02-11-2012, 12:28 | #1 |
Osman Tanburacı "Suçlu ayağa kalk!"
Önceki gece S Haber'de Mehmet Şeyho ile şiddeti ve şikeyi konuştuk. Spor Hukuku'ndan Av. Engin Tuzcuoğlu'yla beraber. Mükemmel bir programdı. Hiçbir yerde cesaret edilemeyenleri söyledik. Şeyho neden bu duruma geldik diye sordu, cevabım şu oldu; 'Para çıktı mertlik bozuldu. Eskiden işin sahibi ve ehli kişiler vardı ve de futbol amatördü. Bugün para, etik değerleri yıktı geçti! İki önemli saptamam var; 'Hatırlayın, bundan seneler önce; gazete patronlarının hepsi gazetecilikten gelme insanlardı; Hürriyet'te Erol Simavi, Günaydın'da Haldun Simavi. Milliyet'te Ali Naci Karacan, Cumhuriyet'te Nadir Nadi, Akşam'da M. Emin Yalman, Tercüman'da Kemal Ilıcak... Sabah'ta Dinç Bilgin. Onların olduğu dönemde gazetecilik vardı, etik değerler vardı. Saygınlık vardı. Ne zaman ki gazete patronları el değiştirdi; Aydın Doğan, Cem Uzan, M. Emin Karamehmet, Turgay Ciner ve gibiler geldi, medya ticarethane oldu... Reyting uğruna etik kurallar yok oldu. Haber ve doğruluk yerine taraftarlık ve patronajın emrine giriş başladı. Gazeteci doğruyu değil kulağına fıslananı yazmaya başladı. Kulüpler de aynı yoldan ilerledi. Spordan gelme; Ali Sami Yen, Suphi Batur, Fuat Hüsnü Kayacan, Hasan Kamil Sporel, Fikret Arıcan, Ahmet Fetgeri, Baba Hakkı (Yeten), Süleyman Seba'nın başkanlık mevkiini ticaret erbabı ve devletle işi olan ama futboldan bihaber başkanlar kaptı. Aynı gazetelerdeki değişim gibi... Hasan Özaydın, Ali Şen, Aziz Yıldırım, Yıldırım Demirören, Adnan Polat, Ünal Aysal gibi... Bırakın başkanları futbol kulüplerinin yönetim kadrolarında bile futboldan gelen kimse yok gibiydi! Paralı kişiler kulüpleri esir aldı. Genel Kurullar da buna göz yumdu. Siyaset futbola daldı, yabancı sınırı sonsuza vardı, para babası başkanların kendi egolarıyla yaptığı yanlış transferler asırlık kulüpleri borçlandırınca iflas noktasına gelindi. Kazanmak şart oldu. Taraftar grupları bedava biletle beslendi. Onların baskı ve desteğiyle puanlar geldi, başkanlar koltuklarında oturur oldu. Sonra bu bedavacılık yönetimlerin başına dert oldu. Etik değerler rafa kalktı. Bugünlere geldik. Şimdi artık futbol değil, şike, şiddet ve futbolumuz nasıl kurtulur o konuşuluyor. El birliği ile futbolu batırdık. Küfürler ayyuka çıktı, canlar toprağa gitti, rekabet canavarlaştı, statlar kapandı. Bütün bunları bir galibiyet uğruna görmezden geldik. Adam gibi adamlar dışlanırken, futbol dünyası içinde kişilerin oluşturduğu 'menfaate dayalı güç birliği', mafya tipi 'teşkilatlanma' futbola hakim oldu. Öylesine ki; başkanlar, teknik direktörler bile bir gazeteciyi patronuna şikayet eder hale geldi. Atın o ismi diyenler tehdit olarak da; 'eğer atmazsanız gazetenizden veya televizyonunuzdan hiç kimse Florya'ya giremez, hiçbir futbolcumuzla röportaj yapamaz' tehdidi savruldu. Bunu her takım yaptı. Gazete patronları ve müdürleri bu emirlere boyun eğerek kendi değerini kendi düşürdü. Medyaya güven kalmadı. Şike gizlendi, şiddetin üstü örtüldü, baskılar çoğalınca TFF başkanı da bıraktı gitti! Sadece M. Ali Aydınlar değil. Mahmut Özgener de bıraktı kaçtı... Kaldık kara günlere... Türk futbolu işte böyle battı! Şenol Güneş mi Markus mu? Son 10 yılın dünya değerlendirmesinde Şenol Güneş en iyi teknik direktörler sıralamasında 20. olurken kimse onu övmez! Gazetelerde