05-07-2009, 19:10 | #1 |
Şevki Yılmaz "Derin Milleti Açıkladı!"
Şevki Yılmaz, derin devlete karşı, derin millet söylemiyle konuştu! İşte detaylar:
Seçmi; “Derin Millet” Kazanmıştır! Şevki Yılmaz, derin devlete karşı, derin millet söylemiyle konuştu! Seçimin galibi ''Derin Millettlr'' dedi. İşte detaylar: Şevki Yılmaz: “Dünyada yaşanan büyük ekonomik krize rağmen ortaya çıkan sonuç derin mekanizmaları kahretmiş, milletimizi sevindirmiştir. Seçmen, muhalefeti sevindirmemiş, iktidarı da şımartmamıştır! 29 Mart seçimlerinin galibi derin millettir.” ... ŞEVKİ Yılmaz'ın, son seçimlerin en önemli aktörlerinden biri olduğu herkesin ortak kabulü. Seçimler öncesi gerek sitemiz habervakti.com’da yayınlanan yazılı açıklaması ve gerekse ulusal basına yaptığı “aziz milletimizin yıllarca çektiği acıların, akıtılan kan ve gözyaşlarının hesabının sorulması gerçek ve tam bir demokrasi için iktidara destek veriyorum” ve özelde Milli Görüş tabanına genelde ise tüm siyasi parti tabanlarına yönelik “Ergenekon terör örgütünün oyununa gelmeyin ve bu oyunu bozun” çağrısı büyük ses getirmişti. Taraflı, tarafsız, yerel ve ulusal basın Yılmaz'ın, AK Partisi lehine çok etkili olduğunu kabul etmişti. HaberVakti.com olarak Yılmaz’ın seçim sürecindeki performansını ortaya koyan haberlerimiz açısından böylesi bir söyleşi çok anlamlıydı... Yılmaz’a seçim sonuçları başta olmak üzere bir çok konuda sorular sorduk, içtenlikle yanıtladı... ..................... - Sayın Yılmaz, seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Öncelikle elim bir kaza sonucu kaybettiğimiz, sivil irade karşısındaki tüm tehlikelere kendini siper eden, BBP Genel Başkanı, değerli kardeşim Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına Allah'tan rahmet, ailesine ve aziz milletimize tekrar başsağlığı diliyorum. Ve ardından aziz milletimizi barış içinde bir seçim geçirdikleri içinde tebrik ediyorum. Biliyorsunuz, her seçimde netice ne olursa olsun, kazanan da kaybeden de milletin kendisi olur. Son seçim sonuçları şunu göstermiştir ki, vatandaşlarımız arasında oy sorumluluğu ve bilinci artmaktadır. Futbol takımı tutar gibi parti tutma dönemi sona ermektedir ve bu ülkemiz için ciddi bir kazançtır. Vatandaş, 3 ayrı pusulada 3 ayrı partiye oy verebilmiş, partizanlık yapmamış, verdiği oyun sonucunun Türkiye’yi etkileyeceği bilinci ile hareket etmiştir. - Tüm partilerin aldığı sonuca baktığınızda bu seçimin galibi sizce kim? - Sonuçları açısından bu seçimin, derin ve karanlık mekanizmaların sevinemediği bir seçim olduğu kanaatinteyim.. Bu seçimi derin devlet değil, derin millet kazanmıştır. Dünya da yaşanan büyük ekonomik krize rağmen milletimiz kazanmıştır. Halkımız muhalefeti sevindirmemiş, iktidarı da şımartmamıştır. Bu seçimlerde muhalefet partilerinin birçoğu, yapacaklarını, neyi, neyle, nasıl düzelteceklerini anlatıp çözüm üretmek yerine iktidarı karalama kampanyasıyla oy artırmayı denemiş, proje üretme yerine iftira üretmeyi tercih etmiştir. Bu tarz bir seçim stratejisini benimsemediğini ortaya koyan halkımız, muhalefeti sevindirecek bir sonuç ortaya çıkarmamıştır.. İktidar partisi ise yaptığı ve yapacağı hizmetleri anlatacağı yerde polemiklerin tarafı olmuş liderinin karizması ve rüzgarına güvenen teşkilat rehavete kapılmış, çalışma hızını yavaşlatmıştır. Neticede seçímin galibi ne muhalefet nede iktidar olmuştur. Milletimiz, tüm partilere uyarı ve ikazını yaparak ders vermiştir. - İktidar partisi açısından seçim sonuçlarını değerlendirirsek, yorumlarınız ne olur? - İktidar koltuğunda olanlar şunu çok iyi bilecekler; makamlar geçicidir, fanidir. Koltuklar, insanların mutluluğu için vasıtalardır. İktidar partisinde koltuğunu koruyan mevcut belediye başkanları ve yeni göreve başlayacaklar için bu seçimin sonuçları büyük uyarı olmalıdır. 5 yıl evvelki seçimde alınan oy, bunca devasa hizmetlere rağmen nasıl ve niçin erozyona uğramıştır? Herkes şapkasını önüne alıp çok iyi düşünmelidir. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayan bir çok hizmet 5 yılda yapılmasına rağmen, niçin seçmen desteği bir önceki Belediye seçimlerine nazaran azalmıştır? Demek ki sokakları ve yolları inşa etmek yetmiyor, gönül yollarını da inşa etmek gerekiyormuş. Bu bir realitedir ve bu realite Türkiye genelinde tüm partilere mensup Belediye Başkanlarımızın sorunudur. 'Belediyecilikte aslolan adam adama markajdır.' Yani Belediye Başkan’ı ve ekibi birebir halkla temas içinde, her daim dialog ve irtibat içinde olmalıdır. Belde, ilçe yada şehir, makam odasından yönetilmez, sokağa ineceksin, halkın içinde olacaksın, sorunları yerinde görecek ve hızla çözüm geliştireceksin. Bunu yaparken halka rağmen değil, halkla birlikte yapacaksın. Gönülleri fethederek, sokaktaki adamın yürek mahallesinde kendine yer bulacaksın, makam odanın kapısı herkese açık olmalıdır. Yeni yüreklere yelken açarken vefalı dostları asla unutmayacak, baş tacı edeceksin. Birlikte aynı yolda yürüdüğün ve ıslandığın kardeşlerini ‘nasılsa bizden’ diye ötelemeyecek, itelemeyeceksin. Bundan böyle, liderlerin rüzgarıyla değil, Hakk’ın ve halkın rızasıyla seçimin kazanılacağını unutmayacaksın! İşte bu değer yargılarını unutarak, makam ve mevki hırsına kapılan ve gökte yürüdüğünü zannedenlere seçmen acımış ve sırtüstü düşürüp alaşağı etmeden, ayağını yere basmasını sağlamıştır. Böyle bir millet sevilmez mi? Hizmet edilmez mi? Millet iktidarı uyarmış, ikaz etmiş ve bunu sert bir ikazla değil, yumuşak bir şekilde yapmıştır... Belki de, iki sene sonraki genel seçimlerde derin gücün planladığı büyük kazayı küçük kazayla önleme ve iktidarın dikkatini bu yöne çekme ferasetini göstermiştir. Tabi ki ders alıp, tedbirlerini şimdiden alabilene... - 29 Mart öncesi bizzat sahaya inmenizin ve AKPartisi lehine oy istemenizin etkili olduğu iddia edildi. Neden sahaya indiniz? - Hayret, ne zaman nerede sahaya inmişim? Sitenizde yer alan ve zaman gazetesinde yayınlanan yarım sayfa demeçimle, bir tv kanalında yaptığım bir saat konuşmayla nasıl sahaya inmişim? Seçmen üzerinde nasıl bu kadar etkili olmuşum? Ya bir de gerçekten sahaya inseydik, ne diyeceklerdi, şaşırıyorum. Keşke daha çok çalışabilseydim; keşke daha çok yere gidebilseydim; keşke aldatılmakta olan halkımızı daha çok uyarabilseydim. - Ama sayın Yılmaz, gerek sitemizde yer alan açıklamanız ve gerekse televizyon konuşmanız çok etkileyiciydi. Bunlar da az şey olmasa gerek? İçeriği açısından verdiği mesajlar çok önemliydi ve her mesajın birebir muhatabı vardı... - Demek ki doğru mecrada, doğru zamanda, doğru araçlarla fikirlerimizi açıklamışız, eğer varsa bir etki bunda sitenizin, Zaman Gazetesi’nin ve Çaytv kanalının potansiyelini de gözardı etmemek gerek, çünkü bu mecralarda gerçekler haykırılmıştır. Dedikodulara yalan ve iftiralara yer verilmemiş, doğrular söylenmiştir. Ülkemiz; ekonomi, siyasi, ahlaki uçurumun kenarındayken güzel vatan gemisi batırılmaya çalışılırken, bu güzel vatan gemisine sahip çıkanlara karşı yapılan haksız saldırılara bigane kalamazdım. Çünkü haksız saldırılar ve iftiralar karşısında susan dilsiz şeytandır. - Açıklamalarınızın etkili olmasında sanırım en büyük pay derin mekanizmaları deşifre eden sözleriniz! İfadelerinizde 28 Şubat ile hesaplaşma vardı. Ergenekon ve 28 Şubat arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz? - Vakıa bütün olarak karşımızda! Emperyalist dış güçlerin emriyle, içerdeki işbirlikçi uşaklarına yaptırılan 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 kanunsuz darbelerini sivil iradeye yönelik ihtilallerin ve en son 28 Şubat 1997 post modern darbesinin mütaahiti Ergenokon plakalı gladyosu, başka adıyla kontgerilladır. Bu odakların taşeronları ise; sağ-sol, laik-anti laik, alevi-sunni mezheb çatışmalarının tetikleyicisi konumundaki piyonlarıyla, türk-kürt ırkçı faşizminin ameleleridir. Biz sadece maşaya değil o maşayı tutana, sadece kuklaya değil, oynatıcıya bakalım, biz halkımıza yıllardır bunu söyledik ve bu bakış açısını vermeye çalıştık.. Sadece sivrisineklerle uğraşarak değil, bataklıkları kurutmaya çalışalım, bu bataklık cehalet, sefalet, işşsizlik, ırkçılık, adaletsizlik, ahlaksızlık batağıdır diye haykırdık. - 92 yılında yaptığınız Beşiktaş konuşmanızda Türkiye’de ki suikastleri planlayan merkezin gladyo olduğunu söylemiştiniz? Bu merkezler halen aktif mi? - ‘’Hayatım pahasına olacak ama söylemek zorundayım’’ demiş ve söylemiştik. bugün görüyorum ki o günlerde bizlere de suikast planlanmış ama Allah oyunlarını bozmuş! Biz o süreçte hicretle imtihan olunduk! 7 yıl vatan aile ve dost hasretiyle yandım. Şeref duyuyorum! Hakk’a ve halka hizmet yolunda çile rütbelerin ve makamların en değerlisidir. Eğer dün dedelerimiz kelle koltukta milli mücadeleyi örgütlememiş ve halkı bilinçlendirmemiş olsaydı bugün fiili işgal ile karşı karşıya kalmış bir devlet olurduk, Irak olurduk, Afganistan olurduk! Allah korusun. Bizler vazifemizi yaptık ve yapmağa devam ediyoruz. Türkiye Vadisi, çakallara ve sırtlanlara bırakılamayacak değerde ve derinliktedir. İç ve dış ihanet odakları, bu vadinin bazı kıvrımlarında kendilerine yer bulmuş olabilir ama bu vadinin gerçek sahibi bu vadinin her karışını kanlarıyla sulayan derin millettir ve bu millet yeri geldiğinde ordusuyla, polisiyle, türküyle, kürdüyle, alevisi ve sünnisiyle elele vererek çakalları o vadiye gömmeyi bilir, Maraş vadisine Fransız’ı, Antep Vadisine İtalyan’ı, Çanakkale’ye 7 düveli gömdüğü gibi! Bu gladyo merkezi hala aktif. Ama ikiyüz yıldır yani tam iki asırdır ilk defa bu iktidar tarafından yere yatırıldı. Bir daha ayağa kalkmaması için partili partisiz tüm milletimiz sağduyuyla hareket etmeli. Kamil manada insan hak ve hürriyetlerinin sağlanması uğruna mücadele verdiği ve ekonomide halkımızın yanında milli menfaatlerimizi korumağa çalıştığı sürece bu iktidara desteğini arttırarak devam ettirmelidir. İktidar hırsımızı koltukta olamama hasedimizi nefis terbiyesıyle yenmeliyiz. Yüzeysel değil derin düşünmeli derin gücün ihanet planlarını, derin millet ruhuyla birlikte bozabilelim... - Derin Millet derken neyi kastediyorsunuz? Çok ilginç bir yaklaşım! - Derin Millet, kalbinde yaradan ve vatan aşkı olan herkesdir! Derin Millet Maraş’ta; sütçü imam, Erzurum’da; nene hatun, Antep’te; Şehid Kamil! Edirne’de Kara Fatmadır... Derin Millet, her sözü ve her hareketi izleyen ama son sözü kendi söyleyendir... Derin Millet; Alparslan’dır, Selahaddin’dir, Fatih’tir... Hacı Bektaşi Veli’dir, Yunus Emre’dir... O bazen elinde kılıç surlarda Ulubatlı olur, bazen boynunda ilmik Menderes, bazen kağnı başında cepheye silah taşıyan köylü Emine’dir, bazen Diyarbakır’da yaşlı kürt teyzenin elindeki çantayı taşıyan Gaffar Okan, Derin Millet bazen vatanı için Coşan bir yürek olur vatanından kilometrelerce uzakta Gülen bir yüz, bazen Muhsin bir duruş. HABERVAKTİ.COM - ÖZEL-
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|