AK Gençliğin Buluşma Noktası
Önden Giden Atlılar Önlerinde okyanus, Kızgın bir çöl arkada, Asıl içlerindedir, Zaptedilmez bir deniz, Önden giden atlılar...


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-26-2011, 22:57   #1
Kullanıcı Adı
İntifada
Thumbs up Sadece Rabbimizi Ölçüsüz Sevebiliriz!
Sosyal Doku Derneği’ni ziyaret ettik ve Nureddin Yıldız Hoca’ya “aşk ve evlilik” konusunda merak ettiklerimizi sorduk.


Dinimiz iki gencin birbirine âşık olmasına nasıl bakar? Âşık olmak günah mıdır?
Bir erkeğin kıza, bir kızın da erkeğe âşık olması fıtrattandır. Rabbimiz insanlara bir takım sevgiler yüklemiştir. İnsanın yeşillikler içinde bir evinin olmasını istemesi, güzel bir arabaya sahip olmak istemesi gibi bir takım fıtrî istekleri vardır. Allah bu sevgileri imtihan maksadıyla insanın bünyesine yerleştirmiştir. Karşı cinse duyulan alaka da tıpkı bunun gibidir. Bineanaleyh aşk insanın fıtratında olduğu için bir Müslüman’ın karşı cinse alaka duymasının, ona âşık olmasının dinen hiçbir sakıncası yoktur. Bunun aksi iddia edilemez. Ancak şartlar müsaitse böyledir. Yani erkek o aşkın bedeli olan nikâha razı olacak durumdaysa, kız da buna müsaitse âşık olmalarına şer’an bir engel yoktur. Hatta bir insan sahabe bile olsa başına gelebilecek bir fıtrat olayıdır.


Şartlar evlilik için müsait değilse?
Şartlar müsait değilse aşk dediğiniz şey müthiş bir şeytan ağına dönüşür. Bu ağdan kurtulmak da mümkün değildir. Mektuplaşmalarla, mailleşmelerle, mesajlaşmalarla aylarca yıllarca yer altında devam eden aşk, bir yandan ibadeti tahrip eder, diğer yandan da Müslüman’ın karakterini bozar. Aşkı bu hâle getirmemek lazım... Ne yapmak lazım? Ebeveynin bilgisi dâhilinde örf neyi gerektiriyorsa o şekilde aşkın mucibi yerine getirilmelidir. İbni Mace’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif var: Bir adam geliyor; “Ya Resulullah oğlum için başka birini uygun görüyordum, fakat o gitti başka birine âşık oldu” diyor. Efendimiz bu adamı ikaz ederken “sevgi girdikten sonra nikâhtan başka çare yoktur” diyor. Yani aşk muhakkak nikâhla sonlanmalıdır.

Bir genç âşık olmuşsa onu gidip sevdiğine söylemeli midir?
Kesinlikle söylemelidir. Medenî bir şekilde “böyle bir şey geçiyor içimden” diyerek durumunu anlatmalıdır. Ancak kesinlikle bunu baş başa yalnız kalarak söyleyemez. Şer’î çizgileri koruyabilmek, anneyi babayı devreye sokabilmek, karşı tarafın evlenmeye müsait olup olmadığını anlayabilmek için gidip sevdiği kişiye bunu söylemelidir. Mesela karşı taraf belki birisiyle nişan sürecinde olabilir, belki evlenmek için müsait değildir; bunları öğrenmek için gidip söylemesinde fayda vardır. Söylediğinde olumsuz veya şiddetli bir tepki ile karşılaşırsa o durumda da helallik dilemelidir.

