AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-04-2009, 14:30   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Exclamation Ahmet Hakan, ÖZGÜR-DER'e Sataştı "Yiğit İslamcı" Tartışması
"Yiğit İslamcı" Tartışması

Ahmet Hakan Coşkun'dan Gerçek Hayata Uyarlanan Geçmişini Satan Bilge Romanı Popülerliğini Korumaya Devam Ediyor! İslami değerlerin yüksek ideallerini taşıyamayacak kadar alçak karakteriyle Muhafazakar Camiaya küstahça saldırılarını sürdüren Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan Coşkun bu sefer sert kayaya tosladı. Kurulduğu günden bu yana bağımsızlığıyla, cesur ve kararlı adalet mücadelesiyle kendini ispatlayan ve hakkında açılan kapatma davası nedeniyle kapatılma istemiyle yargılanan Özgür Der'e sataştı..

-

İşte Ahmet Hakan - Özgür Der Düellosu

- İlk Yazı 2 Kasım'da Ahmet Hakan'dan geliyor -


Ben İslamcının yiğidini severim

Ahmet HAKAN / Hürriyet

BAKTIM, bizim İslami kesimin bilinen bütün radikalleri bir araya gelip korsan eylem koymuşlar.

Özgür-Der, Mazlum-Der, Memur-Sen, Hak-İş, Vakit falan... Hepsi orada...
Yağmur altında... Ellerinde pankartlarla... Koymuşlar eylemi...
Koskocaman bir de afiş hazırlamışlar...
Bağıran harflerle şöyle yazıyor afişte: "CUNTAYA HAYIR"
Altında da bir talep cümlesi yer alıyor: "DARBECİLER YARGILANSIN"
Ne güzel değil mi?

* * *

Yıllardır cuntalardan ve darbecilerden nefret etmiş benim gibi birinin...
Bu "eylem" nedeniyle acayip heyecanlanması, bu bilinçli tavırları nedeniyle İslamcıların nur yüzlerini ve gül cemallerini pek bir beğenmesi gerekmez mi?
Ama hayır!
İçimde acayip "kekremsi" bir duygu... Olmuyor, olamıyor...
Eskiden Beyazıt'taki az riskli "cuma eylemleri"nde bile ufaktan da olsa galeyana kapılan ben, yağmur altında yapılan şu "Cuntaya hayır" eylemi karşısında, ne en küçük bir heyecan duyabiliyorum, ne de "Keşke orada olaydım" falan diyebiliyorum...

* * *

Çünkü...
Aklıma 12 Eylül geliyor...
O günlerde istisnai dik duruşları bir tarafa bırakırsak...
İslamcı delikanlılar, "Cuntaya hayır - Darbeciler yargılansın" konulu korsan eylemler attırmıyorlardı...
Bunun yerine İslami kesimin önemli isimleri, cuntanın ideolojisi olan "Türk - İslam Sentezi"nin "İslam" bölümüne sığınıp, "daha fazla imam-hatip / daha fazla Kuran kursu" açılmasını sağlamakla meşguldüler...
Mamak zindanlarında solcular ve sağcılar işkenceden geçiriliyormuş, anaları ağlatılıyormuş...
Ne gam!
Önemli olan geleceğe yatırım yapmaktı...
"Cunta"yla papaz olup maceraya atılmak yerine "Cunta"nın sağlayabileceği imkanlardan azami ölçüde faydalanmak, o zamanlar çok daha "rasyonel" bulunuyordu...

* * *

Hadi 12 Eylül, direkt olarak İslamcıları değil de sokakta kavgaya tutuşmuş solcu ve sağcıları hedef alıyordu...
Bizim memlekette de "Bir yumruk seni hedef almıyorsa salla gitsin" diye bir adet vardı...
Ve İslamcılar da o dönem bu geleneğe uyuyorlardı...
Peki ya 28 Şubat?
Sincan'dan tankların geçirildiği... Kebapçıların bile fişlendiği... Demir yumruğun gölgesinin hissedildiği... Yargının siyasileştirildiği... Partilerin kapatıldığı... Bir tiyatro oyunu yüzünden insanlara 25 yıl ceza verildiği... Andıç adı altında iftiraların atıldığı...
Kısacası...
Ilımlısı, radikali, yumuşağı, serti...
Hiç ayırt edilmeksizin bütün bir İslami kesimin hedef tahtasına oturtulduğu 28 Şubat günlerinde ne oldu?
Ellerine "CUNTAYA HAYIR - DARBECİLER YARGILANSIN" pankartı alıp sokaklara döküldü mü İslamcılar?
Gazetelerinde ve televizyonlarında bugünküne benzer bir cevvaliyet söz konusu oldu mu?
Siyasileri direnişe mi geçtiler, yoksa hizaya mı?
"Alın bütün okullarımın anahtarlarını da beni rahat bırakın" şeklinde teslimiyet belgelerine imza atılmadı mı?