tek sütunda kalır. Milan görmüş (!) Terim 70. sırada yer alırken kimse ondan bahsetmez. Oysa ikisinin de haber değeri büyüktür. Üç gün sonra elin Alman'ı Markus Merk hakem listesinde ilk sırayı alır Akşam gazetesinde manşet olur. Çünkü Akşam-Digitürk aynı firmadır. Markus, Ligtv'de yorumcu olduğu için Akşam onu baş tacı eder tam sayfa verir... Ligtv'nin Maraton'unda duayen gazeteci Şansal Büyüka vardır. Akşam'ın da en önemli kalemidir Büyüka... Teşkilat görevinin başındadır. Körler sağırlar birbirini ağırlar! Anladınız mı şimdi Yeni Şafak'ın üstünlüğünü... Kalitesini. Patronunun da çalışanının da değerini... Mahmudi ve Terim Galatasaray basketbol takımı tarih yazıyor. Hem de ne tarih. Basketbolün Avrupa kralı CSKA Moskova'yı da perişan etti. CSKA Avrupa Basketbol liginin, UEFA'daki Barcelonası... Bu Galatasaray'ı yaratan kişiler kimler? Başta Hakan Üstünberk. Sonra Koç Oktay Mamudi. Basketbol takımının maliyeti 10 milyon dolar! Avrupa ligi için komik bir rakam. CSKA'nın değeri 70 milyon dolar. Kadroda star da yok. Kapasitesi sınırlı. Üsküplü Mahmudi sabırla, çalışmayla, efendilikle Avrupa devlerini yenen bir takım yarattı. İşte başarının önemini vurgulamak için birkaç örnek; CSKA Moskova 13 maçtır yenilmiyor. Her maçta ortalama 87 sayı atıyor. Maçlarında rakibine ortalama 17 sayı da fark atıyor. Galatasaray CSKA Moskova maçını 68-64 kazandı. Moskova sayı da yapamadı, fark da atamadı. Neden? Oktay Mahmudi savunmayla kazandı. Basketbolde yürek işidir bu. Takım oyunudur bu. Takımda bir kişi aksasa CSKA 30 fark atardı. Mahmudi bunu başardı. Galatasaray Basketbol takımı başındaki koçla takım oldu. Futbolda 1-0'ın üstüne yatabilirsiniz ama Basketbolde asla... Onda beraberlik de yok! Şimdi size bir soru; Terimli futbol takımı milyon dolarlar harcayarak takım kurdu hala iyi futbol oynayamıyor. Hala transfer bekleniyor. Üstelik Süper Lig, Avrupa ayarı değil! Basketbolde CSKA Moskova futbolda Barcelona değerinde, Acaba Terimli futbol takımı bugün Barcelona'yla karşılaşsa ne olur? Neden? M. Ali Aydınlar TFF Başkanı görevi bıraktı, dilinin bağı çözüldü. 3 temmuzdan bu yana çektiklerini anlattı. Sabır küpü olmuş Aydınlar. İyi niyetle hareket etmiş, yardım ve destek göremeyince, Fenerbahçe'yi düşüren olmamak için gitmiş. Aydınlar'ın söylediklerinin hepsini bu satırların sahibi her fırsatta yazdı. UEFA ve FİFA'nın kriterlerine uyum gerektiğini, Türk futbolunun bu kaostan kurtulmasının çarelerini, Fenerbahçe camiasının atıl duruşunu ve yönetiminin gerekenleri yapmamasını hep yazdı. Eğer gerekenler yapılsaydı çoktan bu badireden çıkmış olacaktık. Ne diyor Aydınlar; Fenerbahçe eğer haklı çıkarsa tazminatını ben öderim. Ama ben de onlara dava açarım. Ne diyor UEFA, ben men etmem, Fenerbahçe'yi TFF men etmeli yoksa ülke futbolunuz zarar görür. Ne diyor Galatasaray? Eğer şike olayından dolayı Galatasaray maddi manevi zarar görürse TFF sorumludur. Herkes tavşana kaç tazıya tut dedi, bugünlere geldik. Sahi; Süper Ligin 26. haftasına da geldik. Kim düşecek kim kalacak, play offlardan önce kim karar alacak hala belli değil! Yeni TFF Başkanı kim olacak? Ne yapacak? Her şey soru işareti. UEFA ve FİFA aportta bekliyor. M. Ali Aydınlar'ın kamuoyuna arzıdır. Fiske! El tokadı yemeyen Kendi yumruğunu balyoz sanır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|