Aşkın bir ölçüsü olmalı mıdır?
Aşkın ölçüsü kesinlikle olmalıdır. Zira Allah’a iman edenler Allah’tan başka kimseyi sınırsız sevemezler. Biz sadece Rabbimizi ölçüsüz sevebiliriz. Yerler, gökler, okyanuslar kadar değil, ifade edilemeyecek kadar sevmek zorundayız. İmanımız, bir beşere olan aşkımızın bir sınırda olmasını gerektirir. Peygamber Efendimiz müminleri terbiye ederken de sınırsız sevgiye ve sınırsız düşmanlığa karşı ikaz etmiştir. Severken de düşmanlık ederken de ölçülü olmamız istenilmiştir. Mümin olarak biz âşık olabiliriz ama bu aşkımızı abartamayız. Yani uğruna hicret edecek kadar, uğrunda evinden barkından olacak kadar veya bu uğurda anayı babayı çiğneyecek bir delilik yapacak kadar âşık olmayız. Çünkü hiçbir aşk Allah’a itaatt en sonra itaat etmemiz gereken ana babayı çiğnemeye müsait değildir.

Karşılıksız aşka düşen, bu yüzden de bunalıma giren bir gence ne söylemek istersiniz?
Aşka düşüyor, bunalıma giriyor, intiharın eşiğine kadar geliyor… Bu boş kafaya isabet etmiş bir mermi gibidir. İçi Allah sevgisiyle doldurulmamış, imanla, heyecanla doldurulmamış, Sehaddinlik, Halit Bin Velitlik tanımayan mantığın akıbetidir. Bu gencin bunalıma girmesi, intihar edecek düzeye gelmesi, kovulduğu kapıya yalvarması bir nevi zillettir. Kendini bu derece düşürmesi insanlık değildir. Böyle bir gence çocukluğundan itibaren ruculet terbiyesi verilmeliydi. Verilmediği için böyle bir sonuçla karşılaşılmıştır. Ruculet terbiyesi nedir? Erkeğin bir onuru var, kızsa kızın bir onuru var; işte bunu muhafaza etmesi… İnsan ikram görmediği misafirliğe bile bir daha gitmez. Nasıl kovulduğun bir kapıda sürünüyorsun sen? Bir kere hiçbir kız veya erkek alternatifi olmayan değildir kâinatta... Nihayetinde bu bir insan ve yeryüzünde başka bir sürü insan var. İkincisi Rabbimin yazdığı kaderden başkası tecelli edemez. Kapısında yirmi sene sürünsen de Allah bunu nikâhlanacak diye yazmadıysa olmayacaktır bu iş. Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem “Sizin rızkınızı Allah yazdı, onurlu isteyin bunu” diyor. Yani güzel bir şekilde rızık peşinde koşun diyor. Nasıl olsa Allah seni aç bırakmayacak; buna iman ediyorsun, çünkü müminsin. Bunun gibi Allah sana yazılı olan kimseyi zaten sana verecek, o hâlde onurlu durun, basit iş yapmayın, seviyenizi koruyun.

Sosyal hayatta genç kız ve erkek hangi ölçülerde iletişim kurabilir?
Genç erkekler ve kızlar sebepsiz yere hiçbir şekilde iletişim kuramazlar. Neden? Birbirlerine namahrem olan yani evlenmeleri caiz olanların birbirleri ile iletişimindeki herhangi bir gevşekliğin veya sebepsiz bir iletişimin sonu hayır değildir. Kötülüğe kayış nedenidir. Burada sebepten kastımız nedir? Müsait bir evlilik düşünülüyorsa yalnız kalmamak koşuluyla konuşulabilir; bu bir sebeptir. Veya bir derste zorunlu olarak hoca talebe olarak bulunabilirler. Fakat halvet olmayacaklar yani hiç kimsenin izleyemeyeceği bir ortamda baş başa kalmayacaklar, birincisi bu. İkincisi; gerekenin dışında aşırı şeyler konuşmayacaklar. Üçüncü şart: Ebeveyni dışlamayacaklar hiçbir zaman; bu görüşmeler ebeveynin bilgisi veya gözetimi dâhilinde olacak. Ebeveynin baypas edildiği bir beraberliği şeytan çok iyi değerlendirir. Bu nedenle ebeveynin bilgisi burada çok önemlidir.

