![]() |
#1 |
![]() Öcalan’ın elinde rehin siyasetçi #gsol div.hbr { background: url(/images/gazete.png) no-repeat 407px 40px; }
![]() RSS Daha iki gün önce yazmıştım. Memlekette “Kürtlerin hayrına” bir gelişme varsa, DTP’lilerin o çok sevdikleri sözcükle “çözüm” ümidi ufukta göründüyse PKK boş durmaz, bu işi baltalamak için derhal ortaya çıkar... diye. Maalesef beni yanıltmadılar. Eruh ve Çukurca’da ortaya çıktılar. *** Yedi askerimizin şehit olduğu bu son PKK saldırıları üzerine bazı yorumcular hayretlerini ifade ettiler. Hükümet -veya daha geniş bir çerçevede “devlet”- Kürtlerin taleplerini dinlemeye başlamışken, “açılım” gündemdeyken bunu nasıl yaparsınız, diye sordular. Aslında tam da bu yüzden “bunu” yapıyorlar zaten. Dolayısıyla hiç kimsenin şaşırmamış olması lazım. 1993’te “açılım” ihtimali doğduğunda, Bingöl’de 33 askeri şehit eden eller bu açılım ihtimalini de boğduklarının farkındaydılar elbet te. 2004’te Kürtçe yayına izin çıktığı ve 1993’ten beri hapiste bulunan DEP’lilerin serbest bırakıldığı günlerde “ateşkese” son verilmesi tesadüf değildi. “TRT-Şeş”in kurulup yayına geçtiği günlerde gösterdikleri tepki de bugünlerin habercisiydi zaten. Bu bakımdan hükümetin başlattığı “Kürt açılımı”na destek vermelerini bekleyen yoktu. Hem PKK hem de DTP “Kürtlerin hayrına” olduğunu gördükleri bu gelişmeye karşı tavır almakta gecikmedi. PKK kanadı kan dökerek, karşı tarafı tahrik etmeye çalışarak görevini yapıyor. DTP kanadı ise “Öcalan’ı muhatap almazsanız bölünmeyi düşünürüz” diye aklınca devleti tehdit ederek. *** PKK’yı anladık. Nihayetinde bir terör örgütü. Akan kanın durması onun da sonu demek. Dolayısıyla “normalleşeme”ye taraftar olmasını bekleyemezsiniz. Peki, kendilerinden çokça bahsedilen “aklı başında” veya “vicdanlı” DTP’liler nerelerde? İşte onlar “rehin”. Öcalan’ın elinde. Yani “devletin elinde rehin” olduğu söylenen Öcalan’ın. Hem DTP’nin hem de PKK’nın izlemekte olduğu politikaları “yattığı yerden” belirleyen Öcalan’dan söz ediyoruz. *** DTP geçmişte de örgütün baskısı altındaydı. Öcalan’ın tasvip etmediği herhangi birinin yönetimde yer alması, vekil falan olması mümkün değildi. O zaman “örgüt siyaseti” adına müdahale vardı. Bugün ise Öcalan tamamen kendi kişisel talepleri adına rehin tutuyor DTP’yi. Üstelik artık “Öcalan’ın tecridi kaldırılsın” taleplerini de aşan beklentilere kapılmış görünüyor. Belki de pazarlığı yukarıdan başlatmak için böyle yapıyor, bilemiyoruz. Ama DTP’nin bir “siyasal parti” olarak bütün siyasal taleplerini Öcalan’ın kişisel taleplerine rehin ettiği bir gerçek. İnanılır gibi değil ama gerçek. Aslında DTP’liler arasında, ortaya çıkıp “hükümetin başlattığı açılımı destekliyoruz. Akan kanın durması için de elimizi taşın altına koymaya razıyız” demek isteyen çok. Ama bunu ancak “Sayın Öcalan”ın kişisel durumuyla ilgili talepleri devlet tarafından kaale alınırsa, söyleyebilirler. Böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olamayacağına ve kendileri de Öcalan’a karşı çıkmayı göze alamayacaklarına göre, DTP’liler açılıma destek vermeyecekler demektir. Ama o zaman “akan kan dursun” demelerini de bundan sonra hiç kimse ciddiye almayacak
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() bizim parti olarak tek amacımız ve derdimiz akan kanın durmasıdır. başka bir emel veya amacımız yoktur. bu değil ama bazı köşe yazarları paketin içeriğini bile bilmeden muhalifliğe başlamış ve şimdiden felaket senaryolarını hayata geçirmeye başlamıştır..
İnşallah bu kardeşlik projesi herhangi bir sekteye uğratılmadan sonuçlanır.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|