı çıkarmış dergilerde konuyla ilgili bilgi ve bulgulara ulaşmak mümkündür. Burada Kabaklı’nın tarifinden kısa bir bölüm aktarıyoruz: “Gerçekten, bu yeni İslamcılar, “yabancılaşma”ya karşı çıkarak, sanat ve edebiyatta “yerli düşünce”nin ölümsüz ve her çağı kaplar değerdeki Büyük Kitap (Kur’an) ve Büyük Öncü (Hz. Muhammed)’nün, bugünün gözüyle taze yorumlarını yapmaktadırlar. Onlarca millî olmaktan ziyade, evrensel olan İslam’ın büyük kahramanları, faziletleri, eğitimde, hikmette, siyasette, ekonomi ve “eylem”de sonsuz olan değerleri, edebiyatta bu “yeni İslam”ın, yeni insanın, meleksi ve çocuksu aşkların yeni çalışma, irade, çağdaşlık anlayışlarının şiir, hikâye, piyes ve düşünce malzemesi olmaktadır.” (A. Kabaklı, 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi, s.603) Ve Monna Rosa Bazı şiirler vardır, şairlerinin önünü adeta tıkar, okurun diğer eserlerine ulaşmasına engel olurlar. Hiçbir şair, falan şiirin şairi olarak tanınmak ve hep öyle anılmak istemez. Hele Sezai Karakoç gibi bir fikir ve dava adamı, gençlik yıllarında yazıp sonraki yıllarda yazdığı eserleriyle kat kat aştığı bir şiirle hiç anılmak istemez. Ancak bu yanlış ve bilinçsiz tutumdan şüphesiz asıl zararlı çıkan, o sanatçının şu ya da bu sebeple meşhur olmuş o bir tek şiirine takılıp kalan okurdur. Ne yazık ki, pek çok kişinin aklına da Sezai Karakoç denilince onun Monna Rosa (Mona Roza) şiiri gelmektedir. Böylelerinin durumu, padişahın hazinesine girip de şaşkınlıktan elindeki küreğin tersiyle ancak bir tek altın alabilen kişinin gülünç ve acıklı haline benzetilebilir. Sezai Karakoç, Diriliş dergisinde yayınladığı “Hatıralar”da da açıkladığı gibi (Diriliş, Haziran 1989), Monna Rosa’yı, gül, bülbül, Leyla gibi mazmunlarını yeniden diriltme gereğini göz önünde bulundurarak kaleme almıştır. Modern bir Leyla ile Mecnun denemesidir Monna Rosa. Yazıldığı dönemin (1952) aşk ve kadın anlayışına esaslı bir karşı çıkıştır. Kadını metres, aşkı flört olarak gören, şairaneliğe hor bakan yeni çürümüşlüğe karşı Mecnun’un yurdundan yükselen yepyeni bir itirazdır. Monna Rosa dahil, Karakoç’un hayatı, şahsiyeti, çevresi, mücadelesi ve dönemi hakkındaki en sağlıklı bilgiler Diriliş Dergisi’nin 1987 – 1993 dönemindeki sayılarındadır. Karakoç’la ilgili bazı kitaplar, özel sayılar Sezai Karakoç, genç sayılabilecek bir yaşta iken ansiklopedilerde madde olmuş, hakkında master ve doktora tezleri hazırlanmıştır. Çok sayıda inceleme, makale, röportaj yayınlanmış yine birçok dergi de, sanat ve düşünce çerçevesi içinde özel sayılar hazırlamışlardır. Karakoç hakkında yazılan bazı kitaplar, yazarları ve yayın tarihleri şöyledir: Sanat ve Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç, (Şakir Diclehan, Piran y. 1980), Sezai Karakoç’un Şiiri, (Ebubekir Eroğlu, Bürde y. 1981), Doğunun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, (Turan Karataş, Kaknüs y.1988), Medeniyet ve Diriliş, (Dr. Muhittin Bilge, Hece y. 2004), Leyla ile Mecnun’un İki Şairi: Fuzuli ve Sezai Karakoç, (İlhan Genç, Şule y. 2005), Sezai Karakoç’la Kırk Saat, (Sempozyum Bildirileri Kitabı, Kahramanmaraş Belediyesi yayını, 2006), Eleğimsağmalarda Gökanıtı, (Ali Haydar Haksal, İnsan y. 2007) Özel sayı hazırlamış dergilerden bazıları, sayı ve tarihleri ise şöyledir: Yedi İklim, “Üstad Sezai Karakoç’a” başlığıyla, sayı 44-45, 1993, Kitap Dergisi, “Özel Sayı- Kendisi Olabilen ve Kendisi Kalabilen Bir Düşünür Şair: Sezai Karakoç” başlığıyla, sayı 93, 1998, Ludingirra, “Dosya: Sezai Karakoç” başlığıyla, sayı 9, 1999, Biat, “Diriliş neslinden Sezai Karakoç’a armağan” başlığıyla, sayı 6, 2000, Yedi İklim, “Sezai Karakoç” başlığıyla, sayı 126, Eylül 2000. Hece, “Bir Uygarlık Tasarımı Olarak Diriliş” başlığıyla, sayı 73, Ocak 2003. Yedi İklim, Nisan 2007 sayısı. Şaban ABAK Sezai Karakoç'un Tüm Eserleri Şiir: Şiirler I Monna Rosa Şiirler II Şahdamar/Körfez/Sesler Şiirler III Hızırla Kırk Saat Şiirler IV Taha’nın Kitabı/Gül Muştusu Şiirler V Zamana Adanmış Sözler Şiirler VI Ayinler/Çeşmeler Şiirler VII Leyla ile Mecnun Şiirler VIII Ateş Dansı Şiirler IX Alınyazısı Saati Şairin tüm şiirleri GÜN DOĞMADAN ismiyle bir arada yayınlanmıştır. Hikâye: Hikâye I Meydan Ortaya Çıktığında Hikâye II Portreler Piyes: Piyesler I Armağan Çeviri şiir: Batı Şiirlerinden İslam’ın Şiir Anıtlarında Düşünce: Ruhun Dirilişi Kıyamet Aşısı Çağ ve İlham I-II-III-IV Yitik Cennet Makamda İslamın Dirilişi Diriliş Muştusu Varolma Savaşı İslam İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü İnsanlığın Dirilişi Düşünceler I-II Gündönümü Dirilişin Çevresinde Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II Unutuş ve Hatırlayış Çağdaş Batı Düşüncesinden Diriliş Neslinin Amentüsü Samanyolunda Ziyafet Deneme: Edebiyat Yazıları I Medeniyetin Rüyası Rüyanın Medeniyeti Şiir Edebiyat Yazıları II Dişimizin Zarı Edebiyat Yazıları III Eğik Ehramlar İnceleme: Mehmet Akif Yunus Emre Mevlana Günlük yazılar: Farklar Sütun Sûr Gün Saati Söyleyişler: Röportajlar: Tarihin Yol Ağzında Konferans: Çıkış Yolu I Ülkemizin Geleceği Çıkış Yolu II Medeniyetimizin Dirilişi Meydan Konuşması: Çıkış Yolu III- Kutlu Millet Gerçeği
![]() Konu Fasl-ı Gül tarafından (10-26-2008 Saat 12:39 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |
![]() Alıntı:
Kainatta yaratılan her varlık keşfedilmeyi beklerken, eşref-i mahlukat olan insan "anlaşılmaya" ve "tanınmaya" en layık olan değil midir? Her insan bünyesinde ummanları taşıma yeteneğini haiz iken, bu ummana uzaktan bakmak reva mıdır? Her insan dünyada yeri doldurulamayacak kadar değerli iken, her insanın dünyada "farklı" bir hizmeti yerine getirmesi icab ederken, bizim bu hakikatlerden yoksun olarak nefes tüketmemiz kendimize yapacağımız en büyük haksızlıktır. Belki de bunu keşfedemediğimiz zaman "sıradan" olmanın "yokluğuyla" boğulmaya mecbur kalacağız. Yeni düşünceler üretmemize vesile yorumunuz için tekrar teşekkürler... selamlar |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Şiirlerinden sadece Monna Rosa vardı bende..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Sezai Karakoç denildiğince belki de akla ilk gelen Monna Rosa şiiridir. Ama belki de Sezai Karakoç "diriliş nesli" görüşüyle temayüz etmelidir zihinlerimizde. İnşallah onun eserlerine nüfuz ettikçe düşüncelerimizde yeni boyutlarıyla derinleşecektir..
selamlar |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() SÜRGÜN Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin, ayinlerin, yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasamda Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın en onulmazından koparıp Bir toz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil Ayaklarımdan belli Lambalar eğri Aynalar akrep meleği Zaman çarpılmış atin son hayali Ev miras değil mirasın hayaleti Ey gönlümün doğurduğu Büyüttüğü emzirdiği Kuş tüyünden Ve kuş sütünden Geceler ve gündüzlerde İnsanlığa anıt gibi yükselttiği Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Bütün şiirlerimde söylediğim sensin Suna dedimse sen, Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Solome'nin, Belkıs'ın Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında Çatı katlarında bodrum katlarında Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba Hep Kanlıca'da, Emirgan'da Kandilli'nin kurşuni şafaklarında Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında, yazında Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasamda Ey çağdaş Kudüs(Meryem) Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır(Züleyha) Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Dağların yıkılışını gördüm bir venüs bardağında Köle gibi satıldım pazarlar pazarında Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda Verilmemiş hesapların korkusuyla Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasamda Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk cellâdından ne çıkar mademki yâr vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenmiş mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir Kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir Mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili Sezai Karakoç |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Biz Sezai Karakoc´u "Sürgün" siir iyle tanidik. Dün, Stuttgart Porsche Arena da, arkadasimiz Furkan Uysal almanca türkce kültür olympiatlari final inde bu siirle 2. oldu.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
sezai karakoç |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|