08-04-2009, 15:02 | #1 |
Ahmet KEKEÇ "Kıvırmayalım"
Mustafa Özyürek (ki, 2049’da kurulacak CHP hükümetinin Maliye Bakanı’dır), kendilerine bir “Kürt Raporu” gelmediğini, parti olarak hiçbir zaman, hiç kimseden böyle bir talepte bulunmadıklarını söylüyor.
Peki, Prof. Dr. Ahmet Özer imzalı rapor ne oluyor? O şeymiş... Kendiliğinden hazırlanan bir rapormuş... Prof. Özer “kendi kendine” hazırlamış, Deniz Baykal’a sunmuş; “kendiliğinden” hazırlandığı ve bağlayıcı bir yönü bulunmadığı için de, “kendiliğinden” gündemden düşmüş. Peki, DGM savcısı neden Baykal’ın cezalandırılmasını istemiş? Bunun cevabı yok... Haa, Deniz Baykal’ın SHP Genel Sekreteri olduğu 1989 yılında konuya ilişkin parti tarafından hazırlanan bir rapor varmış, o rapor daha sonra çeşitli vesilelerle CHP tarafından hazırlanan raporlara eklemlenmiş ve “resmi doküman niteliği kazanmış” ama, hiçbir zaman hiç kimseden bir “Kürt Raporu” hazırlamasını istememişler. Zaten bu konuda partinin temel görüşleri belliymiş. Ben de bunu merak ediyorum işte: Nedir partinin temel görüşleri? İster Kürt sorunu, ister terör sorunu, ister Güneydoğu Anadolu sorunu... Bu konuda ne düşünüyor CHP? Bu sorunun üstesinden gelmek için “taraflara” ne öneriyor? Bir “yol haritaları” var mı? Daha da önemlisi... Parti içinde hazırlanmış ve “resmi doküman” niteliği kazanmış raporlarda ne diyorlar? Neden bu dokümanı, “İşte bizim yol haritamız, işte çözüm önerimiz?” diye kamuoyuna sunmuyorlar? Mustafa Özyürek bugün, maslahat gereği, “Hayır, yok öyle bir şey” diyebilir ama, vardı böyle bir şey... Fazlası bile vardı... Karayalçın’ın SHP’si, Kürt sorununda çözümsüzlüğün kaynağı olarak devleti, devletin korumacı/çatışmacı politikalarını işaret ediyordu. Seçim ittifakı kurup “bölgeci” partiyi parlamentoya taşıyan da, bu SHP’ydi. Bir de Baykal’lı CHP vardı ki, “özgürlükler” konusunda SHP’yi “sağcı” ve “muhafazakâr” buluyordu. Henüz marjinal bir partiydi... Kürt sorununu, “Kürt yurttaşlarımızın talepleri doğrultusunda” çözecek, devleti yeniden “vatandaşın devleti” kılacaklardı. Sadece Kürt sorunu mu? Kadim meselelerimizin tümünü halledeceklerdi. Mesela, “faşizan” bir anayasa olan 12 Eylül anayasasını değiştirecek, bu anayasanın bir ürünü olan YÖK’ü külliyen ortadan kaldıracak, DGM’leri iptal edecek, “özgürlükler” meselesini vuzuha kavuşturacak, militarizmlerle hesaplaşacak, “vesayet sistemini” meşrulaştıran MGK’ya yeni bir çehre ve statü kazandıracaklardı. Nazım’ı da yeniden vatandaşlığa alacaklardı... Bununla birlikte, “özelleştirmeci” ve “serbest piyasacı” bir yol izleyecek; böylece hem devletin ekonomideki payını “asgariye” indirmiş, hem de “liberalizme göre sosyal demokrasi” nasıl olurmuş tüm dünyaya göstermiş olacaklardı. İngiltere ve Almanya’da ne olmuşsa, bizde de o olacaktı. CHP böyle bir partiydi işte... Mustafa Özyürek’e tavsiyem şu olabilir: Bıraksın “Hayır, yok öyle bir şey” diye kıvırmayı da, “Biz neden bu hale geldik?” diye sorsun. Zamanında “modernleştirici” ve “çağdaşlaştırıcı” bir işlev gören CHP ne oldu da, gerici ve statükocu bir parti haline geldi? Bu, CHP böyle olduğu için mi, kendilerine CHP’li diyenler partiyi bu hale getirdiği için mi böyle oldu? Hadi bakalım... star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|