09-18-2011, 18:08 | #1 |
Rasim Özdenören | Arap ülkeleri laik olur mu?
Başbakan Tayyip Erdoğan Mısır ziyaretinde, Mısır'ın yeni rejiminin laiklik olacağını umduğunu belirtti, bir bakıma da böyle bir dilekte bulunmuş oldu.
Burada, bir kavram kargaşasının altını çizmek istiyorum. Aslında burada bir değil, birden çok kavram kargaşası iç içe yer alıyor. Sayın Erdoğan'ın laiklik kelimesini din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kullandığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Çünkü onun laikliğe yüklediği anlamlar Türkiye'de yaygın, bir o kadar da yanlış olarak kullanılan, fakat laikliğin değil, aslında din, vicdan ve fikir özgürlüğünün fonksiyonlarına denk düşen nitelemelerdir. Laiklik, kiliseli toplumlara mahsus bir kurum ve kavramdır. Din otoritesini temsil eden kilise ile devlet otoritesi arasında birbirlerinin işlerine müdahale etmeme zımnındaki uzlaşmayı ifade eder. Libya ziyaretinde, laiklik vurgusu üzerine dikkat çekenlere Sayın Başbakan: "Laiklik İslam'a aykırıysa beni ikna edin" demiş. Sayın Başbakan'ın laiklik üzerine görüşleri gazetelere aşağıdaki cümlelerle yansıdı: "Türkiye'de anayasa, laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır. Ben Mısır'ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır'da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir." İmdi, bu cümleleri tek tek irdelemek istiyorum. 1. "Türkiye'de anayasa, laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar." Türkiye'de Anayasa'nın böyle söylediği doğrudur, fakat bu cümlenin muhteviyatı yanlıştır. Çünkü laiklik devletin dinlere eşit mesafede olması demek değildir. Laiklik kilise ile devlet otoritelerinin birbirinin işine karışmamaları hususunda kaldıkları uzlaşmanın adıdır. 2. "Laiklik kesinlikle ateizm değildir." Fakat laiklik dindarlık demek de değildir: kilise ile devlet otoritelerinin birbirinin işine karışmamaları hususundaki uzlaşmanın adıdır. 3. "Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım." Bu iki cümle de açıklamaya muhtaçtır. Sayın Erdoğan kendini Müslüman olarak tanımladığı anda zaten laik olma şansını yitirir. Ancak onun söylemek istediği husus başka bir noktada temerküz ediyor. Laiklik Hıristiyan ülkelerin bir kavramı ve kurumu olmak itibariyle kişinin kiliseye nispeti ile ilgili bir kavramdır. Kişinin kiliseye nispeti varsa o laik değildir; kiliseye nispeti olmayan kurum ve kişiler ise laik sayılır. Yani kilise dışı sayılır. Dindardır veya değildir, o da ayrı bir konu... Sayın Erdoğan'ın laik bir ülkenin başbakanı olması durumu da sorgulamaya muhtaçtır. Türkiye'nin Anayasa'sı her ne kadar devletin laik olduğunu ileri sürüyorsa da, Türkiye laik bir ülke değildir. Çünkü Laiklik kilise ile devlet otoritelerinin birbirinin işine karışmamaları hususundaki uzlaşmanın adıdır. Bu ülke kiliseli bir toplum değildir. Üstelik Türkiye'de devlet din işlerini idare sadedinde bünyesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurmuştur. Bu itibarla da zaten laikliğin tanımına uygun bir görüntü taşımamaktadır. 4. "Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır." Bu cümle, ancak soyut olarak doğru sayılabilir, uygulamada durum külliyen farklıdır. Hem teknik, hem pratik anlamda laik ülkelerde (yani kiliseli toplumlarda), hem de Türkiye gibi laikliği ideolojik bir fikir bağlamında benimsediği görüntüsünü veren bir ülkede, dindar olanların kılık kıyafetlerinden başlayarak ibadet saatlerine kadar müdahaleden masun bırakılmış hiçbir işlemleri yoktur. Dindarlar sureta ibadetlerini icra ediyor görünse bile, hele de devlet memurları dikkate alındığında, durumun idarecinin hoşgörüsüyle kaim olduğu veya kaçamaklara başvurulduğu görülecektir. Böylece insanların ikiyüzlülüğe düşürüldüğü de kesindir. 5. "Laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın." Laiklik din düşmanlığı olmayabilir, fakat dine dost kalma demek de değildir. Dine kayıtsızlıktır. Fakat "Türkiye laikliği" söz konusu olduğunda, devlet dine kayıtsız da kalmamıştır; din işlerini yönetmek üzere bir kurum ihdas etmiştir (DİB). Aslında Sayın Başbakanın bu cümlelerinde dile getirilen iddialar, laiklikten çok din ve vicdan özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü kavramlarıyla ifade edilmeliydi. Çünkü dile getirilen husus laikliğin değil, fakat başta da belirttiğimiz gibi din, vicdan ve ifade özgürlüğünün fonksiyonları olarak dışlaşır. İslamî yönetimde din, vicdan, fikir özgürlüğü mevcuttur; fakat laiklik onun tabiatında mevcut değildir. Sayın Başbakan'ın laikliğe atfen belirttiği niteliklerin tümü, adının hakkını veren herhangi bir İslamî yönetimin de umdeleri arasında yer alır; fakat bu umdelere yer verdi diye, İslamî yönetime laiklik yaftası yapıştırılamaz.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|