![]() |
#1 |
![]() Nazlı Ilıcak Balbay'ı kendi yazısı ile vurdu
Sabah yazarı Ilıcak, mahkememin tahliye kararını reddettiği Balbay'ın tepkisine kendi yazısı ile cevap verdi. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak bugünkü köşesinde, CHP'den milletvekili seçilen Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal'ın tahliyesinin reddedilmesini yazdı. Ilıcak Balbay'ın ve CHP'nin "Milletin iradesine darbe" tepksine, Balbay'ın 2008 yılında AKP için açılan kapatma davası sırasında kaleme aldığı yazısı iile cevap verdi. İşte Nazlı Ilıcak'ın bugünkü köşesi yazısı... Türkiye, seçimlerden yeni çıkmış bir ülke görünümünde değil. Hayati tartışmalarla yüz yüzeyiz. Hatip Dicle meselesi nasıl çözülecek? Mahkeme, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tutukluluğuna devam kararı verdiğine göre, ana muhalefet partisi ne gibi önerilerle iktidarın karşısına çıkacak? TBMM, Anayasa'ya odaklanmak yerine, önce, milletvekilleriyle yargı arasındaki ihtilâfı çözmeye çalışacak. Keşke, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden "tutuksuz yargılanma" sonucu çıksaydı. Ama karar, 2'ye 1 "tutukluluğun devamı" istikametinde oldu. Daha önceki tahliye taleplerini, aynı mahkeme, zaten 2'ye 1, -Başkan Köksal Şengün'ün muhalefetiyle- reddediyordu. Değişen hiçbir şey yok. Ben en fazla, "Yargı, milli iradeye karşı geliyor" sözüne takılıyorum. Oysa Ergenekon sanıklarını aday gösterme konusunda milli iradeden ziyade, CHP'nin iradesi ısrarlı davrandı. Ergenekon ve Balyoz sanıklarından (Çetin Doğan, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek) "bağımsız" aday olanların toplam oyu, 100 bini (binde 2'yi) bile bulamadı. *** YARGI DA MİLLİ İRADEDİR "Milli iradeyi temsil eden Mustafa Balbay hapisten çıkmalıdır" deniliyor ya, AK Parti hakkında 2008'de kapatma davası açıldığında, Balbay'ın milli irade hakkında ne yazdığını merak ettim. Acaba, % 47 oy alan bir partinin kapatılmak istenmesine milli irade adına direnmiş miydi? Beraber okuyalım, kararı siz verin. Yazının başlığı: "Yargı da Milli İradedir!" "AKP'ye yönelik kapatma davasının ardından ilk günkü iktidar kaynaklı tepkiler gösteriyor ki, önümüzdeki dönem en çok şu sözcük kullanılacak: Milli irade! Başbakan Erdoğan, açılan davanın milli iradeye yönelik bir adım olduğunu söyledi. Madem ki bundan böyle gündem siyasetle hukuk arasında gidip gelecek; yolun başında yürürlükteki anayasanın temel kurallarını anımsatalım. 6. madde şöyle diyor: 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır.' 7. madde: 'Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir.' 9. madde: 'Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.' Vurgulamak istediğimiz şu: Meclis kadar, yargı da yetkisini Türk milleti adına kullanıyor! Bu anlamda yargı da milli iradenin bir parçasıdır. Hiçbir kesim tek başına milli iradeyi ben temsil ediyorum, diyemez!" (16 Mart 2008-Cumhuriyet) Balbay'ın bir başka yazısı, "Yasama, Yargı, Yürütme" başlıklı. "Hâkim ve savcılar 'Türk milleti' adına karar veriyor... İktidara göre, yargı kendilerine hiç dokunmayacak, kime dava açılması gerektiğine de kendileri karar verecek! AKP'nin kapatılması davasında yapılan tartışmanın özü budur. Kimse, AKP'nin ne yaptığına, ülkeyi nereye götürdüğüne bakmıyor. Varsa yoksa, böyle bir dava açılır mı? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yetkisi yok da diyemiyorlar. Yasalar açık... Tek bildikleri şu: Yüzde 47 oy alan parti hakkında dava açılmaz! Hayır... Eğer ortada bir suç iddiası varsa, yargı gereğini yapar." (17 Mart 2008-Cumhuriyet) Şimdi isterseniz, Balbay'ın bazı kelimelerini değiştirip yazıyı yeniden kaleme alalım: "Kimse Ergenekon'un ne yaptığına, ülkeyi nereye götürmek istediğine bakmıyor. Hâkimlerin yetkisi yok da diyemiyorlar. Yasalar açık. Tek bildikleri şu: Milletvekili seçilen biri nasıl tutuklu kalır! Hayır... Eğer ortada ciddi bir suç şüphesi varsa, yargı gereğini yapar." *** TUTUKSUZ YARGINLANMALILAR Yanlış anlaşılmasın, konu, yargının takdirinde olmakla birlikte, özellikle meslektaşlarımızın tutuksuz yargılanmalarının gereğine inanıyorum. Çünkü onlar, olsa olsa, darbe teşebbüsüne geçenlerin psikolojik harekâtta kullandıkları bir vasıtadan ibaret. Ama "Milletvekili seçildikleri için tutuksuz yargılansın" demek ayrıcalıktır. CHP, Balbay yerine Tuncay Özkan'ı tercih etseydi, ya da MHP Engin Alan yerine, Çetin Doğan'ı aday gösterseydi, bu defa onlar mı serbest kalacaktı? Bu ne keyfilik! Veli Küçük veyahut İbrahim Şahin, bir partinin listesinden milletvekili seçilseydi, bugün "tutuklulukları sona ersin" diyenler çıkacak mıydı? Tutuksuz yargılamayı, milli irade bağlamında değil, "uzun tutukluluk süreleri, infaza dönüştüğü" için savunuyorum. Mahkemelerin, darbenin asli faili gibi görmediği kişilerin tümünü tahliye etmesinin doğru olacağını düşünüyorum. 25.06.2011 ensonhaber
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bu aksam bir tv programinda konuk olan Nazli Ilicak'in bazi cumleleri dikkatimi cekti ve yazilarinda aratmak istedim. Neticede buldum. Iki gun onceki yazisinin icerigindendi cumleler. Yaziyi okudum ve oldukca begendim. Sizlerle de paylasmak istedim, zira yeri geldiginde bu tur bilgileri aksini savunanlara aktarabilmemiz gerekiyor
![]() Ne demiştin? Niçin caydın sözünden? Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, ya da Engin Alan... "Neden mahkemeler bu kişileri tahliye etmediler?" diye kıyamet kopuyor. Acaba niçin CHP ve MHP, Ergenekon ve Balyoz sanıklarını milletvekilliğine aday yaptı, böylece sorunu, Türkiye'nin gündemine taşıdı? Bence, öncelikli olarak onlardan hesap sormak lâzım. 3 Haziran 2011'de, Kanal Türk'te, gazeteci Adem Yavuz Arslan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında şöyle bir diyalog geçmişti: Adem Yavuz Arslan: Burhan Kuzu diyor ki, katalog suçlarla ilgili olduğu için, sürprizler ortaya çıkabilir. Diyelim ki, yarın seçildiler ve mahkeme "Hayır... hapisten çıkamaz" dedi, ne yapacaksınız? Kemal Kılıçdaroğlu: Evet çıkmayabilirler. Bunu daha önce de Sabih Kanadoğlu açıklamıştı. Sonuçta yargının takdirine bağlı... Cezaevinden çıkması için yargıcın kararı lâzım. Herhangi bir sorun yok. *** Tarih ve mekân göstererek, seçim öncesi Kılıçdaroğlu'nun tutuklu milletvekilleriyle ilgili görüşünü sundum. O tarihte, "Takdir hakkı yargının" demişti. Şimdi, tutukluluğun sona ermesini, milli iradenin gereği gibi gösteriyor. Ve mücadele edeceklerini söylüyor. Ben de sorarım kendisine: "Ne demiştin? Niçin caydın sözünden..." 28 Haziran 2011 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Balbay'ın bir başka yazısı, "Yasama, Yargı, Yürütme" başlıklı.
"Hâkim ve savcılar 'Türk milleti' adına karar veriyor... İktidara göre, yargı kendilerine hiç dokunmayacak, kime dava açılması gerektiğine de kendileri karar verecek! AKP'nin kapatılması davasında yapılan tartışmanın özü budur. Kimse, AKP'nin ne yaptığına, ülkeyi nereye götürdüğüne bakmıyor. Varsa yoksa, böyle bir dava açılır mı? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yetkisi yok da diyemiyorlar. Yasalar açık... Tek bildikleri şu: Yüzde 47 oy alan parti hakkında dava açılmaz! Hayır... Eğer ortada bir suç iddiası varsa, yargı gereğini yapar." (17 Mart 2008-Cumhuriyet) Şimdi isterseniz, Balbay'ın bazı kelimelerini değiştirip yazıyı yeniden kaleme alalım: "Kimse Ergenekon'un ne yaptığına, ülkeyi nereye götürmek istediğine bakmıyor. Hâkimlerin yetkisi yok da diyemiyorlar. Yasalar açık. Tek bildikleri şu: Milletvekili seçilen biri nasıl tutuklu kalır! Hayır... Eğer ortada ciddi bir suç şüphesi varsa, yargı gereğini yapar." *** tam on ikiden vurmuş Nazlı hanım..güzel analiz. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Sanırım TVNET'deydi çok güzel çıkarımlarda bulundu Sayın Ilıcak, yargıda milli irade fakat bu beylerin işine gelir şekilde karar verdikleri sürece...
Konu Tarantula_ tarafından (06-30-2011 Saat 14:30 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Çok çarpıcı
![]() |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|