AK Gençliğin Buluşma Noktası
Arşiv Ak Parti Belgelerimizin bulunduğu bölüm.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-25-2012, 19:34   #1
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart Jandarma Silahlara Sahip Çıktı...Hizbullah'a İftira
bazı kardeşler hani siz çiyak çiyak bağırıyodunuz ya ergenekon evlerimize silah bırakıp terörize edecekti diye işte tamda o olmuş yani sziler çiyaklarken bazı müslümalar yaşadı bunları... çoğu bü nedenlerden dolayı muebbet yedi sizi tatmin etmemiş olacak ki ! iftira atmaya başladınız...



Geçtiğimiz hafta yayınladığı "Katliam silahlarında şok ölüm üçgeni" başlıklı haberle büyük tepki toplayan Adem Yavuz Arslan, gelen tepkiler üzerine gerçekleri yerinde araştırma gereği duymuş olacak ki, bugünkü haberinde silahların asıl sahiplerini ortaya koydu.

HSH- 18 Kasım 2008 tarihli Zaman gazetesinde "Hizbullah, Levent Ersöz ün görev yerini saadet bölgesi ilan etmiş" şeklinde verilen haberde, "Firari sanık Levent Ersöz ün Şırnak ta görev yaptığı 2001 yılında İdil ilçesinde Hizbullahçılara yönelik büyük bir operasyon düzenlenmiş ve 13 örgüt militan yakalanmıştı. Şahısların evinden 4 adet Biksi, 43 adet Kalaşnikof, 13 adet RPG-7 roketatar, 16 adet RPG-7 roketatar mermisi, 4 adet lav silahı, 3 adet tabanca, 1 adet G3 otomatik tüfek, 16 uzun namlulu mavzer silah ele geçirilmişti. Aynı yıl, Diyarbakır 3 No lu Devlet Güvenlik Mahkemesi nde devam eden davada, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı nın Alay Komutanlığı ndan silahlarla ilgili bilgi istemesiyle Hizbullah operasyonunda ele geçen silahların Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı envanterine kayıtlı olduğu anlaşıldı. Üstelik Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı mahkemeye yazı göndererek Silahlı Kuvvetler envanterine kayıtlı olan silahların kendilerine iade edilmesini talep etti. Mahkeme, Levent Ersöz başta olmak üzere hiçbir askerî sorumlu hakkında yasal işlem gereği duymadan silahları teslim etmişti." ifadeleriyle, Mütedeyyin müslümanları ETÖ ile birlikte çalışıyormuş imajı vermek suretiyle töhmet altında bırakmıştı.

Bu haberin aynı grubun başka versiyonu tarafından yalanlanması, Zaman gazetesinin hangi çevrelere HİZMET ettiğinin göstergesi niteliğinde. Bu haberle birlikte Bugün gazetesi ve Doğruhaber Gazetesinin yayınladıkları haberleri alıntılayıp, Mütedeyyin Müslümanlara atılan iftiraların boyutlarını ortaya koymaya çalıştık...

İşte Bugün gazetesinin Haberi...

Jandarma silahlara sahip çıktı

Hizbullah’ta çıkan Jandarma silahlarıyla ilgili ilginç bir durum daha ortaya çıktı. Polisin operasyonuyla Cizre’de çökertilen Hizbullah cephaneliğinde 2 ay sonra bir operasyon yapan jandarma yine Hizbullah’tan çok sayıda silah ele geçirdi. Fakat dava dosyası kafaları karıştırdı.

Kabul etmediler

Konunun detayları Diyarbakır 3. nolu DGM’de görülen 2001-108 nolu dosyada. Kayıtlara göre 7 Ocak 2001 akşamı jandarma İdil İlçesi Kurtuluş Köyü’ne operasyon yaptı. (Bu köy daha önce PKK tarafından basılmıştı. Bu baskında kullanılan silahlar da daha sonra Hizbullah cephaneliğinde çıkmıştı.) Operasyon sonunda çok sayıda ağır silah ele geçiriliyor ve civar köylerle birlikte onlarca kişi "Hizbullahçı" olma iddiasıyla tutuklanıyor.

Köy muhtarı Nuri Genç ve imamı Tacettin Topçuoğlu "silahların tanımadıkları kişilerce köye bırakıldığını ve hemen akabinde operasyonla herkesin tutuklandığını" iddia edip suçlamaları kabul etmiyor. Bir yıl süren yargılama sonunda Genç ve köyün imamı Tacettin Topçuoğlu beraat ediyor. Fakat bütün bu kafa karıştıran sürecin en ilginç evrakı ise Şırnak Jandarması’nın mahkemeye gönderdiği resmi yazı. 12 Nisan 2001 tarihli "gizli" yazıya göre köyde ele geçirilen silahlar jandarma envanterine kayıtlı ve iadesi gerekli. "O silahlar bizim" diyen jandarma tahkikat sonrası silahların iadesini istiyor.

Dosyaya göre operasyonda tutuklanan köylülerden büyük bir kısmı 8 yıl cezaevinde kalmış. Konuyla ilgili Jandarma’nın kendi içinde nasıl bir soruşturma yaptığı ise bilinmiyor. BUGÜN’e konuşan köyün muhtarı M. Nuri Genç, "Benim evde olmadığım bir saatte silahlar bırakılmış. Biz mahkemede bu silahların bize ait olmadığını, başkaları tarafından konduğunu söyledik. 1 yıl cezaevinde kaldım ve dava sonunda beraat ettik. Birçok köylü bu olay yüzünden yıllarca cezaevinde kaldı" dedi.


Şimdi M.Nuri Genç in Doğruhaber Gazetesiyle yaptığı röportajı alıntılıyoruz.


Ya kelle getirirsiniz, ya da sonuçlarına katlanırsınız diye tehdit edildiler; Ancak onlar kelle avcılığı yerine sonuçlara katlanmayı seçtiler.

-Dini hassasiyetlerinden dolayı büyük komplolara maruz kaldılar, yargılandılar, cezalandırıldılar.

-O gün Pkk çizgisindeki medyanın hedefi oldular. Asker silahları üzerinden iftiralara uğradılar.

-Bugün de okyanus aşırı güdümlü Samanyolu-Zaman-Cihan medya grubunun hedefi olmaya başladılar. Dünün Pkk yanlısı Gündem/Ülke gazetesi, bugünün Zaman’ı, Saman’ı Cihan’ı olarak karşılarına çıktı.

-Oysa şahıslarla yaptığımız görüşmeler ve incelediğimiz yargılama dosyasında kocaman mağduriyetler ve hak ihlallerinin ortasında bulduk kendimizi.


Mehmet Nuri GENÇ, sözkonusu komplolara uğrayanlardan sadece biri. Açıkçası dünün Ersöz komplosundan sonra bugünün güdümlü Gülen medyasının iftiralarına maruz kaldıkları için oldukça moralinin bozuk olacağını düşünerek kendisiyle görüşmeye gidiyoruz. Yüzümde de mağduriyetten dolayı morali bozuk bir simayla karşılaşmanın asık suratlılığı hakim. Ancak karşılaşınca gayet normal, güleryüzlü bir simayla karşılaşmam beni oldukça şaşırtıyor.

Ve bu şaşkınlık içerisinde röportajımıza geçmeden önce (daha önce de gazetede haber yaptığımız için biraz durumu biliyorum) hemen soruyorum: Neden iftiralara bu kadar sessiz kalıyorsunuz, hiç tepki vermiyorsunuz şeklinde ilk soruyu yöneltiyorum. Ama muhatabım önce bana bakıp şöyle bir süzüyor, ardından da gülüyor. Ve “Allah’a havale ediyoruz” diyor, ardın da ekliyor: “Asker üzerimize olmadık silahlar atıp hepimizi tutuklattırdı. Aylarca hapislerde boşuboşuna tutulduk, mağdur edildik. O kadar mağduriyetten sonra televizyonlar, gazeteler iftira atmış çok mu ki? diyerek anlamlı cevabıyla adeta beni şaşırtıyor.


Elinde yargılama dosyası, tek tek belgeleri göstererek başlıyor olanları anlatmaya. Tutanaklar, keşif raporları, yakalandığı iddia edilen silah listeleri, ifadeler vs.


Bu arada biz de sorularımızı yöneltmeye başlıyoruz tabii.


Sizlere yönelik Levent Ersöz’ün alay komutanlığı döneminde yapılan bir operasyon vardı. Şu anda Ergenekon’dan tutuklu bulunan Ersöz’le ilgili o dönemde nasıl bir hava hakimdi. Yasadışı işlerle alakalı olarak o dönemde halk arasında Levent Ersöz hakkında neler konuşulurdu?
Levent Ersöz’ün Şırnak alay komutanlığı döneminde ben, Fazilet Partisi’nden Şırnak İl Genel Meclisi Üyesiydim. O dönemin şartları içerisinde Levent Ersöz ismi gündemde olmasına karşılık insanlar üzerinde büyük bir korku havası hakimdi. Herkes her istediğini pek fazla da açık konuşamıyordu. Yine o dönemde halk arasında Jitemcilerin şüpheli arabalarla her tarafta dolaştıkları, istedikleri kişiyi kaçırıp kaybettirdikleri söylemleri hakimdi. Gerçekten de Jitemcilerin arabaları olduğu söylenen şüpheli taksileri her tarafta görmek, duymak mümkündü.

O dönemde, yani 2001 yılı. Bize yönelik bir operasyon yapıldı. Tabi operasyon sadece bizim köye yönelik değildi. İdil ilçe merkezi başta olmak üzere yaklaşık on tane köye, daha çok dini hassasiyete sahip olarak bilinen insanlara yönelik bir operasyondu. Kurtuluş, Oyalı, Ulak, Tepe Köy, Sarıköy, Bereketli vs.köyleri. hatırladığım kadarıyla on’a yakın köy bu operasyonun hedefi oldu. Tutuklananlar arasında ben de vardım. Gerekçe olarak da evlerimizde ruhsatsız silah bulundurmak ve örgütle bağlantılı olmaktı.


Operasyonun ayrıntılarına geçmeden önce şunu sorayım. Operasyondan önce sizlere yönelik bir operasyon ya da komplo sinyali var mıydı? Bu yönde bir işaret sezdiniz mi?

Operasyondan dört gün önce İdil merkezde görevli bir astsubay bana gelerek kendileriyle işbirliği yapmam teklifinde bulundu. Ben de, “zaten il genel meclis üyesiyim, öncesinde de muhtardım. Ayrıca bir vatandaş olarak yasalar çerçevesinde görev ve sorumluluklarımı biliyorum. Bir vatandaş olarak üzerime düşeni zaten yapıyorum.” dedim. Astsubay ise, “o şekilde değil, bizimle daha farklı bir işbirliğine girmelisin. Hem üst düzey komutanların da isteği bu yöndedir.” dedi ve “eğer istenileni kabul edersen bölgedeki pozisyonunu güçlendiririz, rakiplerine, düşmanlarına karşı konumunu güçlendiririz” diye de ekledi. Ben de, “komutanlar nasıl bir işbirliği teklif ediyorlar peki?” deyince astsubay, “senden kelle istiyoruz, çünkü üst düzey komutanlarımız bunu istiyor” dedi.


Kimlerin kellesini..?

Herhangi bir kesimin ismini söylemedi. Ancak ailece dini hassasiyetlere sahip olmamızdan dolayı o dönem şartlarında PKK’nin kimi söylemlerini benimsememiş ve karşı durmuştuk. Büyük ihtimalle PKK’yi kasdetti.


Sizin cevabınız ne oldu?
Ben açıkçası kanunsuz işlere girişemeyeceğimi, çiftçi olduğumu, ayrıca il genel meclisi üyesi olduğumu, kendim ve aşiretimin sorunlarıyla ancak uğraşabildiğimi, böyle bir sorumluluk altına giremeyeceğimi belirttim. Bana, “sen yine de iyi düşün, kararını üç dört güne kadar bize ilet,” dedi. Kabul edersen senin için iyi sonuçlar doğurur” dedi.


Ya etmezsen..?
“Üst düzey komutanlarımızın bu isteğini kabul etmezsen sonuçlarına da katlanacaksın, zararlı çıkarsın, bedelini ağır ödersin” şeklinde açıkça tehdit de etti tabi. Ben de kendisine, “Allah’a karşı hesap veremeyeceğim şeyler yapmaktansa tekliflerinizin bedeli neyse öderim” dedim.

İsterseniz sizlere yönelik operasyona gelelim. Operasyonda silahların, bombaların ele geçirildiği söyleniyor. Doğru mu?

Evvela operasyon, civar köylerde seçimlerde bana oy veren mütedeyyin insanları hedef alan bir operasyondu. Ve bahsettiğim astsubayın teklifini reddetmemin hemen sonrasında yapıldı. Benim evime yapılan operasyonda ruhsatlı olan silahlarımızın dışında güya bana ait olduğu söylenen yedi adet kaleşnikof marka silah da bana isnad edildi. Evde ruhsatlı silahlarımız vardı. Operasyon sırasında kendim evde değildim. Ben ve üç kardeşim aynı evde yaşıyorduk. Ancak operasyonun hedefinde bizzat ben olduğum için sözde o kadar silah olmasına rağmen kardeşlerim hakkında herhangi bir işlemin yapılmaması dikkat çekiciydi. Halbuki o silahlar eğer bize ait olsaydı benim veya kardeşlerimin olması ya da olmamasının bir önemi olur muydu?


Kaç tane ruhsatlı silahınız vardı?
Dört tane uzun namlulu, dört tane de tabancamız vardı.


Bu kadar silaha ne yapıyordunuz?

Bunu bölgemizin o zamanki şartları içerisinde değerlendirmek lazım. Zor bir dönemdi. Hiç kimsenin can güvenliği yoktu. İnsanlar da kendilerini korumak için silah kaçakçılarından silah temin ediyordu. Sonra da başlatılan bir uygulama ile ellerinde silahları olanlar bildirimde bulunmak suretiyle ruhsata bağladılar.


Buna rağmen ayrıca operasyonda ele geçirildiği söylenen yedi adet uzun namlulu silah daha ortaya çıktı…

İşte mesele de bu ya? O kadar silahımız olmasına rağmen ayrıca ruhsatsız ve patlamayacak derecede bozuk olan silahları ne diye bulunduralım ki.


Peki nereden çıktı bu silahlar?

Evimizin yeni inşa edilen bir bölümü vardı. Orada bir çuvalın içerisinde bulunduğu iddia edildi. Halbuki operasyonun ilk saatlerinde evimizin her tarafını didik didik aramışlardı. Evde sadece ruhsatlı silahlarımız vardı. Ancak baskın ve aramalardan yaklaşık iki saat sonra tekrar geldiler. İşte kapısı dahi olmayan inşaat halindeki bölümde o silahları ele geçirdiklerini söylediler. Oysa olay tamamen bir komplo idi ve kendi getirdikleri silahlardı. Kaldı ki silahların yapılan kriminal testlerinde altı tanesinin patlamayacak derecede bozuk olduğu, sadece bir tanesinin çalıştığı tespit edildi.


Yani kendileri getirip üzerinize attılar…
Tabii. Zaten evimizde dört tanesi uzun namlulu olmak üzere sekiz adet ruhsatlı silahımız vardı. Bozuk silahlarla ne yapacaktık ki.


O silahları yerin altından mı çıkardılar, yoksa…
Hayır, hayır. Arama tutanaklarına da yansıdığı üzere inşaat halindeki bölmede ve açıkta buldular. Daha doğrusu hemen oraya, duvara yaslamışlardı. Ondan sonra kardeşlerimi alarak götürdüler ve ifadelerini aldıktan sonra bıraktılar. Kardeşlerimle aynı evi paylaşmama rağmen ve o saatte evde bulunmadığım halde silahlar sadece bana isnad ediliyor. Çünkü hedefte sadece ben vardım. Bu da operasyonun en enteresan yanıydı.


Şimdi asıl meseleye gelelim. Operasyon dönemi, Levent Ersöz’ün alay komutanı olduğu dönemdi. Ayrıca bu silahların Levent Ersöz tarafından size verildiği, dolayısıyla Ergenekon’la ilişki kurduğunuz iddiaları bazı yayın organlarınca sık sık dile getiriliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Basın organlarının yazdıkları, tamamen iftiradan ibaret şeylerdir. Zaten dosya kapsamından da haberleri yoktur. Bilgileri var ise de kasıtlı yapıyorlar. Başta da belirttiğim gibi İdil merkez ve on civarında köye eş zamanlı operasyon yapıldı. Operasyon yapılırken mağdurların hiç birinin diğerinden haberi yoktu. Hepsinin de ortak ifadesi, askerlerin silahları evlerine attığı yönünde olmuştur. Birbirlerinden haberi olmayan insanların ortak bir ifade vermeleri, durumu ortaya koymaktadır. Öyle silahlar ki, uzun namlulu silahlardan roketatarlara, lav silahlarından biksi markalı silahlara kadar her çeşit silah mevcuttu. Hepsinin ilk kolluk ifadelerinden mahkeme sürecindeki ifadelerine kadar ortak vurgusu, silahların askerler tarafından evlerine atıldığı yönünde olmuştur. Tamamen bir komplo idi ve olay siyasi niteliğe büründürülerek Hizbullah’la ilişkilendirildi. Bu yüzden de dosya, D.Bakır DGM’ye intikal etti.


Yani silahlar size ait değildi, sadece komplo kurbanı oldunuz. Öyle mi?

Tamamen öyle. Zaten yargılama sürecinde olayın siyasi yönü bulunmadığının anlaşılması ve komplonun ortaya çıkmasından dolayı tüm sanıklar beraat etti. Ancak ruhsatsız silah bulundurmaktan ötürü dosyalarımız birbirinden ayrılarak İdil asliye ceza mahkemesine intikal ettirildi.


DGM’den söz edilmişken o halde şunu da sorayım. Levent ERSÖZ’ün mahkemeye yazı yazarak sözkonusu silahların askeriyeye ait olduğu, yargılama bitiminde silahların iadesinin istendiği söyleniyor? Bunu nasıl izah edeceksiniz?

Aslında bu durum başlı başına komplonun ifşası olmuştur. Yalnız bu konuda bir düzeltme yapayım. Yargılama esnasında sanık olarak hepimiz tutukluyduk. Hem silah bulundurmak, hem de Hizbullah’a üye olmak iddiasından dolayı. Ben ve diğer bir sanık silahların dışarıdan birileri tarafından evlerimize atıldığını söylemiştik. Yani askerlerin ismini zikretmemiştik. Diğer tüm sanıklar ise bizzat askerler tarafından silahların evlerine atıldığı konusunda ısrar ettiler. Sanıkların ısrarı ve Avukatlarımızın da talepleri doğrultusunda mahkeme heyeti, Şırnak alay komutanlığına, silahların menşeinin sorulması üzerine bir yazı gönderdi. Yazıya verilen cevapta mezkur silahların bir kısmının askeri envantere kayıtlı silahlar olduğu, diğer bir kısmının da PKK elemanları ile girilen çatışmalarda askerlerce ele geçirilen silahlar olduğu, yargılamanın bitiminden sonra envantere kayıtlı silahların alay komutanlığına geri gönderilmesi hususlarını içeriyordu. Yazının yazılması ve gelen cevabi yazı sürecinde Levent Ersöz Şırnak’ta değildi, başka yere tayin olmuştu.


Peki bu yazının gelmesi, yargılama sürecini nasıl etkiledi?

Sanık olarak bizlerin ve avukatlarımızın ısrarlı talepleri sonucunda yazılan ve cevabı gelen yazıdan sonra mahkeme hepimizin siyasi suç isnadından beraatine karar vererek yargılamayı bitirdi. Ne hikmetse silah bulundurmak suçundan dosyalarımızı İdil asliye mahkemesine gönderdi ve silah bulundurmak iddiasıyla bu sefer İdil’de yargılanmaya başlandık.

 

Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi