AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-10-2011, 04:23   #1
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart Sürgünlere İnat,Özgürlüğü Tatmak
İslami davanın nazenin tutsaklarına, sevk edildikleri uzak diyarlarda bile gerçek özgürlüğü nasip eden Allah Sübhanehu ve Teâlâ’nın adıyla…
Zindan; Allah'ın ismini ve İslam davasını yüceltmek, yükseltmek ve daha ileriye taşımak için mücadele edenlerle dolup taştığı yer...
Fikrine, düşüncesine ve dünya bakışına göre anlam ve önem kazanan, bu sebeple insan üzerinde değişik etki bırakan esrarengiz bir mahal...
Yaşayanın anlatmakta zorlandığı, yaşamayanın da -ne kadar anlatılırsa anlatılsın- anlamakta zorlandığı bir mekân…
Dört duvar ve demir parmaklıklar arasında/arkasında bir medrese, bir mektep hayatı yaşamak...
İlme aç ve sevdalı birinin öğrendikleriyle zindanı bir ibadethaneye bir tefekkür haneye döndürmesi...
Gönlünde iman aşkı olanın zorluklara göğüs gerip acıyı, inciye çevirmesi…
Yanlış, eksik ve kusurlu yanlarını tamamlayıp, davasını yeniden hayata geçirmek için girişilen bir süreç, bir berzah, bir mecra...
İnsanın ailesinden, eşinden, sevdiklerinden, dostlarından, umutlarından ve iş hayatından kopması...
Zindan; karanlık sessizliği meyve yetiştiren ve tohumları gizli tutan toprak...
Tedavisi zor ölümcül hastalıklara, deva olan acı bir ilaç...
Ve Hüseynilere rengârenk bir gülistan...
İslami kimliğin yüklediği sorumluluklar sebebiyle, içinde bulunulan zor ve sıkıntılı durumları göz ardı edip zindan hayatını özgür bir şekilde yaşamak, Müslüman’ın şanına yakışan güzelliklerdendir.
Yaşadığımız hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Ödememiz gereken bedellerin vakti/zamanı geldiğinde muhakkak öderiz. Ama eksik, ama fazla ne olursa olsun bedel ödenmesi gerekiyorsa ödenecektir.
Adına kiminin zindan, kiminin mahpushane, kiminin dört tarafı yüksek duvarlarla örtülü bedelhane dediği bu garip mekân da, bir şeylerin bedelini ödeme yeridir. İyi veya kötü, haklı veya haksız, menfi veya müspet herkes bu karanlıklarla örtülü mekânda yaptığı şeyin bedelini ödemektedir. En tabi manasıyla; sıkıntıyı, zorluğu, çileyi, acıyı ve esareti bilmenin, şuur ve idrakiyle hayatı anlamanın yeridir, zindan.
Dünyadan ayrı bir yer, yaşanılmasının Allah’ın yardımı haricinde zor olduğu, Allah’a mutmain bir kalp ile iman edenlerin ise esaret hayatını mektebe çevirdiği bir yerdir, zindan. Bu mektebin muallimi de, öğrencisi de İslam davasını istenilen bir şekilde yaşamak istediği için bu musibete duçar olunandır.
Her yaştan ve her sınıftan milyonlarca insana mekân olan zindanda, yaşanılanların uzun bir süre unutulmadığı ve anlatılmak istendiği ama yeteri kadar anlatılamadığı bilinmektedir. Aslında zindana dair anlatılacak/söylenecek sözlerin, belki de zindana konulan ve zindana konu olan insanın kendisi hakkında söyleyecek sözleri kadar fazladır.
Yani, anlatmak ister insan yaşadıklarını, yezitlere inat. Yaşadığı zorluk ve sıkıntıyı, başına gelen bela ve musibeti, hayattan beklediği beklentileri… Fırsatını arar, bulur ve döker içindekileri, bulutların yağmurları boşalttığı gibi.
Kaç zemheri bahar eskitti bu körpe ömrüm zindan yolunda, hatırlamıyorum. Kaç mazlum ve mahkûm ile tanıştım, bilmiyorum. Zindana ve içindekilere karşı duygularımın, neden galeyana geldiğini de çözemiyorum. Cevaplarını arıyorum, bulmak için çaba sarf ediyorum, ama...