* * *

Şunu demek istiyorum:
Ortada en ufak bir risk yokken...
"CUNTAYA HAYIR - DARBECİLER YARGILANSIN" diye pankart taşıyıp eylem koymak çok kolay ve çok ucuz bir tavır gibi geliyor bana...
Sıkıysa sonucunda işkence altında inletilmenin garanti olduğu günlerde bu pankartı taşıyacaksın...
Hayatının karartılmasını göze alarak taşıyacaksın o pankartları...
Sen 12 Eylül'de Mamak zindanının önünde en gür seda ile haykırdın mı?
Sen 28 Şubat'ta Çevik Bir'e posta koydun mu?
"Kazıklı Voyvoda"ya yakışır tehditler ortada dolaşırken direnişe geçmeyi başardın mı?
Şimdi almışsın Başbakan'ı, hükümeti, bakanları, yargıyı, medyayı, kanaat önderlerini arkana eylem koyuyorsun...
Kekremsi duygularımın nedeni budur...

2 Kasım 2009 Salı

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-04-2009, 14:39   #2
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart Özgür Der'in Ahmet Hakan'a Cevabı
- Özgür Der'e ait haber sitesi Haksöz Haber'in Ahmet Hakan'a Cevabı -



Ahmet Hakan Coştu: Yiğit İslamcı Severim!

Ahmet Hakan Coşkun, yazarı olduğu Hürriyet’te zaman zaman zırvalıklarını okuyucularıyla paylaşıyor. Pek kale almaya değer bulmasak da bugünkü yazısındaki tutarsızlıklara sessiz kalmak istemedik.

"Baktım, bizim İslami kesimin bilinen bütün radikalleri bir araya gelip korsan eylem koymuşlar." diye başlıyor "Ben İslamcının yiğidini severim" başlıklı yazısına Ahmet Hakan. Bu giriş cümlesindeki istihzayı bir kenara bıraksak dahi neresinden tutsak elimizde kalıyor. "Korsan eylem" ifadesiyle hukuki mevzuat cahili olduğunu ortaya koyan Coşkun, devam eden "Özgür-Der, Mazlum-Der, Memur-Sen, Hak-İş, Vakit falan... Hepsi orada..." cümlesiyle de ne kadar ezberden konuştuğunu ortaya koyuyor. Oysaki biraz zahmet edip de birçok sitede yer alan haberdeki basın bildirisinin altındaki imzalara baksaydı, bu yanlışı yapmayacaktı.

Gelelim yazının tutarsızlıklarla dolu içeriğine…

Her zaman darbecilerin yanında yer alan Hürriyet'ten maaşını alsa da kendini "Yıllardır cuntalardan ve darbecilerden nefret etmiş biri" olarak niteliyor Ahmet Hakan. "Beyazıt'taki az riskli cuma eylemleri"nde bile ufaktan da olsa galeyana kapılan kendisinin, yağmur altında yapılan şu "Cuntaya hayır" eylemine karşı neden hiç heyecan duyamadığını sorguluyor. Aslında bunun cevabı çok açık da, Ahmet Hakan, suçu eylemcilerin geçmişlerinde aramayı tercih ediyor. Neymiş: "İslamcı delikanlılar" 12 Eylül karşısında suskun kalmışlar! İslami kesimin önemli isimleri, cuntanın ideolojisi olan "Türk - İslam Sentezi"nin "İslam" bölümüne sığınıp, "daha fazla imam-hatip / daha fazla Kuran kursu" açılmasını sağlamakla meşgulmüşler... Mamak zindanlarında solcular ve sağcılar işkenceden geçiriliyormuş, anaları ağlatılıyormuş... Ama İslamcılarda "tık" yokmuş! Önemli olan geleceğe yatırım yapmakmış... "Cunta"yla papaz olup maceraya atılmak yerine "Cunta"nın sağlayabileceği imkanlardan azami ölçüde faydalanmak, o zamanlar çok daha "rasyonel" bulunuyormuş...

