AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Kafes]

Attila İlhan Şiir Yarışması'na bin 200 şair başvurdu, edebiyat dünyası şaştı kaldı

İş Bankası Kültür Yayınları tarafından düzenlenen ve sonucu 10 Ekim'de açıklanacak Attila İlhan Şiir Yarışması, edebiyat dünyasında yeni bir tartışmayı başlattı.



Yarışmaya 1200'ü aşkın dosyanın katılması, jüri başkanı Doğan Hızlan'ı bile şaşırttı. Geçtiğimiz hafta 'Rengahenk' isimli televizyon programına katılan Hızlan, "İnsanlar şiir yazıyor; ama maalesef şiir okumuyor.' değerlendirmesini yaptı. Hızlan'ın bu görüşü edebiyat dünyasında da yankı buldu.

Yıllardır çok sayıda yarışmanın jürisinde bulunan Hızlan, önceleri normal bir ses tonuyla söylediklerini şimdi yüksek perdeden ifade ederek, "Bu kadar şiirin yazıldığı, bu kadar şairin olduğu bir ülkede neden şiir kitapları bu kadar az satar? Yazanların biraz şiir okumasını istiyorum ki; hem onlar gelişir hem de şiir yayıncılığı gelişir." demişti. Hızlan'ın sorduğu soruları biz de şairlere, şiir yarışması düzenleyen kurumlara ve şiir kitabı yayımlayan yayınevlerine sorduk. Attila İlhan Şiir Yarışması'nı düzenleyen İş Bankası Kültür Yayınları yetkilisi Serhat Baysan, bu kadar çok şiirin katılmasını önceden beklediklerini söylüyor. Baysan, başvurunun çokluğunu üç nedene bağlıyor: Birincisi adına yarışma düzenlenen kişinin Attila İlhan olması, ikincisi yarışmanın 1960 ve sonrası doğumluları kapsaması, üçüncüsü de düzenleyen kurumun adı... Baysan, bin 200 dosyayı jüriye sunamayacakları için profesyonel destek aldıklarını söylüyor. Yayınevi, şairlerden oluşturduğu bir ekiple çalışarak bu sayıyı 15 dosyaya indirmiş. Baysan'a göre yarışmanın birincisine verilecek 10 bin YTL'lik para ödülü de katılımı etkileyen bir unsur değil.

Şiir yarışmalarının duayen jüri üyeleri arasında yer alan ve geçtiğimiz yıl jürilere veda eden şair Hilmi Yavuz'a bu durum, Aziz Nesin'in bir sözünü anımsatmış. "Türkiye'de her üç kişiden dördü şairdir." Bir de Nurullah Ataç'ın bir sözünü: "Şiir yazan herkes şairdir, iyi şair vardır, kötü şair vardır." "Bunların şair mi müteşair mi olduğu konusunda ister istemez insanın tereddütleri olmuyor değil. Bin 200 dosyanın bin 200'ünün de iyi olması mümkün değil. Bunların büyük bir bölümünün müteşair olduğunu söylemek sanırım mantıklı." diyen Yavuz, yarışmadaki para ödülünün katılıma etkisinin büyük olacağını; fakat bunun şiirlerin sırf ödül almak için yazıldığı anlamına gelmediğini söylüyor: "Bunlar zaten dosya halinde vardır, yazılmıştır. Ödüle konulan para daha önce hazırlanan dosyaların gönderilmesini hızlandırmıştır."

Necatigil Şiir Ödülü düzenleme kurulu başkanı yazar Ayşe Sarısayın ise "Sanırım herkes kendini biraz şair hissediyor." diyor. Necatigil ödülüne bugüne kadar en fazla 60 eserin başvurduğunu söyleyen Sarısayın, bunun sebebini yarışma şartnamesinde bulunan, kitabının, 'yılın belli aralıklarında yayınlanmış olması' şartına bağlıyor.

'Ödüller şairi baştan çıkarıyor!'

Toroslu Kitaplığı Editörü Cenk Gündoğdu'ya göre, Hızlan'ın değerlendirmelerine katılmamak mümkün değil. Gündoğdu, ödüllerde son 27 yılda büyük bir patlama olduğunu ve neredeyse adına ödül konmamış, ödül almamış kimse kalmadığını söylüyor. 2000'lerde ödüllerin patladığını belirten Gündoğdu, "Artık iş öyle bir hal aldı ki, ödülsüz olmak ödüllü olmaktan daha kıymetli oldu. Neredeyse her ay dergilerde iki ödül duyurusuna ve sonuçlarına rastlıyoruz. Bu durum, adlarına şiir ödülü düzenlenen, şiirimize nefes vermiş şairlerimizi, 'genç' şairi, ödül kavramını ve seçici kurulu kirletecek boyutlara ulaştı." diyor.

Gündoğdu, 2000'li yılların, yayımlanan her üç kitaptan birinin üzerinde ödül ibarelerinin yer aldığı bir süreci yaşattığına değiniyor: "Ödülle taltif edilmemiş çok az sayıda şair yıllıklarda yer bulabiliyor. Ödül alan 'genç' şairlerden bazıları aldığı ödülün gölgesinde kayboldu. Şiire ve özellikle 'genç' şairlerin yazdıklarına ilgi göstermeyen yayınevlerinin bu tutumu 'genç' şairin ödülü, şiirlerini kitaplaştırmak için bir eşik olarak görmesine neden oluyor. Ödülün tüm bu söylediğim 'çekici', 'cazip' 'getiri'sinin yanında bir de yüksek rakamda para önermesi, şair için kışkırtıcı geliyor. Hatta şairi baştan çıkarıyor. Şairler kendinden ne götüreceğini düşünmeden ne getireceğinin büyüsüyle koşarak ödüllere dosya yetiştiriyor."

Attila İlhan jürisi, 28 Eylül'de toplanıyor. Ön elemeyi geçen 15 dosyadan hangisinin birinci olacağı merak konusu. 10 Ekim'de açıklanacak sonuç, belki de yeni bir tartışmanın başlangıcı olacak.

Arif Ay (Şair): 'Türkiye'de şiir ciddiye alınmıyor'
"Aynı durum edebiyat dergilerinde de söz konusu. Dergilere gönderilen şiirler kadar dergi satılmıyor. Bence bunların nedeni Türkiye'de şiirin ciddiye alınmaması. Bunun için çok yazılıyor, ciddiye alınmadığı için okunmuyor. Şiir ciddiye alınmıyor; çünkü insan ciddiye alınmıyor. İnsanın ciddiye alınmadığı bir yerde şiir olmaz, okunmaz. Ancak şiirin lafı edilir, insanlar şiir yazdığını sanır. Tehlike burada..."

Birhan Keskin (Şair): 'Bunların çoğu şiir heveslisi'
"Öncelikle yarışmanın para ödülü çok yüksek, katılımcıların çoğunun bu nedenle katıldığını düşünüyorum. Türkiye'de öyle bin 200 şair yok. Bu insanların çoğu şiir yazma heveslisi. Şiir okumak gibi bir hevesleri yok. Şiir kitaplarının ne kadar sattığı ortada. Bu konu da tartışmaya açık. Neye göre ve kim için satmıyor? Kimileri 300-500 satıyor, kimileri binlerce. Bu da muallakta olan bir konu."

AYŞE SARISAYIN: "Sanırım herkes kendini biraz şair hissediyor. Necatigil Ödülü'ne de, şartnamesi gereği yılın belli aralıklarında yayınlanmış kitaplar kabul edilmesine rağmen birçok dosya geliyor."

DOĞAN HIZLAN: "Bu kadar şairin olduğu bir ülkede neden şiir kitapları bu kadar az satar? Yazanların biraz şiir okumasını istiyorum ki; hem onlar hem de şiir yayıncılığı gelişir."

HİLMİ YAVUZ: "Bin 200 dosyanın bin 200'ünün de iyi olması mümkün değil. Bunların büyük bir bölümünün müteşair olduğunu söylemek sanırım mantıklı."

CENK GÜNDOĞDU: "Ödül alan 'genç' şairlerden bazıları aldığı ödülün gölgesinde kayboldu. Ödüllerin önemli bir kısmı ise, 'genç' şairi tehlikeli bir pazara doğru bilinçsizce sürükledi."


Ali Pektaş

23 Eylül 2007, Pazar

[akgenclikkilis]

PAYLASIM İÇİN TESEKKURLER