![]() |
#1 |
![]() Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Filistin Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında konuştu. Sözlerine “Filistin’in gözü yaşlı annelerini, Filistinli babaları, Filistinli çocukları selamlıyorum ve her birini gözlerinden öpüyorum. İstanbul’dan Gazze’ye insani yardım götürürken 31 Mayıs 2010 sabahı uluslararası sularda, uluslararası hukuka da insanlık hukukuna da aykırı bir şekilde İsrailli askerler tarafından katledilen, şehit edilen 9 insanımızı özlemle yad ediyorum ve bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. O fedakar kardeşlerimizin hatıralarını ve maruz kaldıkları katliamı unutmadık, unutmayacağız” diye başlayan Erdoğan şu mesajları verdi: Önce şartlar yerine getirilmeli Sözlerimin başında şu gerçeği bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum, İsrail, uluslararası hukuka ve her türlü insani değerlere aykırı bu yasa dışı eylemden dolayı resmen özür dilemedikçe, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödemedikçe, Gazze’ye yönelik ambargoyu kaldırmadıkça, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi düşünülemez... Filistin halkına reva gördüğünüz zulmü ne ile izah ediyorsunuz? Öyleyse masum insanlara kurşun atmayı, sırtından vurmayı ne ile izah ediyorsunuz? Çocuklara ilaç ve gıda götüren bir gemi dolusu merhamet elçisine nasıl silah doğrultuyor ve nasıl kurşun sıkıyorsunuz? Gazze insanlığın yürek yarası Filistin davası, ayaklar altına alınmak istenen insanlık onurunu dik tutma ve ayağa kaldırma mücadelesidir. Bu nedenle bu dava sadece Filistin’in ve Filistinlilerin değil, adaletten, hak ve özgürlükten yana olan, hangi inanca sahip olursa olsun, insani değerleri savunan her insanın davası... Uluslararası sistemin, belirli devletlere suç işleme ayrıcalığı, uluslararası hukuku çiğneme imtiyazı sağlamak ve bu devletleri şımartmak suretiyle, insanlığın meselelerine çözüm bulamadığı ve bulmayacağı artık aşikardır... Gazze bugün insanlığın yürek yarası. Mızrak çuvala sığmıyor. Artık Gazze’de ne olup bittiğini, Gazze’nin maruz kaldığı zulmün boyutlarını bütün insanlık biliyor. Toprakları, köyleri ve hatta aileleri bölen ve Filistin’de normal bir ekonomik hayatın oluşabilmesini engelleyen Batı Şeria’daki Filistinlilerin dolaşımı üzerindeki kısıtlamalar süratle kaldırılmalıdır. Gazze Şeridi’nde yaşayan 1,5 milyon insan halen, İsrail’in uyguladığı insanlık dışı abluka nedeniyle temel ihtiyaçlarını, gıda ve ilaç ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Her toplumun, diğerinden an be an haberdar bir dünyada hala ‘Gazze için ablukayı kaldırın’ demek zorunda kalmak ne büyük bir trajedidir. Gazze’deki trajedi karşısında sızlamayan vicdan, artık vicdan değildir... Bu şımarıklığa prim vermeyin Her gün bu insanlık dramıyla karşı karşıya kalan Gazze halkının sıkıntılarının bir an evvel giderilmesi için tüm uluslararası camianın harekete geçmesi gerekiyor. Gemilerle gıda götüren insanlar, hangi insani değerler için hayatları pahasına denize açılıyorlarsa, uluslararası örgütlerin de insanlığın vicdanı adına harekete geçmesi gerekiyor. Bakın son dönemde Yunanistan bile yola çıkan gemilere engel oldu. Ama yeri gelince bizi arayıp ‘Filistin için biz ne yapabiliriz?’ diye soruyor. Bu nasıl bir samimiyet. Başta BM ve ABD olmak üzere, uluslararası çevreler İsrail’in tek taraflı, şımarık uygulamalarına prim vermeye, bu insanlık dışı uygulamalarına gözlerini kapamaya devam ederse, suçun bir faili olarak anılmaktan kurtulamazlar. Düşünce dünyamızın mimarlarının dediği gibi, ben de derim ki, ‘Kalbimin yarısı Mekke’dir, diğer yarısı Medine’dir. Üstünü bir tül gibi Kudüs örter.’ İsterim ki bu hissiyatımız bütün dünya dillerine tercüme edilsin. Mücadelenizde asla yalnız değilsiniz. Türkiye ve Türk insanı, her zaman Filistin’in yanında olacaktır. Sözlerimi Filistinli şair Mahmut Derviş’in şu dizeleriyle sonlandırmak istiyorum; Bir mendil işleyeceğim yarına kadar/ Gözlerine sunduğum şiirlerle süslü/ Ve bir cümleyle/ baldan ve öpücüklerden tatlı/ Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var... Evet ben de diyorum ki, bir Filistin vardı, bir Filistin gene var ve bir Filistin gene olacak... GAZZE ZİYARETİ SORULDU Erdoğan, Ürdün Başbakanı Maruf El Bahit ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, “İsrail’den özür gelmese de Gazze ziyareti gündeminizde mi?” sorusuna, “Herhangi bir gerilime zemin hazırlamak gibi bir düşünce içinde değiliz. Bu, özür dilemeyle, tazminat ya da ambargoyla eş zamanlı veya onun karşılığında gibi düşünmek çok yanlış olur” cevabını verdi. Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Erdoğan Filistin meselesinin çözümü için çerçeveyi de çizdi: Başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla çözülmesini arzu ediyoruz. Orta Doğu ve Kuzey Afrika halklarının baskıcı ve otoriter yönetimlere karşı açıkça tavır aldığını belirten Erdoğan, “Bu gelişmelerden ve otoriter rejimlerin akıbetinden en çok ders çıkarması gereken İsrail yönetimidir. Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim faaliyetlerinin genişleyerek sürmesi, Arapların dini ve kültürel mirasına yönelik müdahaleler, Filistinlilerin evlerinden çıkarılmaları ve özellikle yerleşimciler tarafından şiddete maruz kalmaları, kısıtlamalar, Kudüs’teki Filistin kurumlarının işleyişine izin verilmemesi gibi uygulamalar asla kabul edilebilir değildir. İsrail, Doğu Kudüs’ün, Filistin’in başkenti olduğunu kabul etmesi ve iki halkın barış içinde yaşamalarını mümkün kılacak şartların ortaya çıkmasına izin vermelidir. İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözüm temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulmasıyla çözülmesini arzu ediyoruz. Filistinli kardeşlerimiz, özlemini çektikleri devletlerine artık kavuşmalıdır” dedi. Tarihi çözüm birlikten geçer İsrail-Filistin meselesinde, uluslararası camiaya büyük bir sorumluluk düştüğünü belirten Erdoğan, “Bu meselenin çözümü konusunda uluslararası çevrelere yaptığımız çağrıların daha güçlü yankılanması ve muhatap bulabilmesi için evvela Filistinlilerin kendi içlerinde birlik olmaları gerek. Kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur. Evet, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün aşılmış olması bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Gelecek süreçte öncelikli mesele, teknokratlardan oluşacak uzlaşı hükümetinin kurulmasıdır. Şimdi bütün enerjimizi bunun en kısa zamanda gerçekleştirilmesi için harcamalıyız. Hangi yetkilinin başbakanlık görevini üstleneceği meselesinin halen çözüme kavuşturulamamış olmasını endişeyle izliyoruz” diye konuştu. Erdoğan Gazze’de iz bıraktı Başbakan Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’la da bir araya geldi. Conrad Otel’de gerçekleşen ikili görüşme yaklaşık bir saat kadar sürdü. ‘Filistin 2. Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında konuşan Abbas, Türkiye’nin kesin bir şekilde Filistin halkına her alanda destek verdiğini belirtti. Abbas, “Takınmış olduğunuz tutumları hiçbir zaman inkar etmeyiz. Sayın Erdoğan’ın, Filistin’in iç meselelerinde ve Filistin uzlaşısında da izleri mevcuttur. Siz her zaman büyük bir özen gösterdiniz ve uzlaşının tamamlanması için büyük çabalar harcadınız. Size söz veriyoruz inşallah bu uzlaşıya varacağız” dedi. BM’ye gitmek üzere olduklarını belirten Abbas, “Kapılar yüzümüze kapanıyorsa, bizim BM’ye gitmemiz gerekiyor. Biz 63 yıldan beri işgal altındayız ve biz Genel Kurula üye bir ülke olmak istiyoruz. Şunu diyebiliriz ki BM bir seçenek değildir, ama oraya gitmek zorundayız. Biz devletimizi istiyoruz” dedi. STAR
![]() Konu ALmi´ tarafından (07-24-2011 Saat 13:31 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|