05-10-2009, 02:43 | #1 |
Bütün aşklar böyle başlar! Abdurrahman Dilipak - Vakit
Bütün aşklar böyle başlar! Görünmeyen bir ilanı okur gibiyim: Zeka, uyum, performans.. 5 vakit namaz kılan Mason adayları aranıyor! Hani diyorum ya, “bizi de içeri alacaklar” diye.. Eee bu iş için önce bir zemin oluşmalı.. El sıkışacak bir mekan, bir vesile, bir fırsat doğurulmalı.. Hep böyle müzik dinlenecek, şarkılar söylenecek değil.. Zaten sonra, fasıl belli bir saatte bitirilip, belli kişiler, o saatten sonra bir araya gelip, “bu vesile ile” memleket meselelerini de konuşacaklardır. Önemli kişilerle önemli buluşmalarla başlar bu iş.. Sözkonusu olan vatansa elbette gerisi teferruattır.. Acil, hayati öneme sahip konular konuşulur küçük gruplarda, sonra bu konuda iş tutanlar bir araya gelip, daha kapsamlı projeleri konuşmaya başlarlar.. Para mı, ne önemi var. “Mühim olan insanlık.” Sonunda “Her şey vatan için.” Paranın lafı mı olur.. Çoğu kimse bu işin içine nasıl girdiğini anlamaz bile. Nerede duracağını da bilmez. Bir yere geldikten sonra da geri dönüşü yoktur.. “Kurbağa haşlaması”nı bilir misiniz? İşte öyle bir şey. Zaten sizin yaptığınız fazla bir şey yoktur. Kimse tek başına fazla, tehlikeli bir şey yapmıyordur zaten.. Ama asıl merkezdeki adam, bu küçük parçaları birleştirince ortaya o büyük olay çıkıyor.. Bu iş Cercil D’Orient, daha doğrusu Anadolu Kulübü, Encümen-i Daniş ya da TESUD toplantılarına benziyor.. Kimse işin tamamını bilmiyor.. Özbekler Tekkesi’nin son dönede kimler tarafından niçin kullanıldığını biliyor musunuz? Ya da kimi “nargile cafe”lerde neler döndüğünü.. “Biraderler” her zaman barda, locada buluşmaz. Bazen bir “dergah”da da buluşurlar.. Arşivlerini “savaştıkları” bir grubun binasında da tutabilirler.. Hani irtica ile savaşıyolar ya! Hani ben böyle dedim diye kimse gücenmesin. Birileri bu platformları kendilerinin özgür iradeleri ile ve tamamen masum gerekçelerle başlattıklarını söyleyebilirler. Doğrudur. Kimi zaman bu tür yapılar ele geçirilir, kimi zaman birileri bu yönde teşvik edilir ve tamamen “sivil” amaçlarla oluşturulan bu çatı, özel amaçlar için kullanılmaya başlar.. Herkes kabukla ilgilenirken, buraları bu tür oluşumlar için bir şemsiye görevi görür. Böyle giderse, Ergenekon tasfiye edildikten sonra, yeni bir yapı oluşturulacak.. O yapıda artık toplumda bir etkisi, saygınlığı kalmayan Kemalist unsurlar tasfiye edilip, yerine bizden birileri alınacak.. Yani birileri için bu zeminler “beyin avcılığı” yapılan yerler. Aday adaylarının ön elemesinin yapıldığı yer. Milletvekilleri, iş adamları, bürokratlar için, STK’lar için hep böyle uygun izleme, değerlendirme, derecelendirme alanları oluşturuluyor.. Önce test edip, sonra onaylıyorlar.. Kim istekli, kim uygun, kimin neye tamahı var, para, kadın, makam, güç.. Zaafı ne, meziyeti ne? Derin bir akreditasyon konusu bu.. Bir de bu mekanlarda adayları ehlileştiriyorlar, yumuşatıyorlar, törpülüyorlar. Bir de size benzeyen başkaları ile bir arada iken, bir değişim daha kolay oluyor.. Bir bakıma “suç ortağı” bulmuş oluyorsunuz.. Kendinizi daha fazla güvende, saygın, önemli gibi hissediyorsunuz. Güçlü adamlarla bir araya gelince, korunmuş gibi hissediyorsunuz kendinizi.. Zaten eğer “uygun” bulundu iseniz, servet, kariyer ve popülerlik açısıdan bir anda önünüz açılıyor.. “Talih kuşu” başınıza konmuş gibi sanki!. Aradıklarınız sizi buluyor.. Hoş bir duygu! Peygamberimiz “Ümmetim bataklık güllerinden hazer etsin/kaçınsın” buyurur.. Bir şey “çok çok iyi” ise ihtiyad edin! Hani bu bilgi ve hassasiyet içinde iseniz ve oradaki şeyleri güvendiğiniz kişilerle paylaşarak kendi kendinizi hesaba çeken biri iseniz, bir diyeceğim yok.. Ama bu işler, biraz da “mayınlı tarlada top oynamak” gibi bir şeydir.. Bundan sonra bizimkilere bu tür davetiyeler daha sık gelecek.. Bizi gözlemek, daha yakından tanımak istiyorlar.. Ehlileştirebilecekleri yeni toplumsal aktörlere ihtiyaçları var.. Yani yeni “Tom Amca”lar arıyorlar. Dünyevi zevklerden ibaretse beklentileriniz, buyurun, siz tam aranılan adamsınız.. Kendi zulümlerine, yağmalarına kapı bekçiliği yaparsanız, sizi ödüllendirecekler.. Beyaz efendilere hizmet ederek onlardan “aferin” almaksa bütün mesele, buyurun.. Ama unutmayın bunun bir de öbür dünyası var! Haberiniz olsun. Siz onları kabul ederseniz, onlar da sizden bazılarını kabul edecekler.. Böylece siz de onlardan olmuş olacaksınız.. Göreviniz ise, tabanınızı kontrol etmek ve onları da size benzetmeye çalışmak.. Sakalını kes, başörtünü çıkart filan da demeyecekler. Hatta daha da ileri gidebilirsiniz. Önemli olan uyum! Hatta, bunlar etkinliğini, inanılırlığını güçlendirmek için gerekli de olabilir.. Onlar gibi yiyip içmeniz, giyinmeniz de şart değil. Yeter ki hizmet edin! İstersen başında sarıkla, elinde tesbihle dolaş. Göreceksiniz o günler de gelecek!. Masonun şeyhülislâmı, herhangi bir İttihatçısından daha değerlidir.. Para, şöhret, makam, dünyalık her şey var! Tabii “küçük” bir bedel karşılığı! Sadece “ahiretinizi” (?!) istiyorlar.. Hani şu, uğruna malınız, canınız ve sevdiklerinizi feda etmeye söz verdiğiniz şey var ya, onu! Resulün “Bir elime Güneş’i, bir elime Ay’ı verseniz yapmam” dediği şey var ya onu! Selam ve dua ile..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|