AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-01-2010, 16:06   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Lightbulb Karşıt yandaşlar üzerindeki "karargah" etkisi! Mert'in esrarengiz ilişkisi!
Karşıt yandaşlar üzerindeki "karargah" etkisi! Mert'in esrarengiz ilişkisi!


TUTKUN AKBAŞ YAZDI
01/04/2010

Türk medyasının bugünkü etkin isimlerinin ideolojik duruşunun “muhafazakarlığa tahammülsüzlük” üzerine kodlandığını anlatmıştık. Burada basın içi ilişkilerdeki şu dengeden de söz etmek gerek. Bugün kilit noktalardaki herkes yıllara dayanan bir yoldaşlık mazisini de paylaşıyor. Eskiden Cumhuriyet ekolü vardı. Bugün sahnedeki pek çok ismin yolu Cumhuriyet’ten geçmişti. Beraber büyüyen, beraber yol yürüyen gazeteciler o süreçte kendi yoldaşlarını da seçti.

80’lerde beraber muhabirlik yapanlar bugün köşe yazarı ya da yönetici oldu. Birbirine sahip çıkma, rekabette omuz omuza durma mesleğin gerektirdiği de bir duruş oldu. Türk basınında bir ekip olarak sağlam durma tarzı aslında bir geleneğin de adıydı.

Bugün o gelenek başka türlü hayat buldu, yan yana gelmez isimler ideolojik olarak bir araya geldi. Doğan grubunda mevzilenmiş “sesi çok fazla çıkan” gazetecilerin “ortak akıl” ürünü çizgileri işte bu ideolojik tutumun da gereği olarak sürdürülüyor. Kökü 28 Şubat’a dayanan muhafazakarlığa karşı ortak kampanya stratejisi bugün yaşanan sürece müdahale etmeyi amaçlıyor. Amaç ortak: Ak Parti iktidarını sonlandırmak. Toplumun algısını bozmak için de kullanılan argümanlar hep ortak. Sivil darbe, otorite, yandaşlık, laik cumhuriyetin yıkılması, vs…

Her demokratik girişim, bu isimler tarafından “Demokles’in kılıcı” gibi iktidarın başında sallandırılıyor. Yılmaz Özdil mesela. Ertuğrul Özkök tarafından Hürriyet yazarı yapıldı. Özdil’e sahnede Özkök yer verdi. Uğur Dündar da bu sahnenin başka bir denge unsuru. Özdil-Dündar ikilisi keskin karşıtlık ve misyon yüklü çizgisinde 28 Şubat’ta tanık olduğumuz gazetecilik tarzını zirveye çıkarmış durumdalar. “Cumhuriyet elden gidiyor” çığırtkanlığıyla toplumdaki hassasiyetler istismar ediliyor. Toplum manipüle ediliyor.

Dündar-Özdil sahnesinde iktidar karşıtlığı bir yana, Ergenekon davasında da, Balyoz soruşturmasında da “hukuku tanımaz” yayıncılık tarzı gözden kaçmıyor. Askere yakın çizgi izleniyor. Yargıdaki kamplaşmanın bir adresi olan YARSAV öne çıkarılıyor, Sabih Kanatoğlu aklı yön veriyor.

Bu noktada yine özel bir bilgiyi daha aktaralım. Haberlerinde ajitasyona sık sık başvuran Uğur Dündar’ın yakın adamı ve avukatı kim dersiniz? Ergenekon davasında öne çıkan, saldırgan davranışlarıyla da pek çok kez medyada haber olan avukat Vural Ergül. Medyada herkesin bildiği bu gerçek, kimse tarafından eleştiri konusu bile yapılamıyor. Ergenekon sanıklarının avukatı aynı zamanda Uğur Dündar’ın da avukatı. Dolayısıyla Dündar’ın yayıncılık çizgisinde Ergenekon etkisi merak ediliyor.

“Karşıt yoldaşlar” her etkin mecrada aynı ideoloji için kolkola girmiş durumdalar. Bu isimlere bir de CNN Türk’te Medya Mahallesi programını yapan Ayşenur Arslan’ı eklemek gerek. Programlarında objektif yayıncılılığı ayaklar altına alan söz ve tutumları nedeniyle yine medya sitelerine pek çok kez malzeme olmuş bir isim. Karşıtlığını kimi zaman alaycı tarzıyla belli ediyor, kimi zaman sert tutumuyla.

Bu noktada önemli bir ayrıntının daha altını çizmek gerekiyor. Ayşenur Arslan da, Uğur Dündar da Soner Yalçın’ın sahibi olduğu Oda TV’ye pek çok kez referans veriyorlar yayınlarında. Ayşenur Arslan Oda TV’nin birtakım spekülatif “karşıtlık” haberlerinden programında söz ediyor. Oda TV ise Uğur Dündar’ı da, Ayşenur Arslan’ı da öne çıkaran yazılarıyla yandaş politikası yürütüyor. Oda TV sadece bir internet sitesi değil. Yüklendiği misyon artık gazetecilik dışı bir psikolojik savaşın da adı oldu. Soner Yalçın tarzının kodları artık çözülmüş durumda. Oda TV kimi öne çıkarıyorsa, kime destek veriyorsa, bu tamamen yandaş dayanışması gereği yapılıyor. Çünkü strateji böyle işliyor.

Soner Yalçın kimi öne çıkarıyorsa bilin ki o yandaş olduğu için yapılıyor. Bu nedenle Ertuğrul Özkök başta olmak üzere, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Ayşenur Arslan, Ruhat Mengi, Ahmet Hakan ve Oray Eğin’in “gerçek gazeteciler” diye adlarından söz edilmesi yandaş politikasının gereği olarak duruyor.

Özkök cephesine Ahmet Hakan desteğiyle son zamanda katılan bir isim daha var. Nuray Mert. 28 Şubat döneminde mazlumun yanında alıp, “darbeye” direnerek Müslümanlarla ittifak kuran, başörtüsüne destek veren Nuray Mert’in çizgi değişikliği manidar. Sistem şöyle işledi: Muhafazakar kesimle gayet uyumlu bir çizgi izleyen, yandaş diye suçlanan gazetecilerin girdiği fotoğraf karesinde yer alan Nuray Mert, Hürriyet’e transfer oldu. Yine bu transferin arkasındaki isim Ertuğrul Özkök’dü. Her ne olduysa Nuray Mert Hürriyet yazarı olarak karşıtlık stratejisinde yeni bir cephe açarak o safta yerini aldı. İktidarı “sivil darbe” peşinde olmakla itham etti, akademisyen kimliğiyle yaptığı itiraz tartışma yarattı. Bir de şöyle bir algı yaratıldı: Muhafazakar mahallenin içinde yer alan Nuray Mert bunu söylüyorsa o zaman doğrudur! Dolayısıyla topluma karşı yürütülen psikolojik savaşta Nuray Mert adı önemli bir figür haline geldi.

Burada yine özel bazı bilgilerimizi aktarmakta fayda var. Ahmet Hakan için de Soner Yalçın için de bugün yansıttıkları çizginin “asker aklı” ve “karargah ruhunu” yansıttığını net biçimde söyleyebiliriz. Mesele şu: Karargahta birileri bu isimlere sufle mi veriyor? Suflör kim? Bu etki aynı safta aynı ideolojide nasıl yan yana getiriyor bu isimleri? Adı sivillik olgusuyla mündemiç, Nuray Mert karargah etkisine nasıl girebiliyor? 28 Şubat’ta askere direnen Mert bugün askerle yakın bir çizgi mi izliyor? Mesela karargahda hangi üst düzey bir generalle görüş alışverişinde bulunuyor? Ve bu karargah yakınlığı Nuray Mert’in duruşunu nasıl etkiliyor?

“Kullanılan gazeteciler” olgusu bugün farklı bir stratejiyle mi sahneye konuluyor? Çünkü iflah olmaz karşıtlık stratejisini yürüten isimlerin safında, devletteki “derin yapılanma” ile ilişkili etkin aktörlerin varlığı bu kuşkuyu artırıyor. Suflör karargahta mı? Bu soruların bugün yaşanan tartışmaları anlamak için de yanıt bulması gerekiyor.


MEDYA GÜNDEM'DEN DEV MEDYA ARAŞTIRMASI YAZI DİZİSİ
DEVAM EDECEK...

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
ahmet hakan, asker, ayşenur arslan, doğan grubu, ertuğrul özkök, karargah, karşit yandaş, medyagündem, njuray mert, odatv


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi