![]() |
#1 |
![]() ![]() "El Kaide ne ise PKK da o" ![]()
Bağış, İstanbul'da basın mensupları ile AB Bakanlığı İstanbul Ofisi'nde bir araya geldi. Egemen Bağış, toplantıya katılan gazetecilerin sorularını yanıtlamadan önce yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Hakkari'deki saldırıdan ötürü büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. Terörizmin hiçbir limitinin, dininin, etniğinin olmadığının bir kez daha bu saldırıyla görüldüğünü ve terörizme karşı savaşın uluslararası düzeyde olması gerektiğini vurgulayan Bağış, bu nedenle bu büyük saldırı haberini aldıktan sonra ilk olarak Ankara'daki AB Komisyonu temsilcilerini aradığını, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkenin üzüntülerini belirttiklerini söyledi. Terörizmle mücadelede gri çizgilere müsaade edilmemesi gerektiğini dile getiren Bağış, şunları kaydetti: ''Çünkü bir kez müsaade ettiğimizde, bilerek ya da bilmeyerek terörizme destek vermiş olursunuz. Avrupa ve Amerikalılar için El-Kaide ne anlama geliyorsa, PKK da benim ulusum için aynı şeyi ifade ediyor. PKK yalnızca Türkiye'nin düşmanı değildir, aynı zamanda Avrupa'nın da düşmanıdır. Çünkü PKK, benim halkımı mermilerle öldürüyor olabilir ama Avrupa gençliğini de uyuşturucu ile öldürüyor. Çünkü PKK, uyuşturucu ağı en geniş olan örgüt. O yüzden bunu birçok kez dile getirdim. Paris'in, Brüksel'in, Londra'nın güvenliği Şırnak'tan Hakkari'den başlar. Geçmişimizle ve geleceğimizle hep bir bütünüz. Terörle beraber savaşmalıyız.'' ''Haberlerinizde PKK'nın terör örgütü olduğunu belirtin'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki medya yöneticileriyle bir araya geldiğini anımsatan Bağış, medyadan, her ülkenin de yaptığı gibi terör konusunda hassasiyet göstermesini istediklerini ve bunun doğal bir istek olduğunu dile getirdi. Aynı şeyi yabancı basın kuruluşlarından da beklediklerini ifade eden Bağış, ''Çünkü bazı Avrupa medyalarında PKK, özgürlükleri için savaşan bir grup olarak gösteriliyor. PKK, terörist örgütüdür. AB'nin ve Amerika'nın terörist organizasyonlar listesinde bulunuyor. Sizden de haberlerinizde PKK'dan söz ederken, 'terör örgütü' olduğunu belirtmenizi rica ediyoruz'' dedi. Türkiye'nin daha da demokratikleşme adına halkı etnik kökeni, dini, dili, politik görüşlerine göre ayırmaksızın yoluna devam edeceğini anlatan Bağış, ülkenin aynı zamanda şiddete başvuranlarla da mücadele edeceğini vurguladı. Demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü, daha iyi iş imkanları için savaşan birçok insanın Türkiye'yi örnek olarak gördüklerini anlatan Bağış, Türkiye'nin 1959 yılından beri AB gibi farklı bir yol haritası olması nedeniyle bu ülkelerden farklı olduğunu söyledi. Türkiye'nin en kuvvetli yumuşak gücünün demokrasi olduğunu belirten Bağış, ''Batıdaki ülkeler için ekonomik büyüme ve dinamizm açısından, doğudaki ülkeler için de insan hakları ve demokrasi açısından örnek teşkil etmeye devam edeceğiz. O yüzden bazı dar görüşlü Avrupalı politikacılar, Türkiye'nin AB sürecine saldırmak istediklerinde aynı zamanda 'Arap Baharı'ndaki insanların hayallerine, motivasyonlarına, beklentilerine de saldırmış oluyorlar'' dedi. ''Libya halkına zor günlerinde yardımcı olmamız gerekir'' Bağış, gazetelerde ve televizyon ekranlarında Muammer Kaddafi'nin resimlerinin yer aldığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''1,5 yıl önce Başbakan Erdoğan ile birlikte Libya'ya gittiğimizde açılışta yaptığı 1,5 saatlik konuşmasını hatırlıyorum. IMF'nin, Dünya Bankası'nın ve büyük birçok uluslararası organizasyonun terörizmi desteklediğini belirtmişti. Avrupalı politikacıların yüzüne karşı hakaret etmişti, hiç kimse sesini bile çıkaramadı onun bu söylemlerine karşı. O gün Kaddafi, iki lidere nazik davranıyordu, bunlardan birisi Başbakan Erdoğan, diğeri ise Berlusconi idi. Hepimizin Libya halkına karşı sorumlulukları var. Biz inanıyoruz ki Libya'nın bütün doğal kaynakları halka aittir ve bu zor günlerinde onlara yardımcı olmamız gerekiyor.'' ''Komşunuzun evi yanıyorsa, onu söndürmeye yardımcı olmuyorsanız, o yangın sizin evinize de sıçrar'' diyen Bağış, dolayısıyla yeni yangınların önlenmesi gerektiğini ifade etti. Bağış, bölgedeki diğer yangınları söndürmek ve demokrasinin yayılması için Türkiye'nin elinden geleni yapacağını vurguladı. 2011 AB İlerleme Raporu Geçen haftalarda yayınlanan 2011 AB İlerleme Raporu'na değinen Bağış, bu raporu yüzde 100 objektif olarak görmediğini, ancak tamamen yanlış olarak da yorumlamadığını söyledi. Raporda, kendisinin de hemfikir olduğu veya farklı düşündüğü noktaların bulunduğunu dile getiren Bağış, ''Raporda, Türkiye'deki güzel gelişmeleri göstermekte çok cimri olduklarını ama Türkiye'deki zorluklar konusunda bunun tam aksini düşündüklerini görüyoruz. Biz kendi dersimizi çiziyoruz. AB'deki dostlarımızla sürekli iletişim halindeyiz'' dedi. Türkiye'deki 80 üniversite bünyesindeki enstitüden bu raporu değerlendirmelerini istediklerini anlatan Bağış, enstitülerin bütün bu fikirlerini de komisyonla paylaşacaklarını belirtti. Türkiye'nin 1959 yılından bugüne ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarındaki gelişme süreci hakkında bilgi veren Bağış, Türkiye'nin bugün Avrupa'nın en hızlı gelişen ekonomisi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin her geçen gün AB'ye ihtiyacının azaldığını, AB'nin de Türkiye'ye olan ihtiyacının her geçen gün arttığını, dolayısıyla ortak bir noktada buluşulacağını ifade eden Bağış, ''Ben yaptığım şeye inanıyorum. Türkiye'yi ve AB'yi yakınlaştırmanın doğru bir iş olduğuna inanıyorum. AB üyelik sürecinde Türkiye'nin ve Avrupa'nın birçok kazancı olduğuna inanıyorum. Biz reformlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Ben hiçbir zaman Türkiye'nin mükemmel olduğunu söylemedim ama her zaman şunu söyledim ki Türkiye mükemmele doğru gidiyor ve her geçen gün Türkiye daha demokratikleşiyor, şeffaflaşıyor, daha zengin, güçlü, kendine güvenen bir konuma geliyor'' şeklinde konuştu. AB Bakanlığını, Türkiye'nin reform mutfağı olarak nitelendirdiklerini dile getiren Bağış, ihtiyaç olan reformları hazırlayıp Bakanlar Kuruluna sunduklarını, kararın alınmasının ardından reformların hayata geçirildiğini söyledi. Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Eğer 'Arap Baharı'nda demokrasiye yumuşak bir geçiş olursa, bu sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Avrupa ülkeleri için de büyük bir fırsat olur. Çünkü bu ülkeler tekrar ülkelerini inşa etmek zorundalar' dedi. Bağış, AB Bakanlığı İstanbul Ofisi'nde bir araya geldiği İstanbul'da yerleşik yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Libya'daki muhalif güçlerin, devrik lider Muammer Kaddafi yakalandıktan ve öldürüldükten sonraki yaklaşımını nasıl değerlendirdiği, bundan sonra Türkiye'nin pozisyonunun ne olacağı yönündeki sorusu üzerine Bağış, Türkiye'nin Libya'daki pozisyonunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ''Ancak ben de o görüntüleri izlemekten hoşlanmadım. Demokrasi için bir eğitim müfredatı yoktur. O görüntüler gerçekten çok rahatsız ediciydi ama bizim Türkçede de bir sözümüz var; 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz'. O görüntüler, Libya'nın Kaddafi tarafından 10 yıllarca iyi yönetilememesinin, aynı zamanda insanların kızgınlıklarının, çaresizliklerinin bir portresidir'' dedi. Yeni bir başlangıç yapmanın Libya halkı için kolay olmayacağını ifade eden Bağış, ''Libya'da birçok farklı grup var. Ancak bu farklı grupların ortak bir geleceği var. Eğer birbirlerine daha iyi davranmayı öğrenirlerse, bundan bütün gruplar yararlanacak. Bu elbette zaman alacak ama biz onların müttefikleri olarak bu süreçte yardımcı olmaya çalışacağız'' diye konuştu. ''AB insanoğlunun en büyük barış projesi'' Bağış, başka bir gazetecinin ''AB Bakanı olarak, Türk halkını AB'ye üye olma konusunda ikna etmeniz gerektiğini düşünüyor musunuz?'' sorusuna şöyle karşılık verdi: ''Deniyoruz. Fakat aynı zamanda halkımıza da dürüst olmamız gerekiyor. Bugün bir anket yapsak ve insanlara 'Türkiye'nin AB'ye katılmasını istiyor musunuz?' diye sorsak, bütün negatif düşüncelere rağmen yüzde 55'e yakın destekleyici cevap alırdık. Ancak insanlara 'Sizce Türkiye AB'ye girer mi?' diye sorduğumuzda sadece yüzde 35'i 'evet' diyor. Maalesef insanlara 'Sizce AB, Türkiye'ye adil davranıyor mu?' diye sorduğumuzda yüzde 92'si AB'nin adil davranmadığını düşünüyor. Fakat bizi bakanlığımızda motive eden ve bu işte devamlılığımızı sağlayan şey, insanlara 'Sizce AB reformları Türkiye için yararlı mı?' diye sorduğumuzda yüzde 72'sinin 'evet' demesi. Yani bu ülkedeki her 4 insandan 3'ü ne yapmak istediğimizi anlıyor. Yani her fabrikanın bacasında filtresi olması gerektiğini belirten bir kural getirdiğimizde, bebek mamalarının içeriğini değiştirdiğimizde, insanlar bunun kendi yararına olduğunu anlıyorlar. Farklı dillerin kullanılmasına izin verdiğimizde, insanlar bunların kendi özgürlüklerini sınırladığını değil, arttırdığını düşünüyor. Dolayısıyla insanlar bu sürecin kendi yararlarına olduğunu anlıyor.'' 2015 yılının demokrasi, gıda güvenliği, vergilendirme, tarım alanlarında Türkiye'nin AB'ye üye ülkelerin standartlarına ulaştığı bir yıl olacağını belirten Bağış, bugünün, karar verme günü olmadığını söyledi. Bağış, Türkiye'nin Belçika ve Macaristan'ın dönem başkanlığı döneminde hiçbir fasıl açamadığını, Polonya'nın dönem başkanlığı döneminde de açabileceğinden emin olamadığını dile getirdi. AB üyeliğinin Türkiye'ye sağlayacağı en büyük avantajın ne olacağı sorulan Bağış, ''AB'nin problemlerinin olduğu doğru ama hala dünyada güçlü bir konuma sahip. Osmanlı'nın dağılma döneminde bile bize 'Avrupa'nın hasta adamı' diyorlardı, Asya'nın değil. Eğer ki en kötü dönemimizde Avrupalı olabiliyorsak, o zaman biz kesinlikle şu an Avrupalıyız, çünkü en iyi dönemimizi yaşıyoruz. Ancak ben AB'yi yalnızca bir ekonomik ya da politik birlik olarak görmüyorum. Bize göre AB, insanoğlunun en büyük barış projesi'' karşılığını verdi. Bağış, ''Eğer ki fasıllarında politik bloklar olmasa, Türkiye 4 ayda 6 fasıl daha açabilir'' dedi. Türkiye'nin AB ile ticari ilişkileri Bağış, AB'de yaşanan ekonomik krizin Türkiye'nin AB ülkeleriyle olan dış ticaretini nasıl etkileyeceğine ilişkin soru üzerine, 10 yıl önce Türkiye'nin ticaretinin yüzde 60'ından fazlasının Avrupa ile olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 50'e düştüğünü, Türkiye'nin artık dünyanın farklı bölgelerine ulaştığını, sadece Afrika'da 14 ayrı elçiliği bulunduğunu, 10 yıl önce ise bu sayının 4 olduğunu söyledi. Türkiye'nin aynı zamanda Güney Amerika ve Asya ile daha çok ticari işbirliği yaptıklarını, ancak Avrupa'nın hala Türkiye'nin en geniş pazarı olduğunu söyleyen Bağış, Avrupa şirketleri için Türkiye'nin önemli bir yeri olduğunu ifade etti. Daha önce Türkiye'nin ekseninin kaydığına ilişkin söylemlerin olduğunu hatırlatan Bağış, ''Türkiye bir eksen kayması yaşamıyor, ticari fırsatlar değişiyor. Biz Türkler, hem yürüyüp hem de sakız çiğneyebiliriz. Yani farklı pazarlara yönelmemiz demek değildir ki bizim 52 yıllık hayallerimizi bırakacağız. AB'nin geçirdiği krize rağmen hala dünyada güçlü bir konumu var. Ben AB'yi Türkiye'nin diyetisyeni olarak tanımlıyorum. Birçok Avrupa ülkesinin şu anda ekonomik krizle boğuşmasının nedenleri, kendi reçetelerini uygulamamaları. Biz uygularken onlar uygulamıyor'' şeklinde konuştu. ''Arap Baharı''nın Türkiye ekonomisine etkisi ''Türkiye'nin ekonomisi, Arap Baharı ile birlikte Avrupa'ya daha çok bağlı hale mi geldi?'' şeklindeki soruya Bağış, bu kararı vermek için çok erken ve bunun sürecin nasıl devam edeceğine bağlı olduğunu belirterek, ''Eğer 'Arap Baharı'nda demokrasiye yumuşak bir geçiş olursa, bu sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Avrupa ülkeleri için de büyük bir fırsat olur. Çünkü bu ülkeler tekrar ülkelerini inşa etmek zorundalar'' dedi. Bağış, bu ülkelerdeki olayların problemli bir şekilde devam etmesinin, birçok ülkeye zorluk getireceğini kaydetti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İsrail'e yönelik söylemlerini, AB Bakanı olarak nasıl değerlendirdiği sorulan Bağış, şu yanıtı verdi: ''İsrail ordusu uluslararası sularda 9 masum insanı öldürdü. Türkiye'nin istediği çok basitti, bir özürdü. Problemimiz İsrail halkıyla değil. Türkiye, İsrail devletini ilk tanıyan Müslüman ülke. Biz de birçok Müslüman ülkenin İsrail'i tanıması konusunda girişimde bulunduk ve ikna ettik. Bizim problemimiz kendileriyle çelişkide olan şu anki İsrail hükümetiyle. Karar vermeleri gerekiyor.'' Bağış, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini kesmediğini, geçen bir yıl içinde ticari anlamda bir artış olduğunu ifade etti. İsrail ordusunun ''Mavi Marmara'' gemisine yaptığı saldırının üzerinden 18 ay geçtiğini anımsatan Bağış, ''İsrail'in bu konuda savunulacak bir tarafı yok. Avrupalı meslektaşlarımla bu konu hakkında konuştuğumda, hepsi bize katılıyor'' dedi. ''Türkiye bu oyuna düşmedi'' Bir gazetecinin, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda bir ''B planı''nın olup olmadığına ilişkin sorusuna karşılık Bağış, her ülkenin farklı konularda planları olduğunu, dolayısıyla Türkiye'nin de Kıbrıs konusunda alternatif planlarının bulunduğu yanıtını verdi. Türkiye'nin önceliğinin her iki tarafın da yararına olacak bir çözüm bulunması olduğunu vurgulayan Bağış, ''Ben bunu hep söylüyorum. Eğer ben Kıbrıslı olsaydım, Türkiye'nin AB'ye üye olabilmesi için Türkiye'nin başmüzakerecisinden daha çok çalışırdım. Kıbrıs Rum kesimi, Türkiye'nin AB'ye üyeliğiyle ilgili problem üzerine problem çıkarıyor ama bunu yaptıran gizli güçler var'' dedi. Bağış, Kıbrıs Rum kesiminin Akdeniz'de birden bire petrol ve doğalgaz aramasına ilişkin soruya cevap verirken de bunun iyi hazırlanmış bir oyun olduğunu, ancak Türkiye'nin bu oyuna düşmediğini söyledi. ''Bazı AB ülkelerinin, PKK terör örgütüne hangi yollardan destek verdiği'' sorulan Bağış, şu yanıtı verdi: ''PKK terör örgütü, bir Avrupa ülkesinden televizyon yayını yapıyor. Bu ülke, sadece AB üyesi ülke değil, aynı zamanda NATO'ya üye bir ülke. İktidarda olduğumuz son 10 yıldır, bir PKK üyesinin Türkiye'ye iade edildiğini hatırlamıyorum. Bir PKK üyesinin geri iade edilmesi talebinde bulunduğumuzda, bize söylenen şey 'dosyalarınız eksik, dokümanlar iyi çevrilmemiş' ya da bürokratik başvurularda bir sorun oluyor. Bir katilin iadesini istediğinde Türkiye, her nasılsa bütün dokümanlarımız mükemmel oluyor.''
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() hadi be...
dinsiz imansız şerefsiz pkk ile el kaide aynı değil bence... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Egemen Bağış saçmalamış..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Yavaş..! derler adama..!
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|