Cevapsız kalan sorular, kurcalıyor beynimi, yıpratıyor bedenimi. ‘En kötü bir durumda bile yapılabilecek en iyi bir şey muhakkak vardır’ sözü geliyor aklıma… Tefekkür ediyorum, bulmak istiyorum, yüreğimi yangına çeviren suallerin cevabını… Şunu diyorum artık; her zamanın ve mekânın hususi bir imtihanı vardır, anlayıp kazanmak, insanın kendisine kalmıştır. Zindan yolundakinin de, zindanda olankinin de.
Sonra bir ayet geliyor aklıma, ‘Hoşunuza gitmeyen bir şeyde sizin için hayır, çok hoşunuza giden bir şeyde de sizin için şer bulunabilir’ diye… Öyleyse diyorum, hayır ve güzelliği, rahat ve huzuru, neşe ve sevinci ve zindanda özgür olmayı Hakk’ın takdirinde aramak gerek. Çünkü mutlu olduğun yer, İslam’ı eksiksiz ve noksansız yaşadığın yerdir.
Karanlığın en koyulaştığı bir demde, hasret ve özlemlerin akıldan çıkmadığı bir saatte başlar rahmet damlayan nağmeler, zindanın içerisinde…
Başların tacı Resul-i Ekrem Efendimizin hayatından kesitler sunulur/anlatılır, o nurlu yüzler tarafından… Hubeyb bin Adiy’in esaret hayatı örnek verilir ve sonra Zeyd bin Denisse… Her ikisi de birer kahraman ve Peygamber Sevdalısı… İdam edilecekleri esnada kendilerine sunulan teklifleri ret etmeleri misal verilir. ‘Resulullah’ın ayağına bir iğnenin bile batmasına razı olmayız’ demeleri ve şahadete yürümeleri… Şahadetlerinin gelecek nesillere çağrı yaptığını ve çağrıya zamanın Ubeydullah’larının ‘lebbeyk’ dedikleri anlatılır.
Haykırışı anlatılır, mustazaf Abdullah bin Mesud’un. Zamanın zulüm saraylarının sahiplerine karşı direnişi ve hak kelamı yüzlerine karşı okuyuşu… Sonra kan revan içinde kalışı ve Resulullah’ın ona müjde vermesi…
İşte budur kurtuluş yolu… Allah yolunda mücadele etmek, başa gelen musibetlere sabretmek… Zalimlerin zulüm saraylarında bir ‘Yusuf’ olup hakkı sırat-ıl müstakim yolda yürüyerek yaşamak. ‘Abdusselam’ olup, Allah Allah diye haykırmak. ‘Said’ olup, Kur’an’ın kıyamete kadar tahrif olmayacağını ve zalimlerin isteseler de, istemeseler de Allah-u Teâlâ’nın nurunu tamamlayacağını söylemek.
Yol gösteren ‘Şeyh Ahmet Yasin’ ve nur dağıtan ‘Fikret Bayram’ olmak, zindan ve zalimlere inat… Sonra zalimleri tekerlikli sandalye ile kahretmek. Onların güçsüz ve aciz gördükleri esnada bir bomba olmak... Yaşayışla, çalışmayla, yazmayla, üstün emek ve gayretler ile onlara unutamayacakları dersler vermek.
Eğer ki verebiliyorsak derslerini zalimlerin, akıllarını yitirmelerine sebep oluyorsak, yüreklerindeki közleri tekrardan tutuşturabiliyorsak, bizlerden bahsettiklerinde kelimeler düğümleniyorsa boğazlarında; işte bu bize yeter.
Varsın parçalasınlar bedenimi apaçilerle, varsın yıllar boyunca kapatsınlar beni zindanlara, mahkûm etsinler beni yabancısı olduğum garip ve müstesna yerlere…
Davayı ayakta tutmak, kalplerdeki yaralara deva olmak, Yusufi zindanlara hayat vermek ve sevdalılara meşale yakmak için zindanı mesken edinen sevda yüklü aziz bahadırlara, onların ailelerine ve sevenlerine selam olsun.

(Hürseda Haber)

 

Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-10-2011, 04:24   #2
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
ah mollam olsaydıda yorumlasaydı...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-10-2011, 04:43   #3
Kullanıcı Adı
Tarantula_
Standart
Alıntı:
zindan hayatını özgür bir şekilde yaşamak
Allahu Ekber...!
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi