![]() |
#1 |
![]() Devletin BDP ve PKK’nın başı Öcalan’ı muhatap alıp Kürt meselesinin çözümünde görüşlerini sorması dönemi 14 Temmuz Silvan saldırısı ve aynı gün açıklanan “Demokratik özerklik” saçmalığı ile artık bitti. Terörle mücadelede devletin yürüttüğü süreçler artık Silvan öncesi ve Silvan sonrası olarak ikiye ayrılıyor diyebiliriz. Terörle mücadele yöntemi, Silvan saldırısından sonra radikal biçimde ve hızla değişti. Şimdi bundan sonra neler olacak? Abdullah Öcalan’la yapılan müzakereler artık sona eriyor. Onunla bundan sonra yapılacak görüşmeler müzakere görüşmesi olmayacak. Öcalan’ın avukatlarıyla olan görüşmeleri sınırlandırılacak. BDP, PKK, KCK, DTK gibi unsurlar Kürt meselesinin çözümü konusunda kesinlikle muhatap alınmayacak. Önümüzdeki bir buçuk, iki ay çok yoğun operasyonlar yaşanabilir. Hükümetin operasyonlar için Ramazanı bekleme niyeti, Çukurca saldırısı ile değişti. Sınır ötesine bile operasyonlar başladı. İçerde yapılacak büyük operasyonlarla PKK, DTK, BDP, KCK gibi yapıların elebaşıları ve destekçileri için gözaltı ve tutuklamalar gelebilir. Bu çerçevede 2 500-3 000 arası kişiye operasyon yapılabilir. PKK, BDP ve diğer uzantılarının “Farenin kediyle oynaması gibi” devletle dalga geçmeye dönük “şımarık” hareketleri, eylemleri ve saldırıları, bardağı taşırdı. PKK ve uzantıları, devletin kendilerine gösterdiği iyi niyeti istismar etmeye kalkıştılar. Bu kesimler, isteyerek yaptıkları ahmakça işler sonucunda kendi elleri ve eylemleriyle devletin muhatabı olmaktan çıkmış oldular. Terörle mücadele işi sadece askere havale edilmekten vazgeçildi. Başbakan Erdoğan inisiyatifi bizzat üzerine aldı. Terörle mücadele görevini merkezde artık başbakanın oluşturacağı profesyonel yeni bir ekip yürütecek. Vilayetlerde ise valilere tam yetki veriliyor. İllerdeki tüm unsurlar, valilerin koordinasyonunda hareket edecekler. Bu doğrultuda zafiyeti olduğu düşünülen bazı valiler geçtiğimiz günlerde değiştirildi. YENİ Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Güneydoğu’da görev yapan birlik komutanlarının neredeyse tamamını değiştirdi. Türkiye’nin diğer yerlerindeki birlik komutanların da büyük çoğunluğu değişti. Asker, polis, MİT, bu yeni konseptin içinde ortaklaşa hareket edecekler. Şehirlerde yetkili olan polis özel harekat biriminin, dağlarda ve kırsalda da terörle mücadele etmeye başladığı bir döneme girdik. Alan hakimiyetinin sağlanması için küçük gruplar halinde rahat hareket eden sivil gruplar oluşturuldu. Dış operasyonlar için ise daha farklı bir yöntem izleniyor. Ankara, İran, Kuzey Irak ve ABD ile müşterek hareket etme konusunda mutabakat sağlamış durumda. Sınırötesi operasyonlar, PKK’nın silahlı gücünü ortadan kaldırma veya etkisiz hale getirmenin yanında, örgütün siyasi bağlantılarını, mali kaynaklarını kesme gibi konularda da devam edebilir. PKK, devletin, açılım sürecinde gösterdiği iyi niyet ve gayretler neticesinde bu problemin çözüleceğini gördü. Örgüt içinde Öcalan’a bağlı gruplar açılım sürecine fırsat tanınması konusunda destek olmaya çalıştılar. Öcalan “Artık çatışma bitti. Barış konseyi konsunda devletle mutabakat sağladık” dediği günlerin ertesinde Silvan olayı ve “Özerklik” provokasyonları yapıldı. Provokasyonu yapanlar, bu olaylar ve devamında gelen eylemlerle devleti tekrar silahlı çatışmanın içine çekerek açılım sürecini tersine çevirmek istediler. Ülkeyi, terör ve kaosun içine çekip anayasa değişikliği çalışmalarını sonuçsuz bırakmak istediler. Açılımı ve anayasa değişikliğini değil terörü konuşmamızı arzu ettiler. Bu eylemler vasıtasıyla Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlara da gözdağı verilerek, baskı, korku ve şiddet neticesinde örgütün çatışmacı kesimlerine katılım ve desteğin artmasını beklediler. Birilerine de “Terörle mücadele eden komutanlarımızı içeri alırsanız PKK azgınlaşır” propagandası yapılması için pas atılmış oluyordu. Halbuki Dağlıca, Aktütün ve büyük zayiatlar verdiğimiz Silvan saldırısı gibi olayların altını kurcaladığımızda mide bulandıran, izahı çok zor olan pis kokular geldiği görülüyor. PKK’nın, devlet içinde hiç umulmadık yerlerle bağlantıları ilerleyen süreçlerde deşifre olursa şaşırmamak gerekir. Türkiye bir taraftan Suriye’ye dönük önemli sürece hazırlanırken içerde ve sınırları dışında da PKK’ya yönelik çok önemli bir yola girdi. Bu operasyonlar süreci Ekim ayında TBMM’nin açılmasına kadar devam edebilir. Hatta sonraya da sarkabilir. Meclis açıldıktan sonra da Ankara’nın önünde iki önemli iç konu var. Biri Kürt meselesinin çözüm bekleyen eksiklerinin tamamlanması. Diğeri de darbe anayasasının demokratik bir anayasayla değiştirilmesi. Yani PKK, BDP ve diğer uzantılarına rağmen vatandaşlarımızın problemlerinin çözüme kavuşturulması. Kısacası terörü tırmandıran kesimlere karşı önümüzdeki günlerde hukuk çerçevesinde çok yoğun operasyonlar bekleniyor. Ramazanı ülkeye zehir edenlere karşı anladıkları dilden konuşulacak bir dönemdeyiz. Bu süreçte “Barış öldü” diye umutsuzluğa kapılacak bir durum yok. Türkiye eski Türkiye değil. Halkına inanan, demokrasiye inanan “Yeni Ankara’nın” barışı öldürmesini beklemiyorum. Aksine şimdi “Barışa ve çözüme daha yakınız.”
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Dinlemek isteyenler için link.
http://www.facebook.com/video/video....88501&comments |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|