04-06-2011, 17:12 | #1 |
Din hizmetlerinin finansmanı / Eser KARAKAŞ
Dünkü (5 Nisan) yazımda laikliğin olabilecek en evrensel tanımının bütçe kökenli bir tanım olabileceğini, kamu bütçesinden inançlara kaynak aktarmanın laikliğin evrensel tanımına aykırı olacağını yazmaya gayret etmiş idim.
Laikliği bütçe kaynaklarının tarafsızlığı olarak tanımladığınızda bizim ülkemizde kaçınılmaz olarak Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Anayasanın 136. maddesi ve en belirleyici olarak da Siyasi Partiler Kanunu’nun o berbat 89. maddesi gündeme geliyor. Bugünkü yazımda ülkemiz Türkiye’de dinin finansmanı dendiğinde ilk akla gelen Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi ile Fransa’da dinin finansmanını mukayese edeceğim. Belirli bir bölge dışında Fransa’da devlet bütçesinden din hizmetlerine kaynak ayırmak yüz seneyi aşkın bir süredir mümkün değil. Bu mukayeseyi yaparken üstelik çok büyük kaynakları kontrol eden Türkiye Diyanet Vakfı’nı (resmi vakıf desek tuhaf kaçar mı?) analiz dışı tutmak zordundayız zira bu vakfın sene bazında harcamalarına, gelirlerine, kontrol edebildiği kaynaklara internet üzerinden pek ulaşamıyoruz. Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2011 bütçesi 3 milyar 178 milyon TL; 2009 senesinde 2 milyar 445 TL’lik başlangıç ödeneğinden iki senede gelinen bütçe büyüklüğü ve artışı etkileyici. 2013 senesinde ise DİB bütçesinin 3 milyar 688 milyon TL olması planlanıyor. DİB bütçesi ağırlıklı olarak bir personel bütçesi çünkü 2011 senesinde DİB’in kullanacağı 3 milyar 178 milyon TL’nin 2 milyar 600 milyonu personel harcaması ve bunun içine sosyal güvenlik primleri (350 milyon TL) dahil değil. DİB’in diğer harcamaları ağırlıklı olarak devasa bir vakıf olan Türkiye Diyanet Vakfı tarafından karşılanıyor ama bu büyüklüklere tam ulaşamıyoruz. Fransa’da ise en büyük kilise olan katolik kilisesinin 2011 senelik kaynak kullanımının 700 milyon avro civarında olacağı tahmin ediliyor; TL olarak 1.6 milyar TL gibi bir şey. Bu kaynağın içinde kamu gelirleri kökenli bir gelir, kaynak yok ve başlıcaları şöyle: Söz konusu toplam 1.6 milyar TL kaynağın yaklaşık üçte biri yani 500 milyarı kiliseye bağlı katoliklerin bağışlarından oluşuyor. 320 milyar TL ise yine katoliklerin dini ayinler, törenler öncesi ve sonrası kiliselere bıraktıkları kaynaklar. Yaklaşık 180 milyon TL de katoliklerin vasiyatnameleriyle kiliseye miras yoluyla aktardıkları para. Bilindiği gibi Fransa’da katolik kilisesinin büyük taşınmazları mevcut ve kilise bu taşınmazlar sayesinde senede 60 milyon TL gibi kira geliri de elde ediyor. Önümüzde iki farklı din hizmetleri finansman modeli mevcut; bu farklı modellerin gerisinde, doğrudur, farklı tarihsel belirlenmeler de var ama yine de 2011 senesinde bu tartışmayı yapmak zorundayız. Devletleştirilmiş bir dini hizmet yapısı ve kurumundan önemli felsefi yorumlar da çıkmıyor, çıkamaz da zaten. Ben Türkiye’de din müessesinin sivil toplum elinde daha ilginçleşeceğini düşünüyorum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|