Mehmet METİNER "İhanet ve bölücülük " - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Ertuğrul ÖZGÜL** · 08-07-2009, 21:43

irbirimizi tüketmekten ne çok haz alıyoruz. Boyuna birbirimizi hırpalıyor ve dövüyoruz acımasız kelimelerle.
Baksanıza o bildik suçlamalar havada uçuşmaya başladı gene.

İhanet, bölücülük...

Kim hain, kim bölücü?

Nedir ihanet, nedir bölücülük?

Bunları adam akıllı ve medeni insanlara yakışır bir biçimde konuşmak-tartışmak varken niye birbirimizi suçlar dururuz boyuna?

Niye diyalogun köküne peşinen kibrit suyu dökeriz? Niçin birbirimize karşı kör ve sağır olmayı ideolojik-siyasi ilkesellik olarak savunuyoruz?

Neden birbirimizi siyaseten ve fikren “rakip” görmek yerine “düşman” görüp lanetleme anlayışına sahibiz?

Bütün bunları yaparak aslında derin bir bölünmeye kapı araladığımızın ne zaman farkına varacağız, ha, söyler misiniz?

Hem bölücülüğe karşı çıkmak, hem de “öteki”leştiren bir suçlama diliyle derin bir bölünmeye yol açmak, dahası taraftarlarımızın birbirlerini imha edilmesi gereken bir “hain” ve “düşman” gibi görmesini sağlamak, sorarım sizlere, hangi akla hizmettir?

Birbirimizi suçlamadan önce anlama yoluna gitmeli değil miyiz?

Evet, anlamayı ve tanımayı her şeyin önüne geçirmeliyiz.

Birbirimize dair güvensizliklerimiz ve kuşkularımız varsa öncelikle ve önemlilikle oturup konuşmamız gerekmez mi?

Evet, ziyadesiyle gerekir.

Maksadımız güvensizlikleri ve kuşkuları gidermekse demokratik diyalogun ve müzakerenin kapısını ardına kadar açık tutmalıyız. Hem de önyargısız bir biçimde. Karşı taraftan kaynaklı güvensizlikler ve kuşkular kadar bizim de karşı tarafta oluşturduğumuz güvensizliklerin ve kuşkuların olabileceğini varsayarak...

Hep başkalarının yanlış olduğuna inanan bir bakış açısı özde yanlış bir bakış açısıdır. Pekala kendimizin de yanlış düşünebileceğini, kendimizden kaynaklı sorunların da olabileceğini kabul etmeliyiz.

İşte o zaman her konuda anlaşamasak bile birbirimizi anlayışla kabul ederiz.

Anlaşamadığımız noktalarda birbirimizi medeni bir biçimde eleştirmeye devam ederiz.

Eleştirinin dili iyi niyet üzerine oturursa, zamanla değiştirme-dönüştürme ameliyesini de beraberinde getirir.

Değiştirmek istiyorsak kendimiz de değişime açık olmalıyız.

Başkalarının yanlış addettiğimiz mülahazalarının ve pozisyonlarının değişmesini istiyorsak zinhar dışlayıcı olmamalıyız.

***

Dogmatizm ve fanatizm çürütür.

Etnik milliyetçilik, hepimizin yıkımına dönüşür.

Türk-Kürt milliyetçiliğini değil Türkiye milliyetçiliğini esas almalıyız hepimiz.

Ülke milliyetçiliği, herkesi kendinden bilen kuşatıcı bir milliyetçiliktir. “Ötekileştiren” bir dile yaslanan milliyetçilik, özü itibariyle bölücülüğe yol açar.

Hem bölücülüğe karşı çıkmak, hem de bilerek veya bilmeyerek bölücülüğe kapı aralamak en hafifinden derin bir çelişkidir.

***

Bu ülke hepimizin...

Etnik kimliğimiz, dinsel ve mezhebi aidiyetimiz ne olursa olsun, hepimiz bu ülkenin sahipleriyiz.

Hiçbirimizin bir diğerinden üstünlüğü ve imtiyazı olamaz.

Bir başkasını ihanetle suçlama hakkını kim kendinde görüyorsa, demek ki kendini ayrıcalıklı, imtiyazlı ve üstün görüyor demektir. Kendisini asıl başkalarını da tali görüyor demektir.

Asıl bu yaklaşım bölücülüğü derinleştirir.

Orwell’nin “Domuzlar Çiftliği”nde ideolojik totalitarizme dayalı Komünist rejimi eleştirmek için kullandığı, “Bütün domuzlar eşittir, ama bazıları daha eşittir!” yaklaşımını, “demokrasi yüzyılı”nda savunuyor olmak, insanlık adına utanç vericidir.

Demokrasinin hür ve eşit vatandaşları vardır.

Ötekini kendi eşitin olarak gördüğün sürece ancak demokrat olabilirsin.

Evet, her anlamda ve her alanda kendi eşitin...

Kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemediğimiz sürece Müslümanlığımız da, insanlığımız da, demokratlığımız da kuşkulu hale gelir.

***

Bu devletin dışında bir devlet, bu vatanın dışında bir vatan, bu bayrağın dışında bir bayrak arayanları hep birlikte “bölücü” ilan edelim.

Ama sorunlarını üniter devlet içinde çözmek, ortak vatanda ve aynı bayrak altında hür ve eşit vatandaşlar olarak yaşamak isteyenleri “bölücü” ve “hain” ilan eden yaklaşımları da hep birlikte mahkum edelim

star

08-07-2009, 21:43	#1
Kullanıcı Adı Ertuğrul ÖZGÜL	Mehmet METİNER "İhanet ve bölücülük " irbirimizi tüketmekten ne çok haz alıyoruz. Boyuna birbirimizi hırpalıyor ve dövüyoruz acımasız kelimelerle. Baksanıza o bildik suçlamalar havada uçuşmaya başladı gene. İhanet, bölücülük... Kim hain, kim bölücü? Nedir ihanet, nedir bölücülük? Bunları adam akıllı ve medeni insanlara yakışır bir biçimde konuşmak-tartışmak varken niye birbirimizi suçlar dururuz boyuna? Niye diyalogun köküne peşinen kibrit suyu dökeriz? Niçin birbirimize karşı kör ve sağır olmayı ideolojik-siyasi ilkesellik olarak savunuyoruz? Neden birbirimizi siyaseten ve fikren “rakip” görmek yerine “düşman” görüp lanetleme anlayışına sahibiz? Bütün bunları yaparak aslında derin bir bölünmeye kapı araladığımızın ne zaman farkına varacağız, ha, söyler misiniz? Hem bölücülüğe karşı çıkmak, hem de “öteki”leştiren bir suçlama diliyle derin bir bölünmeye yol açmak, dahası taraftarlarımızın birbirlerini imha edilmesi gereken bir “hain” ve “düşman” gibi görmesini sağlamak, sorarım sizlere, hangi akla hizmettir? Birbirimizi suçlamadan önce anlama yoluna gitmeli değil miyiz? Evet, anlamayı ve tanımayı her şeyin önüne geçirmeliyiz. Birbirimize dair güvensizliklerimiz ve kuşkularımız varsa öncelikle ve önemlilikle oturup konuşmamız gerekmez mi? Evet, ziyadesiyle gerekir. Maksadımız güvensizlikleri ve kuşkuları gidermekse demokratik diyalogun ve müzakerenin kapısını ardına kadar açık tutmalıyız. Hem de önyargısız bir biçimde. Karşı taraftan kaynaklı güvensizlikler ve kuşkular kadar bizim de karşı tarafta oluşturduğumuz güvensizliklerin ve kuşkuların olabileceğini varsayarak... Hep başkalarının yanlış olduğuna inanan bir bakış açısı özde yanlış bir bakış açısıdır. Pekala kendimizin de yanlış düşünebileceğini, kendimizden kaynaklı sorunların da olabileceğini kabul etmeliyiz. İşte o zaman her konuda anlaşamasak bile birbirimizi anlayışla kabul ederiz. Anlaşamadığımız noktalarda birbirimizi medeni bir biçimde eleştirmeye devam ederiz. Eleştirinin dili iyi niyet üzerine oturursa, zamanla değiştirme-dönüştürme ameliyesini de beraberinde getirir. Değiştirmek istiyorsak kendimiz de değişime açık olmalıyız. Başkalarının yanlış addettiğimiz mülahazalarının ve pozisyonlarının değişmesini istiyorsak zinhar dışlayıcı olmamalıyız. * Dogmatizm ve fanatizm çürütür. Etnik milliyetçilik, hepimizin yıkımına dönüşür. Türk-Kürt milliyetçiliğini değil Türkiye milliyetçiliğini esas almalıyız hepimiz. Ülke milliyetçiliği, herkesi kendinden bilen kuşatıcı bir milliyetçiliktir. “Ötekileştiren” bir dile yaslanan milliyetçilik, özü itibariyle bölücülüğe yol açar. Hem bölücülüğe karşı çıkmak, hem de bilerek veya bilmeyerek bölücülüğe kapı aralamak en hafifinden derin bir çelişkidir. * Bu ülke hepimizin... Etnik kimliğimiz, dinsel ve mezhebi aidiyetimiz ne olursa olsun, hepimiz bu ülkenin sahipleriyiz. Hiçbirimizin bir diğerinden üstünlüğü ve imtiyazı olamaz. Bir başkasını ihanetle suçlama hakkını kim kendinde görüyorsa, demek ki kendini ayrıcalıklı, imtiyazlı ve üstün görüyor demektir. Kendisini asıl başkalarını da tali görüyor demektir. Asıl bu yaklaşım bölücülüğü derinleştirir. Orwell’nin “Domuzlar Çiftliği”nde ideolojik totalitarizme dayalı Komünist rejimi eleştirmek için kullandığı, “Bütün domuzlar eşittir, ama bazıları daha eşittir!” yaklaşımını, “demokrasi yüzyılı”nda savunuyor olmak, insanlık adına utanç vericidir. Demokrasinin hür ve eşit vatandaşları vardır. Ötekini kendi eşitin olarak gördüğün sürece ancak demokrat olabilirsin. Evet, her anlamda ve her alanda kendi eşitin... Kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemediğimiz sürece Müslümanlığımız da, insanlığımız da, demokratlığımız da kuşkulu hale gelir. *** Bu devletin dışında bir devlet, bu vatanın dışında bir vatan, bu bayrağın dışında bir bayrak arayanları hep birlikte “bölücü” ilan edelim. Ama sorunlarını üniter devlet içinde çözmek, ortak vatanda ve aynı bayrak altında hür ve eşit vatandaşlar olarak yaşamak isteyenleri “bölücü” ve “hain” ilan eden yaklaşımları da hep birlikte mahkum edelim star Konu Ertuğrul ÖZGÜL tarafından (08-07-2009 Saat 21:46 ) değiştirilmiştir..

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)