![]() |
#1 |
![]() Türkiye'yi ayağa kaldıran 'kirli tezgâh'la ilgili soruşturmanın seyri hukukçuları endişelendiriyor. Planın altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in ifade vermeye gelmemesi ve askerî savcının İstanbul'a gelerek başsavcıyla görüşmesi 'dosyanın üstü kapatılıyor' izlenimine yol açtı. Taraf gazetesinin 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' başlığıyla 12 Haziran'da Türkiye'ye duyurduğu planın, Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk'te ele geçirildiğini hatırlatan hukukçular, sivil savcılığın yürüttüğü soruşturmaya herkesin destek vermesi gerektiğinin altını çizdi. Hükümete karşı yasadışı yollarla bir harekat planlandığını belirten emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, bu iddiaların 2003-2004'teki darbe girişimleriyle benzerlik taşıdığını vurguladı. Ortaya çıkan planın, Ayışığı ve Sarıkız teşebbüslerinin devamı olarak algılanabileceğini kaydeden Gündel, şu görüşü taşıyor: "Olay Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın inisiyatifine bırakılmış durumda. Askerî savcılık, bağımsız, tarafsız bir soruşturma mercii değil. Emir komutayla çalışıyor. Oradan ne kadar sağlıklı bir sonuç çıkabileceği kuşkulu. Sivil soruşturma mercilerinin bu olayın üzerine eğilmesi gerekiyor. Kamuoyu ve hukuk camiası bunu bekliyor." Askerî savcılığın belgeyi görmeden kanaat açıkladığına dikkat çeken Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya da bu durumun şüphelere yol açtığını söylüyor. ANKARA ZAMAN Askerî savcının ziyareti usule aykırı Eski Başsavcı Reşat Petek: Belge birinci derecede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nı ilgilendiriyor. Askerî savcı, İstanbul Başsavcılığı'yla görüşme yapıyor, ardından 'aramızda güvensizlik yok' deniliyor. Bu, alışılmış bir şey değil. Bir makamın diğerine gidip mutabakat yapması, adli yargı işlemleri usulünde olan bir şey değil. Bu, dikkat çekici. Çiçek'in ifade vermesinin ertelenmiş olması zihinlere sorular getiriyor, endişe doğuruyor. Bunun da sebebi, askerî makamların şimdiye kadar netice alıcı, kamuoyunu tatmin edecek soruşturma yapmamasıdır. Askerî yargının kararı inandırıcı olmaz Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: Belgenin içeriğinde hükümete karşı yasadışı yollarla bir harekat planı var. 2003-2004'teki darbe girişimleriyle benzerlik taşıyor. Ayışığı ve Sarıkız teşebbüslerinin devamı olabilir. Askerî savcılık, bağımsız, tarafsız bir soruşturma mercii değil. Emir komutayla çalışıyorlar. Oradan ne kadar sağlıklı bir sonuç çıkabileceği kuşkulu. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, askerin tavrına baktığımızda bu olayın üzerine ciddiyetle eğilinmediği anlaşılıyor. En kısa sürede sivil soruşturma mercilerinin bu olayın üzerine eğilmesi gerekiyor. Albayın gitmemesi, şüpheleri artırdı Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya: Yargının çok başlı olmasının yansımasını yaşıyoruz. Demokratik ülkelerde askerî yargı diye bir şey olmaz. Bu, Türkiye'nin genel problemi. Bu suçun araştırılması sivil mahkemelerin görevi. TCK'yı ilgilendiren suçtur. Eğer belge gerçek değilse bu da sivil mahkemelerin işidir. Sivil mahkemece ifadesinin, imza örneğinin alınması ve incelenmesi gerekir. Sivil savcılar takibatı yapabilseydi, soru işaretleri ortadan kalkacaktı. Askerî savcılığın kanaat açıklaması kamuoyunda yürütülen soruşturmayla ilgili şüphelere neden oldu. Sivil savcı isterse zorla getirebilir Eski DGM Savcısı Mete Göktürk: (Ergenekon soruşturmasını yürüten) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, eğer istiyorsa (İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın altında imzası bulunduğu iddia edilen) Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında 'zorla getirme' kararı verebilir. Cumhuriyet savcılığı talimat verdiği zaman askerî kolluk güçleri o kişiyi getirmek zorundadır. Söz konusu kişinin buna rağmen gelmemesi durumunda hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartılır. 'Bu imza benim değil' dediyse önemli olan, artık onun teknik incelemesidir. Öyle de düşünmüş olabilirler. ZAMAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() 'Vatan Kurtaran Şabanlar'