Ahmet Hakan coştu ya, durmak bilmiyor ve sözü 28 Şubat'a da getiriyor: "Hiç ayırt edilmeksizin bütün bir İslami kesimin hedef tahtasına oturtulduğu 28 Şubat günlerinde ne oldu? Ellerine 'CUNTAYA HAYIR - DARBECİLER YARGILANSIN' pankartı alıp sokaklara döküldü mü İslamcılar? Gazetelerinde ve televizyonlarında bugünküne benzer bir cevvaliyet söz konusu oldu mu?..."

Ve hüküm de veriliyor Ahmet Hakan'ın kaleminden: "Ortada en ufak bir risk yokken... 'CUNTAYA HAYIR - DARBECİLER YARGILANSIN' diye pankart taşıyıp eylem koymak çok kolay ve çok ucuz bir tavır gibi geliyor bana... Sıkıysa sonucunda işkence altında inletilmenin garanti olduğu günlerde bu pankartı taşıyacaksın... Hayatının karartılmasını göze alarak taşıyacaksın o pankartları... Sen 12 Eylül'de Mamak zindanının önünde en gür seda ile haykırdın mı? Sen 28 Şubat'ta Çevik Bir'e posta koydun mu? 'Kazıklı Voyvoda'ya yakışır tehditler ortada dolaşırken direnişe geçmeyi başardın mı? Şimdi almışsın Başbakan'ı, hükümeti, bakanları, yargıyı, medyayı, kanaat önderlerini arkana eylem koyuyorsun... Kekremsi duygularımın nedeni budur..."

Adama sormazlar mı Sayın Coşkun, bugüne kadar sen nasıl bir pratik koydun da ortaya, bu yapılanlar seni hiç heyecanlandırmıyor? Sakın ola, bunun arkasında, rızkını yediğin güruha nankörlük etme kaygısı olmasın!? 28 Şubat da "Cuntaya Hayır" pankartları yokmuş öyle mi? Kanal 7'de anahaberleri sunarken gözlerin kör mü sunuyordun? Hadi görmüyordun kulakların da mı duymuyordu? Yaptığın haberlerin arşivine bir göz ataydın ya, bunları yazmadan. Sıcak koltuğunda, hiçbir çaba sarf etmeksizin ileri geri konuşmanın rahatlığı varken ne diye uğraşacaksın, değil mi? Arzu edersen yazının girişinde ismini andığın Özgür-Der'in Şahitlik albümüne, Mazlumder'in 28 Şubat Fotoğrafları Belgesi'ne ve Vakit'in de manşetlerine bakıver azıcık. Darbeye karşı direniş çağrılarından ötürü birçok sayısı toplatılan, cezalandırılan, yazarları yargılanan Haksöz dergisi de o zamanlar adresine gönderilmiyor muydu? Hiç mi açıp şöyle kapağına da olsa bakmadın? Ortada risk varken kimler susmuş, o zaman açıkla!

Ya 12 Eylül… Bizzat senin hayranlıkla yazılarını okuduğun nice "İslamcı" neden hala yurtdışında sürgün hayatı yaşıyor bilmiyor olamazsın herhalde! Ülkenin tam bir askeri diktatörlüğe çevrildiği ve birçok Müslümanın da işkencelerden geçirildiği o süreçte peki, kim "Cuntaya Hayır!" diye pankart açmıştı? Öyleyse bugün de susalım, öyle mi? Tabi almışsın arkana askeri, "yüksek yargı"yı, apoletli medyayı böyle yazarsın ancak… Hiç olmazsa azıcık dürüst ve samimi olsan…

HAKSÖZ-HABER
2 Kasım 2009 Salı



***
***
***



-Özgür Der'in Ahmet Hakan Coşkun'a Cevabı -

“Ahmet Hakan Coşkun’a Sadece Acıyoruz!”

Özgür-Der, “Ahmet Hakan’a kızmıyoruz, sadece acıyoruz!” dedi ve altını çizdi: “Genelkurmay bülteni”nde yazmak, Oktay Ekşi’yle mesai arkadaşı olmak, Ertuğrul Özkök tarafından kollanan yazar olmak böyle bir şey ne de olsa!



Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

AHMET HAKAN COŞKUN'A SADECE ACIYORUZ!

Türkiye dönekliğin iyi para ettiği, her kesimin döneklerinin itibar gördüğü, el üstünde tutulduğu bir ülke. Hangi cenahta olursa olsun sisteme muhalif pozisyonunu terk eden, dönen, vazgeçen ama burada bırakmayıp geçmişine söven, içinden geldiği örgütü, çevreyi, kesimi karalamada sınır tanımayan tipleri bu düzen çok seviyor. Kendilerine sınırsız imkanlar bahşedip, beklemedikleri fırsatlar sunuyor. Sen yeter ki geçmişinden utandığını tekrarlamaya, geçmişte taşıdığın inançları, değerleri aşağılamaya, dün beraber olduklarına sövmeye devam et diyor!

Ahmet Hakan Coşkun da uzunca bir zamandır bunu yapıyor. Taşındığı yeni mahallede kendisinden beklendiği üzere içinden geldiği camiayı fütursuzca, edepsizce karalıyor, hakaret ediyor, saldırıyor.

Bugün de bunu yapmış! Taksim'de 30 Ekim Cumartesi günü derneğimizin de içinde bulunduğu çeşitli İslami kimlikli kuruluşların temsilcilerinin bir araya gelerek gerçekleştirdiği "Cuntaya Hayır! Darbeciler Yargılansın!" eylemi üzerine kaleme aldığı yazısında İslami kesime bir dizi eleştiri yöneltmiş, 12 Eylül'e 28 Şubat'a atıflarla Müslümanları tutarsız ve samimiyetsiz olmakla suçlamış.

Eleştirilerine, suçlamalarına ayrıntılı cevap verme gereği duymuyoruz. Çünkü dillendirilen sözlerin samimiyetine inanmıyoruz. Döneklerin biat ettikleri düzenin karşısına geçip günah çıkarma seansına dolaylı biçimde de olsa katkıda bulunmak bize yakışmaz. Ayrıca da bir Hürriyet yazarının polemik oluşturarak gündemde kalma, kendini okutma taktiklerine de malzeme teşkil etmemek gerektiğinin farkındayız. Varsın okurları "Ne de çok şey biliyormuş, bu dincilerin ipliğini pazara dökmüş!" desinler; varsın Ertuğrul Abisi "İyi transfer yapmışız, değdi vallahi!" diye düşünüp sevinsin!

Dillendirdiği sözlerin, iddiaların doğru olmadığını; dönemleri, eğilimleri, isimleri birbirine karıştırıp ortaya bir bulamaç çıkartarak tez ileri sürmenin adil olmadığını Ahmet Hakan Coşkun'un da bildiğinden eminiz. Bedel ödemekten korktuğu için dün darbecilere karşı sessiz kalıp, bugün şartlar müsait göründüğü için darbeciliğe karşı tavır sergilemekle suçladığı Müslümanların da Ahmet Hakan Coşkun'un da dün ve bugün hangi konumda ne yaptıkları ortadadır. Aslında sadece Özgür-Der'in açılışı vesilesiyle kendisinin sarf ettiği sözler dahi Ahmet Hakan Coşkun'un bugün saçmaladığının kanıtı olmaya yeter! Bu süreçte kimlerin bedel ödediği, kimlerin de nüfuz parlatıp, siyasi irtibatlarını ihalelere yoğunlaştırdığı da ortadadır!

Sonuç itibariyle olan bitene şaşırıyor muyuz, hayır! Bu süreçlerin böyle ilerlediğini biliyoruz. "Genelkurmay bülteni"nde yazmak, Oktay Ekşi'yle mesai arkadaşı olmak, Ertuğrul Özkök tarafından kollanan yazar olmak böyle bir şey ne de olsa!

Kızıyor muyuz, yok hayır kızmıyoruz da! Sadece acıyoruz! Geçmişte Müslümanlar arasında olmuş, birtakım duyarlılıklar taşımış birinin bu kadar zavallı pozisyona düşmesine gerçekten çok üzülüyoruz!

ÖZGÜR-DER
2 Kasım 2009 Salı

Konu Üç mevsim tarafından (11-04-2009 Saat 15:09 ) değiştirilmiştir..
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 14:42   #3
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart
- Ahmet Hakan, Özgür Der'in Bildirisine Cevap Veriyor -




Hakkımda bildiri yayınlamışlar

Ahmet Hakan Coşkun / Hürriyet

DÜNKÜ yazım üzerine İslami kesimin en delikanlı örgütü "Özgür-Der", bir bildiri yayınlayarak beni kınamış...
Ben ciddiye alınacak biri değilmişim... Dönekmişim... Acınacak herifin tekiymişim... Dikkat çekmeye çalışıyormuşum... Muhatap bile alınmamalıymışım... Geçmişime sövüyormuşum...
Falan filan...
Tamam, kardeşim...
Eğer sizi rahatlatacaksa söylediklerinizin hepsini kabul ediyorum...

* * *

Ama şöyle bir şey var:
Benim "berbat herifin teki" olarak nitelendirilmem, söylediklerimin doğru olmadığı anlamına gelir mi?
Ne yani?
12 Eylül'de solcular ve sağcılar zindanlarda işkenceden geçirilirken, bu memleketin İslamcıları "Kahrolsun halkın katili faşist cunta" diye eylem koydu da benim mi haberim olmadı?
12 Eylül'de Kenan Evren'in kollarına sığınıp "Yaşasın! Paşa'dan iki imam hatip daha koparttık" diye övünen İslami şahsiyetler çıkmadı mı bu memlekette?
28 Şubat'ta "Cuntaya hayır" diye gösteri yaptınız mı kardeşim?
Hapislerde çürüdünüz mü? İşkenceden geçtiniz mi? Hayatınız karardı mı?
Kaçınız sürgün yedi? Kaçınız bedel ödedi?
Bugün çıkmış, "Cuntaya hayır! Darbeciler yargılansın" diye gösteri patlatıyorsunuz...
Sırtınıza polis copu yemeyeceğinizden gayet emin olarak... Ne polis copu yahu! Polisten "aferin" alacağınızı bilerek...
Bugün "Cuntaya hayır/Darbeciler yargılansın" demek kolay...
Çünkü...
Amerika da böyle diyor, Tayyip Erdoğan da böyle diyor, hükümet de böyle diyor, polis teşkilatı da böyle diyor, yargı da böyle diyor, YÖK de böyle diyor, Çankaya da böyle diyor, Hikmet Çetinkaya da böyle diyor...
Madem kendinize "sivil toplum örgütü" diyorsunuz...
Madem delikanlısınız...
Sıkıysa...
"Ey Başbakan! Sana karşı darbe planlayan İlker Başbuğ'u neden görevden almıyorsun..." diye eylem koysanıza...
"Kendisini haklamak isteyen cuntayı çökertemeyen AKP" diye pankart assanıza...

* * *

Hadi hepsini geçeyim... Hepsini ama hepsini...
Yaptığınız eylemin gözümde zerre miskal değeri olmamasının bir nedeni de ne biliyor musunuz?
Metin Göktepe'yi katleden polisleri...
Manisa'da gençlere işkence yapan polisleri...
Karanlık katil Mehmet Ali Ağca'yı...
Alenen arkalamış ve desteklemiş olan, sağcı ve faşist kafalı "Vakitçiler" ile işbirliği yaparak...
İstediğiniz kadar "Cuntaya hayır! Darbeciler yargılansın" diye feryat edin...
Bende en küçük bir saygı bile uyandıramazsınız...


3 Kasım 2009 Çarşamba

Konu Üç mevsim tarafından (11-04-2009 Saat 15:09 ) değiştirilmiştir..
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 15:08   #4
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart Özgür Der Tatışmaya Begeleriyle Noktayı koydu
- Ve Tartışmada Son Nokta! Özgür Der'in Yayın Organı Haksöz Haber, Ahmet Hakan'ın Haksız Saldırılarına O Dönemden Fotoğraflarla Cevap Veriyor -


"Cuntaya Hayır" Pankartı... Hem de 28 Şubat'ta...

Ahmet Hakan Coşkun, Özgür-Der’in dünkü açıklamasından sonra tartışmaları bugüne de taşımış. Bugünkü köşesinde Özgür-Der’in basın bildirisine cevap veren Coşkun, bildiği gerçekleri göz göre göre saptırmaya devam etti.




"28 Şubat'ta 'Cuntaya hayır' diye gösteri yaptınız mı kardeşim?" demeye devam eden Ahmet Hakan Coşkun'a belki hafıza kaybı yaşamıştır diye, bizzat kendisinin Kanal 7'de ilk haber olarak verdiği eylemlerden birkaç fotoğrafı paylaşalım istedik. Aslında geni bir albüm yapılacak kadar eylem konulduğunu kendisi de bilmekte ancak bazı kardeşlerimizin de o dönemde darbe karşıtı etkinlik yapıldığı konusunda şüpheye düşmeleri üzerine fotoğrafları yeniden gündemimize taşıdık.

Aşağıda yer alan fotoğrafların yanı sıra Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısına ve konuyla ilgili sitemizde geçen haberlere yazılmış üç yoruma yer verdik.


İlgili Haberlerimize Gelen Yorumlar:

Hatırlatma

(Rıdvan Kaya)

Söz yalan da olsa yüksek volümlü olduğunda insanları etkiliyor. Yorumlara baktığımda bazılarının "acaba" dediklerini görüyorum. Bu yüzden bazı noktaları hatırlatmak lazım:

12 Eylül'de İslamcıların ne yaptığını sormak genel bir toplumsal kesim açısından anlamlı olabilir. Ama bugün siyaset üretmeye çalışan yapılara bu soruyu sormak iyi niyetli bir tutum değildir. Özgür-Der 1999'da kuruldu. Mazlum-Der 1991'de vs. 30 yıl önce neredeydiniz demek saçma! Bu soru belki CHP'ye, MHP'ye, DİSK'e, MSP geleneğinin devamcısı partilere sorulabilir. Bağımsız İslami kimlik zaten yeni bir sürecin ürünü. Kaldı ki 12 Eylül'de kimin sesi soluğu çıkmış da İslamcılar suçlansın? Böylesine vahşi bir terör rejiminin altında insanlara neden sokağa çıkmadınız diye sormak ayıptır!

28 Şubat'ta ne yaptık? Gereksiz bir soru! Özgür-Der'in bizatihi kendisi 28 Şubat'a karşı tavrın bir uzantısıdır. Bedel ödemekten ne kast ediliyor. Bu süreçte pek çoğumuz gözaltına alınmadı mı, yargılanmadı mı, soruşturma geçirmedi mi, okulundan, işinden uzaklaştırılmadı mı?

Daha nasıl tavır koyacaktık? İmam hatip eylemleri, başörtüsü protestoları unutuldu mu? Unutanlar açsın Haksöz'ün arşivine baksın. Bugün ne söylüyorsak o gün de onu söyledik. Nisan 97'de Yeryüzü ve Selam ile birlikte Haksöz olarak basın açıklaması yapıp, Tünel'den Galatasaray Postanesine kadar yürüdüğümüzde gözaltına alınıp yargılandığımızda ne söylüyor idiysek bugün de onu söylüyoruz.

Şartların bugün elverişli olması ne demek? Özgür-Der sürecinde başından itibaren yapılmayan nedir, susulan bir konu olmuş mudur? Basın bildirileri, eylemler, etkinlikler namuslu ve samimi bakanlar açısından ortada duruyor. Uzatmaya gerek yok! Bu konuda elbette samimiyetle sorusu olanlarla konuyu tartışabiliriz. Ama yamuk tiplerin dolduruşuna gelip, hafızasızlığa meyletmekten ve kendimizle hesaplaşma pozisyonuna düşmekten mutlak kaçınmalıyız..

***

Kendi Kendini Yalanlamak

(Anti Kapitalist)

Şu an arşivimden çıkardığım "Özgürlük Girişimi" dergisinin Şubat 1999 da çıkardığı ilk sayısı var elimde. Dergi Kapakta "Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği ÖZGÜR-DER Kuruluyor" demiş. İç sayfalarında çeşitli düşünür/gazeteci ve sair kişi ve kuruluşların Özgür-Der kuruluşu için gönderdikleri mesajları var. Ogün Ahmet Hakan Coşkun şunları söylemiş.

"Yakın geçmişte eğitim özgürlüğü için BÜYÜK MÜCADELE VEREN ve hepimizin YÜZÜNÜ AĞARTAN arkadaşlarımızın şimdi bu mücadelelerini örgütlü bir şekilde yürüteceklerini görüyoruz. Bu artık mücadelenin yeni bir dönüm noktasına geldiğinin bir müjdecisi. ÖZGÜR-DER'e emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum."

Son yazısında sapla samanı birbirine karıştırıp harman eden Ahmet Hakan zor zamanlarda kimlerin hangi mücadeleyi verdiğini aslında herkesten daha iyi bilmekte..

***

İflah Olacak Gibi Değil…

(Bahadır Kurbanoğlu)

Özgür-Der'in işi gücü yok da seninle paşa çayırında güreş mi yapacak?
Sapla samanı birbirine karıştırdığın yazı müsvettelerine cevaben ödediği bedelleri mi sıralayacak?

Ne bekliyorsun?

Ne İslami hareket sürecini değerlendirebilecek bir kapasiten var, ne de sapla samanı karıştırmadan, kim muhafazakâr kim muvahhid bu kavramların ayırtına varacak bir ferasetin kalmış.

Özgür-Der bin defa AK Parti'yi eleştirdi. Hem de o senin "Hadi bakalım sıkıyorsa…" diye kurduğun cümledeki talepler ve eleştirilerden çok daha fazlasını ortaya koydu. Ama senin Alanya, Antalya maceralarından, medyada kim "in" kim "out" magazinel uğraşlardan, otel hikâyelerinden zaman bulup da bunları takip edemediğin çok açık.

Birilerinin yanlışları üzerinden kendi günahlarını temize çıkaramazsın.
Bunu öğretemedi mi Beyazıt Meydanı sana? Belli ki öğrenilmesi gerekenleri öğrenememişsin Beyazıtlardan.

Belli ki o "az riskli ortam" bile yeterince ürkütmüş seni.

Şimdi kalkmış Aydın Doğan'ın dizinin üstünden atıp tutuyorsun. 28 Şubat'ın kurbanlarının kanlarını ellerinde taşıyan, yetimin yoksulun hakkını yıllardır gaspeden, bin yıl da olsa sürdüreceklerine ant içtikleri mesajları manşetlerden düşürmeyenlerin kollarında sahte bir saadet arayışını sürdürüyorsun.

Belli ki AK Parti'nin en büyük hatası seni kendi yandaş medyasında istihdam etmemek olmuş. Parayı verenin düdüğü her çaldığında bu kadar şevkle hareket edebildiğine göre, senin gibi bir kabiliyeti kaçırdıkları için ne kadar hayıflansalar yeridir.

AK Parti karşıtlığıyla İslamcılığı iç içe geçirip darbecilere insaf ve merhamet dağıtan bu tutumun sakın, nasılsa DP'nin başına gelenleri gün gelip AK Parti de yaşayacak, iyisi mi ben sağlam ata oynayayım, dokunulmaz-layusel olanlardan yana tavrımı koyup kendimi garantiye alayım olmasın!?

Anlaşılıyor ki kuyruk acın Vakit'le. O zaman hesabını onlarla göreceksin. Hesabı görmeden önce de bir dönüp aynaya tekrar bakacaksın.

İlgili Fotoğraflar:

(Fotoğraflar Özgür-Der'in toplatılan "Şahitlik" albümünden alınmıştır.)



Tarih: 7 Kasım 1997... "Paşaların Tankı Susturamaz Halkı" Aynı zamanda bu ifade sıklıkla atılan bir slogan içeriğiydi.




Tarih: 25 Şubat 1998... Dönemin en çok atılan sloganlarından: "MGK Tehdidi Yıldıramaz Bizleri!" MGK, 28 Şubat darbesinin faili ve askeri tahakkümün sembolü olarak iş görüyordu.




Tarih: 27 Şubat 1998... 28 Şubat darbesinin birinci yıldönümü.




Tarih: 27 Şubat 1998... 28 Şubat darbesinin birinci yıldönümü.




Tarih: 2 Mart 1998... 28 Şubat darbe sürecinde açılmış bir "Cuntaya Hayır" pankartı.




Tarih: 12 Haziran 1998... Ülkedeki tüm hukuksuzlukların faili MGK.


HAKSÖZ HABER
3 Kasım 2009 Çarşamba
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 15:19   #5
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart
Arkadaşlar konu biraz derin ve uzun ama öğretici onun için bu konuya ayırdığınız vaktin boşa gitmeyeceğini söyleyebilirim.
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 16:27   #6
Kullanıcı Adı
Erhan KARACA
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ahmet Hakan bulunduğu camianın hatrına geçmişine sövmesi yapılanları yok sayması yakışık olmamış vefasızlık örneği sergilemiş adeta..
Teşekkürler Özgünüm calışma için
Söylenebilecek her şey söylenmiş..
Erhan KARACA isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 16:58   #7
Kullanıcı Adı
reyAKbay
Standart
Öncelikle çok güzel paylaşımlardı teşekkür ederim.
Ahmet Hakan'ı artık dikkate almak büyük bir hata hele ki kendini kanıtlamış meslektaşları için daha büyük bir hata.Velhasıl konu fazla uzamamış ve çok güzel bir şekilde de kapanmış.Zaten son konudan sonra da yazacak birşeyi olacağını pek sanmıyorum.Herşey açık ve net ispatlarla izah edilmiş .Bilemiyorum olayın bu boyutuyla neden bu kadar hemdem oldu,yarasının asıl kaynağı nedir fakat çok gereksiz bir mevzu açmış-yakışmamış diyemeyeceğim çünkü artık o ne yapsa yakışır hale gelmiş.
reyAKbay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 17:02   #8
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Standart

Konu uzun gibi görünüyor ama okuyunca, hele o eski günlere doğru düşünceleriniz kayınca...

HAni 28 Şubat sonrası.. İnanan ve inançlarını hayata geçirmeye çalışan insanlara kapatılan kapılar.. Okul kapıları.. İş kapıları.. O zaman yaşı küçük olanlarda daha farklı bir iz bırakmıştır bunlar, lise çağında olanlarda ayrı bir iz.. Olgunluk çağında olanlarda ayrı bir yara..

Bizlerin de ilk "eylem"lere katılma zamanlarımızdı o günler.. Ahmet Hakan'ın sunduğu haberlerde "zulme karşı direnişin" haberlerini izliyorduk.. Bizim yaşımız küçük olduğu için hatırlıyoruz demek ki, ama o günlerde sadece "dil" ile o satırları sunanlar bunları çabuk unutmuş..

Sonra toplatılan dergileri biliyorum, "düşünce suçundan" mahpuslara mahkum edilenleri biliyorum.. Biz bunlara karşı çıkarak büyüdük..

İnsanların düşüncelerini açıklamalarna karşı çıkan, okuma hakkından mahrum eden, askerin güdümünde yaşayan "hükümetleri"de, darbeci "askerleri" de o zaman eleştiriyorduk.. Bu eleştirler dolayısyla hapislere girenlere dualar gönderiyorduk.. Zalime karşı dil ile buğzumuzu ifade ediyorduk.. Nasıl bu kadar çabuk unutacağımızı sanmış yazar.. Ne kadar da kopmuş kendinden..

Yazarın, "İslamcı" şeklinde parantezlediği kesim tam olarak kim bilmiyorum.. Ama bildiğim şey şu ki, Haksöz, Özgür-der ve bunun gibi oluşumların her biri "darbeye" karşı yükses sesle tepkisini göstermiştir. Onca eylem, darbe sonrası zulümlere karşı "direniş eylem"leri bu kadar çabuk unutulamaz!

Unutanlar da, unuttuklarını hatırlayınca kendilerini bulacaklardır... Eyvah ki, artık çok geç olacaktır..


Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 17:09   #9
Kullanıcı Adı
BlueMoon
Standart
bu Ahmet hakana neler oluyor ?

Kanal 7 de iken çok muhafazakar, başörtülü kardeşlerimizin hakkını savunan, akl-ı selim ile hareket eden biriydi.

birkaç ay önce bir yazarın "Ahmet hakanın imanı mı zayıfladı acaba ?" başlıklı yazısını hatırladım....
BlueMoon isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-04-2009, 20:12   #10
Kullanıcı Adı
yolcu44
Standart
Küçük bir çocuk iken Ahmet Hakanı ne çok severdim ben.. Örnek aldığım kişiliklerdendi diyebilirim..

Açıkcası şu an Ahmet Hakan ne demiş, şurası burası Ahmet Hakan'a ne yanıt vermiş mevzusu ile pek ilgilenmiyorum. Ve, "Ahmet Hakan neden böyle?" yerine, "Ahmet Hakan neden böyle oldu?" sorususunun cevabını ararım..

Konu yolcu44 tarafından (11-04-2009 Saat 21:29 ) değiştirilmiştir..
yolcu44 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
12 eylül, 28 şubat, ahmet hakan coşkun, cuntaya hayır, darbe, direniş, eylem, islamcılar, muhafazakarlık, protesto, sağcılar, solcular, özgür der


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım