09-18-2009, 19:23 | #1 |
Garanti veriyorum (Hidayet Tuksal)
Hidayet ŞEFKATLİ TUKSAL - Star [email protected] Garanti veriyorum Artık bir kaç gün daha elim televizyonu açmaya gitmez. Bir cinayetin bu kadar gündemde olması benim için anlaşılmaz bir durum. Televizyonu açtığınızda, gerçekten bu haberden ve o meşum ayrıntılardan kaçamıyorsunuz. İsteseniz de istemesenizde, henüz 18’ini tamamlamamış, muhtemelen bir “çocuk” katilden; “başı bedeninden ayrı” olarak “çöp konteynırında” bulunan genç maktul kızdan bahseden sözleri, ıslanmaktan kurtulamadığınız bir sağanak yağmur gibi duyuyor, duyuyorsunuz... Bu habere her tesadüf edişimde nedense genç kızın ve genç erkeğin annelerini düşünüyorum. Bu kadar büyük bir acı, “çok duyarlı” medyamız sayesinde, o kadınların yüreklerine her gün yeniden bir hançer gibi saplanarak, büyüyor, katmerleniyor. Bu kadıncağızları hangi doktorun iyileştirebileceğini bilmiyorum, her gün evlatlarının gülümseyen fotoğrafları eşliğinde, bir cinayeti yeniden, yeniden belki yüzlerce kez yaşamanın acısını kim sağaltabilir ki? Böyle zamanlarda, medyada bu cinayet üzerine konuşan herkesten sıtkım sıyrılıyor. Neden bu işin peşini bırakmıyoruz artık, neden? Neden şu kadıncağızları rahat bırakmıyoruz? Bu kadarı artık canavarlığın bir başka türü, hunharlığın daniskası, daha ne söyleyeyim bilmiyorum. Aslında bu yazıda Şefkat-Der’den bahsedecektim. Benim gözümde devletten daha büyük işler yapan, devletten daha büyük bir kurum olan Şefkat-Der’den. Belki duymayanlarınız vardır; çocukluk yaşlarından itibaren sokakta yaşayan insanlarla ilgilenmeyi kendisine misyon edinmiş bir genç insanın Hayrettin Bulan’ın çabalarıyla kurulmuş bir dernek Şefkat-Der. Boyundan ve imkanlarından büyük işleri, mangal gibi yürekleriyle göğüsleyen yine bir kaç genç ve iyi ve korkusuz insanın (mesela Ayfer Erel’in) akıl almaz çabalarıyla, gerçekten bir insanlık vazifesini ifa etmeye çalışıyorlar. Onlar kimsenin gözünde bir kıymeti olmayan, en temel insani ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz, itilmiş, kakılmış, hor görülmüş, şiddete, tacize ve tecavüze uğramış insanlarla/kadınlarla uğraşıyorlar. Bu insanları önce sokaktan, açlıktan, donmaktan ve tecavüzden kurtarmaya çalışıyorlar. Bu yüzden kurumları leba leb insan dolu. Yerleri yok, paraları yok, hamileri yok. Yaptıkları işe değer veren, destekleyen insanların sayısı çok az. Bu kadar oruçların tutulup, duaların edildiği bir mübarek ayda, ne yazık ki, bu kimsesiz, kadersiz ve hatta hayatsız insanları gereği kadar gündemimize almıyoruz. Teravihi camide kılmak için atılan her adıma 60 sevabın verileceğine inanarak camilere koşuyoruz. Kadir Gecesi bütün günahlarımız bağışlansın diye, tövbeler edip, namazlar kılıyoruz. Eyüp Sultanlara, mübarek topraklara seferlere çıkıyoruz, kendi kendimize bir sevap ticaretine girişiyoruz ama “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin sözünü kulak ardı etmekte bir beis görmüyoruz. Ya da namazda en çok okunan surelerden biri olan Mâun Suresinin şu dehşetli ayetleri üzerinde hiç düşünmüyoruz: “Ey Peygamber, hesap ve ceza gününü yalan sayan adamı görüyorsun değil mi? İşte o adam yetimi itip kakar. Fakir fukarayı doyurmaya, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye hiç yanaşmaz. Sözde ibadet edenlere yazıklar olsun! Onlar ibadetlerinde samimiyetten büsbütün uzaktır! Onlar gösteriş budalasıdır. Onlar en ufak bir yardımı esirgeyecek kadar da vicdansızdır!” Bu vicdansızlardan olmamak bizim elimizde. Arayın Şefkat-Der’i (0212 244 85 97) sorun ihtiyaçlarını, karınca kaderince yapın yardımlarınızı... İnanın, Rabbimizin rızasını ruhunuzun en derinlerinde hissedip, çok mutlu olacaksınız! Garanti veriyorum. 18 Eylül Cuma
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-18-2009, 19:29 | #2 |
Takdire şayan ve bir o kadar da anlamlı bir yazı.. anlayana ne mutlu. Paylaşım için teşekkür ederim.
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
garanti, hidayet tuksal, şefkat-der |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|