Türkiye gündemine oturan 'İrtica belgesi'ni iddialarına en ilginç benzetmeyi bağımsız milletvekili Ufuk Uras yaptı. Türkiye gündemine oturan İrtica ile Mücadele başlıklı "AKP ve Fetullah Gülen'i Bitirme" belgesi iddiaları için en ilginç benzetmeyi bağımsız milletvekili Ufuk Uras yaptı. Parlamentolararası Venezuela Dostluk Grubu toplantısına katılmak üzere İstanbul'dan bugün THY uçağıyla Amsterdam’a giden İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Atatürk Havalimanı'nda hareketinden önce basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’i Türkiye’ye davet edeceğini söyledi. Uras, Venezuela Dostluk Grubu Toplantısına Venezuela Dışişleri Bakanı'nın katılacağını, kendisinin de toplantıda bir konuşma yapacağını belirtti. Uras, ABD'den Türkiye'ye dönen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile VIP Salonu'ndaki karşılaşmasında da yapılan görüşmede bu konuda bilgi verdiğini söyledi. Bakan Davutoğlu'nun kendisine "Chavez'in Türkiye'ye gelmesi durnumunda çok memnun olacağını" dile getirdiğini belirten Uras, "Umarım sonbaharda sayın Chavez'i ülkemizde görürüz" dedi. "SİVRİSİNEKLERİ DEĞİL BATAKLIĞI KURUTMAMIZ LAZIM" Taraf gazetesinde ortaya atılan belgeyle ilgili iddialarla ilgili bir soru üzerine de Uras, "Utanç verici. Sivrisinekleri değil, bataklığı kurutmamız lazım. O yüzden, anayasa değişikliği dahil olmak üzere anayasanın demokratikleşmesi de dahil olmak üzere somut adımlar atmak lazım. Darbeleri araştırma önergesi verin dediğimizde bütün vekiller havaya bakıyordu. Şimdi konuya bakarlarsa bir daha böyle utanç verici belgeler ortaya çıkmaz" ifade şeklinde konuştu. "VATAN KURTARAN ŞABANLAR" Uras, "Askeri bürokrasinin bu kadar siyasetin merkezinde olduğu başka bir demokratik ülke yok. Hukuku olan devlet hukuk devleti demek değil. Varsayalım belge sahte olsun yani bir takım vatan kurtaran Şabanların ortaya çıkarıp belge yapması bir bürokratik hiyerarşi içersinde bu mümkün mü zaten. O yüzden bataklığı kurutmamız lazım dedik. O yüzden bunu şahısların kişilerin fantezisi hobisi olarak görmüyoruz ki. Nasıl bir ortam var ki bir takım kendini bilmezler demokrasiyi kastedecek plan ve programlar içerisinde. Son seçim gösterdik. Hani dolmuşların arkasında yazar ya ' çalış senin de olsun' diye çalışıldığı zaman AKP'nin oyu demokrasi içinde düşüyor. Bunun için böyle utanç verici belgeler üzerinde siyaset yapılabilir mi? Bu bildiğimiz ittihatçı zihniyet bunu kökünden kurutmamız lazım" diye konuştu. "YENİ BİR KURUCU İRADE OLUŞTURMAK İSTİYORUZ" ÖDP'den istifasını ilişkin basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Uras, "Yeni bir kurucu irade oluşturmak istiyoruz. Bu memlekette değişim ve dönüşümün adresi yok. Bunu yapmamız gerek. Sonbaharda AKP'ye güçlü bir irade oluşturmak istiyoruz. Bu tarihsel buluşmayı sağlarsak Türkiye'de bu İttihatçı-itilafçı ikileminden kurtuluruz diye düşünüyoruz" diye konuştu. Ufuk Uras, "yeni bir parti mi düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine de "yeni parti" yanıtını verdi. stratejikboyut |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Şok Belgenin Bir Haftası Doldu!
Şok eylem planı belgesi ortaya çıkalı tam bir hafta oldu. İşte belgeyle ilgili herşey ve bir haftadır yaşananlar. 12 Haziran’dan beri Türkiye gündeminin bir numaralı maddesi, bir gazetede yayınlanan şok bir belge. Tüm televizyon programları, haber bültenleri ve gazeteler bu konuyu ilk sıraya aldı. Türkiye nefesini tuttu ve bu belgenin üzerindeki sır perdesinin aralanmasını bekliyor. İçinden geçtiğimiz bu sürecin çok önemli olduğundan kimsenin şüphesi yok. Ortada Türkiye üzerine oynanan kirli bir oyun var. Başlatılan soruşturmalar hangi şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın Türkiye’nin aydınlığa biraz daha yaklaşacağı kesin. O yüzden biz herkesi sükûnete davet ediyoruz. Biz; sivil toplumu, askeri bürokrasiyi, siyasileri ve en önemlisi de medyayı takip ediyoruz. Türkiye’nin her kesimi ciddi bir sınav veriyor. Her bir kesimle ilgili araştırma-analiz haberlerimizi hazırlıyoruz. Bu toz-duman ortamda kim, nasıl hareket etmiş, takip ediyoruz. Ve bu noktada ilk olarak size ‘şok belge’ olayının tüm gelişimini özet olarak aktarıyoruz. Gazetelerin bu olayı nasıl gördüklerini ise ayrıntılarıyla Pazartesi günü Stratejikboyut’ta bulabilirsiniz. ŞOK EYLEM PLANI BELGESİ ÜZERİNE… 12 Haziran 2009 Cuma günü -yani bundan tam bir hafta önce- Taraf Gazetesi görenleri hayrete düşüren bir manşetle çıktı okurun karşısına: ‘AKP VE GÜLEN’İ BİTİRME PLANI’ Gazetenin birinci sayfasını tamamen kaplayan habere göre ortada bir belge vardı. Belgenin adı ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ olarak geçiyordu. Belgede Kısaca Neler Var? Belge çeşitli bölümlerden oluşuyor. Kısaca amaçlanan hedefleri maddeleştirirsek şunları yazabiliriz: 1. AKP içindeki ajanlar harekete geçirilerek parti bölünüyor havası yaratılacak. 2. Ergenekon sanığı olan subaylar ‘irticayla mücadele ettikleri için tutuklanıyor’ havası yaratılacak. 3. Ermenistan ve Yunanistan ile olan ilişkiler kaşınarak milliyetçi partilerin tabanı genişletilecek. 4. Kurtlar Vadisi, Kollama, Tek Türkiye ve benzeri dizilerin imajı kirletilecek. 5. İsimleri belirli kişiler aleyhine medya yoluyla her türlü kara propaganda yapılacak. 6. Fethullah Gülen’e bağlı evlerde silah ve mühimmat bulunması ‘sağlanarak’, bu grubun toptan ‘FSTÖ’ yani ‘Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü’ olarak yargılanması gerçekleştirilecek. 7. Gülen cemaatinin PKK ile işbirliği yaptığı; CIA, MOSSAD gibi kuruluşlarla ilişkide olduğu ve Ergenekon Davası’nı yönettiği izlenimi yaratma amaçlı eylemler yapılacak. Belge Nerede ve Nasıl Bulundu? Belge Ergenekon operasyonunda tutuklanan Serdar Öztürk’ün ofisinde ele geçirilmişti. Serdar Öztürk emekli bir yüzbaşıydı ve Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibiydi. Belgenin varlığı ve ele geçirilişi sırasında yaşananlar iki taraf avukatları ve savcı tarafından imzalı olarak kayda alındı. Belgede Kimin İmzası Var? Belgede Kıdemli Albay Dursun Çiçek’in imzası bulunuyor. Albay şu anda Ergenekon Davası kapsamında tutuklu bulunuyor. Belge Nerede Hazırlanmış Gözüküyor? Belge, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı olan Genelkurmay Harekât Daire Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlanmış. İşte gelişen sürecin madde madde özeti: ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|