08-30-2009, 02:05 | #1 |
30 Ağustos şakası mı?...(Abdurrahman Dilipak)
Sancaklar Ankara’ya toplandı, görkemli bir kutlama yapılacaktı..
Başbuğ bir yandan eski okulu ziyaret ediyor, bir yandan da şehid aileleri ile yemek yiyordu. Kim çekti ise bombanın pimini.. Bomba bir erin elinde değil, sanki Genelkurmay’ın ortasında patladı. Demokratik açılıma gereken cevap verilmiş, düğmeye basılmıştı aslında.. Cumhurbaşkanı Gül ile Kürtçe konuşan şehit annesi Sultan Gidiş (çünkü Türkçe bilmiyor) katıldığı canlı yayında duygularını anlattı. ‘Artık tabut gelmesin’ diyen annenin Gül’den özel bir isteği vardı ve hacca gitmek istiyordu. Ama Afyon’dan başka sesler geliyordu.. Eylül ayı gelmişti, okullar açılacaktı, memurlar zam istiyordu.. 4000 kişilik 30 Ağustos kokteyli için herkes çağrılmış, başörtüsü ve DTP yine dışarıda bırakılmıştı.. Her şey yolundaydı yolunda olmasına da, bir teğmenin yaptığı bir yanlışlık, evdeki hesapları altüst etti. Ahmet Altan can alıcı bir soru attı ortaya ve “Türkiye örtülü bir askerî diktatörlük olmaktan nasıl kurtulacak?” dedi. Demokratik açılım diye dillendirilen ve daha ne olduğu belli olmayan, iktidarın bu konuda toplumun nabzını tutmaya çalıştığı bir ortamda, CHP, MHP, DTP elbirliği etmişcesine, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları taleplerini özel bir alana hapsederek, konuyu çıkmaza sokmak için ne gerekirse onu yapıyorlar. Birileri barış istemiyor. Terör ve irtica olmazsa birileri işsiz kalmaktan korkuyor.. Son olarak gündeme bomba gibi bir haber düştü. Haber kaynağı Ergenekon iddianamesinin ekleri arasında gizli.. Bu bombanın tahribatını Başbuğ nasıl tamir edecek bilmiyorum. Bu öyle bir iftarla çözülecek gibi gözükmüyor. Olay Erkaya’nın, dönemin Başbakanı Erbakan’ın davetinde rakı içmesinden çok daha vahim.. “Peygamber ocağı”nda neler dönüyor!?.. Bakalım bu konuda askeri ve adli savcılık işlem yapacak mı göreceğiz.. Türkiye’nin dört bir yanında dalga dalga büyüyen bir öfke sözkonusu.. STK’lar tedirgin.. Önümüzdeki günlerde savcılıklara suç duyuruları başlayacak. Herhalde ASDER’in de bu gelişmeler karşısında söyleyecek sözleri vardır.. Vakit’te “İŞTE O GİZLİ TOPLANTININ TUTANAKLARI” başlığı ile yer alan haberden utanç ve dehşetle okuyacağınız bölüm: (Kaynak: 3. Ergenekon iddianamesinin 77. klasörünün 108-112. sayfaları) gizli toplantının notları: “Mayıs ayı (Mayıs 1997) başlarında gerçekleştirilen ve Genelkurmay Harekat Daire Başkanı Çetin Doğan, K.K. Eğitim ve Okullar Daire Başkanı Volkan Kaplama ve bazı albay rütbesinde Alevi olduğu belirtilen komutanların da katıldığı bir gizli toplantı notları) Konuşma Gn.Kur.Hrk.Bşk. Korg. Çetin Doğan ile K.K.K.lığı Eğt. ve Ok.D. Bşk. Tuğg. Volkan Kaplama arasında geçiyor. KORGENERAL ÇETİN DOĞAN: (...) Altı ayda bir büyük gürültülerle ordudan adam atarsanız, yarın darbe yapma gerekçeniz kalabilir mi? Ali Yalçın Paşa bu işi çok iyi götürdü. Ama, iki yıldır üzerine gidiliyor. Nerede yanlış yaptı bilmiyorum. Acaba, yeğeni Aleviliğini ortaya koyucu yanlışlıklar yaptı da mı ondan hareketle paşamız yıpratıldı bilmiyorum. Ali Paşa geleceğin komutanı olabilirdi. Belki de yine olabilir ama, bizim için şu anda fazla yaklaşılacak biri değil. Biz de lekeleniriz. Herkes ne pahasına olursa olsun kendisini gizleyecek. Eğer, birlikte bilinen biri varsa onu vitrin yapın. Ama o da bizimkilerle gezmesin. Her yerde ‘irtica var’ kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, yarın irticaya kaçması muhtemel herkesi yazın, şikayet edin. Onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin. Akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokan mektuplar gönderin. Hatta kart gönderirseniz okunması daha kolay olur. TUĞGENERAL VOLKAN KAPLAMA: Komutanım, bunları bu sene okullarda kısmen yaptık. Ama artık bu sözlerinizden sonra bunları emir kabul ederiz. KORGENERAL ÇETİN DOĞAN: Bu konularda sınır beklenmez. Dedelik sırası değil. Kafanızı çalıştırın. Din, bizim için, bizim için derken aklına ne gelirse gelsin, her şeyi kastediyorum, zararlıdır. Bizden olan birlik komutanları, yoksa laik komutanlar sıkıştırılmalı, çokça eğlence düzenlenmeli. Dansöz, Rus revüsü ne bulursanız getirin. İçkiyi zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunun nasıl zayıflatılacağı, nasıl yok edileceği açık. Bunları uygulayın. Okullara da öğrencilerle kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın. Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın. Bu konu insan zaafının başında gelir. Hanımlarımız aile gezmelerinde, eğlencelerde dekolte giysin. Hanımlarımız diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin. Yetişmiş kızlar için de bu geçerlidir. Felsefe dersleri önemli. Bu dersler bizim için kurtarıcıdır. Güneydoğu’da bizimkiler postu deldirmesin. Buna yönelik önlemleri alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye o namussuzları sürün. Kadrolaşma çok önemli. Çevik Paşa’nın yerine bizden akıllı biri olsaydı, Karadayı sünepesinin daha verimli olmasını sağlardık. Burası çok önemli. Genelkurmay başkanı senden olmazsa bile ona sahip olarak kullanabilirsin. Ama olmadı. TUĞGENERAL VOLKAN KAPLAMA: Komutanım. Askeri okullarda böyle kadrolaşma yapsak. Özellikle sınıf subaylarının çoğunu bizden atadık. TUĞGENERAL VOLKAN KAPLAMA: Biliyorsunuz ki, gerçek laiklik ancak Alevi toplumda gerçekleşir. Bunu bütün Alevilere öğretin, onları canlı tutmalıyız. Aptal komutanlar, her gün gündeme gelerek, ülkedeki şeriatçı birikimi azaltarak bir müdahalenin önünü kesiyorlar. (...) Tanıdığım en akıllı Alevi olan Çetin Paşa (Genelkurmay Harekat Başkanı) ve Yalçın Paşa (Ali Yalçın) bu işlere engel olmak istiyor ama başaramıyor. TOPLANTIDA ÇIKAN PRENSİP KARARLARI. Bizden güvendiklerinize adımı vermeden şunları söyleyin: -Alevilik bu ülkede gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek. Bu amaç için her şey doğrudur. Dinsel kavramlar olan hiçbir şey bizi bağlamaz. Fisunoğlu (Kara Kuvvetleri Komutanı), bana korgeneral iken, “Ben karımı oynata zıplata bu noktaya geldim” demişti. Bizim için de ölçü bu olmalıdır. -Deşifre olmuş Aleviler söylemlerimizi ortaya koysunlar. Sevgi desinler, insanlık desinler ama ülke için oynadığımızı belli etmesinler. -Alevi dışında hiç kimse ateist olsa bile güvenilmeyecek, ilişki tam olarak kurulacak ama, açıklamalar yapılmayacak. Ben Doğu Paşa’ya bile tam güvenemiyorum. -PKK ile savaşanlara el altından şu mesajı gönderin: “Sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da Sünniler ölsün.” Tayin dairesine çok adam yetiştirdik. Özellikle okullara çok bizden sınıf subayı gönderdik. Ama PKK’ya karşı bunu yapamıyoruz. Herkes gidiyor. Yine de buraya tayin olanların karargah görevini alması sağlanmalı. Kısaca PKK bizim işimiz değil.” Sahi, Mehmetçik bu ellere mi emanet? Şehidlik makamına bu karanlık tünellerden mi geçiliyor! Bütün bunlar gerçek mi? Gerçekse sorumlulardan kim, ne zaman hesap soracak? Yine kandillere katran döktü geceler.. 30 Ağustos Zafer Bayramınız şimdiden kutlu olsun! Selam ve dua ile..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|