07-31-2009, 19:33 | #1 |
Muhammed Varol Öztürk-Şiirleri
Çocukları küçük kurşunlarla mı vururlar anne ? Büyümek istemiyorum anne hedef seçmektense hedef olmayı kurşunlara vurmaktansa vurulmayı seçiyorum. Doğdum ve irkildim büyüklüğü karşısında dünyanın Gördüm ve şaşırdım açgözlülüğüne insanların. İnsan insanın düşmanı mıdır? Kim kırar gönülleri, korkmaz mı ve bilmez mi insan bir gönül kıran onmayacaktır. ve vurduğu silah er geç dönecektir kendine Ve insan vurduğu kadar vurulur bilmez mi? Nedameti olmayana merhamet değil lanet edilir ancak Çocukları anne küçük kurşunlarla mı vururlar? Oysa çocuk merhamet demektir biraz İnanmaktır bir uçurtmanın değerli olduğuna bir füzeden. Bütün bilyalarımı versem, resimlerimi, topacımı Yetmez mi anne yok etmeye yeryüzünden bütün silahları Bütün oyunlarda ebe olmaya razıyım yeter ki bölmesin bir bomba rüyalarımı. Madem savaş en çok bir çocuğun annesiz ya da babasız olması demektir, ebelenmek ve bir daha oyuna girememektir madem yakıyorum tahta atımı ve tabancamı. Oyunlarda ne askerim bundan sonra ne de pilot Söz, kullanmayacağım bundan sonra sapanımı. Sığınaklara gitmek istemiyorum anne. oynamak istemiyorum sonunda ‘elma dersem çık’ olmayan hiçbir saklambacı. Çocukları küçük kursunlarla mı vururlar anne Akar mı onların da kanları? “Ne çok yorulduk büyümekten soluklanalım biraz.” Muhammed Varol Öztürk
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-31-2009, 19:33 | #2 |
Umudum Ol...
Umudum ol, gel yaşat beni bu yok edici döngüde. Varsın yine kış olsun mevsimler, varsın şarkılar cinnete çağırsın olmadık vakitlerinde gecenin. İçinde taşıdığın o efsundan akıt yüreğime. Göğermek için cesaret bulsun içimde kardelenler. Ben bu hayatı sensiz aşamam. Yol bilmem iz bilmem bu karanlıklar çağında. Mücrimim üstelik aldanışlarla geçtim sevgili ülkesinden. Bilemezsin ne büyük korkular taşıyorum ve ne kadar garip. Havalar ısınmadı bir türlü. Ektiğim tohumlar yeşermeyip çürüyecek bu gidişle. Üstelik bazı martıların Ereğli’den Ankara’ya balık taşıyan kamyonların peşine takıldıkları ve Ankara’ya ulaştıklarında denizsiz kalıp orada öldükleri söylendi bana. Üşüdüm, bir şeyler döküldü içimden. Gel ateşim ol. Yak, ısıt beni, donduracak yoksa bu kaybedişler kanımı. Nefesim ol, gel solut beni. Son bulsun düzensiz eskiyişlerim. Sil yaşamak karşısında duyduğum tüm tedirginlikleri. Umudum ol. Gülüşlerin aydınlatsın yüzümü, yüzüne döndür yüzümü ki, nice derin kuyuları aşıp geldiğim, sırf sevdim diye seni, ne çok ben tükettiğim kendimden anlaşılsın. Sebebim ol. Adıma bakıp mücrim rivayetlerle anmasın kimse beni. Aramızda söylenmemiş hiçbir sözün kalmadığı, sonucunda hayat denilen bölüşümün sevinçlerin sana hüzünlerin bana kaldığı bilinsin. Bilinsin, hiçbir kayıtta inat için olsun itiraz şerhime rastlanmadığı. Gel, umudum ol, ya temize çek bütün sözlerimi ya da helakim ol, al bende kalan son emanetini. Muhammed Varol Öztürk |
|
07-31-2009, 19:33 | #3 |
Sen yoksan Kimse Yoktur !