Şu durumda dinde flörtün hükmü nedir?
Bu kelimeden kastınız el ele tutuşup bir yerlere yemeğe çıkmaksa bunu bir “tehlike” olarak görürüz.Birlikte Uludağ’a tatile çıkmaksa bunu “zinaya giriş” olarak görürüz. Zina değil ama zinaya yaklaşmaktır. Fıkıhta sedd-i zerai diye bir başlık vardır. Nedir bu? Haram olmasa bile harama götüren durumların haram muamelesi görmesi. Bunun mantığı şudur: Çocuğun bıçakla elini kesme ihtimali yüksek, o hâlde oynatmıyorsunuz onu bıçakla… Flört de tıpkı bunun gibi… Zinaya hızla gitmektir. Bu hiçbir şekilde dinimizde mubah olamaz.

Dinimizde ağabeyin bazı konularda kız kardeşine karışmaya hakkı var mıdır?
Bir kız çocuğuna evleninceye kadar baba yüzde yüz müdahildir. Evlendikten sonra babanın müdahale hakkı yüzde ellinin altına düşer, kocasının yüzde yüz müdahale hakkı olur. Ağabeyin hiçbir şekilde bir müdahale hakkı yoktur. Ancak baba ölürse yetki dedeye geçer. Dede de yoksa vasi olarak abi devreye girmişse o zaman onun müdahale hakkı olur. Fıkhen bu böyledir. Yani normal şartlarda ağabeyin emretme yetkisi, ağabeylik forsu, tokat atabilme gücü yoktur. Baba ilgisiz bir babaysa görevini yapmıyorsa, ağabeyin yine bir yetkisi yoktur, o ancak babayı ikaz edebilir. Bunun dışında bütün Müslümanların “emri maruf” görevleri vardır, Ağabey ancak bu çerçevede iyilikleri tavsiye eder kardeşine. Ama yaptırım gücü başka meseledir. Mesela kız saatlerce internetin başında, baba internetin kablosunu sökebilir. Veya bir yere gidecekse, “gitmeyeceksin otur şurada” diyebilir. Ağabeyin ise bu tür bir yaptırım hakkı yoktur.

Evlilik için en uygun yaş hangi yaştır?
Evlilik için en uygun yaş; gerektiği zamandır. Buluğ çağından sonraki her yaş, evlenmek için uygun yaştır. Okul, iş, aş gibi sebeplerle asla evlilik geciktirilmemelidir. Önce evlenilmeli sonra hacca gidilmelidir. Yaşı ve idraki evlenmeye müsait iki mü’min olarak bu işe başlanılmalıdır. Şu kadar ki gerek erkek ve gerekse kadının yaşı başı geldiği hâlde rüşdü olgunlaşmamış olabilir. Bir ev, bir eş idare edemeyecek zafiyet içinde olabilir. Ama yaşı küçük ama rüştü olgunlaşmış kişiler de olabilir. Tahsil hayatının uzaması ve evliliğin geciktirilmesi birtakım sakıncalar meydana getirir. Nedir bunlar?
Bir: Ümmetin çoğalması gecikir. Yüz bin tane gencin bir sene geç evlendiğini düşünün, bu ümmetin bir dahaki seneye yüz bin tane artmasını engellemektir. Oysa hadiste ümmetin çokluğu istenilen bir durum olarak ifade ediliyor.
İki: Nüfusun artmaması sosyolojik olarak nüfuzun azalmasına sebep olmaktadır. Bugün Çin veya Hindistan neden diğer ülkeler tarafı ndan bir tehlike olarak görülüyor çünkü nüfusu çok kalabalık olduğu için.
Üç: Geciken her evlilik fuhşun yayılması demektir. Genç evliliklerin de gerçi bir takım sorunları vardır fakat hiçbirisi zina kadar büyük bir tehlike değildir.

Bir genç sırf ahlâkının güzelliğinden dolayı beğenmediği birisiyle evlenmeli midir?
Evlilikler gözümüzün sevdiği, nefesinden hoşlanacağımız, burnundan, gözünden hoşlanacağımız tiplerle olmalıdır. Efendimiz Mekkeli bir sahabinin Medineli bir kadınla evlenmeyi düşündüğünü öğreniyor, diyor ki ona; “Medineli kadınların gözleri küçüktür, Mekkeliler büyük gözlü kadınları sever, eğer gözleri küçükse evlenme” Bu söz, Peygamberin ağzından çıkan bir nasihat. Bugün beğenmediğin halde evlenirsen, yarın bir sorun çıktığında o göz ok gibi gözüne batar. Ebu Davut’ta geçen bir hadiste de şöyle bir şey var: Kızın biri geliyor; “Ya Resulallah babam beni sevmediğim birisi ile evlendirmek istiyor” diyor. Efendimiz “Mecbur değilsin evlenmeye diyor.”

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-27-2011, 17:21   #2
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart
Allah razı olsun..
Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-27-2011, 19:03   #3
Kullanıcı Adı
nihani
Standart
Eyvallah
nihani isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-28-2011, 07:34   #4
Kullanıcı Adı
Hakan Özkan
Standart
Dinimizde ağabeyin bazı konularda kız kardeşine karışmaya hakkı var mıdır?
Bir kız çocuğuna evleninceye kadar baba yüzde yüz müdahildir. Evlendikten sonra babanın müdahale hakkı yüzde ellinin altına düşer, kocasının yüzde yüz müdahale hakkı olur. Ağabeyin hiçbir şekilde bir müdahale hakkı yoktur.


Hadi ya bilmiyordum.
Hakan Özkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-28-2011, 13:08   #5
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Aşkın bir ölçüsü olmalı mıdır?
Aşkın ölçüsü kesinlikle olmalıdır. Zira Allah’a iman edenler Allah’tan başka kimseyi sınırsız sevemezler. Biz sadece Rabbimizi ölçüsüz sevebiliriz. Yerler, gökler, okyanuslar kadar değil, ifade edilemeyecek kadar sevmek zorundayız. İmanımız, bir beşere olan aşkımızın bir sınırda olmasını gerektirir. Peygamber Efendimiz müminleri terbiye ederken de sınırsız sevgiye ve sınırsız düşmanlığa karşı ikaz etmiştir. Severken de düşmanlık ederken de ölçülü olmamız istenilmiştir. Mümin olarak biz âşık olabiliriz ama bu aşkımızı abartamayız. Yani uğruna hicret edecek kadar, uğrunda evinden barkından olacak kadar veya bu uğurda anayı babayı çiğneyecek bir delilik yapacak kadar âşık olmayız. Çünkü hiçbir aşk Allah’a itaatt en sonra itaat etmemiz gereken ana babayı çiğnemeye müsait değildir.

güzel bir konu ve çok güzel açıklanmış Allah razı olsun...
burdada güzel bir değinmede bulunulmuş, bu meseleyi üstad bediüzzamanda şu şekilde değinmiş, Rabbimiz herkesin fıtratına bir istibdadı muhabbet dercetmiştir... yani sevme kabiliyeti yerleştirmiştirki bu kabiliyetle Allaha aşık olabilelim ve Rabbimiz dışında tüm varlıkları onun aşkıyla sevebilelim diye... fakat insan bu kabiliyetini büsbütün fani şeylere verirse işte o zaman rabbimiz onu o insandan alır ve aldığında yaşadığı o ayrılık yani firak acısı ona Rabbimiz tarafından dünyada verilen bir çeşit cezadır...
bu meselede 'ya baki entel baki' zikrinin bol bol çekilmesi tavsiye buyrulmuştur...
bu konu gerçekten hassasiyet gerektiren bir konu... konuyla ilgili kıstaslar çok güzel sunulmuş Allah razı olsun...
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-28-2011, 16:36   #6
Kullanıcı Adı
şirine
Standart
Aşkın bir ölçüsü olmalı mıdır?
Aşkın ölçüsü kesinlikle olmalıdır. Zira Allah’a iman edenler Allah’tan başka kimseyi sınırsız sevemezler. Biz sadece Rabbimizi ölçüsüz sevebiliriz. Yerler, gökler, okyanuslar kadar değil, ifade edilemeyecek kadar sevmek zorundayız. İmanımız, bir beşere olan aşkımızın bir sınırda olmasını gerektirir.

aklıma bi öğretmenimin sordugu soru geldi:Niçin Allah'ı seviyoruz demişti de kimse cevap verememişti...insanoglunun cevapsız kaldıgı tek nokta bu galiba
şirine isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım