AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-26-2011, 18:37   #1
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart İran dış politikası: Din devleti mi, araçsalcılık mı?
İran'ın dış politikasını değerlendirirken tamamen Şii eksenli bir politika izlediğini söylemek ne kadar yanlışsa İran'ın Şii faktöründen bağımsız bir politika izlediğini belirtmek de o kadar yanlış olacaktır. Dış politika ulusal çıkarlara göre yürütüldüğü için İran'ın dış politikasında Şii faktörünü araçsalcılık yöntemi ile açıklamak gerekir. Etnik ve dini grupların aidiyet duyguları ve grup içi ilişkileri fayda ile doğru orantılı gelişir. Hem İran'ın hem de diğer Şii grupların bunu özellikle 11 Eylül ve 2003 Irak işgali sonrası Siyonizm, ABD ve Batı karşıtlığında görebiliriz. İran'ın "Şii Hilali" iddialarını destekleyen birçok argüman olduğu gibi çelişkilerini ortaya koyan iddialar da mevcuttur.
1979 İran İslam Devrimi'nin ardından Ayetullah Humeyni ve devrimci hükümetler dış politikalarında Şiilere öncelik vererek İran'ı Şiilerin lideri ilan etmiş ve ilk Şii uyanışını gerçekleştirmişlerdir. İran-Irak Savaşı'nın sona ermesiyle İran'ın içeride yeniden yapılanma politikasına öncelik vermesi, devrimci dış politika vizyonunu 1990'lar itibarıyla yitirmeye başlamasına ve milli çıkarlarını ön plana alan statükocu bir güç haline gelmesine sebep olmuştur. 2003 Irak işgali sonrasında ise İran'ın dış politikadaki radikal söylemi artık Batı ile yakın ilişkileri olan Körfez ülkelerindeki monarşilerden İsrail ve ABD'ye yönelmiştir. Böylelikle İran, İsrail ve ABD karşıtlığı üzerinden bölgesel politikalarında mezhep engelini aşarak daha geniş kesimlere ulaşmayı planlamıştır.
Araçsalcılık ve İsrail karşıtı cephe mi?
Ortadoğu'da İsrail ile yapılan savaşlara bakıldığında 3 ayrı aşama dikkatleri çekmektedir. İlk aşamada (1948-73), İsrail'in karşısında Arap milliyetçiliğini benimseyen Arap ülkelerinin ortak mücadelesi vardır. İkinci aşamada (1973-2004), Arap-İsrail sorunu İsrail-Filistin sorununa dönüşmüş ve İsrail karşıtı mücadeleyi sadece Filistinli militan gruplar yürütmüştür. Üçüncü ve son aşamada ise İsrail-Filistin sorunu İsrail-İslamcı çatışmasına dönüşmüştür. Bu aşamada İran, İsrail ve Batı karşıtı bloğun liderliğini amaçlayarak dış politikada elini güçlendiren Şii kartını kullanmaya devam etmiş, bir yandan da nükleer faaliyetlerine bölgede ortak düşmanla mücadele kimliği altında akredite imkânı aramıştır. Her ne kadar Hizbullah, Suriye ve İran'ın dâhil olduğu bir eksen gibi görünse de; bu bir Şii ittifakından ziyade İsrail karşıtı cepheyi temsil etmekte ve Sünni Hamas'ı da içermektedir. İran liderliğindeki bu blok; "ılımlı Arap devletleri"ne karşı "radikal devletler" veyahut "Amerikan yanlıları"na karşı "Amerikan karşıtları" olarak da tanımlanabilir.
Öte yandan İran, farklı Şii topluluklarının kendilerine göre özellikleri olduğunu belirterek "Şii Hilali" söylemini kabul etmemektedir. Şii eksenli bir İran dış politikası komşu ülkelerde tehdit olarak algılanacağından; İran, Şiiliği dış politikasının temeline koymaktan kaçınmaktadır. Nükleer programı sebebiyle uluslararası kamuoyundan baskı gören İran, Arap devletlerinden destek almak için mezhepçi bir dış politikadan ziyade ABD ve İsrail karşıtlığı üzerinden siyaset geliştirmeye çalışmaktadır.
Neden "Şii Hilali"?
1- İran'daki Şii âlimlerin diğer ülkelerdeki Şii gruplar tarafından dini otorite olarak kabul edilmesi Şii Hilali iddialarını desteklemektedir. Lübnan siyasetinde ağırlığı giderek artan Hizbullah'ın İran ile çok sağlam ve organize bağları vardır ve İran dini lideri Ayetullah Hamenei, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın dini lideridir.
2- İran, 2003 Irak işgali sonrası Irak'ta etkinliği artan Şiilerin pratikte en büyük destekçisi ve müttefiki konumuna gelmiştir. Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, Hasan Nasrallah ve Ahmedinejad gibi Suriye'de ayaklanan halka silahlı müdahale yapılmasını destekler açıklamalar yapmıştır.
3- Irak ve İsrail meselelerinde ortak çıkarları bulunması nedeniyle Suriye, İran'a 30 yıl boyunca yakın bir dış siyaset izlemiştir. İran'ın sekiz yıl süren Irak Savaşı boyunca Suriye, Irak ile kötü ilişkileri nedeniyle İran'a destek vermiştir. İran ise Arap ülkelerindeki otoriter rejimlere karşı yayılan halk ayaklanmalarını desteklerken Suriye'de olan biteni ABD ve İsrail tarafından tahrik edilen "terörist gruplar" olarak tanımlamaktadır.
4- Körfez ülkelerindeki otokratik rejimler demokratikleşmeye tabi tutulduğu vakit mevcut Şii tabanın etkisi yönetimde etkinlik kazanacak ve İran bu ülkelerle yakın ilişkiler kurabilecektir. Kimilerine göre İran, Şii alanını genişletecek ve dünyada tüketilen petrolün % 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nın kontrolünü ele geçirecektir.
5- Şii inanışında ulus ötesi bağlar vardır ve bir Şii, bağlı bulunduğu imamını seçerken etnik kaygılarla hareket etmez. Tüm dünyada Irak'ın Necef ve İran'ın Kum kentleri Şiilik öğretilerinde önemli merkezlerdir. Ancak son dönemde Kum kentinin öne çıkmasıyla İran'ın Şii otoriteleri merkezileştirme çabalarının olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır.
"Şii Hilali"nin çelişkileri
1- Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Irak işgali sırasında Şiileri Saddam'la işbirliği yapmaya davet etmiş ve Irak'ın işgalini İsrail'in varlığı gibi gayri meşru ilan etmiştir. İran ise en büyük düşmanlarından ve Sünni blokta olan Irak'ın radikal Sünni yönetiminin yıkılmasından memnun olmuştur. Ayrıca Hizbullah, dini ve siyasi konuları birbirinden ayırmakta ve Lübnan milliyetçiliği politikasını güçlendirerek Hıristiyan partilerle de yakın işbirliği yapmaktadır.


2- İran'ın Mısır ile ilişkilerinin özellikle Mübarek döneminde bozuk olması, birinin Şii diğerinin Sünni olmasından değil, Mısır'ın Camp David'i imzalaması ve ABD'nin bölgedeki müttefiki haline gelmesi nedeniyledir.
3- İran-Suudi Arabistan rekabeti dini birtakım nedenlere dayandırılabilirse de, ilişkileri belirleyen temel faktör, iki ülkenin bölgesel rekabeti ve S. Arabistan'ın ABD ile çok yakın ilişkiler içinde olmasıdır.
4- İran'ın Suriye ile ittifakında da Suriye yönetiminin Alevi olması değil, İsrail ve Irak karşıtı olması etkili olmuştur. Zira, Esed yönetimi bugüne kadar dış politikada daha çok Arap milliyetçiliğini ön plana çıkaran söylemler çerçevesinde bir siyaset izlemeye çalışmıştır.
5- "Şii Hilali" iddialarının en önemli çelişkilerinden birisi ise Sünni Hamas ile Şii İran'ın işbirliğidir. Sünni ve Selefi bir örgüt olan Hamas ile Şii İran arasında ciddi bir ideolojik ayrışma söz konusudur.
6- 2003 yılında ABD'nin Irak'a müdahalesi sonucu Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesinden sonra güçlü bir siyasi unsur olarak ortaya çıkan Iraklı Şiiler tarafından, İran İslam Devrimi'nin bir Şii devrimi değil de milli bir mesele olarak görülmesi ve İran-Irak Savaşı'nda Iraklı Şiilerin İran'a karşı savaşması Iraklı Arap Şiilerin İran ile ilişkilerini sorgulatan önemli bir örnektir.
7- İran, Kafkasya'nın önemli sorunları olan Çeçenistan ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ sorunu ve Orta Asya sorunlarında dini söylemi ve "rejim ihracını" bir tarafa bırakıp, ulusal çıkarlarına göre hareket etmektedir. Öyle ki 1990'ların başında tek taraflı bağımsızlığını ve şeriatı ilan eden Çeçenistan'ı desteklememiş, kendisi gibi Şii olan ve aynı Şii koluna bağlı olan Azerbaycanlı Şiilere gereken önemi vermemiştir. Lübnan'da "şahin", Kafkasya'da "güvercin" rolü oynayan İran'ın dış politikada araçsalcılık benimsediği apaçık ortadadır.
Yükselen İran
İran, Ortadoğu'da geleneksel diplomatik ilişkilerini, kamu diplomasisi faaliyetleri yürüterek devletten Ortadoğu halklarına yönelik yenilemiştir. Ortadoğu'da Müslüman halk, başta ABD ve İsrail olmak üzere, Batı ile iyi ilişkileri olan laik ve otoriter rejimlere karşıdır. İran da ABD, İsrail ve otoriter Arap yönetimlerini kendi bölge politikaları önünde engel olarak gördüğü için genel bir dini söylem kullanarak bölgedeki Müslüman halkı kazanmak istemektedir. Ortadoğu'da gücünü kaybeden Baasçılık ve Arap milliyetçiliğinin yerini doldurmak isteyen İran'ın, Ortadoğu'ya yönelik politikasındaki dini retoriğin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.

Bekir Aydoğan Ekopolitik Araştırmacısı



****


İranı sırf şeriatla yönetildiği için sevip can ciğer hatta kutsal görenle bence biraz bu yazıyla objektif bir açıdan bakalım..

 

El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 09-30-2011, 00:01   #2
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
konu ilgi görmemiş
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi