11-23-2011, 22:10 | #1 |
Ergun BABAHAN "1915’i tartışmadan Dersim tartışılmaz"
23 Kasım 2011 Çarşamba Tarih, içinden işimize gelen bölümleri seçip tartışacağımız bir alan değildir. Tabu yıkılırsa bir alan için yıkılmaz. Pandora’nın kutusunu açanlar sonucuna katlanmak zorundadır. Bugün itibariyle muhafazakarlar CHP ve Kemalistleri köşeye sıkıştırdığı için Dersim İsyanı ve sorumlularını tartışmaktan keyif alıyor. Bir sürü konuya girmiyor ama bu konudan da çıkmıyor. Bu tartışma esnasında, Türkiye’nin en büyük tabusu Mustafa Kemal ve icraatı sorgulanıyor. Birçok insan için rahatsız edici bir durum ama hayat böyle bir şey. Ama bu sadece Dersim ile sınırlı değil. 1923 ve sonrasıyla ilgili Menemen, İzmir Suikasti, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, İhanet-i Vataniye Kanunu, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1 Mayıs, 16 Mart, Çorum, Kahramanmaraş Katliamları gibi sorgulanacak çok alan var. Yıllarca bilimsel düşünce baskı altında tutulduğu, basına sansür uygulandığı için bu konular su yüzüne hiç çıkmadı. Yasaklı konulara dokunanlar ya İsmail Beşikçi gibi cezaevlerinde çürütüldüğü ya da Şerif Mardin gibi establishment’tan sürüldüğü için, bilim dünyasından çok az insan bu netameli konulara değinen araştırmalar yaptı. Geri kalanlar, ilkokul müsameresi düzeyinde kalan çalışmalarını doktora tezi diye sunup payeler aldı. Bu açıdan Cumhuriyet dönemi rejimin Stalin Rusyasından farkı yoktu. Yalan dolan üzerine kurulu bir tarih anlayışı egemen oldu. Ama bu sadece Cumhuriyet’le ilgili kalmadı, Osmanlı’nın son dönemine de sıçradı. Bugün en demokrat şekilde Dersim’i sorgulayan kalemler, konu 1915 Ermeni Tehciri’ne gelince, en azılı karşıtlarıyla aynı konuma geliyorsa, tarihe karşı dürüstlük açısından ciddi bir sorumluluk var demektir. Bugün itibariyle Hrant Dink cinayeti, laikçisi, darbecisi ve muhafazakarının işbirliğiyle gerçekleşmiş bir eylem olarak ortada duruyor. Darbe planı yapan jandarma ile bu planları ortaya çıkaran bir kısım emniyet mensubunun Hrant Dink cinayeti konusunda hemfikir olduğu, hatta işbirliği yaptığı anlaşılıyor. Ama Dersim’in üzerine cesurca gidenler, bu konularda sessiz kalıyor. Tarihi tartışmaya açacaksanız, karpuz seçer gibi konu seçemezsiniz, herşeyi tartışmaya, konuşmaya hazır olmalısınız. En başta da Ermeni meselesini, çünkü sonuç itibariyle Dersim, küçük çaplı bir Ermeni meselesidir. (Ölen sayısı itibariyle elbette...) Adalet Bakanı konuşsun Kritik bir dönemden geçtiğimiz anlaşılıyor... KCK operasyonu milletvekili, avukat, gazeteci demeden tüm hızıyla sürüyor. Gözaltına alınan gazeteciler merkez medyadan olmadığı için bir Ahmet Şık, Nedim Şener tepkisi beklemek anlamsız. Ne de olsa her alanda çifte standart sahibiyizdir. Benim bahçeme girersen kızarız, düşmanımın bahçesine pisleyebilirsin anlayışı. O yüzden Hürriyet’in utangaç Ergenekoncu kalemlerinden Cengiz Kapmaz güzellemesi, Kapmaz’ın özel hayatının dokunulmazlığına ilişkin güzellemeler beklemeyin. Kapmaz da herhalde “Ben seni dağda sevdim Apo” dememiştir çünkü adam hiç dağa çıkmadı. Gelelim meselenin toplumsal boyutuna. Eğer milletvekillerinin evini basıyor, savunma hakkını kullanan avukatları gözaltına alıyorsanız, Terörle Mücadele Yasası’nı bir kenara bırakıp kamuoyuna bilgi vermek zorundasınız. Aksi halde hukuk mu işliyor yoksa korku cumhuriyetine mi gidiyoruz ayrımı zorlaşır hali nezdinde. Benden söylemesi...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|