Herşey ilk adımla başlar. Dönüp dönüp bakma ardına, Çünkü senin yürümediğin yoldan yürümez hiç kimse. Ve yürümüşken bir kez, menzilde sana yürüyecek göreceksin. Yol vardır derde salar, yol vardır müptezel kılar. Kitap'tan çıkıp Kitap'a ulaşmıyorsa yol dediğin, salla gitsin. Kitap'a yolcu olmayan yolcu olamaz aşka. Yürüyeceksin, aşkı bileceksin, sonra kendini, yol olacaksın sonra. Gözlerini koru, dilinle susup yüreğinle konuşabildiğin gün ihtiyacın olmayacak kelimelere bir çift söz olacak iki damla göz yaşın kayacak açılmış avuçlarına üçüncüsünü kendine saklayacaksın hayat seni gözlerinden tanıyacak. Ama şimdi konuş. Sen susarsan ancak sövgüler çoğaltır bu adamlar. Sen konuşmazsan kulaklar iştmez, yürekler sarsılmaz. Sen eğilip su vermezsen bir çiçeğe eğer yanar kavrulur yeryüzünün tüm yeşili. Sen öpmüşsen bir gülü yanağından, solmaktan utanır. Sen okşamazsan, hiç kimse okşamaz hiçbir yetimi. Ucuz kahramanlıkları geç, yalakalıklara eyvallah etme. Bil ki en büyük kavgaya kendiyle tutuşur insan ve sen savaşmazsan savaşmaz, savaşamaz hiç kimse. Sil bütün isimleri, zincirleri kır. Bil, bazı savaşların kahramanı yoktur. Kendini bil, adını unut, yüreğini koru. Meydana gel, meydana dur. Unutma, sen yoksan kimse yoktur! Muhammed Varol Öztürk __________________ |
|
07-31-2009, 19:34 | #4 |
Kudüs Kalbimde Bir Gazze Sızısı
/ Ruhum benim ey! / Tin’e ve Zeytun’a ve Tur’u Sînin’e yemin olsun ki Kanım sivil akıyor bayım, masum bombalarının altında senin Az gelişmiş vicdanına ağır gelmiyor çok gelişmiş silahların Silahların değil bayım vicdansızlığın vuruyor asıl Kanım sivil ve sıcak akıyor bayım İncire ve Zeytine ve Sina Dağı’na yemin olsun ki Umut doğurup acılar büyüten anaların çocuğuyum ben Biliyorum, senin için hayra yorulacak bir varlığı yok bedenimin Bu yüzden Musa düşü gören bir Firavun tedirginliğindesin Biliyorum Sen ki yaşatmadın kendi peygamberlerini Beni hiç yaşatmazsın Çünkü ben yaşarsam uyku tutmayacak gözlerini Ben yaşarsam, Bir taş olacağım alnın tam ortasına Belki bir Selahaddin, belki samirî putunuzu kıran bir Musa, Beni öldürmekle öldüremezsin kör karanlık korkularını Anladın mı bayım? Şam’a, Kudüs’e ve Mekke’ye yemin olsun ki Çocuk çocuk ölüyorum bayım, kadın kadın Sivil ve sıcak akıyor kanım Kanım Kudüs akıyor, Mescid-i Aksa akıyor ve birikiyor kalbinde, tam kalbinde yeryüzünün Kanım karışıyor kanına İsa’nın, Zekerriya’nın ve Yahya’nın Boğacak seni Firavun misali umarım Korkuyor musun bayım? / Ruhum benim ey! Kalbim hedef tahtası, durmadan kanayan bir volkan kalbim/ Muhammed Varol Öztürk |
|
07-31-2009, 19:34 | #5 |
Bana Bir Şey Söyle Hiçbir Şey Olsun
Konuştun yıllarca, odaları, salonları, caddeleri tuttu sesin. Haykırdın, çınladı kürsüler, anlamı çoğalacak sanarak sözlerinin. Yazdın, kâğıda ve kaleme alışalı beri yetmedi camların buğusuna uzandın taşımaktan yorulmuş gibi kalbini okul sıralarına kazıdın ve parklarda ağaçlara, büyüsün diye kalbinle. Farkında değildin durmadan abandığın kelimeleri tükettiğinin. Susmaktan korktun ve duyamadın hiçbir zaman yüreğini oysa sükût bir boşluk değildi aslında. Söyle bana sen hiç kelimelerle gülen bir dudak kelimelerle ağlayan bir göz gördün mü? Bilemedin anlaşmak kelimelere tutunmak değildir sadece. Her gülüş dudak kıvrımlarına yayılan diliyle konuşur her gözyaşı utandırır cümleleri. Bastırıp durma artık yüreğini yüreğinle konuş benimle bir şey söyle bana “hiçbir şey” olsun… Muhammed Varol Öztürk |
|
07-31-2009, 19:35 | #6 |
Kalbin Kadar Özgür Ol, Kalbim Kadar Tedirgin!
Dostum sessiz adımlarla geç sokakları hiçbir çocuk irkilmesin uykusunda aşk ile yürüyenin vedası olmaz bilesin bilesin terk ettikleri yoktur sevmeyi bilenin içinde taşı sevdiğini, dostunu yaşanmışlıklarını al, kaybettiğin savaşları gözyaşlarını, kurutulmuş çiçekleri kurduğun hayalleri al, gördüğün düşleri kalırsa derin bir ürperti kalsın senden geriye umut kalsın, vefa kalsın bir de pembe gülüşler yüzlerinde çocukların Dostum bir ince iştir yaşamak dediğin hayat seni mevsimlerle sınar önce sevdiğin çiçeklerle bir yılan gibi dolanır ayaklarına bir diken gibi batar, kanatır yaşanır yine de yine de sana yürümek düşer çünkü yol olur yeryüzü yürümeyi bilene yeter ki vakur duruşun olsun özlemli yürüyüşün yürümek kavlin olsun, ahdin olsun vefan olsun yürümek vur kendini yollara ki imdada sesin olsun dara uzansın elin, zora dayansın bileğin olur da sürçerse ayağın yüreğinde taşıdıklarına bak önce sıyrıl bütün yüklerinden kalbin kadar özgür ol kalbim kadar tedirgin Muhammed Varol Öztürk |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|